Moderatörlüğünü Awen For Us Kurucusu ve Marmara Üniversitesi Öğretim Görevlisi Aylin Löle'nin yaptığı "Afetler İçin Girişimcilik" temalı panelde konuşan Açık Yazılım Ağı Kurucusu Furkan Kılıç, gönüllü yazılımcılar ile birlikte hayata geçirdikleri imece platformunun hem yardım etmek isteyenleri hem de yardıma ihtiyacı olanları bir araya getirdiğini söyledi. InsurTech Hub Program Lideri Ebru Sakine Sevli ise sigortanın olduğu her yere inovasyon ve teknoloji sunduklarına dikkat çekti. EDIS CEO'su Ali Emre Erişen, yakın zamanda erken uyarı sistemini evlerin kullanımına sunacaklarını ifade ederken YapıRadar CEO'su Devrim Ünal Saygın, YapıRadar'ın inşaat sektörü profesyonellerinin işini kolaylaştırmak için dizayn edilmiş bir yapı olduğunu söyledi. GOSB Teknopark Genel Müdürü Tolga Bildirici de "Fikrim var ya sonra?" programı ile afet yönetimi alanında fikir üreten ve geliştirmek isteyen girişimcileri bir araya getirdiklerini; bu fikirleri ise yatırımcılar, STK'lar, belediyeler ile bir araya getirerek pazarda yer bulmasını sağlamayı hedeflediklerinin altını çizdi.
"HERKES BİRBİRİNE DESTEK OLMALI"
Açık Yazılım Ağı; tasarımcı, ürün yönetici, teknoloji dünyasında çalışan 30 bin kişinin bir araya gelmesiyle oluşturulan bir platform. Açık Yazılım Ağı Kurucusu Furkan Kılıç, gönüllü yazılımcılar tarafında hayata geçirilmiş bir imece platformunun hem yardım etmek isteyenleri hem de yardıma ihtiyacı olanları bir araya getirdiğini söyledi. Afet teknolojilerinin giderek önem kazandığını da vurgulayan Kılıç, öncelikle ciddi bir data açığının olduğunu söyledi. Dataların toplanması, işlenmesi, anlamlandırılması, açık bir şekilde STK'lara ve devlet kurumlarına aktarılmasının riskli bir ortam olduğuna da değinen Kılıç, "Herkes kendi havuzunda kendi datasını toplamaya çalışıyor. Fakat büyük bir şey yapmak ciddi yatırım ve deneyim gerektiren işler. Birçok şirket, bize kendi takımlarını verdiler. Böyle olunca Twitter ve Instagram'dan yardım taleplerini topladık ve anlamlandırdık. Bu verileri STK'lara ve devlet kurumlarına göndermeye çalıştık. Öncelikli olarak zamanımız varken devlet ve STK'ların bir araya gelip bu işin bir parçası olması ve herkesin birbirine destek olması gerekiyor" dedi.
DAHA FAZLA İŞ BİRLİĞİ
InsurTech Hub Program Lideri Ebru Sakine Sevli de InsurTech Hub'ın sigorta ve teknoloji profesyonellerini bir araya getiren ağ olduğunu söyledi. Mobil uygulamalardan ve internet sitesinden poliçe satın alınması, ülkemizdeki teknolojik yeniliklerin ilk adımlarından biri olduğunu ifade eden Sevli, InsurTech Hub'ın kuruluş amacının sigorta sektöründeki inovasyonu keşfetmek, geliştirmek ve sektöre kazandırmak olduğunu belirtti. Acenteler, broker'lar, bankalar, üniversiteler, start-up'lar ve teknoloji şirketlerinin dahil olduğu bir ekosistemde kısaca sigortanın olduğu her yere inovasyon ve teknoloji sunduklarını da ifade eden Sevli, "Ana faaliyet alanlarından biri de girişimlerin desteklenmesi. Girişimlere, Yıldız Teknik Üniversitesi Teknopark bünyesinde olduğumuzdan dolayı ücretsiz ofis imkânı vb. teşviklerden faydalandırıyoruz" dedi. Panelin ikinci turunda konuşmasına devam eden Sevli, depremi, deprem öncesini tahmin eden teknolojilerin çok önemli olduğunu vurgulayarak "Sigorta şirketlerinin yapması gerekenler doğal afet riskini azaltmak için uzun vadeli risk yönetimi geliştirmek ve bu teknolojilere yatırım yapmak" dedi. Sigorta sektörünün 2022 yılında 132 milyar doları karşıladığı görüşünü de paylaşan Sevli, dünya çapında 2022'nin en maliyetli beşinci yıl olduğuna dikkat çekti. Afetlere karşı risk yönetimi yapması gereken sigorta şirketlerinin kendi mobil uygulamaları ve web siteleri üzerinden müşteri deneyimini daha fazla artırması gerektiğini de sözlerine ekleyen Sevli, start-up'lar ile daha fazla iş birliği yaparak daha hızlı ve daha az maliyetli çözümler entegre ederek erken uyarı sistemleriyle sigortalıların hayatlarını kurtarmaya yönelik faaliyetler yapmalılar" dedi. Sevli, ayrıca depremle birlikte sigorta şirketlerinin çalışmalarını hızlandırdığını söyledi.
