PARA ZİRVE/ AYŞEGÜL KÜÇÜKKURT ZOR Turkuvaz Medya Grubu'nun çatısı altında düzenlenen ve PARA Dergisi'nin ev sahipliğinde yapılan 10. Yeni Nesil Girişimcilik Zirvesi, bu yıl 'Yapay Zeka Çağında Girişimcilik' temasıyla 29 Şubat günü online olarak gerçekleşti. Borsa İstanbul, Takas İstanbul, Merkezi Kayıt İstanbul, Halk Bankası, Türk Telekom ve Türk Hava Yolları'nın ana sponsorluğunda gerçekleştirilen zirveye alanında söz sahibi pek çok uzman ve girişimci katılım sağladı. Yedi özel oturumun ve üç ana başlıkta düzenlenen panellerle dünden bugüne yapay zekânın geldiği nokta enine boyuna ele alındı. AHaber ve Apara sunucusu Uğur Korkmaz'ın moderatörlüğünde online zirvenin açılış konuşmasını Turkuvaz Dergi Grubu Genel Müdür Yardımcısı Özgür Atanur yaptı. Zirvenin özel oturum konukları ise; Z.E.K.I Yapay Zekâ Ar-Ge Merkezi Kurucusu & Berlin Teknik Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Profesörü Prof. Dr. Şahin Albayrak, Yapay Zekâ ve Robotik Yazarı Şule Güner, Türkiye Yapay Zekâ İnisiyatif Kurucusu ve Dijitopya şirketinin kurucusu Halil Aksu, Halkbank Dijital Dönüşüm Daire Başkanı Cüneyt Eyin, İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri, Uçak Mühendisliği Bölümü & Cranfield Üniversitesi Otonom Sistemler ve Yapay Zekâ Kürsüsü Başkanı Prof. Dr. Gökhan İnalhan, Teknolojide Kadın Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zehra Öney, Vispera Kurucusu Prof. Dr. Aytül Erçil, Trendbox Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bilgen'di. Panellerdeki konu başlıkları ise; 'Yapay zekâ iş yapış modellerini nasıl değiştirecek', 'Yatırımcıların gözünden', 'Yapay zekâ çağında girişimci olmak' oldu.
"20 KM'LİK AKILLI YOL OLUŞTURDUK"
Zirvenin ilk özel oturumu, "Yapay Zekâ Geleceği Nasıl Şekillendirecek?" konu başlığıyla, Z.E.K.I Yapay Zekâ Ar-Ge Merkezi Kurucusu & Berlin Teknik Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Profesörü Prof. Dr. Şahin Albayrak tarafından gerçekleşti. Albayrak, Almanya'daki yapay zekâ üzerine yaptıkları çalışmalardan ve bunu kişilere nasıl ön yargılı olmadan anlatmak gerektiği konusuna değindi. "Yapay zekâ konusunda çeşitli çalışmalarımız var. Bunlardan en önemlisi, devletin, üniversitenin ve sanayinin desteklediği, yapay zekâ adına yapılan çalışmaların bulunduğu bir merkezin kurulması. Buradaki amaç, yapay zekâyı sanayiye uygun hale getirerek bunu uyarlamak. Akıllı ürünler ve araçlar oluşturarak yapay zekâyı toplumla buluşturmak istiyoruz" diyen Albayrak, toplumun yapay zekâya olan ön yargısını kırmak istediklerinin altını çiziyor. Projelerinde 20 kilometrelik akıllı bir yol oluşturarak, sekiz araç ve bunların en önemlisi yeni geliştirdikleri ve dünyada ilk yaptıkları 12 metrelik otobüsü sürücüsüz hale getirmek olduğunu anlatan Albayrak, bunları dijitalleştirdiklerinin de altını çizdi. "Aslında hedefimiz bu araçların çok akıllı olmaları. İnsan gibi davranışa sahip olsunlar, sanki arabada bir sürücü varmış gibi algı bıraksınlar istiyoruz. Onla da yetinmesinler, vatandaş arabaya bindiği zaman araçlar kendi kararlarını vatandaşa anlatabilsinler. Vatandaş bunu anlayabilsin. Böylece sürücüsüz olan araçlara ilgisi artsın" diyen Albayrak, böylelikle algının da kırılmasını istediklerini ifade etti.
