ONURCAN BAL/ Euro Bölgesi'nde eylül ayı TÜFE rakamının yıllık bazda %1,7 seviyesine gerileyerek 2021'den beri ilk kez Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) %2'lik hedefinin altına inmesi, Avrupa ekonomilerindeki zayıflama ve son aylarda açıklanan PMI verilerinde derinleşen daralma işaretlerine bağlı olarak ECB'nin ilerleyen süreçte faiz indirim hızını artırabileceğine dair piyasadaki beklentilerin güç kazandığını son dönemdeki yazılarımızda vurguluyoruz. Tüm bu gelişmelerle piyasalar Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) ekim toplantısında faiz indirimine gitmesine kesin gözüyle bakıyordu. ECB, 17 Ekim Perşembe günü gerçekleşen toplantısında piyasadaki beklentilerle uyumlu olarak 25 baz puan faiz indirimine giderek mevduat faizini %3,25 seviyesine düşürdü. İlk faiz indirimine haziran ayında giden ECB, eylül ayındaki faiz indiriminin ardından ekim ayında da faiz indirimlerini sürdürdü. Karar metninde, Euro Bölgesi'nde dezenflasyon sürecinin rayında ilerlediği, hedefe ulaşmak için gerekli olduğu sürece politika faizlerinin yeteri seviyede kısıtlayıcı tutulacağı ve uygun kısıtlama seviyesini ve süresini belirlemek için verilere bağlı kalarak toplantıdan toplantıya bir yaklaşım izlenmeye devam edileceği vurgulandı. Kararın ardından basın toplantısı düzenleyen ECB Başkanı Lagarde, ekonominin beklentilerden zayıf olduğunu ve toparlanmanın zaman içinde gerçekleşmesini beklediklerini ifade etti. Enflasyonun hala güçlü olduğunu, önümüzdeki aylarda yükselebileceğini ancak gelecek yıl enflasyonun hedefe gerileyeceğini belirten Lagarde, gerektiği sürece kısıtlayıcı politikaları uygulayacaklarını ve veri odaklı yaklaşımla toplantıdan toplantıya karar almaya devam edeceklerini vurguladı. Lagarde, aynı zamanda büyümeye yönelik risklerin aşağı yönlü olduğunu ve jeopolitik gelişmelerin enflasyonda yukarı yönlü risk oluşturduğunu söyledi.
ABD'DE FİNANSAL SONUÇ DÖNEMİ BANKALARLA BAŞLADI
ABD'de 2024/3Ç'e ilişkin finansal sonuç dönemi geçen hafta büyük bankaların açıkladığı finansallarla başladı. ABD'nin ikinci büyük bankası olan Bank of America'nın net geliri yüzde 12 gerileyerek 6,9 milyar dolara geriledi. Müşteri faiz gelirlerindeki azalma bu düşüşün ana nedeni oldu. Citigroup'un üçüncü çeyrek net karı, kredi temerrütleri riskine karşı ayırdığı karşılıkların artması nedeniyle yüzde 9 azalarak 3,2 milyar dolar (hisse başına 1,51 dolar) olarak açıklandı. Goldman Sachs, üçüncü çeyrek karını yüzde 45 artırarak 2,99 milyar dolara çıkardı ve hisse başına kazanç 8,40 dolar oldu. JPMorgan üçüncü çeyrekte net faiz gelirlerinde sürpriz artış gösterirken, net kârı potansiyel kredi temerrütleri için karşılık ayırması nedeniyle üçüncü çeyrekte geriledi. JPMorgan'ın net kârı geçen yılın aynı dönemindeki 13,15 milyar dolardan 12,90 milyar dolara geriledi. Morgan Stanley, beklenenden daha iyi gelir elde etti ve üçüncü çeyrekte kâr artışını destekledi. Bankanın üçüncü çeyrek net geliri yıllık yüzde 16 artışla 15,38 milyar dolar oldu. ABD'de üçüncü çeyreğe ilişkin banka bilanço sezonu pozitif sonuçlarla başlarken, ilerleyen süreçte Muhteşem Yedili (Apple, Alphabet, Amazon, Meta, Microsoft, Nvidia ve Tesla) diye adlandırılan ve 2024 yılında ABD borsalarındaki yükselişin ana lokomotifi olan bu şirketlerin finansal performansları küresel risk iştahı üzerinde belirleyici olacaktır. Hatırlanacağı üzere, temmuz ayında bu şirketlerin finansal sonuçları piyasa beklentilerini karşılamada yetersiz kalmış ve yapay zekâ rallisi sorgulanmıştı. Teknoloji hisselerinde ikinci çeyrek finansal sonuçlarının etkisiyle yaşanan düşüş temmuz ayında küresel hisse piyasalarında satış baskısını artırmıştı.
