PARA FİNANS/ AYFER ARSLAN 2023 yılı, Türkiye açısından depremin etkileri ve enflasyonla mücadele ile geçti. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapıldığı Mayıs 2023 tarihine kadar enflasyon, faiz ve döviz kurlarına ilişkin riskler, yılın ikinci yarısından itibaren kısmen de olsa azaldı. Mayıs 2023 seçimleri öncesinde büyümeye odaklanan ekonomi yönetimi, seçim sonrasında enflasyonla mücadeleyi ön plana aldı.
Geçen yıl Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) fiyat istikrarını sağlamaya çalışırken, hem Kur Korumalı Mevduat (KKM) hem de faiz tarafında önemli adımlar atıldı. TCMB politika faizi, peş peşe gelen faiz artırımlarıyla yüzde 9'dan yüzde 42.5'e yükselirken, alınan kararlar bankacılık sektörünü de etkiledi. Mevduat faizleri ile birlikte borçlanma maliyetleri de yükselirken, faiz artışları ve seçici kredi politikaları, kredi büyümesinin de yavaşlamasına yol açtı. Bütün bu gelişmeler sonucunda Türk bankacılık sektöründe farklı bir tablo ortaya çıktı. Sektör, enflasyonun altında bir büyüme performansı sergilerken, mevduatların kredilerden daha hızlı yükseliş kaydettiği bir dönemi geride bıraktı.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından yayınlanan 'Türk Bankacılık Sektörünün Konsolide Olmayan Ana Göstergeleri' raporuna göre, Türk bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü, Kasım 2023 döneminde 2022 sonuna kıyasla yüzde 57.1 artarak 22 trilyon 540 milyar liraya yükseldi. Kasım itibarıyla sektörün takipteki alacaklarının toplam nakdi kredilere oranı yüzde 1.5 seviyesinde gerçekleşti. Bu oran Kasım 2022 tarihinde yüzde 2.16 seviyesindeydi.
Sektörün en büyük aktif kalemi olan krediler, 2022 yılı sonuna göre yüzde 49.4 artarak 11 trilyon 326 milyar 915 milyon liraya ulaşırken, en büyük fon kaynağı olan mevduat, 2022 sonuna göre yüzde 59.5 artışla 14 trilyon 130 milyar 945 milyon liraya yükseldi. Yani bankalar her topladıkları 100 liranın 80 lirasını kredi olarak kullandırdı. 2018 yılında ise bu oran yüzde 128'lere kadar yükselmişti. Dolayısıyla eskiden topladıkları mevduatın çok üzerinde bireylere ve kurumlara kredi kullandıran bankalar hem faiz oranlarının yükselmesi hem de seçici kredi politikaları nedeniyle kredilerde sınırlı bir büyümeyi tercih etti.
KREDİ KALİTESİ YÜKSEK
Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar, bankacılık sektörünün dengeli ve sağlıklı bir bilançoya sahip olduğunu vurgulayarak sektörün 2023 yılı itibarıyla kredi kalitesinin yüksek olduğu görüşünde. Çakar'a göre, sektörün sermaye yeterliliği oranı ise yüzde 18.4 ile oldukça iyi bir düzeyde. Yıllık olarak ortalama özkaynak getirisi de yüzde 35. Dolayısıyla sektördeki göstergelerin, Avrupa Birliği ülkeleri ortalamalarına yakın bir düzeyde olduğunu belirten Çakar, "2024 yılında bankacılık sektörümüzün orta vadeli planda belirtilen hedeflerle uyumlu olacak şekilde stratejik önemi olan ve ülkemizin büyümesine katkı sunan sektörler başta olmak üzere ekonomimize kesintisiz destek verecek şekilde gelişeceğini öngörüyoruz" diyor.
Peki, 2024 yılına ilişkin beklentileri neler? Yeni yılda finans sektörünün ajandasında hangi konular yer alıyor? Bankacılık sektörünün yanı sıra Türkiye ekonomisine ilişkin beklentileri neler? İşte, bütün bu soruları Türkiye'nin önde gelen bankalarının CEO'larına sorarak onların gözünden hem Türkiye ekonomisinin hem sektörün 2024 rotasını ortaya koyduk.
