Girişimciliğin “gizemli” yarını

Para Dergisi tarafından düzenlenen 12. Yeni Nesil Girişimcilik Zirvesi, “2025 ve Ötesi: Geleceğin Ekosistemini İnşa Etmek” ana temasıyla düzenlendi. Zirvede, dünyada yaşanan büyük değişimler ve bunların ekonomide doğurabileceği sonuçlar masaya yatırıldı…
07.11.2024 14:39 GÜNCELLEME : 07.11.2024 14:39

Büyük değişimlerin "tetiklendiği" bir dönemin arifesindeyiz. İklim değişikliği, savaşlar ve göçler gibi dünyamızın geleceğini tehdit eden sorunlar tüm gerçekliğiyle insanlığın önünde dururken dünya ekonomileri de bu sorunların getirdiği baskılarla boğuşuyor. Tüm bu türbülansın ortasında girişimcilik ve bu girişimlerin geliştirdiği inovasyonlar, dünyanın ve ekonomilerin geleceğini tehdit eden sorunlara çözüm olabilecek bir araç olarak giderek yükseliyor.

Türkiye'de de 1990'ların sonunda varlığını göstermeye başlayan, son 10 yılda ise büyük bir ivmeyle ekonomik aktör haline girişimcilik, bugün büyük başarı hikayeleri, sağladığı on binlerce yeni istihdam olanağı, ekonomiye getirdiği dinamizm ve özellikle genç nüfusun cazibe alanı olmasıyla geleceğin inşasında en kritik rollerden birini üstlenmeye hazırlanıyor.

Türkiye'de 2024 yılında, tüm dünyada yaşanan zorluklara rağmen girişimlere yapılan yatırımlar umut verici bir tablo sunuyor. Türkiye'de girişimlere 2024'ün henüz ilk dokuz ayında 753 milyon doların üzerinde yatırım yapıldı. Buna ek olarak Anadolu'daki girişimcilik faaliyetlerinde kaydedilen gelişmeler, ekosistemin ülke genelinde genişlediğini gösteriyor.

Girişimciliği pek çok açıdan inceleyen ve sektör öncüleri ile masaya yatıran Yeni Nesil Girişimcilik Webinar serisinin 12'ncisi de bu bakış açısıyla Vakıf Katılım ana sponsorluğunda 31 Ekim'de "2025 ve Ötesi: Geleceğin Ekosistemini İnşa Etmek" ana temasıyla düzenlendi.

MELEK YATIRIMCILIK MEVZUATI GÜNCELLENMELİ

Girişimcilik Zirvesi Galata Business Angels Başkanı Varol Civil'in açılış konuşmasıyla başladı. Melek yatırımcı ekosisteminde son dönemde yatırım iştahının azaldığını gözlemlediklerini aktaran Varol Civil, bunun bir nedeninin genel makro ekonomik gidişatla ilgisi olduğuna işaret ederek, "ABD'de başlayan ekonomik kriz ve arkasında gelen yükselen enflasyon ve yüksek faiz politikası pek çok şeyi değiştirdi" dedi. Diğer taraftan Civil, çıkış sayısının azlığının da bu tabloda etkili olduğunu söyledi. Türkiye girişimcilik ekosisteminde fonlama açısından, büyüme aşaması hariç, o kadar büyük sorun olmadığını söyleyen Civil, "Asıl problemimiz çıkış. Çünkü çıkış olursa yatırımcı, yatırdığı paranın karşılığını alabilir ve ekosisteme yeniden para yatırabilir, motivasyonu artar. Dolayısıyla çıkış sayısının artması lazım. Bunun için girişimcilerin en baştan itibaren çıkış stratejisini planlayarak yola çıkmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum" dedi.

"Ama" diyen Varol Civil, "Evet, risk iştahı düştü ama nasıl girişimcilik bir tutkuysa bence melek yatırımcılık da bir tutku. Yatırımların azalması tamamen yatırım yapılmayacağı anlamına gelmez, zaten önümüzdeki dönemde Türkiye'de enflasyon ve faizler düşerse iştahın nispeten tekrar geleceği kanaatindeyim ama burada önemli olan bizim global ölçekte rekabet edebilecek ölçeklenebilir bir yapıya sahip girişimcilerimizin artması" dedi.