"OTOBÜS DURAĞINI DİJİTALLEŞTİRDİK"
Albayrak, çalışmalarından bahsederken özellikle bu süreçte dört ana hedefleri olduğundan bahsediyor. Bunlardan birincisi, yapay zekâ modelini geliştirmek olurken, ikincisi ise bunu deneyimlemek ve geliştirmek için büyük bir ortam oluşturmak gerektiğini anlattı. Ayrıca bunu vatandaşla buluşturmak ve bir ekosistem yaratmak istediklerini de üçüncü ve dördüncü hedefleri olarak söyledi ve ekledi: "Bundan sonraki araçlar sadece bizim anlattığımız gibi klasik parçalardan oluşmayacak. Yapay zekâ yazılım parçaları olacak. Biz Almanya'da yazılım teknolojisinin oluşmasını istiyoruz. Hatta böyle bir sektör olmalı. Bunu da gerçekleştirmek için 20 km'lik bir yol kullanıyoruz. Bu yol 600 metrelik parçalara bölünmüş bir yol. Bunların zorlukları ve çeşitleri bulunuyor. Hava kalitesi, lambaları gibi her konuyu ölçüyoruz. Almanya'da bu konuda büyük başarılar elde ettik. Akıllı dağınık yapay zekâ üzerine bir sistem kurduk. Almanya'daki tüm otomotiv sektörü ile çalışıyoruz. Hatta yan tedarikçileri ile de. Alman hükümetinin hedefi, yapay zekâ modelini oluşturmak ve bunu şirketlere satmak. Asıl amacımız bir ekosistem yaratmak. Biz ilk olarak iki otobüs durağını dijitalleştirdik. Kişiler otobüsü bekleyince durakla iletişim halinde olsunlar istedik. Gerçekten yapay zekâ hayatımızı değiştirecek. Sadece otomotiv değil, yapay zekâ tıpta da büyük rol oynayacaktır."
"FİKRİMİZ VAR AMA BİLMİYORUZ"
İkinci özel oturum konuğu ise, yapay zekâ alanında çalışmaları bulunan, Yapay Zekâ ve Robotik Yazarı Şule Güner oldu. "Birleşmiş Milletler (BM) Perspektifinden Sorumlu Yapay Zekâ" konu başlıklı özel oturumda Güner, 'Sorumlu yapay zekâ nedir?' sorusunun cevabını paylaştı. Özellikle yapay zekânın doğru anlatımı ve aktarılması konusunda Birleşmiş Milletler tarafından görevlendirilen Güner, alanında önemli anlatımlarda bulundu. "Sorumlu yapay zekâyı biz daha çok teknik bir şey olarak biliyoruz. Teknolojinin sorumlu geliştirilmesinden anlıyoruz. Aslında tam olarak öyle değil. İşin teknik, ekonomik ve siyasi bir boyutu bulunuyor. Eğer ben dünyanın en büyük yapay zekâ üreticilerinden, geliştiricilerinden bir markaysam benim sadece kendi ülkeme değil, dünyada bunu kullanan her insana karşı bir sorumluluğum olmalı" diyen Güner, şu anda geliştirilen yapay zekâ modellerinin genişliğinden ve hata yapmaya müsait olduklarından söz etti. Bu durumun mümkün olduğunca azaltılması gerektiğini söylerken, diğer yandan da mevcut teknolojinin kullanım alanlarının buna izin vermediğine de dikkat çekti. "Yapay zekâ hataya karşı korunaksız. Bunu yaşanan tatsız olaylarda ve haberlerde duymuşsunuzdur. Geliştirici ülkeler bu sorumluluğu ne yazık ki üstüne almak istemiyor" diyen Güner, bunun büyük bir ekonomi olduğuna vurgu yaptı. Şu anki mevcut ekonominin 90 trilyon dolar olduğuna ve 2025 yılına kadar bunun 180 trilyon dolar olabileceğinin altını çizen Güner; "Yapay zekâ katma değeri çok yüksek bir varlık olduğu için, bu 180 trilyon doların büyük bir kısmı yapay zekâ dolaylı gelecek. Ülkelerin ve coğrafyaların kendi içerisinde rekabeti var. Diğer