Banka genel müdürlerine öncelikle Türkiye ekonomisine ilişkin beklentilerini sorduk. Çünkü sektörün gelecek beklentilerinde, mevcut ekonomi politikalarının istikrarlı olarak devam edip etmeyeceği konusu kritik önem taşıyor. Temel beklenti ise banka bilançolarının makro politikalara uyumlu bir şekilde gelişim göstermesi.
Ekonomi yönetiminin, enflasyon ve cari açığı gözeterek, kredilerde seçici büyüme yaklaşımını sürdürmesi bekleniyor. Enflasyonun Türkiye'de 2024 yılında yüzde 40 veya biraz üzerinde olacağını öngören banka genel müdürleri, sektörün enflasyonun biraz üzerinde büyüyeceğini tahmin ediyor. Buna bağlı olarak reel anlamda daralan, enflasyonun altında gelişen bir kredi büyümesi öngörülüyor.
OLUMLU SİNYALLER
İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran da bu yılın ikinci yarısından itibaren dezenflasyonist dönemin başlayabileceğini öngörüyor. Aran, yıl sonunda enflasyonun hızla yüzde 36-42 bandına gelebileceğini, bu konuda kararlılıkla adım atıldığını düşünüyor. Ekonomide doğru kararlar alındığını ve şu anda izlenen politikaların öngörülebilir olduğunu savunan Hakan Aran, başarılı sonuçlar alınacağını ve geleceğe pozitif baktığını belirtiyor.
Ayrıca seçim ekonomisine gidilmeyeceğini savunan Aran, şu öngörülerde bulunuyor: "Bu yıl için herhangi bir devalüasyon beklentim yok. Tam tersine; TL'nin aşırı değerlenme riskinden dolayı ihracatı zorlaştırabilecek, ithalatı artırabilecek risklerin daha fazla olduğunu söyleyebilirim. Şu an mevduat faizleri çok iyi bir noktada, negatif değil, pozitif faiz var. Zaman, parasını TL'ye yatıranın lehine işliyor."
Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş de 2024 yılında yavaşlayan ekonomik aktivite ve ihracat pazarlarımızda beklenen zayıf büyüme nedeniyle 2024 yılında büyüme hızının düşmeye devam edeceğini tahmin ediyor. Son dönemde enflasyonun ana eğiliminde yavaşlama olduğuna dair olumlu sinyaller geldiğini ileri süren Ateş, enflasyonun 2024 yılının ilk yarısında baz etkisi ile bir miktar daha arttıktan sonra üçüncü çeyrekle beraber belirgin bir şekilde düşeceğini öngörüyor.
RİSKLER DE YOK DEĞİL
Olumlu sinyallere karşın enflasyonla mücadelenin zorlu bir süreç olduğuna değinen Ateş, hizmet enflasyonundaki yüksek yapışkanlığın yanı sıra enerji fiyatlarındaki artış ve maliyet baskılarının enflasyon üzerinde yukarı yönlü riskler içerdiğine vurgu yapıyor. Ateş'e göre, geçen yıl 60 milyar dolardan 50 milyar dolara kadar gerileyen cari açık da önümüzdeki dönemde iç talepteki dengelenmenin etkisiyle azalmaya devam edecek.
Türkiye ekonomisine ilişkin beklentilerden biri de yabancı sermaye girişlerine ilişkin. Mevcut politikalar istikrarlı bir şekilde devam ederse, mart ayında yapılacak yerel seçimlerden sonra yabancı sermaye girişlerinin hızlanacağı tahmin ediliyor. Akbank Genel Müdürü Kaan Gür, 2024 yılında istikrar kazandırıcı adımların devamını beklediklerini dile getirirken, ülke risk primindeki iyileşmenin, önümüzdeki dönemde Türkiye'ye yönelecek sermaye akımlarını da olumlu etkileyeceğini tahmin ediyor.
