Döviz kredileri aylık yüzde 2 ile sınırlandırıldı

Politika faiz oranını yüzde 50’de sabit tutan TCMB, likidite fazlasının sterilizasyonu için ilave tedbirler aldı. Türk lirası mevduat ve KKM hesaplarına uygulanan zorunlu karşılık oranlarını artıran TCMB,  yabancı para kredilerine aylık yüzde 2 büyüme sınırı getirdi.
31.05.2024 12:26 GÜNCELLEME : 31.05.2024 12:26

PARA ANKARA/ HÜLYA GENÇ SERTKAYA Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), beklentilere paralel olarak politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 50 düzeyinde sabit tuttu. 23 Mayıs'taki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında sürpriz yapmayan TCMB, sıkı duruşun korunacağı, enflasyonda belirgin ve kalıcı bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşunun sıkılaştırılacağı ve dezenflasyonun yılın ikinci yarısında tesis edileceği mesajlarını yineledi. TCMB, karar metninde de işaret ettiği üzere PPK sonrasında, makro finansal istikrarın korunması, parasal aktarım mekanizmasının desteklenmesi ve likidite fazlasının sterilizasyonu amacıyla ilave adımlar attı. TCMB'den yapılan açıklamada, Nisan'da aylık enflasyonun ana eğiliminin sınırlı bir zayıflama kaydettiği vurgulanarak, yakın döneme ilişkin göstergelerin yurtiçi talepte ilk çeyreğe kıyasla yavaşlamaya işaret ettiği, bununla birlikte, tüketim malı ithalatının Nisan'da artarak cari işlemler dengesindeki iyileşmeyi sınırladığı kaydedildi. Hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatlarının enflasyonist baskıları canlı tuttuğunu ifade eden TCMB, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunun yakından takip edildiğinin altını çizdi. TCMB, Kurul'un parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak politika faizinin sabit tutulmasına karar vermekle birlikte, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yinelediğini vurguladı.

ZORUNLU KARŞILIK ORANLARINDA ARTIŞ

TCMB PPK sonrası, karar metninde de dile getirdiği üzere, likidite fazlasını sterilize edecek ilave tedbirler aldı. TCMB'den yapılan açıklamaya göre, makro finansal istikrarın korunması, parasal aktarım mekanizmasının desteklenmesi ve likidite fazlasının sterilizasyonu amacıyla Türk lirası mevduat ve kur korumalı mevduat (KKM) hesaplarına uygulanan zorunlu karşılık oranları 24 Mayıs 2024 itibarıyla tesis edildi. Buna göre zorunlu karşılık oranı kısa vadeli Türk lirası mevduatta yüzde 8'den yüzde 12'ye, uzun vadeli TL mevduatta yüzde 0'dan yüzde 8'e, kısa vadeli KKM'de yüzde 25'ten yüzde 33'e, uzun vadeli KKM'de yüzde 10'dan yüzde 22'ye yükseltildi.

Zorunlu karşılık faiz ve komisyon uygulamalarında KKM'nin Türk lirasına geçişine ilişkin hedef korundu, yenileme dâhil toplam hedef yüzde 75'e düşürüldü. Tüzel kişi KKM ile gerçek ve tüzel kişi YUVAM hesapları bir sonraki heseplama döneminden itibaren geçerli olacak şekilde toplam hedef hesaplamasından çıkarıldı. Toplam hedefin sağlanması halinde KKM için tesis edilen zorunlu karşılıklara uygulanan faiz oranı politika faiz oranının yüzde 40'ına düşürüldü.

Yabancı para kredilere aylık yüzde 2 büyüme sınırı getirildi, sınırı aşan kredi tutarı kadar Türk lirası cinsinden zorunlu karşılığın bir yıl boyuncu bloke olarak tesis edilmesine karar verildi. Zorunlu karşılık oranlarına ilişkin karar Resmi Gazete'de yayımlanırken, diğer kararlara ilişkin uygulama talimatlarının bankalara iletileceği duyuruldu.

YAPI İZİNLERİ ARTTI

Şimdi de geçen haftanın öne çıkan yurtiçi verilerine bir göz atalım. Yapı izinleri 2024 yılı ilk çeyreğinde arttı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2024 yılı birinci çeyreğinde belediyeler tarafından yapı ruhsatı verilen yapıların yüzölçümü yıllık yüzde 33.4 artışla 36 milyon 65 bin 244 metrekare oldu. Yapı ruhsatı verilen toplam yüzölçümün 18.5 milyon metrekaresi konut, 10 milyon metrekaresi konut dışı ve 7.6 milyon metrekaresi ise ortak kullanım alanı olarak gerçekleşti.

