ABD’de resesyon endişeleri yatıştı ama…

Önümüzdeki süreçte küresel çapta ve ABD borsalarında dalgalı bir seyrin öne çıkabileceğini düşünüyoruz. Her ne kadar Fed’e yönelik faiz indirim beklentileri kısa vadede risk iştahını destekliyor olsa da önemli risk başlıkları gündemdeki yerini korumaktadır…
06.09.2024 11:04 GÜNCELLEME : 06.09.2024 11:04

ONURCAN BAL/ Muhteşem Yedili (Apple, Alphabet, Amazon, Meta, Microsoft, Nvidia ve Tesla ) olarak bilinen dev teknoloji hisselerinde 2024 yılında yaşanan güçlü ralli sonrasında yukarı yönlü alanın sınırlanması, yüksek çarpan seviyeleri ve beklentileri karşılayamayan finansallar sonrasında zayıflayan beklentiler, temmuz ayının ikinci yarısında teknoloji hisselerinde derinleşen düzeltmelerin etkisiyle ABD borsaları ve küresel risk iştahı üzerinde baskı oluşturdu. (Bu yazı Para Dergisi'nin 01.09.2024 tarihli sayısına aittir)

Ağustos başında açıklanan tarım dışı istihdam verisinin beklentilerin oldukça altında kalması ve işsizlik oranının son 3 yılın en yüksek seviyelerine çıkması, istihdam piyasasındaki bozulmanın çok daha ciddi olduğu ve ABD ekonomisinin resesyona girebileceğine dair endişeleri artırırken, Japon Yeni'ndeki değer kazanımının ve ABD ekonomisine ilişkin endişelerin etkisiyle carry trade pozisyonlarındaki hızlı çözülmeler de küresel hisse piyasalarında 5 Ağustos'ta Kara Pazartesi olarak adlandırılan sert düşüşleri beraberinde getirdi. Devam eden haftalarda ABD'de açıklanan enflasyon verilerinin fiyat baskılarının hafiflediğine işaret etmesi, haftalık işsizlik başvurularının beklentilerden iyi gelmesi ve perakende satış verilerinin tüketici harcamalarının güçlü kaldığını ortaya koymasıyla resesyon kaynaklı endişelerin yatıştığı ve küresel hisse piyasalarının temmuz ayının ikinci yarısından ağustos ayının ilk haftasına kadarki kayıplarını büyük ölçüde geri aldığı takip edildi.

Önümüzdeki süreçte küresel çapta ve ABD borsalarında dalgalı bir seyrin öne çıkabileceğini düşünüyoruz. Her ne kadar Fed'e yönelik faiz indirim beklentileri kısa vadede risk iştahını destekliyor olsa da önemli risk başlıkları gündemdeki yerini korumaktadır. ABD'de ekonomik veri akışlarına duyarlılığın artış kaydettiği ve ekonomik verilerin Fed'e yönelik beklentiler ile resesyon kaynaklı endişeler üzerinde belirleyici olduğu bir süreci takip edeceğiz. Önceki aylarda ABD'de zayıf gelen ekonomik veriler Fed'e yönelik faiz indirim beklentilerini güçlendirdiği şeklinde yorumlanırken, yeniden gündeme gelen resesyon endişeleriyle birlikte artık ABD'de zayıf gelebilecek ekonomik verilerin risk iştahını baskıladığı ve volatiliteyi artırdığı bir fiyatlama görebileceğimizi düşünüyoruz. ABD ekonomisinde resesyon görülmese bile Fed'in uyguladığı sıkı para politikasının kaçınılmaz bir sonucu olarak ABD ekonomisinde gözlenen yavaşlamanın şirket kârlılıkları üzerinde oluşturacağı baskı ve özelikle oldukça yüksek çarpan seviyelerinden işlem gören teknoloji hisselerinde zaman zaman gündeme gelebilecek düzeltme eğilimi de önemli risk başlıkları arasında yer almaktadır. Zaman zaman artış kaydeden jeopolitik endişeler de risk faktörü olarak izlenmektedir. Ayrıca ABD'de kasım ayında gerçekleşecek başkanlık seçimleri de önemli bir belirsizlik oluşturmaktadır.

