PARA ANKARA/ HÜLYA GENÇ SERTKAYA Türkiye'nin cari dengesinde yıllık ve yıllıklandırılmış bazda iyileşme devam ediyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, Türkiye'nin cari işlemler hesabı yıllık bazda Mart'ta yüzde 13.4 azalışla 4 miyar 544 milyon dolar, yılın ilk üç ayında ise yüzde 55.8 azalışla 10 milyar 855 milyon dolar açık verdi. Mart'ta cari açık 2023 Mart'a göre gerilese de son sekiz ayın en yüksek seviyesinde gerçekleşti. Buna karşın Mart itibarıyla yıllıklandırılmış cari işlemler açığı bir önceki aya göre 707 milyon dolar azalışla 31.2 milyar dolara geriledi. (Bu yazı, Para Dergisi'nin 19.05.2024 tarihli sayısına aittir.)
TCMB verilerine göre Mart'ta altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı ise 782 milyon dolar fazla verdi. Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı 5.19 milyar dolar olarak gerçekleşti. Hizmetler dengesi kaynaklı net girişler 2.24 milyar dolar oldu. Seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler 2.1 milyar dolar düzeyinde gerçekleşirken, Mart'ta doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net çıkışlar 224 milyon dolar olarak kaydedildi. Portföy yatırımlarında 96 milyon dolar tutarında net çıkış oldu. Resmi rezervlerde Mart'ta 10.28 milyar dolar, yılın ilk üç ayında da 22.7 milyar dolar net azalış meydana geldi.
Orta Vadeli Program'da (OVP) 2024 yılı sonu cari açık hedefi 34.7 milyar dolar olarak öngörülmüştü. TCMB'nin reel sektör ve finansal sektör temsilcilerinden oluşan 67 katılımcı tarafından yanıtlanan Mayıs ayı piyasa katılımcıları anketinde, katılımcıların yılsonu cari açık beklentisi 30.5 milyar dolar düzeyinde gerçekleşmişti.
GERİLEME DEVAM EDER
Ödemeler dengesi verilerini değerlendiren İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Şeker, cari açığın geçen yıla göre gerilemesinin olumlu bir gelişme olarak kabul edilebileceğini vurgulayarak, "Burada önemli olan nokta ihracattaki artıştan ziyade ithalattaki azalışın da bu olumlu gelişmeye katkı sunması. Ancak ithalata bağımlı üretim çarklarının daha az dönmesi büyümenin de cari açığa paralel bir şekilde gerilemesi sonucunu doğuracak. Dolayısıyla ithalattaki düşüş, büyüme göstergelerini geri çekebilecek. Yıllık cari açıkta gerilemenin devam edeceğini ve tam olmasa da bir durgunluk dönemine gireceğimizi bekliyorum" dedi.
Önümüzdeki dönemde cari açıkta azalma eğiliminin devamının beklenebileceğini söyleyen Pamukkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersan Öz ise, doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net çıkışların 224 milyon dolar olarak artışına devam ettiğini vurguladı. Öz, "Mart'ta seçimlerin etkisi göz önünde bulundurulduğunda doğrudan yatırımlardaki çıkışların kabul edilebilir bir seviyede olduğu söylenebilir" ifadelerini kullandı.
FAİZ GİDERLERİ YILLIK 114 MİLYAR LİRAYI AŞTI
Merkezi yönetim bütçesi 2024 Nisan'da 177.8 milyar lira, Ocak-Nisan döneminde ise 691.3 milyar lira açık verdi. Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre, Nisan'da bütçe gelirleri yıllık yüzde 122.3 artışla 595.8 milyar lira, bütçe giderleri ise yüzde 93.2 artışla 773.6 milyar lira düzeyinde gerçekleşti. Faiz giderlerinin yıllık yüzde 230.5 artışla 114 milyar lirayı aştığı Nisan'da, faiz hariç giderler yıllık yüzde 80.2 artışla 659.6 milyar lira oldu. Faiz dışı denge Nisan'da 63.8 milyar lira açık verdi. Nisan'da vergi gelirleri ise yüzde 109.6 artışla 487.9 milyar lira düzeyinde gerçekleşti. Yılın ilk dört ayında bütçe gelirleri yüzde 110.1 artışla 2.2 trilyon lira, bütçe giderleri yüzde 102.3 artışla 2.9 trilyon lira oldu. Faiz dışı denge 326.8 milyar lira açık verdi.