ODAK NOKTASI: İHRACAT VE YATIRIM
Banka CEO'larına göre, 2024 yılında sektörün gidişatı ise ekonomi politikaları ile yakından ilintili görünüyor. Mevcut sıkı para politikalarına bakılırsa, bu da önümüzdeki dönemde bireysel kredilerde daha sınırlı, tüzel kredilerin ise özellikle 'ihracat ve yatırım' odağıyla daha hızlı büyüyeceği anlamına geliyor. Tabii bu büyümede yurtiçi ekonomik konjonktürün yanı sıra global trendler, jeopolitik riskler ve dijitalleşme de etkili olacak.
QNB Finansbank Genel Müdürü Ömür Tan da 2024 yılının, sektör açısından geçen yıl uygulamaya başlanan politikaların etkilerini ve yansımalarını göreceğimiz bir yıl olacağı görüşünde. Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ'a göre 2024 yılında 4 temel konu; sektörün gidişatına yön verecek. Bunlardan birincisi bilanço sağlamlığı ve yasal düzenlemeler. Bilançoların makro politikalara uyumlu bir gelişim sergileyeceğini savunan Baştuğ, "Beklentimiz, reel anlamda daralan, enflasyonun altında gelişen bir kredi büyümesi. Ekonomi yönetiminin, enflasyon ve cari açığı gözeterek, kredilerde seçici büyüme yaklaşımını sürdüreceğini düşünüyoruz" diyor. Bu nedenle önümüzdeki dönemde bireysel tarafta daha kısıtlı bir büyüme olurken, tüzel kredilerin özellikle ihracat ve yatırım odağıyla daha hızlı büyüyeceğini düşünüyor.
Baştuğ'a göre, sektörün bu yılki gelişimi açısından önemli diğer konular ise; aktif kalitesi, kârlılık ve sermaye olacak. Son yıllarda sektörün aktif kalitesi açısından oldukça iyi bir dönem geçirdiğini kaydeden Baştuğ, önümüzdeki dönemde sıkılaşan para politikasının da etkisiyle sektörün takipteki alacaklarında bir miktar artış görülebileceğini öngörüyor. Bunun ilk yansımalarının ise kredi kartı ve bireysel kredilerde olacağını ileri sürüyor.
KUR KORUMALI SONA ERECEK
Öte yandan ekonomi yönetiminin geçen yıl haziran ayında atmaya başladığı parasal sıkılaşma ve makro ihtiyati tedbirler ile Türk lirası mevduatın banka bilançolarındaki payının artırılmasına yönelik düzenlemelerin sektörde etkisinin bu yıl da devam edeceği tahmin ediliyor. Türk lirası mevduat payının artırılmasına yönelik düzenlemelerin etkisiyle mevduat faizlerinin yükselişe geçtiğini söyleyen Hakan Ateş, şu tespitlerde bulunuyor:
"Kur Korumalı Mevduat'a (KKM) getirilen kısıtlamalar ve TL mevduat faizlerindeki yükseliş, KKM'ye olan ilgiyi azalttı. 2023 yılının ağustos ayında toplam mevduatın yüzde 30'unu aşan ve 3,4 trilyon liraya yükselerek zirve yapan KKM, 24 Kasım 2023 itibarıyla yaklaşık 3 aylık süreçte 2,7 trilyon lira seviyesine kadar geriledi. Bu dönemde Kur Korumalı Mevduat hesapları 32 milyar dolar azaldı. KKM'de yaşanan gerileme hızına bakılırsa, 2024 yılı genelinde KKM'de çıkışın devam etmesini bekliyoruz. TL mevduatın cazip olduğu ve finansal istikrarın tesisi sürecinde KKM'nin sona ereceğini öngörüyoruz."