Türkiye'nin en eski melek yatırım ağı Galata İş Melekleri'nin Başkanı, melek yatırımcılık konusunda yeni bir mevzuata ve düzenlemeye ihtiyaç olduğunu söyledi. "Çok ciddi ve bence cesur bir melek yatırımcılık mevzuatı çıktı fakat değişen yatırım ikliminde mevzuatın yeniden revize edilmesinin önemli olduğu kanaatindeyim. Bu konuda da bir çalışma var halihazırda. Melek yatırımcı ne kadar çok cesaretlendirilirse, konvansiyonel yatırımlardan ne kadar çok para bu tarafa kayarsa girişimcilik ekosisteminin o kadar büyüyeceğini düşünüyorum. Dolayısıyla melek yatırımcılık düzenlemelerin yeniden revize edilmesinin buraya yatırım yapmak isteyen ama tam olarak ne yapacağını bilmeyen kişilere cesaret vereceğini özellikle erken aşama girişimlerin önünün çok daha açılmasını sağlayacağı görüyorum. Çünkü bu alanda farklı şeyler yapmak isteyen özellikle C level pek çok yönetici var" diye konuştu.

Türkiye'nin ilk girişim evi olan TEB Girişim Evi'ni de bankanın genel müdürü olduğu dönemde kuran Varol Civil, 2013'te görevinden ayrılmıştı, akabinde de GBA çatısı altında melek yatırımlar yaptı. Halihazırda hala bankanın ve diğer finansal şirketlerin bağlı olduğu TEB Holding'in yönetim kurulunda. "Tüm gayretim bu iki ekosistemin birbirlerini anlaması ve daha entegre hareket etmesi" diyen Varol, "Melek yatırımcılık benim için çok besleyici oldu. Mentorluk yapıyorum ama aynı zamanda bu süreç bir tersine mentorluk da. Bizim onlardan öğrendiğimiz çok şey var bu geri besleme gerçekten çok önemli. Bunu dönüp kurumlarımızı anlatmaya çalışıyoruz" dedi.

FİNANSI ŞEKİLLENDİRECEK ÜÇ TREND

Varol Civil'den sonra Further Ventures Yönetici Ortağı Deniz Güven'in "Geleceğin Parası ve Banka" başlıklı özel oturumu gerçekleşti. Türkiye'de uzun yıllar finans sektöründe farklı bankalardan görev yaptıktan sonra Singapur'da Standard Chartered Bank'ın 32 ülkeden sorumlu yöneticiliğini üstlenen ardından da Singapur ve Hong Kong'ta Mox ve Trust dijital bankalarını kuran Deniz Güven, aynı zamanda dünya çapında birçok fintek'in de yatırımcısı. Bu tecrübeyle önümüzdeki dönemde finans ve bankacılık alanında üç ana trendin ön plana çıkacağı öngörüsünü paylaşan Güven, bunlardan ilkinin "operasyonel modeller" olduğunu düşünüyor.

2018'de Mox'un kuruluş döneminde Güven'in görev yaptığı Standard Chartered Bank, yıllık 2 milyar dolardan fazla kar eden bir bankaymış. O dönemde ülkede yeni bankacılık lisansları verilmeye başlanmış. "Biz de kendimize şu iki soruyu sorduk. İlki 'kendimizi yeni lisanslarla kurulacak bankalara karşı nasıl savunabiliriz, yani bir defans stratejisi. İkincisi de sahip olduğumuzu operasyonel modelle bir saldırı moduna geçebilir miyiz, yeni müşteri kazanabilir miyiz, farklı ürünlerinizi satabilir miyiz?" diye anlatan Güven, sözlerini şöyle sürdürdü: "Aslında yatırım yaptığım veya parçası olduğum tüm şirketlerde altı ayda bir bu soruları kendime sorarım. Birinin cevabı eğer 'hayır' ise zaten operasyonel modelinizi tekrar düşünmeniz ve tasarlamanız hatta bununla ilgili yeni yatırımlar yapmanızda da büyük fayda var. O dönem bizim cevaplarımız da 2 üzerinden 1.5'a yakın hayır şeklindeydi. O nedenle yeni bir operasyonel model geliştirmeye karar verdik. Yani yeni bir dijital banka kurmak yerine yeni bir operasyonel modern kurmanın her şeyi çözeceğine inandık."

