Faiz indirimi beklentisi güçlendi

TCMB, maliye politikasının artan eşgüdümünün dezenflasyon sürecine önemli katkı sağlayacağını vurguladı. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceğini yineledi…
27.11.2024 15:53 GÜNCELLEME : 28.11.2024 00:01

PARA ANKARA/ HÜLYA GENÇ SERTKAYA Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 21 Kasım'daki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını beklentilere paralel yüzde 50 düzeyinde sabit tuttu. En son Mart 2024'te politika faizini yüzde 45'ten yüzde 50'ye yükselten TCMB, son sekiz toplantıda politika faiz oranında değişikliğe gitmedi. TCMB, maliye politikasının artan eşgüdümünün dezenflasyon sürecine önemli katkı sağlayacağını vurguladı. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceğini yineleyen TCMB, bu doğrultuda politika faizi seviyesinin, enflasyon gerçekleşmeleri ve beklentileri göz önünde bulundurularak öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirleneceğinin altını çizdi.

HİZMET ENFLASYONUNDA İYİLEŞME SİNYALLERİ

PPK toplantısı sonrasında yayınlanan metinde, Ekim'de enflasyonun ana eğiliminde düşüş gözlendiğini vurgulayan TCMB, son çeyreğe ilişkin göstergelerin yurt içi talebin yavaşlamaya devam ederek enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelere geldiğini ima ettiğini kaydetti. Temel mal enflasyonu düşük seyretmeye devam ederken, hizmet enflasyonunda iyileşmeye dair sinyallerin belirginleştiğine dikkat çeken TCMB, "Geçici arz koşullarına bağlı olarak işlenmemiş gıda enflasyonu yüksek seyrini sürdürüyor. Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları iyileşme eğilimi sergilemekle birlikte, dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ediyor" ifadelerini kullandı.

Enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yineleyen TCMB, enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası araçlarının etkili şekilde kullanılacağını kaydetti. Metindeki likidite mesajlarını koruyan TCMB, strelizasyon araçlarının etkili şekilde kullanılmaya devam edeceğini vurguladı.

"AYLIK YÜZDE 3'E YAKIN ENFLASYONLA FAİZ İNDİRİMİ ZOR"

PPK toplantısı sonrası, faiz indirimi beklentileri güçlenirken, Kasım ayı enflasyonuna bağlı olarak ilk indirim için Aralık ayına işaret edenler olsa da, beklenti 2025 yılının ilk iki ayında yoğunlaşıyor.

TCMB'nin faiz kararını veriye bağlı alacağını karar metnine eklediğini vurgulayan 3. Göz Danışmanlık CEO'su Hikmet Baydar, Kasım ayı enflasyon verisi ve enflasyon beklentilerine göre Aralık'ta faiz indirimi bekleyenler olduğunu ifade etti. İndirim beklentilerinin Ocak ve Şubat aylarında ağırlık kazandığını dile getiren Baydar, "Karar metninde, aylık bazda enflasyonda aşağı yönlü bir seyir görmediği sürece, faiz indirimine başlanmayacağı mesajını görüyorum. Faizler aylık bazda yüzde 2 ve altına indiğinde ve enflasyonun tekrar yükselmeyeceğine kanaat getirdiği zaman TCMB faiz indirimlerine başlar. Kasım veya Aralık ayı enflasyon verileri bu şekilde çıkarsa faiz indirimleri gelebilir. Ancak enflasyonda aylık bazda yüzde 3 e yakın oranlar geldiği sürece faiz indirimi zor görünüyor" dedi.

TCMB'DEN SADELEŞME ADIMI

PPK toplantısının ardından TCMB, artan Türk lirası (TL) mevduat payını göz önünde bulundurarak sadeleşme adımı attı. TCMB'nin 22 Kasım'da Resmi Gazete'de yayımlanan tebliğe yönelik yaptığı açıklamaya göre, TL mevduat hesaplarına uygulanan zorunlu karşılık oranları ile yabancı para (YP) mevduat için TL cinsinden tesis edilmesi gereken zorunlu karşılık oranı 6 Aralık 2024'te tesis edilecek. Kısa vadeli TL mevduatta daha önce yüzde 15 olan zorunlu karşılık oranı yüzde 17'ye çıkarılırken, daha önce yüzde 5 olan YP mevduat için TL cinsinden tesis edilmesi gereken zorunlu karşılık oranı ise yüzde 4'e çekildi. Bu arada tüzel kişi TL mevduat payı hedefi kaldırıldı. KKM'nin TL'ye geçişine ve yenilenmesine ilişkin toplam hedef yüzde 75'ten yüzde 70'e indirildi.