YAKINDA EVLERDE KULLANILACAK
Yapay zeka tabanlı EDIS, mülkiyeti kendisine ait olan, etkili noktalara yerleştirilmiş yüksek teknolojili deprem istasyonları ile depremi yerinde tespit ederek depremden etkilenebilecek bölgelere erken uyarı gönderen ve tedbir almayı sağlayan entegre otonom bir sistem. Yaklaşık yedi yıldır erken uyarıyı verebilmek üzerine çalıştıklarını söyleyen EDIS CEO'su Ali Emre Erişen, 6 Şubat'tan sonra daha da hızlandıklarını ve daha fazla talep almaya başladıklarının altını çizdi. Erişen, sistemi diğerlerinden ayıran farklılığı şu sözlerle açıkladı:
"Normal sistemlerde rasathanelerin belli noktalara yerleştirmiş olduğu verileri açıklıyor. Yaklaşık yedi buçuk dakika süre alınıyor. Bizim kendi istasyonlarımızda ise yer radarı var. Depremi kendi istasyonumuzdan izliyoruz. Bu izlediğimiz sensörlerden veriler, cihazlar üzerinden bizim üye iş yerlerine, resmi kurumlara ve kamu kuruluşlarına iletiliyor. Yıllardır erken uyarı sistemi ülkemizde ve dünyada kullanılıyor. Yakın zamanda evler içinde kullanmayı hedefliyoruz. Aslında süre kazanımı iki saniye. Ev için yeterli bir süre. Pozisyon alındığında kurtulma oranı yüzde 98'lere çıkıyor" dedi. İnsanların bir-iki saniyenin önemini çok anlamadığı görüşünde olan Erişen; önceden depremin büyük bir risk olarak görülmediğini, ancak şimdilerde gelen taleplere yanıt vermekte zorlandıklarını söyledi. 2030'a kadar Marmara'da beklenen depreme de değinen Erişen, "Yedi yılda Marmara'da bulunan herkes 99.2 depremzede. Dolayısıyla etki alanının depremin yerine, derinliğine, şiddetine göre süre kazanımı önemli. Pozisyon alabiliyorsanız yüzde 98 oranında kurtulabiliyorsunuz. Erken uyarı sistemi ile rakamları düşürmeyi hedefliyoruz" dedi.
"İNŞAAT TEKNOLOJİLERİ GELİŞİYOR"
2018'in ortalarında üç kurucu ortak ile kurulduklarını söyleyen YapıRadar CEO'su Devrim Ünal Saygın, inşaat özelinde faaliyet gösteren inşaat teknoloji firması olduklarını belirtti. YapıRadar'ın inşaat sektörü profesyonellerinin işini kolaylaştırmak için dizayn edilmiş bir yapı olduğunu söyleyen Saygın, öncelikli olarak Türk müteahhitlerin gerek yurtiçi gerekse de yurtdışındaki inşaat projelerine ait tüm bilgileri tedarikçilerin kullanımına sunduklarını ifade etti. Odak noktalarında inşaat sektörünün profesyonelleri olduğunu belirten Saygın, "Arka planda şirketler bizleri kullanarak şirket verimliliğini artırabiliyorlar. Çalışan performanslarını takip edebiliyorlar. Satın alma taleplerini bünyemizde topluyoruz. Tedarikçiler ve müteahhitler arasında dijital bir köprü görevi görüyoruz" dedi. İkinci turda konuşan Saygın, inşaat sektörünün dışında da herkese görev düştüğünü söylerken Bakanlıklar, STK'lar, dernekler, bireyler herkesin farkındalığının yükseltilmesi hatta anaokulundan itibaren deprem eğitimlerinin verilmesi gerektiği görüşünü savundu. İnşaat sektörünün çok geleneksel olduğunu ancak yaşanan depremlerin bilinci artırdığını da kaydeden Saygın, "Eskiden insanlar ev alırken binaların güvenliğini sorgulamazdı şimdi sorgulanıyor ya da eşyalar eve sabitleniyor" dedi. İnşaat teknolojilerinin gelişmesiyle yapay zekanın da öne çıktığını söyleyen Saygın, firmaların yatırım yapması gerektiğini, girişimcilerin de bu anlamda cesaretlenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
"Eğitim ve mentorluk desteğini ücretsiz sunuyoruz"
Tolga BİLDİRİCİ / GOSB Teknopark Genel Müdürü
Afet yönetimindeki girişim hızlandırma programı öncesinde de çok farklı programlarda yer aldık. TÜBİTA'ın uygulayıcı kuruluşlarından biriyiz. "Fikrim var ya sonra?" programında da afet yönetimi alanında fikir üreten ve fikrini geliştirmek isteyen girişimcileri bir araya getiriyoruz. Bu alandaki girişimlerin ihtiyaç duyacağı eğitim ve mentorluk desteklerini ücretsiz sunuyoruz. Fikirleri; yatırımcılar, STK'lar, belediyeler ile bir araya getirerek pazarda yer bulmasını sağlamayı hedefliyoruz. Bu programı sürekli yaptık ve pandemide daha da ileriye taşıdık. Aslında hepimizin bildiği gibi birçok konuda sürdürülebilirlik anlamında çalışmalar yapılıyor. Çalışmalar bireysel ya da ev anlamında düşünüldüğünde belirli tasarrufları yapmak durumundayız. Tüketim yapan organize sanayi bölgeleri dolayısıyla Ticaret Bakanlığının Yeşil Mutabakat Eylemi planında Yeşil Organize Sanayi Bölgeleri bu noktada çok önemli. Çok fazla hanenin ortaya çıkardığı atığı ya da enerji kullanımını bir fabrikanın beş günlük çalışmasına karşılık gelebiliyor. Burada OSB'lerin çevresel etki ve karbon ayak izi ölçmek ve yönetmek için sürdürülebilir stratejileri gerekiyor. Bu işin birinci tarafı sürdürülebilirlik. İkinci konu, şu anda devam eden karbon emisyonu ile ilgili. Karbon vergisinin devreye girmesiyle OSB'deki firmaların bu konuda önlem alması, diğer açıdan önemli oluyor. Sanayi içinde olan teknoparklar var, bir tanesi biziz. Bu noktada sanayi ve teknopark iş birliği ile her birinden birçok teknoloji firması faydalanabilir.