PARA ANKARA/ HÜLYA GENÇ SERTKAYA Türkiye ekonomisi 2024 yılı üçüncü çeyrekte yüzde 2.1, yılın ilk dokuz ayında ise yüzde 3.2 büyüdü. Üçüncü çeyrekte büyüme performansı, yüzde 2.7 civarında yoğunlaşan beklentilerin bir miktar altında kalsa da, kesintisiz büyüme süreci 17 çeyreğe ulaştı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) zincirlenmiş hacim endeksi yılın üçüncü çeyreğinde, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış verilerle bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 0.2 azalırken, takvim etkisinden arındırılmış verilerle geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 1.9 arttı. Üretim yöntemiyle GSYH tahmini, 2024 yılının üçüncü çeyreğinde cari fiyatlarla yıllık bazda yüzde 53.3 artarak 11 trilyon 893 milyar 252 milyon lira oldu. GSYH'nin üçüncü çeyrek değeri cari fiyatlarla ABD doları bazında 357 milyar 989 milyon olarak gerçekleşti. TÜİK, 2024 yılı birinci ve ikinci çeyrek verilerinde revizyona gitti. Zincirlenmiş hacim endeksi olarak daha önce yüzde 2.5 olarak açıklanan ikinci çeyrek GSYH büyümesi yüzde 2.4 olarak güncellendi. Üçüncü çeyrekte, özel tüketim ve net ihracat büyümeye pozitif katkı verirken, kamu harcamaları, stoklar ve yatırımlar ekonomik büyümeyi aşağı çekti.
İNŞAAT SEKTÖRÜNDE BÜYÜME YÜZDE 10'A YAKIN
GSYH'yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde; üçüncü çeyrekte bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; inşaat yüzde 9.2, finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 6.2, tarım sektörü yüzde 4.6, gayrimenkul faaliyetleri yüzde 2.5, ürün üzerindeki vergiler eksi sübvansiyonlar yüzde 2.3, bilgi ve iletişim faaliyetleri yüzde 2.2, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri yüzde 1.9 ve hizmetler yüzde 1.4 arttı. Diğer hizmet faaliyetleri yüzde 2.4, sanayi sektörü yüzde 2.2, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri ise yüzde 0.3 azaldı.
TÜİK verilerine göre, yerleşik hanehalklarının nihai tüketim harcamaları üçüncü çeyrekte yıllık bazda zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 3.1 arttı. Devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 0.9, gayrisafi sabit sermaye oluşumu ise yüzde 0.8 azaldı.
Mal ve hizmet ihracatı, üçüncü çeyrekte yıllık bazda zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 0.8 artarken ithalatı yüzde 9.6 azaldı.
İşgücü ödemeleri, üçüncü çeyrekte yıllık bazda yüzde 76.3 arttı. Net işletme artığı/karma gelir yüzde 45.7 artış gösterdi. İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 31.9 iken, bu oran 2024 yılında yüzde 36.4 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise yüzde 47.8 iken yüzde 45.1 düzeyinde belirlendi.
NET İHRACATIN BÜYÜMEYE KATKISI 2.2 PUAN
Büyüme verilerini değerlendiren A&T Bank Baş Ekonomisti Ayşe Özden, büyümenin bileşenlerine göre, üçüncü çeyrekte özel tüketimin büyümeye katkısının 2.2 puan olduğunu belirterek, kamu tüketimindeki yüzde 0.9'luk daralmanın büyümeyi sınırlı da olsa 0.1 puan aşağı çektiğini vurguladı. Parasal sıkılaştırmanın finansal koşullar üzerinde yarattığı olumsuz etkinin yansımasının yatırımlar kısmında belirgin şekilde görüldüğüne dikkat çeken Özden, yılın ilk çeyreğinde yüzde 9 büyüyen yatırımların yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 0.8 daralarak büyümeye 0.2 puan negatif etki yaptığını kaydetti. Özden, "Üçüncü çeyrekte, net ihracatın büyümeye katkısı 2.2 puan oldu. Stoklar ise büyümeyi 2 puan aşağı çekti. Sanayi üretiminin negatif hale gelmesi ve stoklardaki sert azalma önümüzdeki çeyreklerde ihracatçıların performanslarının olumsuz yönde etkileneceğinin sinyallerini vermekte" dedi.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu ise büyüme rakamlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede şunları kaydetti:
"Piyasalardaki durgunluğun kalıcı hale gelmemesi ülkemizin üretim, yatırım, istihdam ve ihracat kapasitesinin korunması ile mümkün olabilir. Artan üretim maliyetleri sanayi üretimimize ve ihracat hacmimize olumsuz yansıyor. Bu noktada, tüm sektörlerde mevcut istihdam destekleri korunmalı, maliyetlerde artışa ve dolayısıyla enflasyonla mücadeleye olumsuz yansıyacak adımlarda dikkatli olunmalı, emek yoğun sektörlere ek destekler verilerek üretimin yurtdışına kayması önlenmeli."
