Psikoterapide çevrimiçine ilgi artıyor

GİRİŞ TARİHİ: 17.02.2025 GİRİŞ TARİHİ: 12:19 SON GÜNCELLEME: 17.02.2025 12:19
Pandemi ve yaşadığımız büyük depremler, neredeyse hepimizi psikoterapiye bağımlı hale getirdi. İnsanların moral bozukluklarını giderip, motivasyonlarını artıran bu tedavi yöntemi, özellikle çevrimiçi platformlar üzerinden hızla yaygınlaşıyor. Bu platformların sayısında da ciddi artış var...

İREM GÜL/ Beş yıl önce Çin'de ortaya çıkan ve dünyaya yayılan koronavirüs salgını ile evlere kapandık. Evde kalma süreleri uzadıkça moral ve motivasyonumuz azaldı. Kimileri evde yapabileceği hobilere yöneldi. Evde ekmek yapmayı deneyerek, saksı bitkileri ile uğraşarak ve benzeri birçok yöntem ile her ne kadar pandemi süreci boyunca ruh sağlığımızı dinç tutmaya çalışsak da bir süre sonra bu süreci yönetebilmek hiçbirimiz için hiç de kolay olmadı. Binlerce insanın hayatını kaybettiği bu global travman yetmiyormuş gibi bir de 6 Şubat 2023'te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli asrın felaketi ile birlikte psikoterapiye duyulan ihtiyaç iyice arttı.

Pandemi sürecinde evlere kapanılması, hastanelerin vakalarla dolup taşması nedeniyle bu dönemde çevrimiçi sağlık bir gereksinim haline geldi. Sağlık kontrollerini yaptırmak isteyenler çevrimiçi platformlara yöneldi. Bu platformlar sayesinde doktorlar ile görüntülü görüşmeler yaparak sağlığını korumaya çalışanların sayısı da artış gösterdi. Pandemi ile hayatımıza giren bu çevrimiçi sağlık platformları ile ilgili beş yıl önce bir haber yapmıştık. O zamanki haberimizde, Armut.com sitesinde en çok yapılan aramalarda; kilo almamak ve moralini yüksek tutmak başlıklı aramaların olduğunu aktarmıştık. O dönemde az sayıda olan bu platformlara duyulan ilgi, bugün itibariyle çevrimiçi psikoterapi platformlarının popülerliğinin aslında bir sinyali niteliğinde.

ÇALIŞANLAR İÇİN KOLAYLIK

Çalışan ve psikoterapiye gitmek isteyenler için de çevrimiçi terapiler kolaylık sağladığı için bu alana duyulan ilgi bugün de sürekli artmakta. Ancak çevrimiçi psikoterapi platformlarındaki artış, beraberinde birçok soru işaretini de getiriyor. Bu yüzden geniş kitleleri ilgilendiren bu konuyu bir kez daha ele almak istedik.

Klinik Psikolog ve aynı zamanda Hiwell (çevrimiçi psikoterapi uygulaması) üzerinden psikoterapi seansları veren Aysu Şahin, pandemi kapanışı ile çevrimiçi çalışmalarının arttığının altını çiziyor. "Çevrimiçi psikoterapiler ile yüz yüze terapiler hakkında yapılan akademik çalışmalar arasında bir fark bulunmadığını gösteriyor" diyen Şahin, ancak bu konuda yeteri kadar akademik çalışma olmadığını da vurguluyor. Psikologlar hangi terapi ekolüyle çalışırsa çalışsın tümünün aynı sistemi uyguladıklarını belirtiyor.

Uzman Klinik Psikolog ve HiDoctor (çevrimiçi psikoterapi uygulaması) ile çevrimiçi terapi sunan Gamze Görgöz ise çevrimiçi psikoterapilerin, yüz yüze terapilere göre daha ulaşılabilir ve pratik olduğunu söylüyor. Buna sebep olarak ise terapistin ofisine gitmek için planlama yapılmasına ve bu süreç için daha fazla zaman ayrılmasına gerek olmamasını gösteriyor. Bunun fiziksel rahatsızlıkları olanlar için de bir kolaylık olduğunu vurgulayan Görgöz, kırsal bölgelerde, alanında yetkin psikoterapistlere ulaşmakta zorluk yaşanabildiğine de işaret ediyor. "Bu yüzden psikoterapi hizmeti almak isteyenler büyük şehirlere seyahat etmek zorunda kalabilir, dolayısı ile seanslara düzenli olarak devam etmekte zorlanabilirler" diye ekliyor. Öte yandan çevrimiçi terapinin her danışan için uygun olmadığını aktaran Görgöz, acil psikiyatrik bir durumda (intihar, saldırganlık, travma, demans…) da çevrimiçi olarak hastanın kontrol altına alınabilmesinin zor olacağını söylüyor. Görgöz, çevrimiçi terapilerde görüntü donması, sesin ulaşmaması, aramanın düşmemesi gibi teknik aksaklıkların da yaşanabildiğini ifade ediyor.