yandan da bu işin toplumsal yanını regüle etmeliyiz. Fakat burada alınacak referans nedir? Amerika kendi regülasyonlarını yapıyor. Avrupa Birliği (AB) oluşturma sürecinde. Herkes sorumlu yapay zekâdan ve insanların zarar görmemesinden bahsediyor fakat buradaki referans noktasının ne olacağı konusu bildiğimiz bir şey değil. Fikrimiz var ama giymiyoruz. Birinci zorluk bu işin geliştirilmesi ve üretilmesi konusu. Sonra ikinci, üçüncü partilerin bunu kullanması var. Buradan katlanarak bir kelebek ve tsunami etkisi gibi toplumlara yayılması gibi bir risk söz konusu. Buradaki toplumsal meseleyi nasıl idare edeceğimiz konusu, aslında Birleşmiş Milletler'in konusu. Diğer yandan kimin hangi bilgiye erişebileceğini konuşmak gerekiyor. Yapay zekânın dağılımı nasıl olmalı, kimin neye erişimi olmalı, bunun da çok doğru bir şekilde tasarlanması gerekiyor. Aksi halde bu yapının içerisinde ciddi kaoslar olabilir" diye de eklemelerde bulundu.
"ALGORİTMALAR HAYATIMIZA ŞEKİL VERİYOR"
Türkiye Yapay Zekâ İnisiyatif Kurucusu ve Dijitopya şirketinin kurucusu Halil Aksu ise özel oturumda "Türkiye'de Üretken Yapay Zekâ" konusunu ele aldı. Türkiye'de hem şirketlere hem de üniversitelere yapay zekâ konusunda konferanslar verdiğini anlatan Aksu, heyecan verici bir dönemden geçtiğimizi ve şirketlerin pazar değerlerinin trilyonları bulduğuna değindi. Yaptığı sunumla sözlerine başlayan, geçmişten geleceğe olan yapay zekâ tarihine değinen Aksu, son iki yıldır ChatGPT'nin hayatımıza girmesiyle her gün büyük bir şaşkınlık ve hızla gelişen yeniliklerle karşılaşıldığını anlattı. Sunumunda yapay zekânın asıl mucitlerine değinen, ilk yapay zekâ makalelerini konu alırken, şu anda bilim dünyasında çığır açan isimlere örnek verdi. Ayrıca Aksu; "Artık algoritmalar dünyada ve hayatımıza şekil veriyor. Özellikle sosyal medyada. Neleri göreceğimizi, neleri izleyeceğimizi, bankaların kredi verip vermeyeceğini, biyopsi sonucunda kanser olup olmadığına varana kadar pek çok alanda hayatımızın içerisinde yer alıyor. Toplumumuzdaki yeri önemli hal alacaktır. Bu tür teknolojilere ben işletim sistemi demekten hoşlanıyorum. Her alanda bu sistem var. Modern bir toplumun işleyebilmesi için, elektriksiz, internetsiz gibi şeyleri olmadan düşünemeyiz. Yapay zekâ da medeniyetimizin yeni işletim sistemidir. Teknoloji hayatımıza yaşam kalitesi sağladı. Son 10 bin yıldır, tarım devriminden bu yana, yerleşik düzene geçtiğimizden beri üzerine ekleyerek bugünlere geldik. Bugün çağdaş bir medeniyet içerisindeyiz. Elbette bir takım sorunlarımız var ama bunları teknolojisiz yapamazdık. Yaşam kalitemiz daha düşük olurdu. Yapay zekânın topluma, seçimlere, rekabetçiliğe, ekonomiye, istihdama, iklim izdüşümüne etkisi büyük oldu" diyerek yapay zekâ destekli teknolojilerin hayatımıza etkisinden bahsetti. Sunumunu, 'Öğren, kullan, geliştir' gibi üç ana başlıkta toplayarak tavsiyede bulunan Aksu, yapay zekâ ve teknoloji konusunda kendimizi geliştirmemiz gerektiğini, yapay zekânın nasıl çalıştığını, risklerin nasıl olacağını bilerek ona göre kullanmamız gerektiği konusunda da tavsiyelerde bulundu.