RİSKLERİ DOĞRU OKUMAK
Akbank Genel Müdürü Kaan Gür, finansal koşullardaki sıkılaşmayla birlikte kredi büyümesi yavaşlasa da net faiz marjlarındaki artışın kredi arzının iyileşmesini sağlayacağını belirtiyor. Gür, bu yıl sektörde başarının anahtarını şöyle özetliyor:
"Önümüzdeki dönemde, faiz oranlarındaki belirgin yükselişin varlık kalitesine etkileri olabilir. Senaryo bazlı düşünmeye devam etmek, risk yönetimi esaslı yaklaşımı korumak ve ufukta beliren riskleri doğru okuyarak zamanlı adımlar atabilmek başarının anahtarları olacak."
İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran da şu an içinde bulunduğumuz dönemin, risklerin dikkatli bir şekilde yönetilmesini gerektirdiğini vurgulayarak, şöyle devam ediyor:
"Bankacılık sektörü ve reel sektör birlikte hareket etmeli. Eğer biz ülkemizin büyümesinden, büyümenin sürdürülebilir olmasından, refahın artmasından, ülkemizde ekonomideki sorunların giderilmesinden bahsediyorsak ve bu konuda adım atacaksak bir arada olduğumuzu, birlikte hareket etmemiz gerektiğini bilmemiz gerekiyor."
KÂRLILIK ETKİLENECEK
Tabii sektör açısından kritik önem taşıyan konulardan biri de kârlılık. Kredi hacmindeki azalma ve süregelen makro ihtiyati tedbirlerin sektörün kârlılığını da etkileyeceğini ileri süren Hakan Ateş, 2024 yılında makro ihtiyati önlemler devam ettikçe büyümenin sınırlı olacağını öngörüyor. Çünkü regülasyonlarla gelen miktar kısıtlamaları hem ticari hem tüketici kredileri tarafında büyüme alanını kısıtlıyor. Yıl genelinde kredi büyümesinin enflasyonun altında kalmasını bekliyor. Buna rağmen firmalar, işletme sermayesi ihtiyacı sebebiyle yüksek faizli de olsa kısa vadeli kredileri talep edecekler. Tüketici tarafında ise kredi kartı ve ihtiyaç kredisi kullanımında artış bekliyor.
Recep Baştuğ da bankacılığın sermaye kârlılığının enflasyonun altında kalmaya devam edeceğini belirterek şöyle devam ediyor:
"Sektör negatif marj ortamından kurtulmaya çalışacak. Faaliyet giderlerinin etkin yönetimi her zamankinden daha önemli hale gelecek. Geçmiş dönemde ölçüsüz dağıtılan maaş promosyon bedellerinin bilançolardaki etkisini görmeye başlayacağız."
DİJİTALLEŞME HIZLANACAK
2024 yılının Türk bankacılık sektörü açısından en önemli trendi ise teknoloji yatırımları olacak. Sektörde dijitalleşme yatırımlarının hız kesmeden devam etmesi bekleniyor. Vakıf Katılım Genel Müdürü Mehmet Ali Akben, bu yıl sektör genelinde, büyüme perspektifinin dijital kanallar vasıtasıyla kurgulanacağı bir dönem olacağını düşünüyor. Akben'e göre, altyapı yatırımlarının süreceği ve inovatif ürünlerin ortaya çıkacağı bu süreçte, sektörel rekabet ön planda olacak.
Peki dijitalleşmenin bu kadar konuşulduğu bir dönemde, bankaların şubeleşme ve istihdam politikalarına ilişkin hedefleri neler? Banka CEO'larının verdiği yanıtlara bakılırsa, sektörde yeni şube açılışından ziyade ağırlıklı şube dışı kanallara yatırım yapma eğilimi hakim. Mehmet Ali Akben, şubeleşmenin özel mevduat bankaları nezdinde artık olgunluğa eriştiğini düşünüyor ve şunları ekliyor:
"Bu dönemde, sektörde yoğun bir şubeleşmeyle karşılaşmayacağımızı değerlendiriyoruz. Diğer yandan, sektöre yeni giren ve nispeten daha genç oyuncuların şubeleşme trendine devam edeceğini öngörüyoruz."