Hem bütçe açığının hem de faiz giderlerinin arttığına işaret eden Prof. Dr. Murat Şeker, bütçe açığını artıran nedenlerin başında sermaye transferlerinin yükselmesi, sosyal yardımların payındaki yükseliş gibi seçim dönemi etkilerinin geldiğini kaydetti. Tasarruf paketinin her ne kadar kamuda kemer sıkma politikası gibi görünse de bütçe açığına etkisinin minimal düzeyde kalacağını ifade eden Şeker, "Bu hem paketin toplam büyüklüğünün gerçekleşmesi halinde bile bütçe içinde oldukça düşük paya sahip olmasından hem de paketin uygulama aşamasında yaşanacak sapmalardan kaynaklanıyor. Vergi harcamalarını azaltacak bir paketin bütçe açığına etkisi, tasarruf paketininkinden çok daha yüksek olacaktır" diye konuştu.
KONUT SATIŞLARI GERİLEDİ
Nisan'da Türkiye genelinde 75 bin 569 konut satıldı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre konut satışları yıllık yüzde 11.8, aylık 28.3 azaldı. Nisan'da ipotekli satışlar yüzde 67.5 azalışla 7 bin 71, diğer satışlar yüzde 7.2 artışla 68 bin 498 düzeyinde gerçekleşti. Satış durumuna göre toplam satışlara bakıldığında ilk el satış yıllık yüzde 10.6 azalışla 24 bin 85, ikinci el satış yüzde 12.3 azalışla 51 bin 484 düzeyinde gerçekleşti. Konut satışları Ocak-Nisan döneminde yüzde 3.7 azalışla 355 bin 173 oldu. Yabancılara yapılan konut satışları Nisan'da yıllık yüzde 50.3 azalarak bin 272, yılın ilk dört ayında da yıllık yüzde 48.4 azalarak 6 bin 957 düzeyinde gerçekleşti.
TARIM ÜFE'DE AYLIK ARTIŞ YÜZDE 2.71
Geçen hafta tarım ürünleri üretici fiyat endeksi (Tarım-ÜFE) ve hizmet üretim endeksi verileri de açıklandı. TÜİK verilerine göre, tarım ürünleri üretici fiyat endeksi (Tarım-ÜFE) Nisan'da yıllık yüzde 60.77, aylık yüzde 2.71 arttı.
Hizmet üretim endeksi ise Mart'ta yıllık yüzde 6.8 artarken, aylık bazda değişim göstermedi. Verileri değerlendiren Prof. Dr. Şeker, gıda enflasyonunun birçok ülkede dengeye geldiğini, ancak Türkiye'de halen önemli bir sorun olarak yerini koruduğunu vurguladı. Şeker, enflasyonist sürecin tarımsal ürünlerde devam etmesinin beklediğini, bunun da enflasyonun hedeflenen düzeye çekilmesini engelleyen ana unsurlardan birisi olacağını kaydetti. Hizmet üretim endeksinin alt kalemlere bakarak yorum yapmanın daha anlamlı olduğunu söyleyen Şeker, "Yıllık açıdan değerlendirdiğimizde özellikle bilgi iletişim ve gayrimenkul alanından kaynaklanan bir artış olsa da, Mart ayında gayrimenkulün negatif yönde bir etkisinin olduğunu görüyoruz. Ancak bilgi ve iletişim alanında Mart'ta yine artış gözlendi ki, bu da olumlu bir gelişme olarak karışımızda duruyor" dedi.