Bu bakış açısıyla 2018'de Mox Bank'ı kurarken gömülü finans odağında bir operasyonel model geliştirdiklerini vurgulayan Güven, "Hong Kong Telecom ve trip.com şirketlerini bankanın ortağı haline getirdik. Amacımız sadece yatırım almak değil bunun ötesinde çok ciddi anlamda müşteri kazanımı yapabilmek, ürünleri birbirine gömülü bir şekilde çalıştırabilmekti. Bunun da çok başarılı olduğunu gördük" dedi. Paranın, bankanın, finansal kurumların geleceğinde bu tarz işbirliklerinin öne çıkacağını söyleyen Güven, "Sıfırdan kurulan fintek veya dijital bankalar arasında belki binde bir, çok başarılı modellere rastlıyoruz ama önümüzdeki dönemde bu şirketleri büyütecek olan şey, müşteri tabanları ve müşteri sayıları çok yüksek olan farklı kurumlarla işbirlikleri geliştirmek. Bu şirketlerin, ki buna dağıtım kanalı diyoruz, üzerinde çalıştırılabilecek farklı finansal servisler, ürünler ya da servise dönüşmüş görünmez başka şeyler" dedi.

PROGRAMLANABİLİR PARA

Güven'e göre diğer ana trend ise sınırları olmayan ekonomi. Güven, "sınırları olmayan ekonomi" ile kastının, bir kişinin dünyanın farklı ülkelerinde sahip olduğu tüm varlıkların veya borçların tek bir yerde, düzgün bir şekilde gösterebilmesi olduğunu anlatıyor: "Sınırları olmayan ekonomi denildiğinde sadece paranın bir yerden bir yere rahat yol alabilmesi akla geliyor ama artık paranın yapısı değişmeye başladı. Özel bankacılık müşterileri artık paralarını veya varlıklarını daha farklı yönetebilmek istiyor. Örneğin Dubai'de yaşayan bir insanın Hong Kong'taki değerli bulduğu bir varlığı satın alabilmesini sağlamak, ama bu varlıkla aynı zamanda ABD veya Türkiye'deki hisselerini veya İngiltere'deki değerli madenlerini tek bir varlık yapısı altında ve paraya hızlı bir şekilde dönüştürülebilir hale getirebilmek günümüzün en büyük ihtiyaçlarından biri haline geldi." Deniz Güven'e göre bu noktada aslında paranın da geleceğiyle ilgili çok büyük farklılıklar olacak. Güven, "Bu konuda hem bu bölgede hem de dünyanın farklı yerlerinde çalışan regülatörler ve kanun yapıcılar var ve bu çalışmalar bence finansal sistemin ve paranın geleceğini teknolojiden daha çok etkileyecek" dedi.

Güven'in işaret ettiği diğer alan programlanabilir para. Güven bu noktada Singapur'da kurdukları Trustbank örneğini veriyor. Ülkenin en büyük süpermarket zinciriyle beraber kurdukları bankada şu anda Singapur'un bankacılık yapabilecek toplam nüfusunun yüzde 20'sine yakının hesabı bulunuyor. Güven, "Bu tarz çok fazla model geliştirilebilir ama bence para ile insan ilişkisinde hala gidilmesi gereken bir yol var. Bunun altını çok önemli çiziyorum çünkü eski bir bankacı olarak hep şunu söylüyorum, 'banka ile paranın ilişkisi değil, para ile kullanıcının ilişkisi çok daha önemli'. Bunu düzgün tanımlayabilirseniz farklı servis ve ürün vermeye başlıyorsunuz yoksa sadece bir aracı olarak kalıyorsunuz" dedi. Güven sözlerine şöyle devam etti: "Önümüzdeki 2-3 yıl içinde beklediğim şey, buna yapay zeka diyebiliriz ama ben, 'programlanabilen para' diyorum, bankacılık anlamında çok şeyi değiştirebileceğine inanıyorum. Biz yapay zekadan şunu bekliyoruz: Bir robot gelecek, şubedeki veya çağrı merkezindeki insanın yerini alacak ve bankacılık servislerimizi ve parayı parayla ilişkimizi kullanımımızı farklılaştıracak. Benim görüşüm programlanabilir paranın çok daha farklı bir şekilde paramızı, ihtiyaçlarımızı, motivasyonumuz ve oluşan paternlere göre çok daha iyi yönetebileceği."

