PARA ANKARA/ HÜLYA GENÇ SERTKAYA Ekonomideki beklentileri ortaya koyan "güven endeksleri", Ekim'de toparlanma sinyalleri verdi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi, Ekim'de bir önceki aya göre yüzde 3 artarak 80.6 düzeyinde gerçekleşti. Temmuz'da 75.9'a gerileyerek yılın en düşük seviyesini gören tüketici güven endeksi, son üç aydır yükselişte. Buna karşın 100 değerinin altında kalan endeks, tüketici güveninde kötümser duruma işaret etti.
Geçen hafta TCMB finansal sektörde faaliyet gösteren 148 kuruluşun finansal hizmetler anketi sonuçlarına verdiği yanıtlardan elde ettiği finansal hizmetler güven endeksi (FHGE) sonuçlarını da açıkladı. Buna göre, FHGE Ekim'de bir önceki aya göre 9.8 puan artarak 167.6 seviyesine yükseldi.
Öte yandan, Ekim'de güven endeksi hizmet ve perakende ticaret sektöründe arttı, inşaat sektöründe azaldı. TÜİK verilerine göre mevsim etkilerinden arındırılmış güven endeksi Ekim'de bir önceki aya göre, hizmet sektöründe yüzde 1.5 artarak 114.2, perakende ticaret sektöründe yüzde 0.1 artarak 110.7, inşaat sektöründe yüzde 1.7 azalarak 86.3 değerini aldı. Endeksin 100'den büyük olması sektörün mevcut ve gelecek döneme ilişkin iyimserliğini, 100'den küçük olması ise kötümserliğini gösteriyor.
REEL KESİMİN GÜVENİ DE ARTIŞTA
Ekim'de reel kesim güven endeksi bir önceki aya göre 3 puan artarak 102.2 seviyesinde gerçekleşti. TCMB'nin imalat sanayinde faaliyet gösteren bin 785 iş yeri tarafından iktisadi yönelim anketine verilen yanıtları değerlendirdiği verilere göre, mevsimsellikten arındırılmamış reel kesim güven endeksi bir önceki aya göre 2.1 puan artarak 100.9 seviyesinde gerçekleşti. Endeksin 100 değerinin üzerinde olması, anketin kapsadığı reel kesim temsilcilerinin ekonomik faaliyetlere ilişkin güveninin arttığı (iyimser) görünüme işaret ediyor.
Öte yandan geçen hafta imalat sanayi kapasite kullanım oranları (KKO) da açıklandı. TCMB'nin imalat sanayinde faaliyet gösteren bin 785 iş yerinin iktisadi yönelim anketine verilen yanıtları değerlendirdiği verilere göre, imalat sanayi KKO Ekim'de bir önceki aya göre 0.7 puan azalarak yüzde 75.2 seviyesinde gerçekleşti. Mevsimsel etkilerden arındırılmamış KKO, bir önceki aya göre değişmeyerek yüzde 74.9 seviyesinde oldu.
TARIMSAL GİRDİ FİYAT ENDEKSİ
Geçen hafta üreticilerin tarımsal faaliyetlerini gerçekleştirmek için gerek cari üretim yılında gerekse yatırım amaçlı satın aldığı girdilerin fiyat değişkenliğini izlemek amacıyla hesaplanan tarımsal girdi fiyat endeksi (Tarım-GFE) de açıklandı. TÜİK verilerine göre Tarım-GFE Ağustos'ta aylık yüzde 1.39, yıllık yüzde 33.25 artış gösterdi. Ana gruplarda bir önceki aya göre, tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 0.99, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 3.75 artış gerçekleşti. Ağustos'ta yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 74.09 artış ile veteriner harcamaları, aylık değişiminin en yüksek olduğu alt grup yüzde 4.62 artış ile tohum ve dikim materyali oldu.
TCMB'DEN "GIDA FİYATLARI" VURGUSU
Bu arada haftaya (4 Kasım'da) enflasyon verisi açıklanacak. Eylül'de tüketici fiyat endeksi (TÜFE) aylık yüzde 2.97, yıllık yüzde 49.38 artarken, TCMB'nin piyasa katılımcıları anketinde katılımcıların Ekim ayı TÜFE beklentisi yüzde 2.39 olarak tahmin edilmişti. Ekim ayı TÜFE'ye ilişkin bir açıklama da TCMB'den geldi. Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetini yayımlayan TCMB, öncü göstergelerin Ekim ayı enflasyonu üzerinde gıda fiyatlarının etkisinin öne çıkacağına işaret ettiğini vurguladı. Bu dönemde işlenmemiş gıda fiyatlarının taze meyve ve sebze kaynaklı olarak artış eğilimini sürdüreceğinin değerlendirildiğine yer verilen özette, "Taze meyve ve sebze grubunda sezon geçişinin de etkisi ile fiyat artışları gözleniyor. Bu dönemde, mevsimsel etkilerden arındırılmış verilerle temel mal grubu fiyat artışı ılımlı bir seyir izliyor" denildi.
TAHIL ÜRETİMİNDE AZALMA BEKLENİYOR
Bitkisel üretimin bir önceki yıla göre tarla ürünlerinde azalacağı, meyve ve sebze grubunda ise artacağı tahmin edildi. TÜİK, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın topladığı, işlediği ve yayına hazır hale getirdiği verileri kapsayan bitkisel üretim 2. tahminini açıkladı. Buna göre üretim miktarlarının, 2024 yılı ikinci tahmininde bir önceki yıla göre tarla ürünleri olan tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde (yem bitkileri hariç) yüzde 5.2 azalacağı; sebzelerde yüzde 6, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde yüzde 3.5 oranında artacağı tahmin edildi. Yaklaşık üretim miktarlarının tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde 75.3 milyon ton, sebzelerde 33.7 milyon ton, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde ise 28.4 milyon ton olarak gerçekleşeceği öngörüldü.
