ONURCAN BAL/ ABD'de tarım dışı istihdam verisinin beklentilerin altında kalması ve nisan ayı çekirdek TÜFE'de altı ayın ardından gerileme göstermesi gibi gelişmelerle son haftalarda Fed'e yönelik faiz indirim beklentilerinin yeniden güç kazandığı ve bu yıl faiz indirimi olmayacağına yönelik endişelerin ortadan kalktığını takip etmiştik. (Bu yazı Para Dergisi'nin 26.05.2024 tarihli sayısına aittir)
Geçen hafta yayınlanan FOMC toplantı tutanaklarında ortaya konan çekinceler ile ABD'de perşembe günü açıklanan öncü PMI rakamlarının güçlü gelmesi, Fed'e yönelik faiz indirim beklentilerinin tekrar zayıflamasına neden oldu. Çarşamba günü yayımlanan FOMC toplantı tutanakları, Fed üyelerinin enflasyon konusunda endişeli olduğuna ve faiz indirimi için yeterince güvenin sağlanamadığına işaret etti. Tutanaklar, bazı Fed üyelerinin daha ciddi tedarik darboğazlarına ya da daha yüksek nakliye maliyetlerine yol açan jeopolitik olaylara veya diğer faktörlere dikkat çektiğini ve buna bağlı olarak enflasyonda riskler ortaya çıkarsa faiz artışının uygun olacağı görüşünde olduklarını ortaya koydu. Tutanaklarda bazı üyeler de finansal koşulların fazla gevşek olduğu riskine dikkat çekti. Yine hafta içerisinde açıklamalarda bulunan Fed üyeleri de faiz indirimi konusunda aceleci olunmayacağına yönelik mesajlarını sürdürdüler. Halihazırda para piyasalarında Fed'in Haziran'da faiz indirimine başlama ihtimali yüzde 0, Temmuz ayında yüzde 11 ve Eylül ayında yüzde 55 ihtimalle fiyatlanıyor. Önceki hafta eylül ayında faiz indirimine gidileceği yüzde 90'a yakın bir ihtimalle fiyatlanıyordu. Önceki hafta bu yıl için Fed'den 2 faiz indirimi bekleyen piyasalar bu beklentisini de tek faiz indirimine düşürdü. Fed Başkanı Powell ve Fed üyelerinden gelen sabırlı olunması ve enflasyonun iyileştiğine dair güvenin sağlanması gerektiğine dair yapılan vurguların etkisiyle haziran ve temmuz aylarındaki toplantılarda faiz indirim ihtimalinin ortadan kalktığını ancak eylül ayının güçlü bir ihtimal olarak masada kalmaya devam ettiğini düşünüyoruz. ABD ekonomisinin genel görünümü ve özellikle enflasyonun seyri faiz indiriminin zamanlaması ve miktarı üzerinde temel belirleyici olacaktır. Aynı zamanda Fed'in haziran toplantısıyla birlikte yayınlanacak projeksiyonlar, son derece önemli olacaktır. Mart projeksiyonlarında bu yıl için 3 faiz indirimi öngören Fed üyelerinin haziran projeksiyonlarında faiz indirim beklentisini 2'ye düşürmesine kesin gözüyle bakarken, 3'ten 1'e düşürülme ihtimalini de dışlamıyoruz. Yeni haftada ABD'de perşembe günü 2024/1Ç büyüme rakamı, cuma günü Fed'in yakından izlediği çekirdek PCE verisi ile hafta genelinde Fed üyelerinin açıklamaları takip edilecektir.