Güven son olarak 2025'in ikinci yarısı itibarıyla dünyanın her tarafı her yerinde çok ciddi anlamda tekrardan yatırım tarafında önemli açılmaların olacağına inandığını aktardı. Güven, "Bunun Türkiye açısından çok önemli bir fırsat olduğuna inanıyorum. Çok farklı ülkede çalıştım hâlâ Türkiye'deki insan kaynağının çok kıymetli ve en büyük değerlerimizden olduğuna inanıyorum. Bu nedenle Türkiye'nin önümüzdeki dönemde yatırımcıların ilgi odağı olacağını düşünüyorum, yeter ki problemler çözebilen girişimler yaratalım" diye konuştu.

"2026 REKOR YATIRIMLAR YILI OLABİLİR"

12. Yeni Nesil Girişimcilik Zirvesi'nin üçüncü özel oturumunda ise Figopara Kurucu Ortağı Koray Bahar, "Ekosistemde Hem Girişimci Hem Yatırımcı Olmak" başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi. Bahar, Foriba ile başlayan ardından Figopara'ya ve bugün yurtiçi ve yurtdışından 80'den fazla girişime yatırım yapan 3 Dots fonuna uzanan 25 yıllık girişimcilik tecrübelerini paylaştı.

1999'da kurduğu vergi teknolojileri girişimi Foriba'yı 2019'da Savos'a satarak başarılı bir 'çıkış' yapan Koray Bahar, 2016'da Foriba bünyesinde bir iştirak olarak başlattığı Figopara'yı ise Şubat 2020'de ikinci girişimi olarak hayata geçirmişti. KOBİ'lerin finansal ihtiyaçları içinde kredi derdine çözümler geliştiren şirket, bugün 1 milyar doların üzerinde krediyi KOBİ'lerle buluşturdu. Türkiye'deki yaklaşık 110 milyar dolarlık bir ticari kredi pazarı olduğunu söyleyen Bahar, Türkiye'nin GSYH'sinin yüzde 70'ini sağlayan KOBİ'lerin toplam kredi havuzunun sadece yüzde 10'unun altındaki bir pastaya erişebildiğine işaret ederek, "Türkiye'deki tüm şirketlerin ciddi anlamda bir sermaye problemi var. Geliştirdiğimiz çözümlerle niyetimiz şirketlerin işletme sermayesi ihtiyaçlarını banka ekosistemindeki paydaşlarımızla beraber çok daha doğru bir şekilde güçlendirmek" dedi.

Endeavour Yönetim Kurulu Üyesi de olan Bahar aynı zamanda bir yatırımcı. Endeavour yönetim kuruluna girmesinin aslında ekosistemin bugüne kadar kendisine verdiklerini tekrar ekosisteme geri vermesine imkan tanıdığını söyleyen Bahar, melek yatırımcı olarak ilk yatırımını 2019'da yaptığını bugün ise portföyünde 50'den fazla Türkiye'de, 30'dan fazla da yurtdışından girişim olduğunu aktardı. Bahar, "Tabii melek yatırımcılık bir hobiden işe dönüştü ve dört arkadaşımla beraber 3Dots adlı bir fon kurduk. Tüm yatırımları bu fon altında birleştirdik ve bundan sonra yapacaklarımızı da bu fon aracılığıyla yürütme kararı aldık" dedi.

Bahar ekosistemin geleceğinden de oldukça umutlu. 2024'te Türkiye'de finansal teknoloji ekosistemine ciddi yatırımların gerçekleştiğini hatırlatan Bahar, "Yaklaşık 300 milyon doların üzerinde yabancı yatırım geldi. Sektör de büyümeye devam ediyor. Son üç-dört aya baktığımızda geçen 4-5 yılda gelmeyen birçok yatırımcının artık Türkiye pazarında yatırım yapmak üzere girişimleri gezdiğini görüyoruz. Bence bu çok heyecan verici bir gidişat. Geçen ay TAİK çatısı altında GO! Global etkinliği vardı. Dünyanın en önde gelen 20 yatırımcısı Türkiye'de hızlı büyüyen girişimlerle görüştü" diye konuştu. Aynı zamanda TOBB Finansal Teknolojiler Meclis Başkanlığı'nı da yürüten Bahar, 2025 ikinci yarısının ve 2026'nın çok daha büyük yatırımların, yeni unicorn haberlerinin ortaya çıktığı, rekor yatırımların geleceği bir dönem olacağı öngörüsünü de paylaştı.