SEKTÖREL ENFLASYON BEKLENTİLERİ GERİLEDİ
Gözler 2 Aralık'ta açıklanacak Kasım ayı enflasyon verilerine çevrilmişken, hala hedefe çok uzak olan sektörel enflasyon beklentilerinde gerileme devam etti. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) açıkladığı kasım ayı sektörel enflasyon beklentilerine göre, 2024 Kasım'da 12 ay sonrası yıllık enflasyon beklentileri, piyasa katılımcıları için 0.2 puan azalarak yüzde 27.2'ye, reel sektör için 1.7 puan azalarak yüzde 47.8'e, hanehalkı için 3.1 puan azalarak yüzde 64.1'e geriledi. Bilindiği üzere 2025 yılı sonu için Orta Vadeli Program'da (OVP) enflasyon hedefi yüzde 17.5.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda dezenflasyon sürecinin tüm kesimlerde enflasyon beklentilerini olumlu etkilediğini vurguladı. Şimşek, "Enflasyonda zirveyi gördüğümüz Mayıs ayına göre 12 ay sonrası beklenti hanehalkında 12 puan, reel sektörde 8.2 puan ve piyasa katılımcılarında 6 puan iyileşti. Beklentilerdeki bu iyileşme enflasyondaki katılıkların azalmasını destekliyor" ifadelerini kullandı.
"PARA POLİTİKASI İLETİŞİMİ GÜÇLENDİRİLMELİ"
Ekonomist Doç. Dr. Mevlüt Tatlıyer, enflasyon beklentilerinin önemli oranda iyileşmekle birlikte yıllık bazda halen oldukça yüksek düzeylerde kalması, aylık enflasyon oranlarında henüz ciddi bir gerileme yaşanmamış olması ve bilhassa hizmetler sektöründe -hafiflemekle birlikte- önemli düzeyde bir enflasyon katılığının görülmesinin, bir taraftan dezenflasyon sürecinin uzaması, diğer taraftan da enflasyonun yüksek denilebilecek bir düzeyde kararsız bir denge konumuna gelmesi riskini ortaya çıkardığını vurguladı. Tatlıyer, bu bağlamda, para politikası iletişiminin güçlendirilmesi, ayrıca para ve maliye politikaları arasındaki eşgüdümün artırılmasının önem arz ettiğini kaydetti.
YATIRIMLARIN ARTMASI BEKLENİYOR
Şimdide kısaca geçen haftanın öne çıkan verilerine göz atalım. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı (KKO) Kasım'da bir önceki aya göre 1.2 puan artarak yüzde 76.1 oldu. TCMB'nin imalat sanayinde faaliyet gösteren bin 755 iş yeri tarafından iktisadi yönelim anketine verilen yanıtları değerlendirdiği Kasım ayı verilerine göre, mevsimsel etkilerden arındırılmış KKO Kasım'da bir önceki aya göre 0.4 puan artarak yüzde 75.6 seviyesinde gerçekleşti.
TCMB, geçen hafta yine imalat sanayinde faaliyet gösteren iş yerlerinin iktisadi yönelim anketine verdiği yanıtlardan derlenen 2024 güz dönemi yatırım eğilimi istatistiklerini de yayınlandı. Buna göre, imalat sanayi genelinde 2025'te yapılması öngörülen yatırımların 2024'e göre artması bekleniyor. 2025'te imalat sanayi genelinde yatırımların daha çok üretimde verimliliğin artırılmasına yönelik olacağı, onu sırasıyla yıpranmış tesis ve ekipmanların değiştirilmesi, üretim kapasitesinin artırılması ve diğer yatırım hedeflerinin izleyeceği öngörüldü. 2024'de imalat sanayi genelinde yatırımların daha çok, yıpranmış tesis ve ekipmanların değiştirilmesine yönelik oldu.
GÜVEN ENDEKSLERİ AÇIKLANDI
TÜİK verilerine göre ekonomik güven endeksi Kasım'da bir önceki aya göre, yüzde 0.9 azalarak 97.1 değerini aldı. Kasım'da tüketici güven endeksi yüzde 1 azalarak 79.8 oldu. Güven endeksi Kasım'da hizmet sektöründe azalırken, perakende ticaret ve inşaat sektöründe arttı. TÜİK verilerine göre mevsim etkilerinden arındırılmış verilerle hizmet sektörü güven endeksi Kasım'da bir önceki aya göre yüzde 2.9 azalışla 111, perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 0.9 artışla 111.7, inşaat sektörü güven endeksi yüzde 1.7 artışla 87.8 düzeyinde gerçekleşti. Güven endekslerinin 100'den büyük olması sektörün mevcut ve gelecek döneme ilişkin iyimserliğini, 100'den küçük olması ise kötümserliğini gösteriyor.