DOLARIN KÜRESEL ÇAPTA GÜCÜNÜ KORUMASI BEKLENİYOR
Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) nisan ayı toplantısına ilişkin yayınlanan tutanaklar, ECB Yönetim Konseyi üyelerinin haziran ayı toplantısında para politikası kısıtlamalarını gevşetmeye başlayabileceğine işaret ederken, son haftalarda ECB üyelerinden gelen açıklamalar da haziran ayına yönelik beklentileri canlı tutuyor. ECB Başkanı Lagarde geçen haftaki açıklamasında tüketici fiyatlarındaki hızlı artışın artık büyük ölçüde kontrol altına alınmasıyla birlikte önümüzdeki ay bir faiz indirimine gidilebileceğini belirtti. Bu açıklama Lagarde tarafından yapılan en net yönlendirme olarak takip edildi. Son açıklamalarla birlikte ECB'nin haziranda faiz indirimine gitmesine kesin gözle bakılıyor. Piyasalarda ECB'den bu yıl için 25'er baz puanlık toplamda 75 baz puan olmak üzere üç faiz indirimi bekliyor. Bu noktada biz de ECB'nin haziran toplantısında ilk faiz indirimine gideceğini ancak devam eden süreçte veri odaklı kademeli bir gevşeme süreci içerisine gireceğini düşünüyoruz. İngiltere Merkez Bankası Başkanı Andrew Bailey mayıs toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada önümüzdeki birkaç ay içinde enflasyonun yüzde 2 hedefine yaklaşacaklarını düşündüklerini ve faiz oranlarını düşürmeden önce enflasyonun düşük kalacağına dair daha fazla kanıt görmeleri gerektiğini belirtirken, işlerin doğru yönde ilerlediği konusunda iyimser olduklarını da ifade etmişti. Geçen hafta İngiltere'de açıklanan nisan ayı TÜFE rakamında gerileme görülse de beklentilerin bir miktar üzerinde gelmesi haziran ayında faiz indirim beklentilerini zayıflattı. Halihazırda piyasalardaki ana beklenti BoE'nin ilk faiz indirimine ağustos ayında gideceği yönünde şekillenirken, biz de ağustos ayında ilk adımın geleceğini ve yılın ilerleyen bölümünde kademeli şekilde faiz indirim döngüsünün başlayacağını düşünüyoruz.
Toparlayacak olursak, Avrupa ve İngiltere Merkez Bankaları'na yönelik faiz indirim beklentilerini ve yönlendirmeleri dikkate aldığımızda iki büyük merkez bankasının Fed'den daha önce faiz indirimlerine başlayacağını düşünüyoruz. ABD'de enflasyonun katı bir görünüm ortaya koyması, ABD ekonomisinin güçlü görünümünü sürdürmesi ve Fed'in diğer büyük merkez bankalarına göre daha geç ve daha yavaş faiz indirimlerine başlayacak olması nedeniyle küresel çapta doların yılın ikinci yarısında gücünü korumaya devam edeceğini ve ABD tahvil getirilerinin diğer gelişmiş ülkelerden daha yüksek kalabileceğini değerlendiriyoruz. Doların ve ABD tahvil getirilerinin yüksek kalmaya devam etmesi gelişmekte olan ülke varlıkları ile emtialar üzerinde zaman zaman baskının artış kaydetmesine neden olabilecektir. Ancak bu noktada faiz indirim teması, jeopolitik riskler ve küresel çapta merkez bankalarının altın alımlarını sürdürmesi nedeniyle ons altında kısa vadeli düzeltme ihtimalini dışlamamakla birlikte yılın ikinci yarısında da yukarı yönlü seyrin genel olarak korunabileceği kanısındayız.
TCMB, FAİZ ORANLARINI SABİT TUTTU
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 23 Mayıs Perşembe günkü toplantısında piyasadaki genel beklentilerle uyumlu olarak faiz oranlarında değişime gitmedi ve politika faizini %50,0 olarak korudu. Karar metninde enflasyonla mücadelede kararlılık ve likidite araçlarının aktif bir şekilde kullanılacağına dair ana mesajların korunduğu takip edildi. Bununla birlikte son haftalarda TL likiditesinde yaşanan artış ve TL mevduat faizlerindeki gerileme nedeniyle karar metninde sistemde oluşan likidite fazlasını sterilize etmek için ilave adımlar atılacağı vurgulandı. Toplantı sonrasında TCMB'nin TL likidite fazlasını azaltmak amacıyla zorunlu karşılıklarda düzenlemeye gittiği görüldü. Atılan adımla birlikte TL mevduat ve KKM hesaplarına uygulanan zorunlu karşılık adımları tüm vadelerde yukarı çekildi. Bir diğer önemli adım olarak da yabancı para kredilere aylık %2 artış sınırı getirilirken, aşan kısım için 1 yıl boyunca ZK tutulmasına karar verildi. Döviz kredileri sınırlandırılması kararını hem büyümeyi yavaşlatma hem de ileride ortaya çıkabilecek finansal riskleri sınırlamak anlamında olumlu karşılıyoruz. TL mevduatlara getirilen zorunlu karşılık adımları sistemden önemli miktarda likiditeyi çekecektir. Yeni haftada 31 Mayıs Cuma günü gerçekleşecek yılın ilk Finansal İstikrar Raporu toplantısı ve TCMB Başkanı Fatih Karahan'ın mesajları takip edilecektir.