TCMB FAİZLERDE DEĞİŞİME GİTMEDİ
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 17 Ekim Perşembe günü gerçekleşen toplantısında beklentilerle uyumlu olarak faiz oranlarında bir değişime gitmedi ve politika faizini %50,0 seviyesinde korudu. Eylül ayında enflasyonun ana eğiliminin bir miktar yükseldiğini belirten TCMB karar metninde "enflasyondaki iyileşmenin hızına dair belirsizliğin son dönemdeki veri akışı ile arttığı" ifadesini ilk kez kullandı. TCMB, önceki aylarda olduğu gibi enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olduğu, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu korunduğu ve enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana kadar sıkı duruşun sürdürüleceği mesajlarını korudu. TCMB'nin aralık ayında ilk faiz indirimine gitmesinin olasılıklar dahilinde olduğunu düşünmekle birlikte, bu konuda daha önceki yazılarımızda da vurguladığımız üzere hizmet enflasyonundaki katılığa ilişkin sinyallerin ilk faiz indiriminin zamanlaması konusunda temel belirleyici olacağı görüşümüzü koruyoruz. Halihazırda %4,0 civarında seyreden hizmet enflasyonunun önümüzdeki dönemde %2,0-2,5 seviyelerine gerilemesi faiz indirim döngüsünü destekleyecektir.
VARLIK ÇEŞİTLENDİRMESİ ÖNEMİNİ KORUYOR
2024 yılı sadece para politikasında değil finansal piyasalarda da normalleşmenin etkili olduğu bir yıl olarak karşımıza çıkıyor. Yükselen mevduat faizleri, altının küresel çaptaki güçlü performansı gibi gelişmeler borsaya önemli alternatifler olurken, bu süreçte doğru hisse/sektör seçimi ile varlık çeşitlendirmesinin portföy yönetimi açısından ne derece kritik ve elzem olduğu görülüyor. 2024 yılı içerisinde özellikle geçmiş dönemlerde spekülatif fiyatlamalarla adil değerinin çok üzerine çıkan hisselerde oldukça zayıf bir seyir izlenirken, ana sektör ve hisselerin bu yıl daha olumlu bir görünüm ortaya koyduğu takip ediliyor. Sene başından bu yana varlık çeşitlendirmesinin son derece önemli olduğunu, bu yıl ana sektör ve hisselerin tercih edilmesi gerektiğini ve geçmiş dönemde adil değerinin üzerine çıkan primli yan hisselerden özellikle uzak durulması gerektiğini birçok platformda vurguladık ve bu düşüncelerimizi değiştirmeden 2025 yılı için de koruyoruz. 2024 yılı başından 17 Ekim'e kadarlık olan bölümde ana varlık gruplarının getirilerine baktığımızda; ilk sırada %50,6 oranında getiriyle gram altın, ikinci sırada %47,3 oranında getiriyle mevduat yer almakta olup, bunları %25,1 oranında getiriyle BIST-100 Endeksi, %16,2 oranında getiriyle Dolar/TL ve %13,8 oranında getiriyle Euro/TL izlemektedir. Enflasyondan arındırdığımızda sadece gram altın ve vadeli mevduatın reel olarak getiri sağladığı görülüyor. Yılın ilk yarısında pozitif bir görünümün etkili olduğu ve özellikle bankacılık sektöründeki güçlü yükselişlerin katkısıyla zirvelerin yenilendiği BIST-100 Endeksi'nde yılın ikinci yarısı biraz daha çalkantılı ve zorlu geçiyor. Ağustos ayından bu yana Borsa İstanbul'da önemli desteklerin kırılıp direnç konumuna geçtiği, yurt dışından negatif ayrışmayla birlikte satıcılı seyrin etkisini sürdürdüğü bir fiyatlama öne çıkıyor. Borsa İstanbul'un negatif ayrışmasında ekonomide süregelen soğuma, iç talepteki yavaşlama, sıkılaşan finansal koşullarla artan