HİZMET ÜRETİM ENDEKSİ

Şimdi de kısaca geçen haftanın öne çıkan yurtiçi verilerine bir göz atalım. Ekonominin önemli bir parçası olan hizmet sektöründeki üretim faaliyetlerinin fiyat etkilerinden arındırılmış kısa dönemli hareketlerini ölçen hizmet üretim endeksi Eylül'de bir önceki aya göre aylık yüzde 0.3 arttı, yıllık bazda ise değişim göstermedi.

Hizmet üretim endeksinde olumlu gelişmeler olduğuna vurgulayan TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Dr. Cahit Sönmez, PPK toplantı metninde de hizmet enflasyonuna yönelik olumlu bir vurgu olduğuna işaret etti. Sönmez, "Hizmet enflasyonundan gelen iyileşme sinyalleri belirginleşmiştir tespiti gerçekten önemli. Eğer önümüzdeki aylarda da hizmetteki iyileşme devam ederse TCMB'nin hizmet enflasyonuna yönelik atalet endişesi de azalmış olacak" dedi.

YD-ÜFE YILLIK YÜZDE 30.70 ARTTI

Yurt dışı üretici fiyat endeksi (YD-ÜFE) Ekim'de yıllık yüzde 30.70, aylık yüzde 0.09 arttı. Belirli bir dönemde ülke içerisinde üretimi yapılıp üreticiler tarafından yurt dışına ihraç edilen ürünlerin üretici fiyat değişimlerini ölçen YD-ÜFE, yıllık bazda Ekim'de madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 33.52, imalatta yüzde 30.65 artış gösterdi. Sanayinin iki sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 0.23, imalatta yüzde 0.08 artış olarak gerçekleşti.

Geçen hafta tarımsal girdi fiyat endeksi (Tarım-GFE) de açıklandı. TÜİK verilerine göre Tarım-GFE Eylül'de aylık yüzde 1.77, yıllık yüzde 31.83 arttı.

Her iki endeksteki yükselişin aylık bazda sınırlı kaldığına dikkat çeken Dr. Cahit Sönmez, "YD-ÜFE, Ekim'de bir önceki aya kıyasla yüzde 0.09, tarımsal girdi fiyat endeksi de Eylül'de bir önceki aya kıyasla yüzde 1.77 yükselmiş. Alt kırımlarını değerlendirdiğimizde mal enflasyonu açısından bir sorunun olmadığını ancak TCMB'nin de dikkat çektiği gibi hizmet tarafının yüksek seyrettiğini gözlemliyoruz. Örneğin veteriner hizmetleri yıllık yüzde 74 civarına ulaşmış" ifadelerini kullandı.

Bu arada geçen hafta tüketici güven endeksi de açıklandı. TÜİK ve TCMB işbirliğiyle yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi Kasım'da bir önceki aya göre yüzde 1 azalarak 79.8 oldu. Tüketici güven endeksinin 100'den küçük olması tüketici güveninde kötümser duruma işaret ediyor.

YAPI İZİN İSTATİSTİKLERİ

Geçen hafta yılın üçüncü çeyreğine ilişkin yapı izin istatistikleri de açıklandı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2024 yılının üçüncü çeyreğinde yıllık bazda belediyeler tarafından yapı ruhsatı verilen binaların yüzölçümü yüzde 18.9 azalarak 32 milyon 11 bin 545 metrekare, yapı ruhsatı verilen bina sayısı yüzde 18.8 azalarak 28 bin 828 oldu. Üçüncü çeyrekte belediyeler tarafından yapı kullanma izin belgesi verilen binaların yüzölçümü yüzde yıllık 5.3 azalışla 22 milyon 465 bin 200 metrekare, bina sayısı yıllık yüzde 2.9 artışla 20 bin 289 düzeyinde gerçekleşti.

TÜİK verilerine 2024'ün ilk dokuz ayında geçen yılın aynı dönemine göre yapı ruhsatı verilen binaların yüzölçümü yüzde 10.17 azalarak 95 milyon 12 bin 812 metrekare, yapı kullanma izin belgesi verilen binaların yüzölçümü yüzde 10.8 artışla 77 milyon 276 bin 490 metrekare oldu.

Geçen hafta Türkiye'deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan konut fiyat endeksi (KFE) verileri de açıklandı. TCMB verilerine göre, KFE Ekim'de bir önceki aya göre yüzde 2.1 artarak 151.1 seviyesinde gerçekleşti. KFE, Ekim'de geçen yılın aynı ayına göre nominal olarak yüzde 26.8 oranında arttı, reel olarak ise yüzde 14.7 oranında azaldı.