YATIRIMCILARIN PENCERESİNDEN EKOSİSTEM

12. Yeni Nesil Girişimcilik Zirvesi'nin "Yatırımcıların Gözünden Ekosistem" başlıklı ilk panelde, Türkiye yatırım ekosisteminin önde gelen yatırımcıları, önümüzdeki dönem nasıl bir yatırım iklimi beklediklerini anlattı.

12. Yeni Nesil Girişimcilik Zirvesi'nin "Yatırımcıların Gözünden Ekosistem" başlıklı ilk paneli Sentez Medya Kurucusu ve Para Dergisi Yazarı Musa Savaş moderatörlüğünde gerçekleşti. Panelde 212 NexT Yönetici Ortağı Gizem Yağız, Onicorn Teknoloji CEO & Melek Yatırımcı Gökhan Akar ve Gamefactory kurucusu Murat Kahraman konuşmacı olarak yer aldı.

İlk sözü alan 212 NexT Yönetici Ortağı Gizem Yağız, 212 NexT'in Türkiye'nin ilk kurumsal girişim sermayesi 212'nin şemsiyesi altında hayata geçtiğini belirterek ileri malzeme teknolojilerine odaklandıklarını ve Türkiye'den çıkan ilk derin teknoloji fonu olduklarını anlattı. Yağız, neden malzeme teknolojilerine odaklandıklarını ise şu sözlerle açıkladı: "Çünkü aklınıza gelen her yerde bir malzeme var. Çok inanılmaz fırsatlar barındıran bir alan ama bugüne kadar VC'ler ve girişim sermayesinin çok fazla bakmadığı bir alan. Diğer taraftan bu alana yatırım yapmak için para ve diğer VC tecrübelerinin üzerine farklı yetkinlikler katmanız, farklı bir altyapı kurmanız gerekiyor. Mesela tohum aşamasındaki bir geleceğin teknolojisini keşfedebilmek için teknik göz koymanız ve endüstrinin desteğini almanız gerekiyor. Sağlam bir yapı kurabildiğimiz için nispeten dokunulmamış bu alana girdik. Yatırımcılarımızın Ar-Ge departmanlarındaki isimlerden oluşan bir teknik komite kurduk. Küresel çapta çok değerli hocalardan oluşan danışma kurulumuz var. Yani hem çok tecrübeli bir yatırım ekibinin gözü hem de derin uzmanlığı olan teknik kişilerin gözü ve de bunu destekleyecek endüstri ile başladık."

Bu yapıyla başta Avrupa olmak üzere Batı Avrupa ve Kuzey Amerika ağırlıklı yerlerden çıkan malzeme teknolojileri alanındaki girişimleri arıyorlar. Yağız, "Erken aşamada fark yaratıcı teknolojilere odaklanıyoruz ve bu gözle analiz ediyoruz. Çok sağlam, başarılı ekiplerin peşindeyiz. Bugüne kadar yaptığımız yatırımlarda hep bunu göz ettik" dedi. Bir teknolojinin muhakkak gerçek bir ihtiyaca cevap vermesi gerektiğini vurgulayan Yağız, şöyle devam etti: "Bazen çok güzel fikirler geliyor hatta patentli de oluyor. Ama 'acaba doğru bir zaman mı bu buluşu gerçekleştirmek için ve gerçek bir problemi çözüyor mu' soruları çok önemli. Çünkü bir karşılığı olamayabiliyor. Bu iki sorunun net olması lazım. O nedenle endüstriden destek önemli çünkü bu sayede testlerini yapabiliyor ve ihtiyaç varsa da yatırımı yapıyoruz. Fonumuzu destekleyen endüstriyel şirketler de ihtiyacı olan bu teknolojilere kolay ve hızlı bir erişim sağlıyor. Girişimler de, yatırımcımız olan endüstriyel şirketlerdeki bilgi birikimine ve deneyime ulaşıyor."