Yüz yüze çalıştığı bazı hastalarının çevrimiçi sisteme geçince devamlılıklarının arttığını vurgulayan Klinik Psikolog Aysu Şahin, bunun hastaların seanslara motivasyonlarını da artırdığını anlatıyor. Özellikle trafik gibi stres yaratan büyük bir sorunu ortadan kaldırdığı için çevrimiçi seans sürekliliğinde artış gözlemlediğine işaret eden Şahin, bunun da terapinin sürecine her açıdan olumlu etki ettiğini dile getiriyor.

Çevrimiçi psikoterapilerin, bazı kişiler için daha konforlu olduğunu aktaran Şahin, yurt dışında yaşayan Türk hastalarının olduğunu, onlardan Türk terapiste ulaşabilmenin çok kıymetli olduğu gibi geri dönüşler aldığını da ekliyor.

"MAHREMİYET MUTLAKA SAĞLANMALI"

Psikoterapilerde hasta ile psikolog ilişkilerinde gizlilik esastır. Çevrimiçi ortamlarda yapılan psikoterapilerde ise akıllarda soru işaretine sebep olan, veri güvenliği ve mahremiyet sağlama konusu kritik önem taşıyor. Bu konunun önemine dikkat çeken Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayfun Doğan, kullanılan platformun ya da uygulamanın güvenilir olması gerektiğini aktarıyor. Bu konuda ise seans kaydının alınmaması gerektiğini vurgulayan Doğan, kayıtlı görüntü veya sesin birilerinin eline geçmesi tehlikesi konusunda herkesi uyarıyor. "Psikolog da ve hasta da terapiye katıldıkları ortamın mahremiyet açısından güvenli olduğundan emin olmalı" diyen Klinik Psikolog Aysu Şahin ise, "Çevrimiçi psikoterapilerde kullandığımız platformlar bizlere Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) sözleşmesi sunuyor ve diğer platformlardaki gibi buna güveniyoruz" diye ekliyor.

Uzman Klinik Psikolog Gamze Görgöz de, çevrimiçi psikoterapilerde veri güvenliği ve mahremiyeti sağlamanın önemini vurguluyor. Akabinde alınabilecek önlemleri şöyle aktarıyor: "Terapist ile danışan arasındaki tüm iletişim şifrelenmiş olmalıdır. Bu, bilgilerin yalnızca ilgili taraflar tarafından okunabilir olmasını sağlar. HTTPS protokolleri ve uçtan uca şifreleme yöntemleri kullanılabilir. Terapist ile danışan arasındaki video görüşmelerin, metin mesajlarının ve dosya paylaşımlarının güvenli ve onaylı platformlar aracılığıyla yapılması gerekir. Bunun için endüstri standartlarına uyan ve güvenlik sertifikalarına sahip platformlar tercih edilmelidir. Çevrimiçi terapiye katılım sırasında kimlik doğrulama (iki faktörlü kimlik doğrulama gibi) gereksinimleri olabilir. Bu, yalnızca yetkili kişilerin terapiye katılmasını sağlar. Terapistlerin, danışan bilgilerini güvenli bir şekilde depolamaları gereklidir. Ayrıca, yalnızca yetkili kişilerin bu verilere erişebilmesi için sıkı erişim kontrolü önlemleri alınmalıdır. Ülkedeki kişisel verilerin korunmasına ilişkin yasal düzenlemelere (örneğin, GDPR, HIPAA gibi) uyulmalıdır. Bu düzenlemeler, verilerin nasıl saklanacağı ve işleneceği konusunda belirli kurallar içerir. Danışanlar, çevrimiçi terapi platformunun nasıl çalıştığını, verilerinin nasıl korunacağını ve kimlerle paylaşılacağını net bir şekilde bilmelidir. Danışanlardan, verilerinin toplanmasına ve işlenmesine dair açık rıza alınmalıdır. Oturumlar belirli bir süre sonunda otomatik olarak kapanmalı ve veriler yalnızca kısa bir süreyle erişilebilir olmalıdır. Bu, kullanıcıların bilgilerinin gereksiz yere uzun süre açık kalmasını engeller. Terapistler ve danışanlar, sadece güvenli ve güncel cihazlar kullanarak terapiye katılmalıdır. Cihazların güvenlik yazılımları düzenli olarak güncellenmeli, antivirüs ve güvenlik duvarı kullanımı teşvik edilmelidir. Danışanın onayı olmadan, terapi seanslarının sesli veya görüntülü kaydının yapılmaması gereklidir. Kayıt alınması gerekiyorsa, bu konuda açıkça bilgilendirme yapılmalı ve danışanın onayı alınmalıdır."

