HÜLYA GENÇ SERTKAYA / Tüketici enflasyonu, 2025 Mart'ta aylık yüzde 2.46 ile beklentilerin altında artarken, yıllık enflasyon bir önceki aya göre 0.95 puan azalarak yüzde 38.10'a geriledi. Yıllık enflasyon bu düzeyi ile son 39 ayın en düşük seviyesini gördü. Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) detaylarına bakıldığında mal enflasyonu hizmetleri geride bıraktı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Mart'ta mal enflasyonu yüzde 2.71, hizmet enflasyonu yüzde 1.96 artış gösterdi. Gıda ve alkolsüz içecekler, konut, alkollü içecekler ve tütün grubu fiyatları Mart ayı enflasyonunun temel belirleyicileri oldu. Mart'ta yüzde 4.94 artan gıda ve alkolsüz içecekler grubunun enflasyona katkısı 1.23 puan olurken, yüzde 2.10 artan konut grubu fiyatları 0.33 puan, yüzde 9.96 artan alkollü içecekler ve tütün grubu fiyatları 0.33 puan enflasyona katkı verdi. Mart'ta yüzde 2.48 gerileyen giyim ve ayakkabı grubu, endekse 0.15 puan düşüş yönünde etki yaptı. Yıllık enflasyona en büyük etki 9.51 puanla gıda ve alkolsüz içeceklerden, 9.47 puanla konut ve 3.70 puanla lokanta ve oteller grubundan geldi. Mart'ta endekste kapsanan 143 temel başlıktan, 25 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 5 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 113 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti.
Enerji, gıda, içecek, tütün, altın hariç TÜFE (C endeksi), Mart ayında yüzde 1.46 oranında arttı. Çekirdek enflasyonun ana alt kalemlerinden temel mallar grubu fiyatları yüzde 0.89 oranında artarken, hizmet grubu fiyatları yüzde 1.96 oranında yükseldi. Çekirdek enflasyon yıllık artış oranı bir önceki aya göre 2.79 puan azalışla yüzde 37.42 olarak gerçekleşti.
Yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) Mart'ta aylık yüzde 1.88 arttı, yıllık enflasyonu 1.71 puan azalışla yüzde 23.50 oldu.
GÖZLER PPK TOPLANTISINDA
Enflasyon verilerini değerlendiren Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Mangır, her ne kadar deflasyon süreci yaşansa da Mart ayında TÜFE'deki aylık artışın yüzde 2.46 olmasının, enflasyonun hala yüksek seviyelerde seyrettiğini gösterdiğini kaydetti. Mangır, "Buna karşın açıklanan Yİ-ÜFE değeri ise üretici maliyetlerinin yükseldiğine ve bunun ilerleyen dönemlerde tüketici fiyatlarına yansıma potansiyeli taşıdığına işaret ediyor. Deflasyon sürecinin seyri ise iç siyasetteki gelişmelerin Maliye politikasının başarısına olası etkisiyle para politikasının başarısının jeopolitik risklerin seyrine göre şekillenecek. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) 17 Nisan'daki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faiz indirimlerine ara vereceğini düşünüyorum. Ancak, dezenflasyon programını uygulama konusundaki kararlılığını vurgulamak amacıyla TCMB'nin Nisan toplantısında faiz artışına gitmesi de sürpriz olmaz" dedi.
3. Göz Danışmanlık CEO'su Hikmet Baydar ise TCMB'nin faiz indirim sürecine devam edebilmesi için alınan olağanüstü tedbirlerin kalkması gerektiğini vurgulayarak, "Borç verme oranının yüzde 46 da kaldığı sürece politika faizinde bir düşüş beklemiyoruz. TCMB, zaten haftalık ihaleleri de geçici olarak durdurmuştu. Tedbirler kalktıktan sonra politika faizini konuşmamız mümkün olabilir" ifadelerini kullandı. A&T Bank Baş Ekonomisti Ayşe Özden de Nisan toplantısında TCMB'nin politika faizini yüzde 42.5'te sabit tutacağı görüşünde.
İHRACATTAN YENİ REKORLAR
Türkiye'nin ihracatı Mart'ta yıllık yüzde 3.2 artarak 23 milyar 385 milyon dolar, ithalatı yüzde 2.3 artarak 30 milyar 652 milyon dolar, dış ticaret açığı ise yüzde 0.5 azalışla 7 milyar 267 milyon dolar oldu. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, 28 Mart 2025 Cuma günü gerçekleşen 2 milyar 65 milyon dolarlık günlük ihracatın, 101 yıllık Cumhuriyet tarihinin en yüksek ikinci günlük ihracat rakamı olduğunu kaydetti. Bolat, 23.4 milyar dolar ihracatla en yüksek ikinci Mart ayı ihracatına, aynı zamanda Cumhuriyet tarihinin en yüksek beşinci aylık ihracatına ulaşıldığını vurguladı. Mart ayı itibarıyla son 12 ayda yıllıklandırılmış mal ihracatının (yüzde 2.1 artışla) Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesi olan 263.4 milyar dolara yükseldiğini ifade etti. Bakan Bolat, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe ile Ankara'da düzenlediği basın toplantısında, Mart'ta ithalatta yaşanan yüzde 2.3'lük artışa dikkat çekerek, bunda uluslararası doğalgaz fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle enerji ithalatında yaşanan artışın etkili olduğunun değerlendirildiğini söyledi.