"İKİ RAKİBİ SATIN ALDIK"
Özel oturumlar arasında konuşulan bir diğer konu ise 'Girişimciliğin Dünü, Bugünü ve Yarını' oldu. Özel oturumun konuşmacısı ise Trendbox Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bilgen idi. Bilgen, 650'den fazla global şirkete, aynı ürünü 2 binden fazla Türkiye'deki holdinge satabilme başarısını gösterdiklerini söyleyerek sözlerine başlarken, 2014 yılındaki yatırım serüvenine başlama hikayesinden bahsetti. Başladıkları dönemde çok fazla örnek alabilecekleri ve akıl alabilecekleri kişilerin piyasada olmadığına dikkat çeken Bilgen, yatırım süreci nasıl başlar, nasıl devam eder? hangi kriterleri ele almak gerekir? gibi soruların cevabını bulabilecekleri kimse olmadığına vurgu yaptı. "Bir şirket ne kadar yatırıma açılmalı, ne kadara hisse verilme gibi onlarca konu var. Biz kendi içimizde yaşayarak öğrenmiş olduk. 2014'te bu yatırım turunu aldık. 2015 yılında büyüme stratejileri geliştirdik. 2018 yılında yurtdışından cazip bir teklif aldık. Sürecimiz bu şekilde devam etti. Ayrıca iki rakibi satın aldık" diye anlatan Bilgen, büyümeyi yönetebilmenin ve operasyonu hızlandırmanın ciddi kaynak ve emek istediğine vurgu yaptı. Bilgen ayrıca kendilerinin başarı hikâyesi olabilecek bir serüveni olduğuna dikkat çekerken, genç yaşlarda alaylı tabir edilecek şekilde tecrübe kazandıklarının da altını çizdi. "Bizim dönemimizde çok fazla başarı öyküsü yoktu. Tecrübe paylaştıkça bilgiye ulaşım arttı ve hızlandı. Her girişimin belli başlı yönetilmesi gereken noktaları var. Ürün, ekip, para, teknoloji, satış ve kendi ekosistemini oluşturması. Bir girişim bunları yönetemezse başarı faktörü az olabilir. Pandemi her şeyi çok değiştirdi, her şey çok hızlı dijitalleşmeye başladı. Girişimler daha büyük ekipler kurmak zorunda. Bu yetkin ekipleri de farklı şekilde sevketmek durumunda. Önümüzdeki dönemde çok farklı fırsatlar olduğunu görüyorum" diyen Bilgen, girişimcilere çeşitli tavsiyelerde bulundu.
