Tarım dışı istihdam beklentiyi aştı

Yılın ilk haftasında ABD’de açıklanan tarım dışı istihdam rakamları piyasaların yakın takibinde yer aldı. Geçen Perşembe günü açıklanan ADP özel sektör istihdamı, aralık ayında 125 bin olan piyasa beklentisinin üzerinde 164 bin kişi artış gösterdi.
10.01.2024 14:17 GÜNCELLEME : 11.01.2024 00:01

ONURCAN BAL/ ADP istihdam verisinin ardından cuma günü açıklanan tarım dışı istihdam verisi ve ortalama saatlik kazançlar da piyasa beklentilerinin üzerinde geldi. Tarım dışı istihdam aralık ayında 175 bin olan piyasa beklentisi üzerinde 216 bin artış kaydetti ve işsizlik oranı yüzde 3.8'den yüzde 3.7'ye geriledi. Ortalama saatlik kazançlar da aylık bazda yüzde 0,4 artış kaydetti ve yıllık değişim yüzde 4.0'den yüzde 4.1'e yükseldi. Piyasadaki beklentiler yüzde 3.9 olarak gerçekleşmesi yönündeydi. Güçlü gelen istihdam rakamları sonrasında FED'in faiz indirimleri konusunda aceleci davranmayacağına ve daha az bir faiz indirimi olabileceğine ilişkin artan endişeler, ilk fiyatlamalarda küresel risk iştahını baskıladı. Günün devam eden bölümünde ise ons altının ve hisse piyasalarının ilk fiyatlamalardaki kayıplarını geri aldığı görüldü. Önümüzdeki süreçte enflasyon ve istihdam verileri başta olmak üzere ekonomik veri akışları merkez bankalarına yönelik beklentiler ve dolayısıyla küresel risk iştahının seyri üzerinde belirleyici olmaya devam edecektir.

TUTANAKLAR YAYINLANDI

Geçen hafta yayınlanan FED tutanaklarında üyelerin daha temkinli bir duruş ortaya koydukları görüldü. FED toplantısı sonrasında piyasalarda artan iyimserliğin ardından FED üyelerinden bu iyimserliği yatıştırmaya yönelik daha temkinli açıklamalar gelmiş, ancak piyasalardaki aşırıya kaçan iyimserliği törpülemek konusunda yetersiz kalmıştı. Yayınlanan tutanaklarda FED üyeleri, politika faizinin zirvede veya zirveye yakın olduğunu ve 2024'te faiz indirimlerine başlanılacağını düşündüğünü ancak enflasyon anlamlı şekilde iyileşme kaydedinceye kadar para politikasının bir süre daha kısıtlayıcı kalmasının uygun olacağı görüşünde olduğunu ortaya koydu. Bazı yetkililerin kısıtlayıcı para politikası duruşunun ne kadar süre devam etmesi gerektiğine ilişkin belirsizliğe ve aşırı kısıtlayıcı duruşun ekonomiye yönelik aşağı yönlü risklerine dikkati çektiği aktarılan tutanaklarda, yetkililerin görünüme ilişkin alışılmadık derecedeki yüksek belirsizliğe ve ekonominin faiz oranlarının daha da artırılmasına neden olabilecek şekilde gelişmesinin mümkün olduğuna işaret ettiği aktarıldı. Tutanakların yanı sıra Richmond FED Başkanı Thomas Barkin, enflasyonda ilerleme kaydedildiğini ancak daha fazla sıkılaşma olasılığının da devam ettiğini yineledi.

FED İYİMSERLİĞİNDE NORMALLEŞME

Küresel çapta enflasyon görünümdeki iyileşme, küresel ekonomilerdeki yavaşlama eğilimi, merkez bankalarının faiz oranlarında zirve seviyelere yakın olunduğuna ilişkin yönlendirmeleri ve FED üyelerinin aralık ayı toplantısında yayınlanan projeksiyonlarında 2024 yılında üç kez faiz indirimi öngörmelerinin etkisiyle son aylarda FED başta olmak üzere büyük merkez bankalarına yönelik faiz indirim beklentilerinin güç kazandığını takip ediyoruz. Kasım ayından itibaren merkez bankalarının faiz artırımlarının sona erdiği ve 2024 yılında faiz indirim döngülerinin başlayacağına ilişkin güç kazanan beklentiler, 2023 yılının son iki ayında küresel risk iştahını ve piyasaları destekleyen ana katalizör olarak karşımıza çıktı. Aralık ayının ikinci yarısında FED'in mart ayında faiz indirimine gideceği yüzde 85'in üzerinde bir ihtimalle fiyatlanırken, piyasalar FED'den 2024 yılında altı kez olmak üzere toplamda 150 baz puan faiz indirimi öngörüyordu. Son dönemdeki yazılarımızda piyasadaki bu beklentilerin fazla iyimser olduğunu ve yılın ilk çeyreğinde bu beklentilerdeki olası bir normalleşmenin küresel çapta volatiliteyi artırabileceğini belirtmiştik. Faiz artışlarının sona erdiği düşüncesine katılmakla birlikte ekonomilerde sert bir resesyona işaret eden bir durumun gözlenmemesi ve enflasyondaki iyileşmeye karşın merkez bankalarının erken bir zafer ilan ederek kontrol gücünü zayıflatmak istememeleri nedeniyle mart ayının faiz indirimlerini konuşmak için iyimser bir tahmin olduğunu ve piyasaların öngördüğü miktarda faiz indirimlerinden ziyade görece daha sınırlı faiz indirimleri göreceğimizi düşünüyoruz. Bu görüşümüzde değişikliğe neden olabilecek ana faktör küresel ekonomilerdeki daralmanın yani resesyonun derinleşme ihtimalidir. Yeni yılın ilk haftasında aşırıya kaçtığını düşündüğümüz iyimserlikte bir miktar normalleşme eğiliminin başladığını takip ettik. Gerek FED tutanaklarının temkinli bir duruş ortaya koyması gerekse ABD'de beklentilerin üzerinde gelen istihdam verileri, faiz indirimlerine ilişkin iyimserliği belirli ölçüde zayıflattı. Mart ayında faiz indirimine gidilebileceğine ilişkin beklentiler yüzde 85'li seviyelerden yüzde 60'lara kadar gerileme kaydetti. Önümüzdeki süreçte ekonomik gelişmelere bağlı olarak faiz indirim beklentilerindeki normalleşmenin en azından yılın ilk çeyreğinde volatiliteyi artırabileceği görüşümüzü sürdürüyoruz. Ek olarak Kızıldeniz'de artan gerilim ve ticari gemilere yönelik gündeme gelen riskler denizyolu taşımacılığında rota değişikliğine neden olurken, büyük taşımacılık şirketlerinin Kızıldeniz yerine Ümit Burnu'na yönelmeleri hem sefer sürelerini hem de maliyetleri önemli ölçüde artırıyor. Yılın ilk haftasında da Kızıldeniz'deki tansiyonun yüksek seyretmeye devam ettiği ve jeopolitik endişelerdeki artışın zaman zaman risk iştahı üzerinde baskı oluşturduğu görüldü. Bölgedeki gerilim uzun bir süre devam eder ve denizyolu şirketleri Ümit Burnu'nu uzun bir süre kullanmak zorunda kalırsa artan navlun ve nakliye ücretlerinin önümüzdeki süreçte enflasyonda yükselişe neden olabileceği ve bu durumunda risk iştahı üzerinde ek bir baskı oluşturabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

BİZE ULAŞIN