Birinci çeyrekte belediyeler tarafından yapı kullanma izin belgesi verilen binaların yüzölçümü yüzde 45.3 artışla 36 milyon 715 bin 226 metrekare olurken, bunun 19,9 milyon metrekaresi konut, 8.9 milyon metrekaresi konut dışı ve 7.9 milyon metrekaresi ise ortak kullanım alanı olarak gerçekleşti. En yüksek yüzölçüm payı yüzde 68.5 ile iki ve daha fazla daireli binaların oldu. İlk çeyrekte belediyeler tarafından yapı kullanma izin belgesi verilen bina sayısı yıllık yüzde 41.2 artışla 28 bin 549, daire sayısı yüzde 38.5 artışla 174 bin 859 adet düzeyinde gerçekleşti.

Yapı izin istatistiklerini değerlendiren TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Dr. Cahit Sönmez, pandemi sonrası fiyatlama davranışlarındaki genel bozulmanın konut sektörüne daha fazla yansıdığını anımsatarak, "Hem TCMB'nin konut fiyat endeksine göre konut fiyatlarında sıçrama olması hem de kiraların enflasyon oranının çok üzerinde artması konut sektöründe arz konusunu gündeme getirmişti. Zaten Türkiye'nin deprem öncesinde demografik yapısı ve göç faktörleri dikkate alındığında yaklaşık yıllık 200 bin civarında konuta ihtiyaç duyuluyor. Tekrardan sektörde canlanma olması zaman içinde konut fiyatlarına olumlu yansıyabilir" dedi.

TÜKETİCİ GÜVEN ENDEKSİ 80.51

TÜİK ve TCMB işbirliğiyle yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi Mayıs'ta bir önceki aya göre yüzde 0.1 artışla 80.51 oldu. Alt endekslere bakıldığında tüketici güven endeksinin 100'den küçük olması tüketici güveninde kötümser durumu gösteriyor. Mayıs'ta bir önceki aya göre mevcut dönemde hanenin maddi durumu yüzde 0.4 artışla 65.3 olurken, gelecek 12 aylık dönemde genel ekonomik durum beklentisi yüzde 0.2 artışla 78.3, gelecek 12 aylık dönemde hanenin maddi durum beklentisi yüzde 0.01 azalışla 82.8, gelecek 12 aylık dönemde dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesi yüzde 0.3 azalışla 95.6 düzeyinde gerçekleşti.

YD-ÜFE AYLIK YÜZDE 1.33 ARTTI

TÜİK geçen hafta belirli bir referans döneminde ülke ekonomisinde üretimi yapılan ve yurt dışına satışa konu olan ürünlerin üretici fiyatlarını zaman içinde karşılaştırarak fiyat değişimlerini ölçen yurt dışı üretici fiyat endeksi (YD-ÜFE) verilerini açıkladı. YD-ÜFE Nisan'da aylık yüzde 1.37, yıllık yüzde 65.53 artış gösterdi. Sanayinin iki sektörüne bakıldığında, YD-ÜFE imalatta aylık yüzde 1.33, yıllık yüzde 65.46 artış gösterirken, madencilik ve taş ocakçılığında aylık yüzde 3.57, yıllık yüzde 69.45 arttı.

Geçen hafta üreticilerin tarımsal faaliyetlerini gerçekleştirmek için gerek cari üretim yılında gerekse yatırım amaçlı satın aldığı girdilerin fiyat değişkenliğini izlemek amacıyla hesaplanan tarımsal girdi fiyat endeksi (Tarım-GFE) verileri de açıklandı. TÜİK verilerine göre Tarım-GFE Mart'ta aylık yüzde 1.16, yıllık yüzde 49.93 artış gösterdi. Yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 165.31 ile veteriner harcamaları, aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup ise yüzde 7.04 ile tohum ve dikim materyali oldu.

TRAFİKTEKİ TAŞIT SAYISI NİSAN'DA 194.4 BİN ÇOĞALDI

Nisan'da 196 bin 309 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı. TÜİK'in motorlu kara taşıtları verilerine göre Nisan'da trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı aylık yüzde 13.4 azalırken, yıllık yüzde 9.4 arttı. Trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı Nisan ayı sonu itibarıyla 29 milyon 561 bin 690 oldu. Ocak-Nisan döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı yüzde 29.6 artarak 830 bin 19 adet olurken, trafikten kaydı silinen taşıt sayısı da yüzde 0.2 azalarak 8 bin 682 adet düzeyinde gerçekleşti. Böylece Ocak-Nisan döneminde trafikteki toplam taşıt sayısında 821 bin 337 adet artış yaşandı.