Tahıl ürünleri üretim miktarlarının 2024'te yıllık yüzde 7.1 azalarak yaklaşık 39.2 milyon ton olacağı tahmin edildi. Bir önceki yıla göre, buğday üretiminin yüzde 5.5 azalarak 20.8 milyon ton, arpa üretiminin yüzde 10.9 azalarak 8.2 milyon ton, çavdar üretiminin yüzde 18 azalarak 250 bin ton, yulaf üretiminin yüzde 4.6 azalarak 391 bin ton olacağı öngörüldü.
Prof. Dr. Erhan ASLANOĞLU/ İstanbul Topkapı Üniversitesi Rektör Yardımcısı
"İç talepteki hareketlenme güven endekslerine pozitif yansıyor"
Güven endekslerindeki artışta, iç talepteki hareketlenmenin yansıması var. Ağustos ayı öncesi aşağı giden iç talep göstergelerinde yukarı yönlü eğilimler görülüyor. Konut satışları, kredi kartı harcamaları, tüketici güveni, talebin biraz hareketlendiğini gösteriyor. Bunun arkasında enflasyon ve kur beklentileri, döviz bazında çok ciddi kazanan ve servet etkisi yaratan tüketicinin harcama eğilimi olabilir. Geçtiğimiz aylarda talep yavaşlaması nedeniyle stok eritmişti bazı sektörler. Şimdi o stokları yerine koyma gayreti gözlemleniyor. Turizmde gelecek yılın rezervasyonları çok iyi gidiyor. Son günlerde asgari ücret zammı ve enflasyonla ilişkisi gündeme sıkça geliyor. Türkiye'de enflasyon tartışmasının alım gücü çok düşen asgari ücretlinin geliri üzerinden yapılmasını yanlış buluyorum. Enflasyonda ana neden maliye politikası ve kayıtdışı ekonomi. Öte yandan asgari ücrette, işverenin de ciddi bir yükü olduğunu kabul etmek gerekiyor.
Dr. Harun Türker KARA / Ankara Medipol Üniversitesi, İİSBF Dekan Yardımcısı
"Enflasyonun eğilimi ve bekleyişler önemli"
IMF tarafından yapılan küresel büyüme tahmini 2024 yılı için yüzde 3.2'de sabit kalırken, 2025 yılı için ise yüzde 0.1 puanlık aşağı yönlü revizyonla yüzde 3.2 oldu. Büyüme tahminleri ABD için yukarı, Türkiye ve Euro Bölgesi için ise aşağı yönlü olacak şekilde güncellendi. En önemli dış ticaret ortağımız Euro Bölgesi'nde büyümenin yavaşlaması dış ticaretimiz için olumsuz olabilir ve net ihracatın büyümeye katkısını sınırlandırabilir. Mevsimsellikten arındırılmış kapasite kullanım rakamlarındaki azalma ile sanayi üretimindeki azalma çıktığı açığı yaratarak dezenflasyon süreci ile uyumlu bir patika izliyor. Reel kesim güveni ise artış göstermiş ve iyimser bölgeye geçmiş durumda. Bu gelişmede özellikle gelecek döneme ilişkin beklentiler etkili görünüyor. Arz tarafındaki bu gelişmeler olurken tüketici güveninde nispi bir artış var. Bu artış da özellikle geleceğe dair bekleyişlerin olumlu olmasına dayanıyor gibi. Asgari ücret düzenlemeleri gelir dağılımındaki eşitsizliği dramatikleştirmeden yapılmalı. Enflasyonun ana belirleyicisinin atalet ve bekleyişler olduğu göz ardı edilmemeli.
Prof. Dr. Bülent GÜLÇUBUK/ Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi
"Bitkisel üretim tahminleri sezon öncesi hesaplanmalı"
Son açıklanan Tarım-GFE'ne göre endeks yükselişi yavaşlama sürecine girdi. Çiftçi, tarım ve de tüketici açısından, sürekli ve pazar fiyatlarına da yansıması koşuluyla, sevindirici. Burada iki noktaya dikkat etmek gerekiyor. Birincisi sezona. Bu süreç hasat sezonu sonu ve girdi gereksiniminin düşük olduğu dönemdi. Şimdi kış ekimleri ve çok yıllıklarda da kışlık bakım dönemi başlıyor. Bu dönemde özellikle gübre, tohum, fide-fidan- akaryakıt talebi artacak. Bu talebin yaratacağı bir maliyet artışı ortaya çıkabilecek. Özellikle son 1-2 aydır gübre ve tohum fiyatları ile akaryakıttaki oynaklık endeks üzerinde yukarı doğru bir baskı yaratabilir. İkincisi üretim desenindeki değişiklikler. Türkiye'de son yıllarda özellikle maliyet ve işgücü açığından dolayı tek yıllık bitkilerden çok yıllık bitkilere-ürünlere yönelim var. Çok yıllık bitkilerde-ürünlerde maliyetler tek yıllık bitkilere göre göreceli olarak düşük olabilir. Fakat burada bir riske dikkat çekmek gerekir. Üretim planlamasının artık arz-talep ve dünya koşulları dikkate alınarak somut bir biçimde hayata geçirilmesi, üretim tahminlerinin re-aktif değil pro-aktif yaklaşımla sezon öncesi (minimum hata payı gözetilerek) hesaplanması, Tarım-GFE ile Tarım-ÜFE'si arasındaki korelasyona dikkat edilmesi, yani çiftçi maliyetlerini ve refahını da dikkate alan bir fiyat oluşumuna özen gösterilmesi gerekiyor.