BIST-100'DE ARTAN DÜZELTME RİSKİNE KARŞI DİKKATLİ OLUNMALI
Salı günü Yapı Kredi Bankası'nın %61,2'sinin First Abu Dhabi Bank'a satılacağı yönünde basın-yayın organlarında çıkan haber akışı ve Koç Holding'den yapılan KAP açıklamasında konuyla ilgili ön görüşmelerin yapıldığı ancak şu anda özel bir açıklama yapılmasını gerektirecek bir durumun olmadığının ifade edilmesi, KCHOL ve YKBNK özelinde sert yükselişleri beraberinde getirirken, BIST-100 Endeksi'nin de 11.000 üzerindeki seviyeleri test etmesine katkı sağladı. Haber akışının etkisiyle salı günü test edilen 11.000 üzerinde kalıcılık sağlamakta başarılı olamayan BIST-100 Endeksi'nde haftanın devam eden bölümünde artış kaydeden volatiliteyle birlikte düzeltme eğiliminin öne çıktığı görüldü. BIST-100 Endeksi haftayı %0,31 oranında sınırlı bir yükselişle 10.677 puandan tamamladı. Sene başından itibaren bu yıl yabancı temasıyla ana sektör ve hisseler öncülüğünde hareketlerin ön plana çıkabileceğini ve yan hisselerde daha zayıf bir performansın söz konusu olabileceğini birçok kez dile getirdik. Yılbaşından itibaren kaydedilen fiyatlamalara baktığımızda Borsa İstanbul'un bankacılık, holding, havacılık ve telekom gibi ana sektörler öncülüğünde zirvelerini yenilediğini ve tahminlerimizle uyumlu olarak yan hisselerde zayıf bir seyrin etkili olduğu görülmektedir. Yılın ikinci yarısında da yabancı temasıyla ana sektörler öncülüğünde hareketlerin devam edebileceği düşüncemizi koruyoruz. Bununla birlikte nisan ayından itibaren güç kazanan yükselişler ve zirve yenilemelerinin ön plana çıktığı endekste gelinen seviyeler itibariyle ve belirli sektörlerde yaşanan güçlü yükselişlerin ardından kısa vadede düzeltme ihtimalinin artış kaydettiğini değerlendiriyoruz. Her ne kadar orta vadede endekse karşı pozitif görüşümüzü korusak da mevcut şartlar altında kısa vadede endekse karşı daha temkinli yaklaşılması gerektiği ve kredili/kaldıraçlı işlemlerin riskinin önemli ölçüde artış kaydettiği görüşündeyiz. BIST-100 Endeksi'nde 7 günlük üssel ortalama (10.672) altındaki fiyatlamalarda 10.600 – 10.500 ve önceki zirve seviyesi olan 10.383 seviyesi destek olarak takip edilecektir. Psikolojik öneme sahip 10.500 altına sarkılması ve devamında 10.383 seviyesi altında kapanışların gündeme gelmesi durumunda 10.200 bölgesi ve devamında 10.000 seviyesine doğru düzeltme eğiliminin devamı beklenebilir. Endekste 10.600 üzerinde tutunma korunabilir ve yeniden yukarı yönlü denemeler gözlenecek olursa 10.750 ve 10.830 seviyeleri kısa vadeli ilk direnç noktaları olarak izlenecek olup, devamında 10.900 – 11.000 ve yeni zirve seviyesi olan 11.088 direnç konumunda bulunmaktadır. Endekste 11.000 üzeri kapanışlar sağlanabilirse alımlar yeni bir ivme kazanabilir.