Özgür ATANUR / Turkuvaz Dergi Grubu Genel Müdür Yardımcısı
"Girişimcilik Zirvesi'ni 'Yapay Zekâ Çağında Girişimcilik' teması üzerine kurguladık"
Teknolojik gelişmelerin geldiği son noktada Endüstri 4.0 olarak nitelendirilen Dördüncü Sanayi Devriminin sunduğu yeniliklerin başında yapay zeka teknolojileri geliyor. Literatürde farklı tanımları bulunan yapay zekâ en basit tabirle "görevleri yerine getirmek için insan zekâsını taklit eden ve topladıkları bilgilere göre yinelemeli olarak kendilerini iyileştirebilen sistemler veya makineler" olarak tanımlanıyor. Yapay zekâ teknolojileri; sağlık, eğitim, finans, iletişim, tarım, ulaşım ve müşteri hizmetleri gibi pek çok alanda karşımıza çıkıyor. Bu kadar kısa zamanda geniş alanlarda hâkimiyet gösteren bu teknolojiyi biz de girişimcilik başlığı altında inceleyelim istedik. Bu vesile ile Para Dergisi olarak bu sene onuncusunu hayata geçirdiğimiz Yeni Nesil Girişimcilik Zirvesi'ni "Yapay Zekâ Çağında Girişimcilik" teması üzerine kurguladık. Bu tema çerçevesinde; yenilikçilere, stratejik düşünenlere, başarı odaklılara, örgütlenme yetenekleri yüksek olanlara büyük fırsatlar tanıyan bu dönemde yapay zekâ teknolojilerinin girişimciler için anlamı ve sağladığı faydalar neler olacak, yapay zekâ geleceğimizi nasıl şekillendirecek, iş yapış modellerimiz nasıl değişecek, farklı sektörlerde yapay zekâ kullanım metodları, yatırımcılar yapay zekâ konusunda neler düşünüyor ve tabii ki bu çağda girişimci olmak gibi pek çok konuyu konuşacağız. Para Dergisi olarak yayın hayatımıza başladığımız günden itibaren ülkemizin ekonomik ve sosyal gelişimine katkıda bulunan çalışmalara imza atıyoruz. Bu çerçevede; Türkiye ekonomisinin geleceğini, yeni yüzyılını inşa edecek yeni girişimler ve onların ortaya koyduğu yeni iş alanları ve yarattıkları istihdamın giderek daha önemli hale geldiğini biliyor ve yayınlarımızda bu kurumları teşvik etmeye özen gösteriyoruz. Şimdi de çağımızın en yeni teknolojisini derinlemesine incelemekten ve bu kurumlara ışık tutmaktan mutluluk duyuyoruz.
Cüneyt EYİN / Halkbank Dijital Dönüşüm Daire Başkanı
"Yapay zekâ finansal teknolojilerin dönüşümünde önemli bir fırsat alanı"
Aradan geçen 18 yılda finansal kurumların sunduğu hizmetlerde dünyadaki ve ülkemizdeki işlem adet ve çeşitliliği sürekli arttı. Teknoloji ise, kurumlara bu afişleri göğüsleyebileceği imkânları sağlamaya çalıştı. Ekonomiler büyürken geleneksel yapılar iktisat kitaplarındaki o iş gücünün azalan marjinal verimliliği ile yüzleşmek zorunda kaldılar. Geldiğimiz noktada artık şunu iyi biliyoruz ki, 10 personeli ile çalışan şubemizde iş hacmi 10 katına çıktığında personel sayısını 100 yapamayız. Dolayısıyla süreçlerimizi sürekli yeniden gözden geçirmek, karşılaştığımız kısıtları aşacak yapılar kurmalıyız. Sektöre baktığımda şahsen dijital dönüşümün iki kolda ilerlediğini görüyorum. Bir kol buna geleneksel dijital dönüşüm patikası da diyebiliriz. Mevcut iş fonksiyonlarının dijitalleştirilmesi ve çalışanlarının verimliliğini artırmak adına onlara çeşitli dijital enstrümanlar