SÜRDÜRÜLEBİLİR YAKLAŞIM
2024 yılında Türk bankacılık sektörü açısından önemini koruyacak bir başka konu ise sürdürülebilirlik. Banka CEO'ları, AB Yeşil Mutabakat'a uyum çerçevesinde Türkiye ekonomisinin yeşil dönüşümünü desteklemeyi bankacılığın ötesinde bir sorumluluk olarak görüyor. Alınacak aksiyonlar da bu yaklaşım ile kurgulanıyor. Recep Baştuğ, yeşil dönüşümü tabana yaymak ve karbon yoğun sektörlerdeki risklerini azaltmaya devam edeceklerini belirtirken, Hakan Aran da 2024'te müşterilerinin sürdürülebilir yolculuğuna desteklerinin süreceğini sözlerine ekliyor.
Kaan GÜR / Akbank Genel Müdürü
"İstikrar adımları devam edecek"
2024 yılında da istikrar kazandırıcı adımların devamını bekliyoruz. Politika faizinde beklenen ilave artışların yanı sıra artan borçlanma maliyetlerinin iç talebi törpülediğini, dolarizasyonu azalttığını, cari dengeyi iyileştirdiğini ve hedeflenen dezenflasyon patikasını desteklediğini görebiliriz. Yine ülke risk primindeki iyileşmenin de Türkiye'ye yönelecek sermaye akımlarını da olumlu etkileyebileceğini söyleyebiliriz.
2023 yılı Akbank'ın ileri analitik ve teknolojiden çok verimli şekilde faydalandığı bir yıl oldu. Dijital ve teknolojik yatırımlarımızın yanı sıra çalışma arkadaşlarımıza ve geleceğimize yatırımlarımızı da sürdürdük. Güvenin, köklü geleneğin ve yenilikçi kültürün kesiştiği Akbank'ta, her zaman olduğu gibi, bankacılığın geleceğini şekillendirmeye hazırız. 2024 yılında müşterilerimizi yenilikçi ürün ve hizmetlerimizle buluşturmaya devam edeceğiz.
Hakan ATEŞ / Denizbank Genel Müdürü
"Fintek iş birlikleri artacak"
Açık bankacılık kavramının yasal olarak hayatımıza girmesi ile bankaların sahip olduğu yetenekler API adı verilen teknoloji vasıtasıyla dışarı sunulabilir hale geldi. Fintekler ve diğer tüm teknoloji şirketleriyle iş birliği yapmanın önünü açtı. Biz de DenizBank olarak üç senedir açık bankacılıkta uzak ara en geniş ve en fonksiyonel API setine sahip kurumuz. Aynı zamanda Deniz Akvaryum İnovasyon Merkezi, NEOHUB gibi inisiyatiflerimizle sektördeki teknolojik yatırımlara öncülük ediyoruz. Diğer yandan, insan unsuru ile teknolojinin beraber yürümesi gerektiğine inanıyoruz. Bu sebeple uzaktan müşteri edinimi gibi dijitalleşmenin bize sunduğu faydaları hizmetlerimize hızla adapte ediyor ve bunlardan en verimli şekilde faydalanıyoruz.
Önümüzdeki dönemde; yapay zeka (AI), robotik endüstriler ve açık bankacılık gibi alanlarda göreceğimiz yenilikler, bankaları daha etkileşimli, hızlı ve müşteri odaklı yapılara; bankacılık lisanslı finansal teknoloji şirketlerine dönüştürecek. Finansal hizmetlerin erişilebilirliği ve güvenliği artarken, bankaların rolü, tek tuşla müşteri hayatının her alanında var olmaya doğru evrilecek.
Hakan ARAN / İş Bankası Genel Müdürü
"Yeşil dönüşüme katkı sağlayacağız"
Önümüzdeki dönemde üretim, sürdürülebilirlik, turizm, tarım ve girişimcilik sektörlerine odaklanacağız. Tarım ve girişimcilik alanında açtığımız ihtisas şubelerimize ek olarak turizm alanında da ihtisas şubeleri açacağız.