Ticaret Bakanlığı verilerine göre, 2025 yılının ilk çeyreğinde Türkiye'nin ihracatı yüzde 2.5 artışla 65.3 milyar dolar, ithalatı yüzde 4.6 artışla 87.9 milyar dolar olurken, bu dönemde dış ticaret dengesi yüzde 11.5 artışla 22.6 milyar dolar açık verdi.
TRUMP, KARŞILIKLI TARİFELERİ AÇIKLADI
ABD Başkanı Donald Trump, 2 Nisan'da diğer ülkelere karşılıklı tarifelerin uygulanmasını öngören kararnameyi imzaladı. ABD 185 ticaret ortağına tarife getirirken, gümrük vergileri listesinde Rusya yer almadı. Gerekçe olarak da Rusya'ya yönelik ABD yatırımlarının önemli bir ticareti engellemesi gösterildi. Minimum temel gümrük vergisi oranı yüzde 10 olarak belirlendi. Türkiye, Birleşik Krallık, Brezilya, Avustralya, Birleşik Arap Emirlikleri, Yeni Zelanda, Mısır ve Suudi Arabistan, 5 Nisan itibarıyla asgari temel tarifenin uygulanacağı ülkeler oldu. Trump'un imzaladığı kararnameye göre gümrük tarife oranları yüzde 10 ile 50 arasında değişti. 9 Nisan itibarıyla ise ABD'nin en büyük ticaret açığına sahip olduğu ülkelere karşılıklı daha yüksek bir tarife uygulanacak. Bu kapsamda, Çin'e yüzde 34, Avrupa Birliği'ne yüzde 20, Vietnam'a yüzde 46, Tayvan'a yüzde 32, Japonya'ya yüzde 24, Hindistan'a yüzde 26, Güney Kore'ye yüzde 25, Tayland'a yüzde 36, İsviçre'ye yüzde 31, Endonezya'ya yüzde 32, Malezya'ya yüzde 24, Kamboçya'ya yüzde 49, Güney Afrika'ya yüzde 30, Bangladeş'e yüzde 37, İsrail'e yüzde 17 tarife getirileceği duyuruldu. Ayrıca, ABD'nin ithal otomobillere yüzde 25 gümrük vergisi uygulaması 3 Nisan'da yürürlüğe girdi.
Ticaret Bakanı Bolat, bu politikaların ticaret savaşlarını tetikleyerek piyasalarda belirsizlik oluşturduğunu ve küresel ticareti olumsuz etkilediğini vurguladı.
TİM Başkanı Gültepe ise yaptığı değerlendirmede, ABD'nin Türkiye'ye uygulayacağı ek tarifelerin Asya ülkelerinden düşük olmasının ihracatta kendilerine avantaj sağlayabileceğini belirterek, "Ancak bunun için öncelikle rekabetçilik koşullarımızı iyileştirmemiz gerekiyor. Öte yandan ABD'nin yeni gümrük tarifeleriyle birlikte AB ve Çin başta olmak üzere büyük pazarlarda büyümeyi olumsuz etkileyeceğini dolayısıyla küresel büyümenin ve ticaretin de azalacağını öngörüyoruz. Bu durumun bizim en büyük pazarımız olan AB'ye ihracatımıza da negatif yansımaları olabilir" dedi.
"ABD ENFLASYONUNDA SIÇRAMA GÖRÜLEBİLİR"
Trump hükümetinin 2 Nisan'da küresel ölçekte getirdiği yeni ticaret kurallarını değerlendiren Galatasaray Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ata Özkaya, şunları kaydetti:
"Bu kuralın tanımının minimum tarife yüzde 10 ve kendisine tarife uygulayan ülkelerin uyguladığı tarifenin yüzde 50'sini onlara geri uygulamak. Karşılık gelirse, bu oranı daha da artırmak. Bu basit kural neticesinde ABD dış açığında yıllık 1.3 trilyon dollar geri kazanım meydana gelecektir. ABD varlıklarına talep artacak ve ABD doları değer kazanacaktır. Uzun dönemde ABD büyümesi olumlu etkilenecektir. Ne var ki, tedarik zincirinde aksama yaratma hamlesi ile karşılık verirse Uzak-Asya, o zaman ABD enflasyonunda sıçrama görülebilir. Ama onun dışında, küresel enflasyonda yüzde 1 üzerinde bir artış beklenmelidir. Bu da tahvil piyasalarını etkileyecektir."