sunulması. Özellikle pandemi döneminde yaygınlaşan uzaktan çalışma yöntemini destekleyen teknolojiler, pandemi sonrasında da kalıcı hale geldi. Bunun en güzel örneklerinden biri de şu anda zirvenin online gerçekleşmesi diyebiliriz. Peki, artık nasıl bir dünyamız var? Çalışanlar müşterileriyle uzaktan temas kurarken, bir yandan da ürünün satışını yapabiliyorlar. Bankacılık sistemlerine ve veri tabanlarına uzaktan erişebiliyorlar. Ellerindeki tablet ve cep telefonları sayesinde bilgi ve belge yükleyebiliyorlar. Daha fazla desteğe ihtiyaç duyarlarsa merkez operasyonlara başvurabiliyorlar. Pandemi sonrası bunlar aktif şekilde kullanılmaya başlandı. Dijital dönüşümün ikinci bir kolu ise yapay zekânın hayatımıza girmesiyle ortaya çıktı. Zamanında hesap makinalarından bilgisayarlara geçiş devasa bir dijital dönüşümdü. Excel gibi programların iş hayatımızda nasıl kullanıldığını söylememe gerek yok diye düşünüyorum. Müşterilerin gelir durumları yapay zekâ ile tahmin ediliyor. Kredi kuralları yapay zekâ ile sunularak sadeleştiriliyor. Yapay zekânın ön yargılı kararlar almamasını, etik ilkelere uygun hareket etmesini, dünyanın toplam faydası için çalışmasını sağlamak yine yaşlı insanın görevi olması gerektiğini düşünüyorum. Bilgi konusunda makinanın bize attığı farkı, insanlık herhâlde bilgelikle kapatmalıdır. Burada doğrudan girişimcilere de birkaç söz söylemek isterim. Yapay zekâ finansal teknolojilerin dönüşümünde önemli bir fırsat alanı. Sayısız hizmet ve fonksiyonumuzu yeni teknolojiler kullanarak tekrar dönüştürmeliyiz. Girişimciler için bereketli bir dönem var diyebiliriz.
Prof. Dr. Aytül ERÇİL / Vispera Kurucusu
"Teknoloji ihraç ediyoruz"
2014 yılında kurulmuş olan Vispera Vispera Bilgi Teknolojileri, perakende sektöründe faaliyet gösteren üretici firmalara resimlerden otomatik ürün tanıma hizmeti veren bir teknoloji şirketidir. Üretici firmalar, perakende satış noktalarındaki ürünlerinin görünürlüklerini, raf paylarını, stok durumlarını ve yerleşimlerini Vispera resim tanıma teknolojisi sayesinde insan denetimine dayalı geleneksel yöntemlere kıyasla çok daha hızlı, çok daha detaylı ve en önemlisi çok daha doğru bir şekilde takip edebilmektedir. Kurulduğumuz yıldan 2018'e kadar ürün geliştirmekle uğraştık. Çünkü dünyada global firma olmayı hedefliyorduk. Global olabilmek için de rakiplerimizden daha iyi olmamız gerektiğinin farkındaydık. Uzun bir süre ürün geliştirmeye odaklandık ve şu an müşterilerimizin bize söylediğine göre teknolojik olarak rakiplerimizin önünde yer alıyoruz. Şu anda 120'den fazla çalışanımız var. İstanbul merkez dışında Amsterdam, Mumbai, Şikago ve Londra'da ofislerimiz bulunuyor. Ödüller aldık. Şimdi perakendedeki çözdüğümüz sorunlardan bahsetmem gerekirse ürün rafta değilse satılamıyor. Ve bu her sene 2 trilyon civarında ciro kaybına uğruyor. Biz gerçek zamanlı tespit ederek kayıp cironun kaybolmasını engelliyoruz. Bu yapılan işlerden bir tanesi. 49 ülkede global firmalarla çalışıyoruz ve bu ülkelere teknoloji ihraç ediyoruz. Global işbirliği ortaklıklarımız var.