Müşterilerimizin sürdürülebilirlik yolculuğunda onlara eşlik etmeye devam edeceğiz. Enerji üretimi projeleri portföyümüzde yüzde 77 paya sahip yenilenebilir enerji projeleri için toplamda 6,8 milyar dolar kaynak sağlamamızın yanı sıra 2026 yılına kadar sürdürülebilir finansman alanına yönelik 300 milyar liralık kaynak paketi ile de ekonomideki yeşil dönüşüme katkı sağlamayı taahhüt ediyoruz.
İştiraklerimizi bir çatı şirket altında yönetme, bir diğer deyişle iştiraklerimizin holdingleşmesi yönündeki irademizi kamuoyu ile paylaşmıştık. Bankamızın 100. yılında holdingimizi kurmuş olmayı hedefliyoruz.
Geleceğin bankacılığının temeli, görünmez bankacılık kavramı üzerine kurulacak ve bankacılık hizmetleri sadece şubeler veya mobil bankacılık uygulamalarıyla sınırlı kalmayacak. Biz de farklı sektörlerde faaliyet gösteren oyuncular üzerinden finansal ürünlerimizi sunmaya dayalı dijital iş ortaklıkları kurmaya ve yeni iş modelleri geliştirmeye devam edeceğiz.
Recep BAŞTUĞ /Garanti BBVA Genel Müdürü
"Mobile yatırımlarımız sürecek"
2023 yılı boyunca en büyük önceliğimiz; bilançomuzu sağlıklı yönetmek, finansal dayanıklılığımızı güçlendirmek oldu. Bilançomuzu Türk lirası odağı ile yönettik, önümüzdeki dönemde de hedefimiz bu.
Geçen yıl ödeme sistemlerinde öncülüğümüz devam etti. Bu yıl da hem aktif hem fonlama tarafında, tabana yaygın ve müşteri kaynaklı büyümeye devam edeceğiz. Dengeli bilanço yapımızı sürdüreceğiz. İhtiyatlı risk politikamızla aktif kalitemizi önceliklendirmeye devam edeceğiz. Riski ve getiriyi gözeten bir büyüme stratejisi izleyeceğiz. Önümüzdeki dönemde sektör genelinde sıkılaşan para politikasının etkisiyle takipteki alacaklarda bir miktar artış bekliyoruz. Yüksek karşılık stratejisi ve tahsilat performansı ile bu konuda ihtiyatlı ve güçlü duruşumuzu sürdüreceğiz. 24 milyon müşteri tabanımızla çok geniş bir müşteri kitlesine hizmet sunuyoruz. 15 milyona yakın müşterimiz dijital kanallarımızı aktif kullanıyor. Mobile yatırımlarımız sürecek. Böylece, dijitalin satışlarımızdaki ve müşteri kazanımındaki payını artırmaya devam edeceğiz. Ayrıca şubelerimizin etkinliğini artırarak, şube çalışanlarımızın katma değerli süreçlere daha fazla zaman ayırması için çalışmaya devam edeceğiz.
Ömür TAN / QNB Finansbank Genel Müdürü
"İstihdama katkı sürecek"
Bankacılık sektörünü etkileyen birçok yasal düzenleme söz konusu. Bu ortamda bankalar da üstlerine düşeni yaparken reel ekonomiyi desteklemeye ve büyümeye devam edecekler. 2024 yılında sektördeki büyüme daha sınırlı olacaktır. Özellikle katma değerli büyümeyi getirecek alanlarda ve müşteri segmentlerinde kredi büyümesi daha yüksek olabilir. Bizim beklentimiz kredilerde ve bilançolarda enflasyon beklentileri paralelinde büyüme. Bankaların öz kaynak kârlılık oranları ise enflasyonun altında kalmaya devam edecek.
Şubeler, sektörde en temel hizmet kanallarından biri. Bugün dijital kanallar başta olmaz üzere alternatif satış kanallarının gelişmesiyle birlikte şube ağını daha verimli yönetiyoruz. Sektörde çalışan sayısı ve şube adedi son yıllarda yatay ilerliyor. Banka olarak 68 ilde 436 şubemiz ile 11 bin 800'ü aşkın personelimizle hizmet veriyoruz. Şube ağımızı verimli yönetmeye devam ederek istihdama katkı sağlamaya devam edeceğiz.