TOPLAM DOĞURGANLIK HIZI GERİLEDİ
TÜİK verilerine göre, canlı doğan bebek sayısı 2023'te 958 bin 408 oldu. Canlı doğan bebeklerin yüzde 51.3'ünü erkek, yüzde 48.7'sini kızlar oluşturdu. Bir kadının doğurgan olduğu dönem olan 15-49 yaş grubunda doğurabileceği ortalama çocuk sayısını ifade eten toplam doğurganlık hızı 2021'de 2.38 çocuk iken, 2023'te 1.51 çocuk olarak gerçekleşti. Böylece toplam doğurganlık hızı, doğurganlığın nüfusun yenilenme düzeyi olan 2.10'un altında kaldı. Toplam doğurganlık hızının Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ortalaması, 2022'de 1.46 çocuk oldu. Toplam doğurganlık hızı 2022'de binde 1.63 olan Türkiye, Avrupa ülkeleri göz önüne alındığında beşinci sırada yer aldı. Bu arada bin nüfus başına düşen canlı doğum sayısını ifade eden kaba doğum hızı, 2001'de binde 20.3 iken, 2023'te binde 11.2 oldu.
Geçen hafta TÜİK, 2023 yılı istatistiklerle gençlik verilerini de yayınladı. Buna göre Türkiye nüfusunun 85 milyon 372 bir 377 kişi olarak açıklandığı 2023'te gençler 12 milyon 872 bin 39 kişi ile Türkiye nüfusunun yüzde 15.1'ini oluşturdu. Nüfus projeksiyonlarına göre genç nüfusun toplam nüfus içindeki oranının 2030'da yüzde 14, 2040'ta yüzde 13.4, 2060'da yüzde 11.8 ve 2080'de yüzde 11.1'e düşeceği öngörüldü.
PİYASADA CANLANMA BELİRTİSİ VAR
Ticaret satış hacmi Mart'ta aylık yüzde 3, yıllık yüzde 10.5 arttı. TÜİK verilerine göre, tüketici güveninin ve hane halkı talebinin göstergesi olarak kabul edilen perakende satış hacminde aylık bazda değişim olmazken, yıllık bazda yüzde 19.4 artış yaşandı. Geçen hafta ciro endeksleri de açıklandı. TÜİK verilerine göre sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörleri toplamında ciro endeksi Mart'ta yıllık yüzde 84, aylık yüzde 4.7 arttı.
Ticaret satış hacmi ve ciro endekslerinin ekonomideki güncel değişimin görülmesi ve hane halkı talebinin göstergesi bakımından önem arz ettiğini vurgulayan Prof. Dr. Ersan Öz, söz konusu verilerdeki artışın piyasada bir canlanma belirtisi olduğuna işaret etti. Öz, "Açıklanan kredi notlarındaki pozitif seyir, CDS'deki düşüş, yönelen sermaye akımları ve yatırım ortamının iyileşmeye başlaması ile halihazırdaki görünüm ve diğer makroekonomik koşullar bir arada değerlendirildiğinde büyümenin 2024 yıl sonunda yüzde 3.0-3.5 bandında gerçekleşebileceği beklenebilir" dedi.
Şunu da ekleyelim, Türkiye ekonomisinin 2024 yılı ilk çeyrek GSYH büyüme performansı bu ayın sonunda belli olacak. OVP'de 2024 yılı sonu büyüme hedefi yüzde 4 olarak öngörülmüştü. TCMB'nin Mayıs ayı piyasa katılımcıları anketinde katılımcıların 2024 yılı sonu büyüme beklentisi 3.3 olarak gerçekleşti.