Trafikteki taşıt sayısında aylık bazda yaşanan gerilemeye işaret eden Dr. Cahit Sönmez, hem para hem de maliye politikalarının sıkılaştırıldığı bir süreçte bu verilerin olumlu bir gelişmeye işaret ettiğini vurguladı. Sönmez, "Demek ki Merkez Bankası bankaların vereceği kredi hacmi ile ilgili artış sınırlaması etkili olmaya başladı. İç talebin baskılanmasının yanı sıra bu verinin cari açık kanalı ile dış dengelenmenin de başladığını gösteriyor. Motorlu taşıtların çoğunluğunun ithal olduğu dikkate alınırsa 30 milyarlara doğru çekilen cari açığın daha da gerilemeye devam edebileceği olasılığını da artırıyor" dedi.

BİTKİSEL ÜRETİM TARLA ÜRÜNLERİNDE AZALACAK

Bitkisel üretimin bir önceki yıla göre tarla ürünlerinde azalacağı, meyve ve sebze grubunda ise artacağı tahmin edildi. TÜİK'in 2024 yılı bitkisel üretim birinci tahminine göre üretim miktarlarının, 2024 yılı ilk tahmininde yıllık bazda tarla ürünleri olan tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde (yem bitkileri hariç) yüzde 2 azalacağı; sebzelerde yüzde 5.6, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde yüzde 3.4 oranında artacağı tahmin edildi. Buna göre, yaklaşık üretim miktarlarının tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde 76.1 milyon ton, sebzelerde 33.6 milyon ton, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde ise 28.3 milyon ton olarak gerçekleşeceği öngörüldü.

Tahıl ürünleri üretim miktarlarının 2024'te yıllık yüzde 5.4 azalarak yaklaşık 39.9 milyon ton olacağı tahmin edildi. Bir önceki yıla göre, buğday üretiminin yüzde 4.5 azalarak 21 milyon ton, arpa üretiminin yüzde 8.7 azalarak 8.4 milyon ton, çavdar üretiminin yüzde 11.5 azalarak 270 bin ton, yulaf üretiminin yüzde 2.4 azalarak 400 bin ton, mısır üretiminin ise yüzde 5.6 azalarak yaklaşık 8.5 milyon ton olacağı öngörüldü. Yağlı tohumlardan soya üretiminin yüzde 21.5 artarak 167 bin ton, ayçiçeği üretiminin ise yüzde 8.7 artışla yaklaşık 2.4 milyon ton olacağı öngörüldü. Şeker pancarı üretiminin yüzde 2.1 azalarak 23 milyon ton olarak gerçekleşeceği tahmin edildi.

Kurulan şirket sayısında azalma var

Nisan'da kurulan şirket sayısı azaldı, kapanan şirket sayısı ise arttı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) verilerine göre, Nisan'da kurulan şirket sayısı aylık yüzde 27.1, yıllık yüzde 30.2 azalışla 6 bin 405, kapanan şirket sayısı aylık yüzde 10.2, yıllık yüzde 29.9 artışla bin 849 düzeyinde gerçekleşti. Nisan'da kurulan kooperatif sayısı aylık yüzde 21.7 artışla 181, kapanan kooperatif sayısı aylık yüzde 21.1 azalışla 56 oldu. Yılın ilk dört ayında geçen yılın aynı dönemine göre kurulan şirket sayısı yüzde 18.6 azalışla 35 bin 998, kapanan şirket sayısı yüzde 27.4 artışla 7 bin 158 düzeyinde gerçekleşti.

Seda YALÇINKAYA ÖZER / İntegral Yatırım Araştırma Müdürü

"Sıkı para politikasının devamına işaret ediyor"

TCMB karar metninde her ay o aya yönelik enflasyon dinamiklerini ifade ediyor. Bu bize aylık enflasyon değişiminin gidişatını daha net anlamamıza zemin hazırlıyor. Nisan'da açıklanan enflasyon ifade edilirken sınırlı bir zayıflama olduğuna atıfta bulunuldu. Bir önceki karar metninde Mart ayı enflasyonu için 'devam eden zayıflamaya rağmen öngörülenden yüksek' gerçekleştiği belirtilmişti. Bu sözel yönlendirmeden TCMB'nin Nisan ayı enflasyonun öngörülmeyen ya da negatif bir sapma görmediğini ancak enflasyondaki zayıflamanın yeterli veya istediği düzeyde olmadığını anlıyoruz. Geçen karar metninde olduğu gibi enflasyondaki yukarı risklerin devam ettiği vurgulanmış ve burada bir yumuşama olmamış. TCMB'nin etkin gördüğü faiz seviyesinin gecikmeli etkilerini yavaş yavaş almaya başladığımızı söylemek mümkün. Üçüncü çeyrekten sonra soğumanın daha da öne çıkması beklenebilir. TCMB, gerekli görülmesi halinde ek sıkılaşmaya gidilebileceğine yönelik mesajını yinelemiş. Bu piyasanın en dikkat ettiği ifadelerden biri. Piyasa mekanizmasının işlerliği ile ilgili paragrafta önemli değişiklikler var. Likidite tarafında geçişkenliğin ne yönde olacağını izleyen TCMB, buna göre tedbir alacağını açıklamıştı. Toplantı sonrası ilave tedbirler açıklandı. Genel olarak, piyasa mekanizması işlerliği tarafında TCMB şahin tarafta olmayı tercih etti. Beklentiye paralel bir para politikası kararı olmasına karşın karar metninde güçlü ifadeler var. Dolayısıyla TCMB'nin sıkı para politikasının devamına işaret ediyor.