FED'DEN YILSONUNA KADAR HER TOPLANTIDA FAİZ İNDİRİMİ BEKLENİYOR

Fed Başkanı Powell'ın önceki hafta Jackson Hole toplantısındaki mesajları ve para politikasını ayarlama zamanının geldiğini ifade etmesi Fed'in yılın son çeyreğinde faiz indirim döngüsüne başlayacağına dair beklentileri pekiştirdi. Halihazırda piyasalar eylül ayında %35 ihtimalle 50 baz puan ve %65 ihtimalle 25 baz puan faiz indirimi fiyatlarken, yılsonuna kadar toplamda 100 baz puan faiz indirim öngörüyor. Eylül ayı dahil olmak üzere yılsonuna kadar 3 toplantı gerçekleştirecek Fed'den mevcut beklentiler dikkate alındığında her toplantıda faiz indirimi ve en azından bir toplantıda 50 baz puanlık bir indirim beklentisini ortaya koyuyor. ABD'de ekonomik verilerde zayıflamanın devam etmesi ve özellikle ağustos ayı istihdam verilerinin de zayıf gelmesi durumunda eylül ayında 50 baz puanlık bir faiz indiriminin gündeme gelebileceğini ve kasım/aralık aylarında da 25'şer baz puanlık faiz indirimlerinin yapılabileceğini düşünüyoruz. Böylece Fed'in yılı toplamda 100 baz puan faiz indirimiyle tamamlama ihtimali çok uzak bir durum olarak değerlendirmiyoruz. Ancak ek bir zayıflama görülmezse Fed'in eylül ayında faiz indirimlerine 25 baz puanla başlama ihtimalini ve devam eden aylarda da 25'şer baz puan faiz indirimleriyle yılı toplamda 75 baz puan faiz indirimiyle de tamamlayabilir. Bu noktada enflasyon ve işgücü rakamlarının seyri Fed'in faiz kararları ve küresel risk iştahının seyri üzerinde ana belirleyiciler olacaktır. Özellikle yeni haftada 6 Eylül Cuma günü açıklanacak ağustos ayı tarım dışı istihdam verisi Fed'in eylül ayında 25 baz puan mı yoksa 50 baz puan mı faiz indirimine gideceği konusunda belirleyici olacaktır. Tarım dışı istihdamda zayıflamanın devam etmesi ve işsizlik oranında yükselişin sürmesi halinde Fed eylül ayında 50 baz puanlık bir faiz indirimine gidebilecektir. Son dönemde Fed üyeleri tarafından işgücü piyasasına ilişkin daha yoğun bir şekilde dillendirilen endişeleri de dikkate aldığımızda, enflasyon cephesinde sürpriz bir bozulma görmediğimiz sürece Fed'in artık "enflasyon odaklı" değil "istihdam odaklı" olacağını düşünüyoruz.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve İngiltere Merkez Bankası'nın (BoE) da yılın son çeyreğinde veri odaklı yaklaşımlarını koruyarak kademeli faiz indirimlerine devam etmesi öngörülüyor. Piyasalar, ECB'nin eylül ayında yüzde 90 ihtimalle 25 baz puan faiz indirimine gideceğini ve yılsonuna kadar bir faiz indiriminin daha söz konusu olabileceğini fiyatlıyor. Ağustos ayındaki toplantısında ilk faiz indirimine giden BoE'nin yılsonuna kadar en az bir faiz indirimine daha gitmesine kesin gözüyle bakılıyor. İngiltere Merkez Bankası (BoE) Başkanı Andrew Bailey Jackson Hole sempozyumunda yaptığı açıklamada, kalıcı enflasyon risklerinin azalmış gibi göründüğünü ancak enflasyon konusunda zafer ilan etmek için henüz çok erken olduğunu vurguladı. Küresel çapta önemli merkez bankalarının faiz indirim döngüsüne başladığı bir ortamda Japonya Merkez Bankası'nın (BoJ) ise faiz artırım döngüsüyle ayrışma gösteriyor. 2024 Mart ayındaki faiz artırımıyla negatif faiz politikasını sonlandıran ve temmuz ayındaki faiz artırımının Japon Yeni'ndeki değer kazanımlarını hızlandırarak küresel çapta ciddi bir dalgalanmaya neden olduğu BoJ'un yılsonuna kadar bir faiz artırımına daha gidebileceği düşünülüyor.