Mevsimsellikten arındırılmış reel kesim güven endeksi (RKGE) ise Kasım'da bir önceki aya göre 1.2 puan artarak 103.4 oldu. TCMB'nin iktisadi yönelim anketi sonuçlarından elde ettiği verilere göre, mevsimsellikten arındırılmamış RKGE, bir önceki aya göre 0.5 puan azalarak 100.4 seviyesinde gerçekleşti. RKGE'nin 100 değerinin üzerinde olması, anketin kapsadığı reel kesim temsilcilerinin ekonomik faaliyetlere ilişkin güveninin arttığı (iyimser) görünüme işaret ediyor.
Kasım'da finansal hizmetler güven endeksi ise bir önceki aya göre 6 puan artışla 173.6 seviyesinde gerçekleşti.
DIŞ TİCARET AÇIĞI 5.9 MİLYAR DOLARA GERİLEDİ
Geçen hafta TÜİK, Ekim ayı dış ticaret istatistiklerini de açıkladı. Genel ticaret sistemi verileriyle Ekim'de geçen yılın aynı dönemine göre ihracat yüzde 3.1 artarak 23.5 milyar dolar, ithalat değişim göstermeyerek 29.4 milyar dolar, dış ticaret açığı yüzde 10.5 azalışla 5.9 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Yılın ilk 10 ayında geçen yılın aynı dönemine göre ihracat yüzde 3.1 artarak 216.2 milyar dolar, ithalat yüzde 7.2 azalışla 282 milyar dolar, dış ticaret açığı yüzde 30.1 azalışla 65.85 milyar dolar oldu. Kasım ayı dış ticaret verilerinin ise Ticaret Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından 2 Aralık Pazartesi günü Ankara'da açıklanması bekleniyor.
KASIM'DA DA GIDA FİYATLARI ETKİSİ ÖNE ÇIKACAK
Kasım ayı enflasyon verisi ise 2 Aralık'ta TÜİK tarafından açıklanacak. Ekonomistlere göre enflasyon verisi, TCMB'nin faiz indirimi adımı için işaret fişeği olacak. A&T Bank Baş Ekonomisti Ayşe Özden, Kasım ayı enflasyon beklentisinin, aylık yüzde 1.97 artış ile yıllık enflasyonun yüzde 48.6 dan yüzde 46.75'e seviyesine gerilemesi şeklinde olduğunu söyledi. Özden, yılın son çeyreğinde mevcut parasal sıkılaştırmanın finansal koşullar üzerinde yarattığı olumsuz etkileri azaltmak adına TCMB'den Aralık ayında 250 baz puan faiz indirimi beklediğini dile getirdi.
Bu arada TCMB, Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde Ekim'de olduğu gibi Kasım'da da tüketici enflasyonu üzerinde gıda fiyatlarının etkisinin öne çıkacağına işaret etti.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Kasım ayı meclis toplantısına konuk olan TCMB Başkanı Fatih Karahan, fiyat istikrarının sürdürülebilir büyüme ve toplumsal refah artışı için ön koşul olduğunu vurgulayarak, sıkı duruşlarını fiyat istikrarı sağlanana kadar kararlılıkla sürdüreceklerinin altını çizdi. Karahan, dezenflasyon sürecinin devam ettiğini kaydetti.
Öte yandan, TCMB'nin yayımladığı finansal istikrar raporunda da sıkı finansal koşullar iç talepteki dengelenme sürecine katkı verirken, dezenflasyon sürecinin devam ettiği vurgulandı. TCMB Başkanı Fatih Karahan, finansal istikrar raporunun önsözünde para politikasındaki sıkı duruşu makro ihtiyati politikalarla desteklemeye devam ettiklerini belirterek, parasal aktarım mekanizması güçlenirken finansal piyasalardaki fiyatlamaların politika faiz oranı ve beklentiler ile uyumlu şekilde oluştuğunu ifade etti.
Ayşe ÖZDEN /A&T Bank Baş Ekonomisti
"2025'te yüzde 3 büyüme öngörüyorum"
Yılın son çeyreğinde öncü göstergelerden gelen daralma ve zayıf veriler nedeniyle 2024 yılı toplam büyüme beklentimi yüzde 3.1 olarak koruyorum. Ekonomik aktivitedeki daralmanın 2025'in ilk yarısında da devam etmesini bekliyorum. Yılın ikinci yarısındaki kısmı toparlanma ile birlikte 2025'in toplamında yüzde 3 büyüme öngörüyorum. 2024 yılı makro çerçevedeki düşük büyüme ve görece yüksek enflasyon ikilisinin 2025'te ise dengeli büyüme ve düşük enflasyon seyrine geçeceğini tahmin ediyorum.