TCMB FAİZİ YİNE SABİT TUTABİLİR
Gözler bu hafta 23 Mayıs'ta gerçekleştirilecek TCMB'nin Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında olacak. TCMB, Nisan ayı PPK toplantısında politika faiz oranını yüzde 50 düzeyinde sabit tutmuştu. TCMB'nin Mayıs ayı piyasa katılımcıları anketine göre, TCMB'nin bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi yüzde 50 düzeyinde korundu. TCMB'nin enflasyonda kalıcı bir iyileşme sağlanana kadar sıkı para politikasının devam edeceği sinyalini verdiğine işaret eden Prof. Dr. Ersan Öz, "Kur tarafında yatay seyrin sürmesi, enflasyonla mücadele ve sıkı para politikası birlikte değerlendirildiğinde TCMB'nin bu ay da faizi sabit bırakma yönünde bir karar alması beklenebilir. TCMB, diğer para politikası araçlarıyla sıkılaşma adımlarına devam edebilir" ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Murat Şeker de TCMB'nin politika faiz oranını yüzde 50'de sabit tutacağı görüşünde.
Gelelim TCMB'nin piyasa katılımcıları anketinin detaylarına. Ankete göre katılımcıların yıl sonu döviz kuru (ABD doları/ TL) beklentisi 40,01 liradan, 38,78 liraya geriledi. Mayıs ayı tüketici enflasyonu beklentisi ise yüzde 3.04 oldu. 2024 yılı sonu tüketici enflasyonu beklentisi ise yüzde 44.16'dan, yüzde 43.64'e geriledi.
KAMUDA TASARRUF GENELGESİ YAYINLANDI
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından ayrıntıları gecen hafta açıklanan kamuda tasarruf tedbirleriyle ilgili Genelge, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzası ile Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Genelgede, tedbirlerin uygulanmasının hassasiyetle takip edileceği, denetleneceği, raporlanacağı ve aykırı hareket edenler hakkında gerekli yaptırımların uygulanacağının altı çizildi. Hükümetin hayat pahalılığı ve enflasyonla mücadeleye destek vermek amacıyla hazırladığı üç yıllık Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi, "kamuda tasarruf, bütçede harcama disiplini ve kamu yatırımlarında verimlilik olmak üzere üç temel eksen üzerine oturtuldu.
Paketin öne çıkan ayrıntılarına göre; yeni araç satın alma ve kiralama üç yıl süreyle durdurulacak. Savunma ve güvenlik hizmetleri hariç, kamu kurumlarında toplu taşıma olan yerlerde personel servis hizmetleri sonlandırılacak, hizmet alımı suretiyle sağlanan servis hizmetleri ise sözleşme süresinin bitimine kadar devam edebilecek. Kamu kurum ve kuruluşları tarafından üç yıl süreyle yurtiçinde ve yurtdışında hiçbir şekilde yeni hizmet binası alınmayacak, kiralanmayacak, yapılmayacak. Savunma ve güvenlik hizmetlerinde kullanılanlar hariç mevcut lojman ve sosyal tesisler ekonomiye kazandırılacak. Her yönetici tasarruf ilkelerinin uygulanmasından sorumlu olacak. Emeklilik, istifa ve ölüm gibi nedenlerle meydana gelen azalma kadar yeni kadro ihdası ve kullanım talebinde bulunulabilecek. Deprem ve zorunlu harcamalar hariç, mal ve hizmet alım ödeneklerinde yüzde 10, yatırım ödeneklerinde ise yüzde 15 oranında kesinti yapılacak.