Doç, Dr. Atılım MURAT /TOBB ETÜ Öğretim Üyesi

"TCMB, piyasanın sıkıntılı bölgelerine neşteri vurdu"

PPK toplantısı öncesinde, politika faizinden ziyade TCMB'nin likidite konusunda ne tür adımlar atacağı tartışılıyordu. Toplantı öncesinde TCMB'nin atacağı adımlar öngörülebiliyordu. Beklendiği gibi de oldu. PPK sonrasında TCMB'den ilave adımlar geldi, Bu durum, TCMB'nin piyasa nezdinde güven tesis ettiğinin göstergesi. Zorunlu karşılık adımı beklentiler çerçevesinde atılan adımlardan biriydi. TCMB, zaten KKM'den kademeli olarak çıkmak istiyordu. Döviz kredisine aylık yüzde 2 büyüme sınırına getirilmesi doğru ve önemli bir adım. Türk lirası kredi faizleri yüksek olduğu için işletmeler döviz kredisine başvuruyordu. Aniden döviz kurunun artması durumunda döviz pozisyonunda açık bulunan şirketler sıkıntıya düşebilirdi. TCMB bunu görmüş. Bankaların daha fazla döviz kredisi vermesinin önüne geçmiş. TCMB, aldığı tedbirlerle piyasanın sıkıntılı bölgelerine tedavi amaçlı neşteri vurdu. Piyasaların beklentilerini boşa çıkarmadı.

Prof. Dr. Ali HEPŞEN / İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi

"Pandemi sonrası en yüksek ilk çeyrek rakamları"

Yapı inşaatı tarafında pandemi dönemiyle birlikte gerileyen talep ve yükselen kur ortamında inşaat maliyetlerinin artması yeni daire üretimi için alınan ruhsatları azaltmıştı. Özellikle 2024 yılı ilk çeyrek verileri bu kısırdöngüden çıkılmak üzere olunduğunun ilk sinyali aslında. Rakamlar bize sadece geçen yıla kıyasla ruhsat alımlarında bir artış olmadığını, aynı zamanda pandemi döneminden sonraki en yüksek ilk çeyrek rakamlarına erişildiğini gösteriyor. Bu artış, demografik gelişmeler, göç hareketliliği, yeni nesil turizm faaliyetlerinin etkileri, başka bir kentte ikamet etmesine rağmen öğrenci hareketliliğine bağlı olarak hep var olan ihtiyacın karşılanması noktasında da uzun vadede kıymetli. Diğer taraftan bu artışın kısa vadede fiyatları dengeleyici bir etkisi olacağını düşünmüyorum.

Dr. Cahit SÖNMEZ / TOBB ETÜ Öğretim Üyesi

"Üçüncü çeyrekte yıllık enflasyon 20 puan düşecek"

Para Politikası Kurulu'nun kararlarının oldukça yerinde olduğunu görüyoruz. Politika faiz oranının sabit kalmasını zaten bekliyorduk. Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında güçlü baz etkisinin yardımıyla yıllık enflasyonda yaklaşık 20 puan düşüş söz konusu olacak. Çünkü geçen sen bu üç ayın toplam enflasyonu 23.3 puan idi. Kuşkusuz maliye tarafının sıkılaştırılması da dezenflasyona olumlu katkı yapacak özellikle finansal istikrar ve iç talebin baskılanması kanallarıyla. Dezenflasyon sürecinde enflasyonun iç dinamiklerinin seyrine göre faiz indirimine başlanmasının kararı verilmeli. Çünkü hizmet sektöründeki katılık ve aylık enflasyon eğilimi dikkatle izlenmeli. Güven endeksleri büyümenin öncü göstergelerinden birisidir. Buradan büyüme hızının beklendiği gibi momentum kaybedeceğinin sinyallerini alıyoruz. Özellikle tüketim malları alma eğilimi alt kırımından Merkez Bankası'nın iç talebi baskılama çabalarının karşılık bulduğunu ve tüketici beklentilerinin de uyumlu hale geldiği vurgusu yapabiliriz.

BİZE ULAŞIN