Trump'ın yeni kararlarının küresel ticareti önemli ölçüde etkileyeceğini vurgulayan Prof. Dr. Fatih Mangır ise, özellikle Çin'e karşı uygulanan ek gümrük vergileri ve ticaret savaşlarının, küresel tedarik zincirlerinde kırılmalara yol açabileceğini kaydetti. Mangır, "Bu etkiler küresel boyutta, özellikle çelik ve alüminyum gibi stratejik sektörlerde, ABD'ye ihracat yapan ülkeleri doğrudan etkileyecektir. Küresel ticaret hacmini daraltarak belirsizliği arttıracak, özellikle ticarette bloklaşmalar yeniden gündeme gelecek, Asya merkezli tedarik zincirlerinin yeniden yapılandırılması süreci başlayabilecektir. Bu süreçte, Türkiye'nin çelik ihracatına uygulanan vergiler artar ise, Türkiye'nin ABD'ye çelik ihracatını önemli ölçüde azalacaktır. ABD'nin korumacı politikaları nedeniyle küresel ticaret hacminde daralma yaşanırsa. Türkiye de bu durumdan dolaylı olarak etkilenecektir. Türkiye, ABD ile yaşanan bu sorunlar nedeniyle alternatif pazarlara yönelme arayışına girecektir. ABD'nin korumacı politikaları, küresel ekonomik büyümeyi yavaşlatarak doların güçlenmesine neden olacaktır. Bu da Türkiye'nin ithalat maliyetlerini artıracaktır" diye konuştu.
Prof. Dr. Ata ÖZKAYA / Galatasaray Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi
"Yıllık enflasyonda minimum seviyelere yaklaştık"
Enflasyon verisinde Mart ayı son 10 gününde oluşan belirsizliğin ve toplumsal reaksiyonun etkisi gözükmemekte. Ayrıca bu veri finansal piyasalardaki yüzde 2.9 olan beklentinin oldukça altında. Bu durum TCMB'nin faiz patikasında indirime devam edilebileceği yönünde görüşü kuvvetlendiriyor. Bunun nedeni şu: TCMB PPK raporlarında sürekli olarak belirtilen kriter aylık enflasyon seviyesidir. Halbuki finansal piyasada siyasi belirsizlik temelli yabancı giriş-çıkış hızı konusunda endişe meydana geldiği için, TCMB'nin Nisan ayını pas geçeceği düşünülüyor. TCMB'nin siyasal belirsizliği kontrol etme görevi ve kabiliyeti olmadığına göre, Nisan'daki karar enflasyonla mücadele mi portföy girişi mi tercihini bir kez daha ortaya çıkaracaktır. TCMB'nin ilan ettiği patikada, ilan ettiği kurala dayanarak yürümesi beklenmelidir ya da kur geçişkenliği sürecini bildiğini kabul ederek bu patikayı terk ettiğini açıklaması, başka bir kural izleyeceği yönünde yönlendirme yapması gerekir. TÜFE'nin önümüzdeki aylarda artabileceğini değerlendiriyorum. Yıllık enflasyonda minimum seviyelere yaklaşmış durumdayız. Sanayi üretim beklentileri olumsuz seyrediyor. Hükümetin tercih edeceği kısa yol kredi genişlemesi olacağı için, enflasyon artışı kaçınılmazdır. Halbuki üretimde kapsamlı yenileştirmelere gidilmesi gerekiyor.
Dr. Harun Türker KARA / Ankara Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi
"Kurdaki hareketlilik, faiz ve enflasyonun belirleyicisi olacak"
Mart ayı enflasyon verisini beklentilerin altında olacak bir şekilde yüzde 2.46 olarak gerçekleşti. Bu rakam ile yıllık enflasyon düşüş eğilimini sürdürmüş oldu. Enflasyon verisinin detayları incelendiğinde giyim ve ayakkabı kaleminin enflasyonu düşürücü yönde etki yaptığı görülmekte. Aylık enflasyona en yüksek katkı veren kalem olan gıda ve alkolsüz içecekler kaleminde ise ramazan etkisinden bahsetmek mümkün. Çekirdek göstergelerdeki düşüş ile değerlendirildiğinde Mart ayı enflasyondaki düşüş eğiliminin belirgin olarak görüldüğü bir ay oldu. Mart ayında hizmet enflasyonu da düşüş eğilimde. Mart ayının ikinci yarısında kurda görülen hareketin yansımaları önümüzdeki dönem için faiz kararlarının ve enflasyonun temel belirleyicisi olacak. İç siyasi gelişmeler kadar küresel siyasi gelişmeler de yakından takip edilmeli. Trump tarafından karşılıklılık ilkesi ile konulan gümrük vergilerinin enflasyonist etkilerinin küresel ölçekte görülmesi muhtemel. ABD ile ticaret hacmimiz göreli olarak düşük olsa da buradaki artış küresel ekonomideki rolümüzü artırabilecek nitelikte. Buna ilaveten özellikle en büyük dış ticaret ortağımız olan AB'nin bu vergilerden etkileneceğini söylemek mümkün. AB ekonomisinde büyümenin daralması ülkemizi de olumsuz yönde etkileyebilir.