Prof. Dr. Murat ŞEKER / İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi
"Türkiye demografik bir krizin içinde"
Geçmiş yıllarda ileriye dönük yapılan nüfus projeksiyonlarında 2050 yılında doğurganlık hızının dip noktaya ineceği ve 1.6 düzeyinde gerçekleşeceği öngörülmüşken, biz bu orana geçen yıl inmiştik, bu yıl ise daha da dramatik düzeyde 1.51'e kadar geriledik. Nüfusun yenilenme hızı için bu değerin 2 olması gerekirken, öngörülen takvimi 25-26 sene öne çekmiş olduk. Türkiye artık, genç ülkeler ve yaşlı ülkeler arasında değil, çok yaşlı ülkeler grubunda yer alıyor. Türkiye demografik bir krizin içinde. Gerekli ekonomik ve sosyal koşullar sağlanmadıkça, sosyal devlet şemsiyesi genişlemedikçe doğurganlık düzeyinin önümüzdeki yıllarda da 1.4-1.5 bandında seyredeceğini tahmin ediyorum. Bu durum, yaşlı nüfusun yaşam sürelerinin uzaması nedeniyle payının giderek artmasıyla birleşerek, demografik, ekonomik ve sosyal krizlere gebe olma potansiyelini taşımakta.
Osman ARIOĞLU / Gelir İdaresi eski Başkanı
"Sonuçların paylaşılması paketin etkinliğini artırır"
Tasarruf tedbirleri paketi, zamanlama olarak doğru oldu. Paketin içeriğinde rakamsal tasarruf sağlayacak imkanlar var. Bütçe rakamlarına bakarak yaptığım değerlendirmeler çerçevesinde mal ve hizmet konusunda (yüzde 10 ) tasarruf sağlanmasının 50-60 milyar liralık bir yansıması olacak gibi gözüküyor. Yatırımlarda yapılacak tasarrufun ise 70-100 milyar lira arasında tasarruf etkisi olması söz konusu. Kamuda bina ve araç kısmında görüntü çevreyi rahatsız eder duruma gelmişti. Defterdarlık ile Vergi Dairesi Başkanlığı'nın birleştirilmesi samimi bir öncülük göstergesi. Yönetim kurulu üyelerinin ücretleriyle ilgili tedbirlerin daha çok psikolojik etkisi olacak. Uygulanan programın samimiyeti açısından beklenen bir paket. Tasarruf paketinin en önemli noktası raporlarla izlenecek olması. Bu sonuçların belli takvimlerle kamuoyu ile paylaşılması paketin etkinliğini artırır. Bütçe verileri açıklandığında, mal ve hizmet alımları ile yatırım harcamaları çerçevesinde ne kadar tasarruf yapıldığına yer verilmeli.
Prof. Dr. Ersan ÖZ / Pamukkale Üniversitesi Öğretim Üyesi
"Gelir tarafının güçlendirilmesi gündeme gelebilecek konulardan"
Kararlı şekilde tüm kesimler tarafından tatbik edilmesi koşuluyla açıklanan tedbirler hem enflasyonun düşürülmesi sürecine destek hem de uygulanan sıkı para politikasının maliye politikasıyla desteklenmesi yönünde önemli bir başlangıç kabul edilebilir. Kamuda' ismiyle başlayan bu paket, kamu, özel sektör ve tüm ülke sathında etki doğurması gereken, sadece maddi değil aynı zamanda sosyal etkiler de beklediğimiz iyi niyetli etkili bir adım. Daha öncede bu tür çalışmalar olmuştu lakin ilk defa bir tasarruf paketinde 'hem harcamaların hem tasarrufların izlenip etkilerinin analiz edileceği, sonuçlarına göre bazı harcama kalemlerinin bütçeden çıkarılacağı' hedefi oldukça dikkat çekici ve önemli. Pakette yer alan öncelikler fiyat istikrarı, mali disiplin, sürdürülebilir cari açık ve yapısal dönüşüm olarak hedeflendi. Mali disiplin konusu tüm kesimlerin kafa yorması gereken bir başlık. Bunun yanı sıra gelir tarafında atılacak adımlar da gündeme gelmekte, Önceki dönemlerde vergi reformu ve yapısal dönüşümün sinyallerini almıştık. Gelir tarafının güçlendirilmesi sonraki dönemde gündeme gelebilecek konulardan olabilir.