YÜZ YÜZE VE ÇEVRİMİÇİNİN FARKI

Çevrimiçi psikoterapiler her ne kadar popüler olsa da bazılarımız bu yöntemin ne kadar sağlıklı olduğu konusunda endişe duyuyor. Yüz yüze ve çevrimiçi psikoterapi yöntemlerinin her ikisinin de etkili olabileceğini söyleyen Prof. Dr. Mustafa Bilici, ihtiyaç, koşul ve tercihlere göre hangi yöntemin seçileceğine karar verilebileceğini söylüyor. Bilici, "Yoğun programı olan veya uzak bölgelerde yaşayanlar için çevrimiçi terapi uygunken, daha derin bir bağ kurmak isteyenler için yüz yüze terapi daha etkili olabilir" diyor. Danışanın beden dilini gözlemleme imkânı olmadan terapi yapmanın kısıtlayıcı olacağını aktaran Bilici, bu durumun danışana bildirilmesi gerektiğini ve bu kısıtlamaya rağmen çevrimiçi terapi almanın onun tercihine bırakılması gerektiğinin altını çiziyor.

Yüz yüze ve çevrimiçi psikoterapinin benzerlikleri ve farklılıklarının olduğuna değinen Prof. Dr. Mustafa Bilici, yüz yüze terapinin avantaj ve dezavantajlarını şu sözlerle anlatıyor: "Beden dili, ses tonu ve duygusal temas gibi bulgular daha etkili bir terapi süreci sağlayabilir. Terapist ve hasta arasında daha güçlü bir etkileşim ve güven oluşabilir. Terapistin ofisi profesyonel bir ortam oluşturabilir ve odaklanmayı artırabilir. Yüz yüze görüşmeler, hastanın daha aktif katılımını teşvik edebilir. Öte yandan, seanslara gitmek için zaman ve ulaşım gerekir, bu durum maliyetli ve zahmetli olabilir. Uzak bölgelerde yaşayanlar veya engelliler için erişim zor olabilir. Randevu saatleri daha katı olabilir ve acil durumlarda erişim sınırlı olabilir." Bilici, çevrimiçi terapinin avantaj ve dezavantajları hakkında ise şunları söylüyor: "Coğrafi kısıtlılık söz konusu değildir; dünyanın öbür ucundaki danışanla bile görüşülebilir. Zaman tasarrufu sağlar. Terapiyi ev gibi tanıdık ve rahat bir ortamda gerçekleştirme imkânı sunar. Yüz yüze görüşmeden rahatsız olan danışanlar için rahatlatıcı olabilir. Bir diğer yandan ise, internet bağlantısı veya cihaz sorunları seansı kesintiye uğratabilir. Online iletişimin güvenliği ve veri gizliliği endişelere yol açabilir. Terapistin beden dilini tam olarak okuyamaması veya hastanın duygusal ipuçlarını kaçırması mümkündür. Duygusal paylaşım için gerekli olan empati, derinlik ve bağ kurma süreci yüz yüze görüşmelere göre daha zor olabilir."