Prof. Dr. Fatih MANGIR / Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi
"Enerjide dışa bağımlılık dış ticaret açığı için ciddi risk"
Mart ayında, hem ihracat hem de ithalatta kayda değer bir artış olduğu görülüyor. Ancak ihracatın hacim olarak hala ithalattan düşük olması, mevcut ticaret açığının devam ettiğine işaret ediyor. Dış ticaret açığının yüzde 0.5 azalması ve ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 76.3'e yükselmesi olumlu bir gelişme. Enerji ve altın hariç tutulduğunda ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 93.3'e ulaşması, Türkiye'nin enerji ve altın dışında daha sürdürülebilir bir ticaret dengesine sahip olduğunu gösteriyor. Bu durum, ticaret açığında enerji ithalatının oynadığı kritik rolü bir kez daha vurguluyor. Ülke bazında bakıldığında, ihracatın Almanya, İngiltere ve ABD gibi dünya pazarlarına yayılmış olması, Türkiye'nin Avrupa ve Kuzey Amerika'daki geleneksel güçlü pazarlarına erişimini sürdürdüğünü ortaya koyuyor. İthalatta ise Çin ve Rusya'nın başlıca tedarikçiler olması, Türkiye'nin hammadde ve enerji bağımlılığının mutlak bir ihtiyaç olduğunu vurguluyor. Sektörel bazda, ihracatın yüzde 94'ünün imalat sanayisinden gelmesi, Türkiye'nin sanayi ürünleri ihracatında rekabet potansiyelini gösteriyor. İthalatın yüzde 78.2'sinin hammadde (ara mal) olması ise üretim süreçlerinin büyük ölçüde yabancı girdilere bağımlı olduğunu ortaya koyuyor. Bu durum, ithalat bağımlılığını azaltırken yerli üretimin artırılması gerekliliğini gündeme getirmektedir. Genel olarak, Türkiye'nin dış ticaret performansının iyileşmekte olduğu söylenebilir. Ancak enerji ithalatına bağımlılık ve yüksek orandaki hammadde ithalatı, ticaret açığının uzun vadeli sürdürülebilirliği açısından ciddi risk faktörleri olmaya devam ediyor.
Hikmet BAYDAR / 3. Göz Danışmanlık CEO'su
"Haziran'a kadar yıllık enflasyonda düşüş devam eder"
Mart ayı enflasyon verisi beklediğimiz gibi geldi. Kur oynaklıkları bizi bir miktar tedirgin etse de daha sonra kurun stabil olması ve doların 38 seviyesinde sakinleşmesi, kur kaynaklı enflasyon oluşacağı kaygılarımızı kaldırdı. 2024 yılı Mart'ta aylık yüzde 3.16 gelen enflasyon verisinden daha düşük gerçekleşen 2025 Mart ayı enflasyonu, yıllık bazda enflasyonun düşüş trendini devam ettirdi. Beklentimiz bundan sonra enflasyonun daha zor düşeceği yönündeydi. Çünkü baz etkisi hemen hemen kalkmış durumda. O yüzden yıllık bazda yüzde 39.05'ten yüzde 38.10 seviyesine düşüş son derece önemli. Özellikle kur dalgalanması yaşadığımız ayda böyle bir veri gelmesi konunun geçici olacağına olan inancı gösteriyor. Nisan ve Mayıs 2024 aylarında sırasıyla yüzde 3.18 ve yüzde 3.37 olan aylık rakamların altında gelebilecek aylık enflasyon verileri yıllık bazda düşüş trendinin devamını sağlayabilir. Haziran 2025'e kadar yıllık bazda enflasyonda düşüş trendinin devam edeceğini düşünüyoruz. Ancak Haziran'da yüzde 1.64 ün altında bir aylık enflasyon rakamı yakalayamazsak yıllık bazda enflasyonda geçici bir yükseliş yaşanabilir. TCMB nin faiz indirim sürecine devam edebilmesi için alınan olağanüstü tedbirlerin kalkması gerekiyor. Borç verme oranının yüzde 46 da kaldığı sürece politika faizinde bir düşüş beklemiyoruz. TCMB zaten haftalık ihaleleri de geçici olarak durdurmuştu.