Geçen mart ayında 20 milyon dolara yakın bir büyüklükle ilk kapanışı yapan fonun hedefi bu rakamı 30 milyon dolara çıkarmak. Fonun öncü, çapa yatırımcısı ise Akkök Holding ve grup şirketleri. Yağız, "Bu işbirliği bizi çok hızlandırdı. Şimdi yeni sektörlerden yatırımcıları da bünyemize katmak için görüşmelerimizi sürdürüyoruz" diye konuştu. 212 NexT şimdiye kadar üç yatırım yaptı ve 3 milyon dolara yakın bir kaynak aktardı. Yağız, "Seneye 14 yatırım daha yapma hedefimiz var. 12 ile 15 arasında tutacağız diye bakıyoruz" dedi.

MELEK YATIRIMCILIĞA İLGİ AZALDI

Panelin bir diğer konuşmacısı olan Onicorn Teknoloji CEO & Melek Yatırımcı Gökhan Akar ise yatırım ikliminin son bir yılda değiştiğine işaret ederek, "Geçen 3-4 sene içinde müthiş yüksek değerlemeler üzerinden yatırımlar yapıldı. Hiç hak etmeyen girişimler anormal değerlere yatırım aldı, çoğu doğru dürüst fatura bile kesmemişti, kazanç yoktu. Ama şimdi metrikler değişti. Dört sene önce yapılan yatırımlarda büyüme, müşteri sayısı gibi metrikler önemliyken bugün karlılık, gelir önemli hale geldi. Parasal sıkılaşma dönemine girince de sanki bir halı herkesin altından çekildi" diye konuştu. 2024'te birçok girişimin kapandığını ya da kapanmaya yüz tuttuğunu söyleyen Akar, bu tablonun 2025'te de devam edeceğini düşünüyor.

Gökhan Akar, bir melek yatırım platformunun kurucu ortağıydı aynı zamanda dört sene de yönetimini üstlendi. Dolayısıyla birçok yatırımın içinde bulundu. Bugün ise melek yatırımcılığa ilginin azaldığını söylüyor. Akar, "Melek yatırım platformumuzu kurduğumuz zaman aslında herkes yatırım yapmak istiyordu. Yatırımlar da yapıldı ama bugüne kadar yapılan yatırımın geri dönüşünü alabilen bir melek yatırımcı pek görmedim, kendimde dahil olmak üzere… Yapılan yatırımların geri dönüşleri olmadı. Dolayısıyla genel olarak melek yatırımcı tarafında bir düşüş trendi var" dedi. Akar'a göre aslında "olması gereken de bu". Yeni yatırımcıların, girişim sermayesi yatırım fonları (GSYF) veya şirketlerin kurduğu kurumsal risk sermayesi şirketlerini tercih etmeye başladığını söyleyen Akar, "Doğru olan da buydu" dedi.

Melek yatırımcılık alanında Türkiye'de ikincil pazarın gerekliliğini de vurgulayan Akar, "Birçok şahsi yatırımım var, birçok girişimde de hissem bulunuyor. Bugün bunlardan birinden çıkmak istediğim zaman çıkamıyorum. Paranın çok değerli olduğu bir dönemdeyiz ve likit olmayan varlıkları paraya dönemiyorum. Dolayısıyla ikincil pazarın kurulması gerekiyor, daha fazla insanı buralara daha fazla yatırım yapabilmesi için" diye konuştu.

Gökhan Akar aynı zamanda siber güvenlik şirketi Onicorn Teknoloji'nin de CEO'su. Veri güvenliği ve siber güvenlik tarafında yatırımlar yapan şirket ile veri merkezi yatırımlarına yönelmeyi hedeflediklerini söyleyen Akar, "Önümüzdeki dönemde özellikle yapay zekayı destekleyen veri merkezlerine olan ihtiyaç çok artacak. O nedenle deprem bölgeleri dışındaki şehirlerde veri merkezi yatırımları hedefliyoruz. Ayrıca yapay zeka teknolojileriyle ilgileniyorum, üretilmiş yapay zekalar üzerinden belli servislerin geliştirilmesine odaklanıyorum. Şu anda yapay zeka çok moda ama chat uygulamalarının çok ötesine geçemedi. Uzun zamandır zaten otomasyonla ilgileniyordum, otomasyona yapay zekayı eklediğimiz bir yatırım planımız var" dedi.