finansman maliyetleri ve enflasyon muhasebesinin etkisiyle zayıf geçen 2. çeyrek finansal sonuç dönemi etkili oldu. Aynı zamanda ekonomide soğumanın devam ettiğine işaret eden öncü göstergeler, enflasyon cephesinde istenilen yavaşlamaya henüz ulaşılamaması ve hizmet enflasyonunda katılığın devam etmesi nedeniyle TCMB'ye yönelik ötelenen faiz indirim beklentileri de toparlanma için katalizör eksikliğini ortaya koyarken, jeopolitik endişeler de piyasalar üzerinde baskı oluşturuyor. Endekste süregelen zayıf teknik görünüm nedeniyle kısa vadede temkinli yaklaşımımızı koruyoruz. Bununla birlikte yılın üçüncü çeyreğinde yaşanan sert satışlarla ana hisselerde gözlenen düşüş ve gelinen seviyeler cazip seviyelere işaret etmektedir. Bu nedenle orta – uzun vadeli bakış açısıyla mevcut seviyelerin ve olası geri çekilmelerin kademeli bir alım fırsatı oluşturduğunu, 2025 yılında TCMB'nin faiz indirimleri ile yabancıların Türk hisselerine yönelik artmasına beklediğimiz ilginin Borsa İstanbul için destekleyici olacağını düşünüyoruz. Ancak bu noktada tekrar vurgulamak isteriz ki doğru hisse ve sektör seçimi yapmak ve varlık çeşitlendirmesiyle riski düzgün bir şekilde dağıtmak doğru bir portföy yönetimi için son derece elzem konulardır. Bu noktada doğru hisse seçimi ile varlık çeşitlendirmesinin (mevduat, altın gibi farklı ürünlere de yatırım yapmanın) ne derece faydalı olduğunu 2024 yılı içerisindeki gelişmelerden ve ana ürün gruplarının getiri performanslarından çok net bir şekilde görebiliyoruz. Yatırımcıların getiri – risk dengesine göre mevduat, altın, hisse vb. ürünlerde nasıl bir dağılım yapmaları gerektiği ve doğru hisse seçimleri konusunda profesyonel destek alması büyük önem taşımaktadır.
BIST-100'DE ZAYIF GÖRÜNÜM ETKİSİNİ SÜRDÜRÜYOR
Haftaya satıcılı bir seyirle başlayan ve 8.680 seviyesini test eden BIST-100 Endeksi'nde hafta içerisinde dalgalı bir seyirle birlikte toparlanma çabası öne çıktı. Ancak cuma günü yeniden hız kazanan satışlarla 9.000 üzerinde tutunma sağlayamayan BIST-100 Endeksi haftayı %0,93 oranında bir kayıpla 8.794 puandan tamamladı. Teknik görünümün zayıf seyrini sürdürdüğü endekste 9.000 altında satıcılı fiyatlamanın devamında 8.750 ile 8.680 seviyeleri kısa vadeli ilk destek noktalıdır. Sene başından temmuz ayına kadar yaşanan yükselişlere çekilen fibonacci düzeltme seviyelerinin %61,8'lik kısmına denk gelen 8.750 ile geçen hafta başında test edilen 8.680 seviyesi altındaki kapanışlarda satış baskısının derinleştiği görülebilir. Bu durumda 8.600 – 8.500 bölgesi ile 8.350 seviyesine doğru geri çekilmeler gündeme gelebilir. Endekste tepki alımlarında 9.000 seviyesi ilk güçlü direnç bölgesi olup, 9.000 üzerindeki tutunmalarda 9.100 – 9.150 aralığı ile 50 haftalık üssel ortalama (9.206) direnç konumunda bulunmaktadır. 50 haftalık üssel ortalama (9.206) ile fibo trend dönüş çizgisi (9.228) aşılamadığı sürece endekste olası yükselişlerin tepki mahiyetinde kalabileceği ve zayıf görünümün etkisini sürdürebileceği görüşümüzü koruyoruz. 50 haftalık ortalama (9.206) ile fibo trend dönüş çizgisi (9.228) üzerindeki günlük kapanışlarda alımların güç kazanabileceği endekste 200 günlük üssel ortalama (9.390) ve 9.500 seviyesine doğru yükselişler yaşanabilir.