ARAŞTIRMALAR ÇEVRİMİÇİ TERAPİYİ DESTEKLİYOR

Klinik Psikolog ve Hiwell ile çevrimiçi psikoterapi seansları veren Berk Bodur, çevrimiçi psikoterapilerin terapistler arasında uzun sürelerce tartışma konusu olduğunu aktarıyor. Pandemi dönemi ile birlikte bu konuda yapılan uygulama ve araştırmaların ön plana çıktığını dile getiren Bodur, "Bu konuda yapılan çalışmalara baktığımızda 2020 yılı itibari ile yapılan araştırmaların giderek arttığını söyleyebiliriz. Bu çalışmalar, çevrimiçi terapilerin yüz yüze terapiler kadar etkili olduğunu göstermekle birlikte bazı konularda avantaj sağladığına da değinmekte. Bu avantajların en önemlisi ise zaman yönetimi konusunda sorun yaşayan kişiler için online psikoterapinin daha esnek ve ulaşılabilir olmasıdır."

Prof. Dr. Mustafa BİLİCİ / Marmara Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi

"Yapay zekâ destekli psikoterapinin geleceği parlak"

Yapay zekâ destekli psikoterapiler, yapay zekâ teknolojilerini kullanan bir yaklaşımdır. Bu tür sistemler, kullanıcıların ruhsal sorunlarını iyileştirmeyi amaçlamaklar. Yapay zekâ destekli psikoterapilerin bazı avantajları şöyle sıralanabilir: Yapay zekâ tabanlı uygulamalar her an erişilebilirlik sunarak kullanıcılara istediği zaman destek olabilir. Terapi algoritmaları, bireylerin ihtiyaçlarına göre özelleştirilebilir ve öneriler sunabilir. Yapay zekâ kullanıcıların ruhsal değişimlerini takip edebilir ve terapistlere bilgi sağlayabilir. Kullanıcılar, yapay zekâ ile isim vermeden iletişim kurabilir; bu durum bazı kişiler için tercih edilebilir. Ayrıca geleneksel terapi yöntemlerine göre genellikle daha düşük maliyetli seçenekler sunabilir. Dezavantajları ise şunlar olabilir: Yapay zekâ, empati ve duygusal anlayış gibi insana özgü unsurları tam olarak yansıtamaz; bu durum terapötik ilişkiyi olumsuz etkileyebilir. Yapay zekâ, karmaşık psikolojik durumları veya kriz anlarını yönetme konusunda yetersiz kalabilir. Bilgileri nasıl depoladığı ve kullandığı konusunda kaygılar olabilir. Yapay zekâ, önerilerini algoritmalara ve verilere göre yaptığı için bazı durumlarda yanlış yönlendirmeler yapabilir. Yapay zekânın etkinliği büyük miktarda veriye ihtiyaç duyduğu için bu verilerin temin edilmesi ve doğru bir şekilde analiz edilmesi kolay değildir. Sonuç olarak, yapay zekâ destekli psikoterapiler, erişilebilirlik ve maliyet açısından avantajlı olsa da insani bağlantının rehberliğin yerini alacak kadar etkili olmayabilir. Bu nedenle, geleneksel terapilerle birlikte veya destekleyici olarak kullanılmaları önerilmektedir.

Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Erdoğan YILDIRIM / Pamukkale Üniversitesi, Bölüm Başkan Yardımcısı

"Çevrimiçi psikoterapiyi tavsiye ederim"

Bilimsel araştırmalar, çevrimiçi psikoterapilerin yüz yüze psikoterapilerle benzer terapötik sonuçlar sağladığını gösteriyor. Çevrimiçi terapiler, herkesin her yerden istediği zamanda terapiye ulaşabilmesi açısından avantaj sağlıyor. Bu noktada çevrimiçi ya da yüz yüze olsun aslolan terapist ve danışan arasındaki ilişkinin niteliği ve terapistin yetkinliğidir. Çevrimiçi psikoterapileri tavsiye ederim. Özellikle zaman sıkıntısı yaşayan ve ayrıca bulunduğu yerde profesyonel destek açısından kısıtlı imkanları olan danışanlar için kolaylık sağladığını söylemek mümkün. Ayrıca beden dilini gözlemleme açısından sınırlılığı olsa da görüşmeyi yürütürken edindiğimiz gözleme dayalı diğer belirteçler (ses tonu, konuşma tarzı, danışanın yüz ifadeleri gibi) yeterli bilgi edinmemizi sağlıyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.