YURT İÇİNDE BÜYÜME, ENFLASYON VE FİTCH KARARI TAKİP EDİLECEK

Yeni haftada yurt içinde 2 Eylül Pazartesi günü ikinci çeyrek büyüme rakamı ile 3 Eylül Salı günü ağustos ayı enflasyon rakamları açıklanacaktır. Yılın ilk çeyreğinde yıllık bazda %5,7 oranında büyüme kaydeden Türkiye Ekonomisinin ikinci çeyrekte ivme kaybetmesi bekleniyor. Salı günü açıklanacak TÜFE rakamının piyasadaki medyan beklentilere göre aylık bazda %2,6 oranında artış kaydetmesi ve yıllık TÜFE'nin %61,78'den %52,2 seviyesine gerilemesi öngörülüyor. Bizim beklentimiz ise TÜFE'nin aylık bazda %2,85 oranında artış kaydedeceği ve yıllık TÜFE'nin %52,5 seviyesine gerileyeceği yönünde şekilleniyor. Önemli ekonomik verilerin ardından 6 Eylül Cuma günü piyasa kapanışından sonra Fitch'in Türkiye'ye ilişkin not değerlendirmesini açıklaması bekleniyor. Ficth'in Türkiye'nin kredi notunu artırması ve not görünümünü pozitif olarak koruması TL varlıklar açısından destekleyici olabilir.

BIST-100 AĞUSTOS'U DÜŞÜŞLE KAPATTI

Ağustos ayının son haftasında da dalgalı seyrini etkisini sürdürdüğü BIST-100 Endeksi geçen haftayı %1,71 oranında yükselişle 9.833 puandan tamamladı. Son 5 haftadır negatif kapanışın gözlendiği ancak geçen haftaki yükselişle birlikte düşüş serisinin sonlandığı BIST-100 Endeksi ağustos ayını ise %7,57 oranında kayıpla kapattı. Küresel gelişmeler kaynaklı ağustos ayının başında sert satışların yaşandığı Borsa İstanbul'da devam eden süreçte yurt dışı piyasalarda gözlenen toparlanmaya anlamlı bir katılımın sağlanamadığı ve zayıf görünümün etkisini sürdürdüğü takip ediliyor. Yurt içinde kısa vadede önemli bir katalizörün bulunmayışı, zayıf geçen ikinci çeyrek finansal sonuç dönemi ile önemli destek noktaları altında yaşanan kapanışlar, tepki çabalarının satışlarla karşılanmasına ve zayıf teknik görünümün devam etmesine neden oluyor. Son haftalarda tepki çabalarının satışlarla karşılanması, psikolojik öneme sahip 10.000 üzerinde tutunmanın sağlanamaması ve zayıf seyreden teknik görünüm nedeniyle endekse karşı kısa vadede temkinli yaklaşımımızı koruyoruz. Bununla birlikte mevcut seviyelerin orta – uzun vadeli bir bakış açısıyla ana sektör ve hisseler için kademeli alım fırsatı için uygun seviyeler olduğunu düşünüyoruz. 2025 yılında TCMB'nin kademeli faiz indirimlerinin başlayacak olması ve yabancı ilgisinin 2025'te faiz indirimlerinin de katkısıyla hisselere yöneleceği beklentisiyle orta vadede endekse yönelik pozitif görüşümüzü sürdürüyoruz. Endekste kısa vadede 9.900 ve 10.000 seviyeleri direnç noktaları olarak takip edilecektir. Son dönemde güçlü bir direnç bölgesi olarak karşımıza çıkan 10.000 üzerinde günlük kapanışlar sağlanabilirse toparlanma eğilimi etkisini sürdürebilir. Bu durumda 10.090 – 10.150 ve 100 günlük hareketli ortalama (10.282) direnç konumunda bulunmaktadır. Endekste toparlanma çabasının güç kazanabilmesi için ilk olarak 10.000 üzerinde günlük kapanışlara ve devamında 100 günlük ortalamanın (10.282) aşılmasına ihtiyaç olduğu görüşümüzü sürdürüyoruz. Ağustos ayı başından itibaren güçlü bir direnç olarak karşımıza çıkan 100 günlük ortalama üzerinde güç kazanan alımlarla 50 günlük ortalamaya doğru (10.460) yükselişler yaşanabilir. Ancak 10.000 bölgesi aşılmadığı sürece dalgalı seyrin devam edebileceği endekste yeniden satışlar gözlenecek olursa 9.800 ve 9.700 seviyeleri ilk güçlü destek noktalarıdır. Endekste tekrar 9.700 altında kapanışlar gündeme gelirse 9.600 ve 9.500 bölgesine doğru geri çekilmeler gündeme gelebilir. Psikolojik öneme sahip 9.500 altında günlük kapanışlar yaşanacak olursa 200 günlük basit hareketli ortalamanın belirlediği 9.300 bölgesine doğru geri çekilmeler hız kazanabilir.

BİZE ULAŞIN