Alpaslan ÇAKAR / Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı
"Türk lirasına talep artacak"
Uygulanmakta olan makro ekonomik politikaların beklentileri ve davranışları olumlu yönde etkilediğini ve öngörülebilirliği artırdığını söyleyebiliriz.
Para, maliye ve kredi politikalarının bu hedefleri sağlayacak şekilde oluşturulduğunu ve uygulandığını görüyoruz. Bu yaklaşım, makro istikrarın daha da güçlendirilmesini ve piyasa mekanizmasının daha sağlıklı işleyişini sağlayacak. Bu sayede; beklentilerdeki olumlu seyrin güçlenmesini, liraya olan talebin daha da artmasını, risk primindeki düşüşün ve görünümdeki iyileşmenin sürmesini, ülke kredi notunun kademeli olarak yükselmesini, uluslararası piyasalardan kaynak girişinin artmasını, para piyasalarının daha istikrarlı hale gelmesini, enflasyonun hedefe doğru bir seyir izlemesini ve finansal istikrarın güçlenerek sürmesini bekliyoruz.
Bankacılık sektörü olarak; öz kaynakları, beşeri sermayesi, teknolojik altyapısı, tecrübeli yönetimi ve uluslararası standartlardaki düzenleme ve denetleme sistemi sayesinde önümüzdeki dönemde de sağlıklı ve güçlü mali yapısını koruyarak rekabet içinde kalmaya devam edeceğiz. Böylece sektör; üretimi, yatırımı, ihracatı ve istihdamı çok daha güçlü şekilde desteklemeye, büyümenin finansmanını sağlamaya devam edecek.
Mehmet Ali AKBEN / Vakıf Katılım Genel Müdürü
"210 şubeyle hizmet vermeyi planlıyoruz"
Mevcut bütün kaynaklarımızı reel sektörün gelişimi ve büyümesi doğrultusunda yönlendirmek ve reel sektörün ihtiyaçlarına ivedilikle cevap üretmek misyonuyla hareket ediyoruz. KOBİ segmenti, tüzel müşteri hedef kitlemizin ana odakları arasında. Yenilikçi ürünlerle KOBİ müşterilerimizin ihtiyaçlarına cevap üreteceğiz. Diğer yandan ticari ve kurumsal müşterilerimizle çalışma büyüklüğümüzü geliştirecek ve müşteri ağımızı genişleteceğiz. Ayrıca esnaf ve sanatkârlarımızın sürdürülebilir bir finansal yapıya sahip olması, rekabet gücünü koruması ve artırmasına yönelik projelerimiz devam edecek. Bireysel tarafta ise, müşteri tabanımızı genişletecek ve finansal yapımızı tabana yaygın bir biçimde inşa edeceğiz.
2023 yılını 191 adet şube ile tamamladık. 2024 yılı sonu itibarıyla 210 şubeyle hizmet vermeyi planlıyoruz. Şubelerimizdeki operasyonel yükü, yüksek otomasyon ve dijitalleşme ile azaltacak, hizmet ve ilişki yönetimi odağımızı artıracağız. Organizasyonel gelişimimiz öncülüğünde, personel sayımız istisnasız her yıl arttı. Önümüzdeki dönemde de yeni istihdam sağlamaya devam edeceğiz.
Banka CEO'larının 2024 sektör beklentileri
Rakamlarla Türk bankacılık sektörü (Kasım 2023)
-Toplam aktifler: 22 trilyon 540 milyar lira
-Toplam krediler: 11 trilyon 326 milyar lira
-Toplam mevduat: 14 trilyon 130 milyar lira
-Dönem net kârı: 535 milyar lira
-Sermaye yeterlilik rasyosu: Yüzde 18.29
-Şube sayısı: 9 bin 617*
-Personel sayısı: 189 bin 276*
*Şube ve personel sayısı TBB Eylül 2023 verileri itibarıyladır. Diğer bilanço verileri BDDK'dan alınmıştır.