Zehra ÖNEY / Teknolojide Kadın Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
"Kadınların teknolojiye ilgisi arttı"
Teknolojide Kadın Derneği, 2019'dan bu yana teknoloji alanında yetkin uzman insan kaynağı yetiştirmek aynı zamanda teknolojide sayıca az ve motivasyon olarak düşük yer alan kadınların uzmanlıklarını ve istihdama girişteki sayısını artırmayı hedefleyen, bu doğrultuda da beş kuruluşun bu hedefte birleştiği bir dernek. Üç odakta birleşiyor. En büyük odağımız eğitim. Teknoloji ve yapay zeka çağındayız. Bu süreçte bizim teknoloji alanında üretebilen, yaratabilen yapay zeka gibi dönüştürücü teknolojilerin yönetileni değil yöneteni olabilecek insanlara ihtiyacımız var. Diğer önceliğimiz sürdürülebilirlik. İşimiz teknoloji ise teknolojinin olumlu taraflarını öne aldığımız teknolojiyi sürdürülebilirlikte en doğru şekilde kullanabileceğimiz şekilde özellikle kadınların girişimlerini desteklediğimiz projeler yapmayı hedefliyoruz. Sonuncu odağımız araştırma ve ölçümleme. Teknoloji alanında kurulmuş bir dernek olduğumuz için bütün projelerimizi veriye dayalı yapmak istiyoruz. 2023 geneline baktığımızda en çok yatırım alan sektörler yapay zeka makine öğrenimi oyun sürdürülebilirlik ve çevre, finans, sağlık ve biyoteknoloji geliyor. 1980'lerden sonra kadınlar teknolojide geri çekildiler. Teknoloji erkek işidir algısı vardı. Kadınlar daha çok servis alanlarına yöneldi. Oysaki Birleşmiş Milletlerin raporuna göre 2030 yılına kadar dünya nüfusunun yüzde sekizi yani 340 milyon kadın ve kız çocuğu aşırı yoksulluk içinde yaşayacak. Çünkü geleceğin mesleği ve geleceğin uzmanlıkları olan alanlara girmemiş olacaklar. Bugün kadınların yüzde birinden azı kadının güçlenmesine yönelik çalışan ve cinsiyet paritesine yaklaşmış ülkelerde yaşıyor. Bu konuda çok yavaş ilerleme kaydediyoruz. Dünyada bu yıl cinsiyet eşitsizliğini gidermek için kaydedilen ilerleme oranı yüzde 0,3 ile durma noktasına gelmiş. Ama kadınların teknolojiye ilgisi arttı. Ve teknoloji alanında girişim yapan ya da istihdama katılan kadınların oranına bakıldığında dünyada 0,3 ten 1,58 e ulaşmış. Bu güzel haber bize umut veriyor. Kadınlar bu alanda güçlenme konusunda motive olmuş durumda.
Prof. Dr. Gökhan İNALHAN / İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri, Uçak Mühendisliği Bölümü & Cranfield Üniversitesi Otonom Sistemler ve Yapay Zekâ Kürsüsü Başkanı
"Beşinci nesil, ek olarak yazılım seviyesidir"
Bugün savunma ve uzay teknolojileri içerisindeki yapay zekâdan bahsetmek istiyorum. Yapay zekânın bu teknolojilere olan katkıları ve gelişimleri çok büyük. Spesifik örnekler üzerinden anlatmak çok daha iyi olacaktır. Geçen hafta gördüğümüz, savunma sanayisindeki en büyük mühendislik projemiz olan 'KAAN', kademeli olarak beşinci nesil savaş uçağı olan özgür değerimiz. Böyle bir uçağa baktığımızda, bu projenin bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz. Beşinci nesil, ek olarak yazılım seviyesidir. Savunma sektörü içerisindeki gelişimler, hem itme hem çekme tarzında bütün sektörlerimizde birbirini desteklediği ve yapay zekânın problemleri çözmek yerine aynı zamanda yeni iş modellerini, bu iş modellerine bağlı olarakta geri kazanımlar yaratacağını görüyoruz. Sadece yapay zekânın yazılım seviyesini değil, aynı zamanda donanım seviyesini de ve bunun gerçek zamanda nasıl şekilleneceği ve öğrenmenin nasıl yapılabileceği ilerlemeleri şu anda görüyoruz ve yaşıyoruz.