BÜYÜME VERİLERİ AÇIKLANACAK

TÜİK, 29 Kasım'da üçüncü çeyrek gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) verilerini açıklayacak. TÜİK verilerine göre GSYH 2024 yılı ikinci çeyrek ilk tahmini, zincirlenmiş hacim endeksi olarak yıllık yüzde 2.5 artarken, yılın ilk altı ayında yüzde 3.85 büyümüştü. 2025-2027 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program'da (OVP) 2024 yılı sonu GSYH büyümesi yüzde 3.5 olarak hedeflendi.

Büyüme beklentilerinin piyasa katılımcıları anketine göre son iki aydır 2024 yılı için yüzde 3.1 seviyelerinde olurken, 2025 yılı için gittikçe daha düşük seviyelerin beklendiğine işaret eden ekonomist Hikmet Baydar, "Beklentilerin yüzde 4'lere yakın seviyelerden yüzde 3.2'lere düşmesi oldukça düşündürücü. Avrupa Komisyonu Türkiye'nin bu yıl yüzde 3, gelecek yıl yüzde 3.2 ve 2026 da yüzde 4 büyümesini bekliyor. Beklentiler piyasa katılımcıları anketiyle de uyuşuyor" dedi.

Dr. Sönmez, TCMB'nin enflasyonla mücadele kapsamında sıkı para politikası uygulamasının doğal olarak büyüme ile ödünleşme yarattığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Çıktı açığının negatife gelmesi kalan çeyreklerde büyümenin belirgin bir momentum kaybına uğrayacağını gösteriyor. Büyük olasılıkla yılsonu büyüme oranı yüzde 4-4,5 aralığında olabilir.

Dr. Cahit SÖNMEZ / TOBB ETÜ Öğretim Üyesi

"Konut sektörünün temel belirleyicisi TCMB olacak"

2025 yılında konut sektörünün temel belirleyicisi TCMB olacak. Faiz oranlarının hangi seviyelere ineceği ve konut kredilerine yönelik uygulanan aylık artış sınırlaması sektörün performansında etkili olacak. Büyük olasılıkla faiz oranlarının makul seviyelere doğru gelmesi konut satışlarını olumlu etkiler. Ancak fiyatlar için iyimser olduğumu söyleyemem. Özellikle yabancıların iştahlarının fiyat artışında rolü olur. Yeri gelmişken bir noktaya değinmek istiyorum. Yabancıları satılan konutların oranı çok kayda değer bir orana ulaşmıyor. Oysa bir yabancı konut aldığında vatandaşlık da alıyor. Dolayısıyla daha sonra aldığı konutlar yabancı payına yazılmıyor.

Dr. Harun Türker KARA / Ankara Medipol Üniversitesi İİSBF Dekan Yardımcısı

"Maliye politikasının sürece sağlayacağı katkı çok önemli"

Merkez Bankası'nın faiz kararına ilişkin açıklamalarının ardından, yakın zamanda faiz indirimi beklentilerinin belirginleştiğini görüyoruz. Özellikle finans sektörü ve reel kesimdeki beklentilerin daha net bir şekilde dile getirilmesi dikkat çekiyor. Hizmet enflasyonundaki iyileşme vurgusu, faiz indirim sürecini destekleyici bir unsur olarak öne çıkıyor. Buna ek olarak, Merkez Bankası'nın beklentiler ve fiyatlama davranışlarında iyileşme olduğu yönündeki değerlendirmesi, sınırlı adımlarla da olsa faiz indirimlerinin başlayabileceğine işaret etmekte. Enflasyonun temel nedenlerinden biri olarak görülen gıda enflasyonu, tarımsal girdi fiyatlarındaki göreli düşüşten olumlu etkilendiği takdirde dezenflasyon süreci ivme kazanabilir. Bu noktada, maliye politikasının sürece sağlayacağı katkının öneminin altını çizmek gerekiyor. Faiz indirimleri diğer reel ve finansal varlıkların fiyatlarını da doğal olarak etkileyecektir. Özellikle hanehalkının konut ve otomotiv sektörlerine yönelik taleplerinde artış görülebilir. Bu noktada reel getiriler ve TCMB'nin enflasyonun seyrine bağlı olarak sürdürmeyi taahhüt ettiği sıkı duruş yakından takip edilmeli.