OYUNDA TAŞLAR YERİNE OTURDU

Panelin son konuşmacısı ise Gamefactory kurucusu Murat Kahraman oldu. Yaklaşık 15 bin aktif üyesiyle birlikte Türkiye'nin en büyük oyun geliştirme topluluğunu yöneten Gamefactory, oyun alanında kuluçka ve hızlandırma programları yöneticisi konumunda. Google ile 80'den fazla stüdyoya hızlandırma hizmeti verdikleri GameBooster programının dördüncü dönemi bitti. Meta ile de şirketin globaldeki ilk hızlandırma programı olan MetaGameOn adında bir hızlandırma programı daha yapıyorlar. İkinci dönemi geçen ay başlayan program MENA bölgesini kapsıyor. Aralık 2019'dan bu yana 35 yerli stüdyonun hem yurt içi hem yurtdışından yatırım almasına olanak sağladıklarını anlatan Kahraman, "Oyun sektörü büyümeye devam ediyor ve edecek de. Ama 3-3,5 yıl önceki ortam kalmadı. O dönem insanlar işin büyüme potansiyeline, fizibilitesine bakmadan oyun girişimlerine yatırım yapmak istedikleri, portföylerinde oyun olmasını istedikleri için kaynak aktardı. Şu anda odak karlılığa döndü, denkleme karlılık girince oyun girişimleri çekiciliklerini kaybetti. Üç yıl önce ciddi büyüme varken şimdi büyük oyun şirketlerine de bakarsanız işten çıkarma, küçülme haberleri görüyoruz. Diğer taraftan paranın değeri de artınca yüksek riskli yatırımlar tercih edilmemeye başladı. Dolayısıyla ne fonlar kendilerine para toplayabiliyor ne de girişimlere yatırım yapabiliyorlar. Muhtemelen faizlerin düşmesiyle düzelebilecek bir dönem ki bu da belki 2025'in ortaları ya da 2026 başı gibi olacak" dedi.

Geçen üç yılda oyunda çoğu yatırımların hep tohum seviyesinde gerçekleştiğini hatırlatan Kahraman, "Bu seviyedeki yatırım miktarı 100-150 bin dolar seviyesindedir. Bu miktarlar da kısa dönemler için yeterlidir. Ama oyun işinde gelir elde etme süreci her zaman daha uzundur ve ne şirketler ne de yatırımcılar devam yatırım konusunu düşünmedi. Şimdi bu kaynak da gelmeyince çoğunluğu finansal olarak zor durumlara girdi" dedi.

Kahraman çok fazla yeni kurulan oyun girişimiyle çalışmanın getirdiği tecrübeyle eski bakış açısının yanlışlığına işaret ediyor: "Girişimciler yatırım almayı sanki amaç olarak görüyorlar, yatırım alınca 'her şey tamam' diye bakıyorlardı. Oysa herkes yaptığı işten para kazanması, o işten elde ettiği gelirle büyümesi gerekiyor. Bu şartlar sağlandığında, ki şu anda mecburen sağlanıyor, belki daha yavaş büyüyen ama daha sağlıklı bir ekosistem kuruluyor. O nedenle bakış açım pozitif. İki yıl önceki durum olması gereken değildi, şu andaki olması gereken. Çünkü sağlam oyun şirketleri büyümeye devam ediyor. Gelirleri de karlılıkları da artıyor".

Kahraman, eskinin büyük yatırımlarını görüp göremeyeceğimiz sorusuna ise "Yatırım sayısı kesinlikle azalacak. Kapanan tur sayısı iki yıl önceki döneme uzun bir süre daha ulaşmayacak. Ama toplam yatırım hacmi iki sene öncesinin üstüne çıkacak. Yani 10 milyonları göreceğiz ama 100 binleri daha az göreceğiz. Çünkü sektörde sadece iyi şirketler kaldı" cevabını verdi.

BİZE ULAŞIN