Prof. Dr. Murat ŞEKER / İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi
"Yeni yılla birlikte kademeli faiz indirimi başlayabilir"
Güven endekslerine bakarken zaman serisi düzeyinde bakmak daha anlamlı sonuçlar verebiliyor. Aksi takdirde mevsimsel ya da konjonktürel etkilerle bazı dalgalanmalar söz konusu olabiliyor. Son 10 yıllık periyoda bakıldığında negatif yönde en büyük sapmanın perakende ticaret sektöründe olduğunu görüyoruz. Ortalama değerin 5 puan altında bir değerle karşılaşıyoruz. Dolayısıyla son üç aydaki iş hacminde gözlenen artışın mevsimsel nedenlerden, okulların açılması, harcama kalemlerinin ve çeşitliliğinin dönemsel artmasına bağlıyorum. Sektörel enflasyon beklentilerinde bir iyileşme olsa da hedeflenen düzeyde bir iyileşmeden bahsedemiyoruz. Artış hızının yavaşlamasına ilişkin bir öngörü var dersek sanırım bu daha doğru olacak. Enflasyonun Kasım'da yüzde 2.5, yıl sonunda ise yüzde 45 düzeyinde gerçekleşmesini bekliyorum. Kasım enflasyonu yüzde 2'nin altında gelirse Aralık PPK'da faiz indirimi beklenebilir. Ancak yeni yılla birlikte kademeli indirimin başlatılabileceğini düşünüyorum.
Doç. Dr. Mevlüt TATLIYER / Ekonomist
"Net ihracatın pozitif katkısı artarak sürdü"
Sıkı para politikasıyla birlikte üçüncü çeyrek büyüme verileri Türkiye ekonomisinin artık iyiden iyiye yavaşlamakta olduğunu gösteriyor. Ekonomi böylece son iki çeyrekte, bir önceki çeyreğe göre (yüzde 0.2) küçülürken yıllık bazda çeyreklik büyüme hızları da yüzde 2 düzeylerine kadar gerilemiş oldu. Ekonominin lokomotifi niteliğindeki sanayi sektöründe uzunca bir süredir devam eden durgunluğun yansımasını yüzde 2.2 daralma şeklinde gördük. Buna karşılık ve beklendiği üzere finans ve inşaat sektörlerinde ise ciddi büyümeler kaydedildi. Diğer hizmet sektörlerinde de genelde yüzde 1-2 düzeyinde büyüme kaydedildi. Bu genel çerçeve sektörel kompozisyonda da sanayi sektörü aleyhine bir tablonun ortaya çıktığını gösteriyor. Ayrıca, üçüncü çeyrekte net ihracatın yaptığı pozitif katkının ise artarak sürdüğünü görüyoruz. Öte yandan, hem kamu harcamaları hem de yatırım harcamaları yıllık bazda gerilerken hanehalkı tüketim harcamaları yüzde 3.1 düzeyinde arttı ki bu bir önceki çeyreğe göre (yüzde 1.5) önemli düzeyde bir artış anlamına geliyor.
Prof. Dr. Nurullah GÜR / Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi
"Büyümenin toparlanması, 2025'in ikinci çeyreğini bulabilir"
Üçüncü çeyrekte ekonomik büyüme, beklentilerin hafif altında gerçekleşti. Yıllık bazda ılmlı bir yükseliş varken, çeyreklik bazda hafif bir daralma yaşandı. Üçüncü çeyrek, sıkı para politikasının uygulanmaya başlanmasının ardından, yüksek faiz oranlarının yatırım harcamaları üzerindeki olumsuz etkilerinin en belirgin şekilde gözlemlendiği dönem oldu. Hanehalkı tüketim harcamaları bir önceki çeyreğe göre daha yüksek bir artış kaydetse de kendi ortalamasının altında bir seyir izlemeyi sürdürdü. Kamu harcamalarındaki daralmanın iki çeyrektir devam etmesi, kamudaki tasarruf tedbirlerinin kısmen devreye girmiş olduğuna işaret ediyor. Veriler, ayrıca net ihracatın büyüme üzerindeki pozitif katkısının ağırlıklı olarak ithalatın düşmesinden kaynaklandığını gösteriyor. Verileri sektörel bazda incelediğimizde ise sanayideki daralma dikkat çekiyor. Sanayi sektöründeki bu zayıf performans, maalesef Türkiye'nin orta ve uzun vadeli büyüme potansiyelini aşağıya çekebilecek bir gelişme. Dördüncü çeyrekte ekonomik büyümenin biraz daha zayıflayabileceği öngörülüyor. Büyüme rakamlarının toparlanması, 2025'in ikinci çeyreğini bulabilir.