Murat SAĞMAN / Ekonomist, SAGAM Strateji Danışmanlık Kurucusu

"TCMB, Aralık'ta faiz indirimine açık kapı bıraktı"

TCMB, piyasa beklentilerine paralel politika faizini yüzde 50 seviyesinde sabit tuttu. Karar metninde politika faizinin seviyesi, enflasyon gerçekleşmeleri ve beklentileri göz önünde bulundurularak öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirleneceğine işaret eden TCMB, Kasım ayı enflasyon gerçekleşmelerine göre Aralık'ta faiz indirimine açık kapı bıraktı. Banka, faizi indirse bile gevşemeyeceği mesajı verdi. Kasım ayı enflasyonu beklentilerin üzerinde gelirse, TCMB indirimi bir ay öteleyebilir. İlk indirime 200-250 baz puan ile başlanmasını bekliyorum.

Seda YALÇINKAYA ÖZER / İntegral Yatırım Araştırma Müdürü

"Faiz indiriminin eli kulağında"

Kasım ayı Para Politikası Kurulu toplantısının en büyük özelliği TCMB'nin faiz indirimine yönelik verebileceği sinyalin mesafesiydi. Piyasa Aralık ve Ocak ayı olmak üzere faiz indirimlerinde ikiye ayrılmış durumda. Bu karar metninde aldığımız sinyallerle faiz indiriminin eli kulağında olduğunu söyleyebiliriz. Karar metninde, TCMB enflasyona ilişkin daha iyimser mesajlar verdi. İç talepteki yavaşlama, düşük mal ve hizmet enflasyonuna yönelik iyileşme sinyalleri metinde daha ılımlı bir şekilde yer aldı. İşlenmemiş gıdaya ilişkin yüksek seyrin TCMB'nin elinde olmadığı koşullardan dolayı olduğunu, geçici arz koşullarına bağlandığını anlıyoruz. İkinci paragraftaki iki yeni cümle TCMB'nin faiz indirim adımına hazırlık yaptığı şekilde okunabilir. Maliye politikasının artan eşgüdümüne atıfta bulunarak bu tarafta bir beklenti yarattı. 'Politika faizinin seviyesi enflasyon gerçekleşmeleri ve beklentileri göz önünde bulundurularak öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirlenecektir' cümlesiyle de faiz indirse bile gevşemeyecek mesajını verdi diyebiliriz. Kasım enflasyonu, piyasa beklentisinin altında gelirse TCMB Aralık'ta faiz indirmeye niyetli gibi görünüyor. Hizmet tarafı zayıflamaya devam eder ve yıllık enflasyon yüzde 47 altında oluşursa, Aralık ayına yönelik sinyal daha da güçlenmiş olacak. Ocak ihtimali Kasım ayı enflasyon verisi ve iç dinamiğine bağlı.

Prof. Dr. Abdulkadir DEVELİ / Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi

"Enflasyonla mücadelede daha kolay bir yıl geliyor"

Enflasyon beklentilerinde yaşanan iyileşmeyle, yavaş yavaş faiz indirimine sürecine yaklaştık. Konut fiyatları Ekim'de aylık yüzde 2.1, yıllık ise yüzde 26.8 arttı. Yani reel olarak değer kaybetti. Faiz indirim süreciyle beraber konut fiyatlarında ivmelenme söz konusu olabilir. Bu yönetilmesi gereken bir husus. Çünkü faiz indirimi ile konut fiyatları arasındaki ilişki son derece hassas. Konut sektörü büyümenin lokomotifi pozisyonunda. 200'den fazla sektörü etkiliyor. Sektörün canlanması faiz indirimlerine bağlı olacak. Reel kayıp bir süre daha devam edecek. Özellikle 2025'in ilk çeyreğinden sonra faiz indirimlerinin etkisiyle, ertelenmiş taleple beraber konut satışlarında bir artış söz konusu olacak. TCMB'nin faiz indirim sürecini temkinli duruşla yönetecek olmasıyla, daha ılımlı bir artıştan bahsetmek yerinde olacak. Dünya genel olarak faiz indirim sürecini başlattı. Büyüme ve istihdamın ön planda olduğu bir sürece doğru ilerliyoruz. Türkiye yılın ilk yarısında yüzde 3.8 büyüdü. Sıkılaşmaya rağmen büyüyebilmek oldukça önemli. 2025, özellikle enflasyon açısından küresel ölçekte ekonomilerin daha kolay mücadele edebilecekleri bir yıl olacak. Enflasyonla mücadelede daha kolay bir yıl geliyor diyebiliriz. Bu durum, büyüme için daha da güçlü bir zemin oluşturuyor. Bu, Türkiye için de geçerli.

BİZE ULAŞIN