Halka arzlardan hisse alınır mı?

Son dönemde hızlanan halka arzlarla borsada hisseleri işlem gören şirket sayısı 600’e doğru yol alıyor. Gelin bu hafta hem halka arz nedir, nasıl yapılıyor sorularına yanıt arayalım hem de işin yatırım ve yatırımcı tarafına odaklanarak hisse senedi yatırımını riskleri ve getirileriyle gözden geçirelim…
30.10.2023 12:01 GÜNCELLEME : 30.10.2023 12:01

ZEYNEP CANDAN AKTAŞ Bu yıl halka arz edilerek borsada işlem görmeye başlayan hisse senedi sayısı 40'a yaklaşırken, piyasadan çekilen para da 51 milyarı aştı. Halka arz seferberliği, ilk olarak 2008 yılında gündeme geldi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) ve Türk Sermayesi Aracı Kuruluşlar Birliği arasında imzalanan bir protokol ile 2023 yılında borsada hisseleri işlem gören şirket sayısının 10 bine, yatırımcı sayısının da 8 milyona ulaşması hedeflendi. O günden bugüne gelindiğinde İMKB, Borsa İstanbul'a, Türk Sermayesi Aracı Kuruluşlar Birliği de Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği'ne (TSPB) dönüştü. Protokol imzalanırken hedeflenen yatırımcı sayısına ulaşılsa da hedeflenen şirket sayısından oldukça uzağız. Ama son dönemde hızlanan halka arzlarla borsada hisseleri işlem gören şirket sayısı 600'e doğru yol alıyor.

Gelin bu hafta hem halka arz nedir, nasıl yapılıyor, sorularına yanıt arayalım; hem de işin yatırım ve yatırımcı tarafına odaklanarak hisse senedi yatırımını riskleri ve getirileriyle gözden geçirelim.

HALKA ARZ NEDİR?

Önce halka arzın konusu nedir, sorusundan başlayalım. Yani halka arz edilen ve yatırımcının gelir elde etmek beklentisiyle satın aldığı şey nedir? Halka arz edilen şey, en genel tanımıyla bir menkul kıymet. Bu menkul kıymet bir hisse senedi olabileceği gibi, borçlanma aracı, belli bir varlığa dayalı sertifika, kira sertifikası vb. olabilir. Yani halka arzın konusu sadece hisse senedi değil. Ama bizim bu haftaki konumuz hisse senetlerinin halka arzı. Dolayısıyla halka arzın sadece hisse senedi kısmıyla ilgileneceğiz.

Halka arz nedir, sorusu hisse senedi özelinde yanıtlanacak olursa; borsada işlem görme şartlarını taşıyan anonim şirketlerin hisse senetlerinin, Borsa İstanbul'daki birincil piyasada yatırıcılara veya aracı kurumlar tarafından toplanan talep sahiplerine belirlenen fiyattan satış sürecidir, denilebilir. Bu tanımdan devam edecek olursak, önce elimizde borsada işlem görme niteliklerini taşıyan bir anonim şirket olmalı. Sonra bu şirketin genel kurulu, sermaye artışı yoluyla hisse senedi arzına karar vermeli ya da bu şirketin ortakları hisselerini satma kararı almalı. Sonra bu şirket hisselerine bir değer biçilmeli ve ardından gerekli izinler alınarak, prosedürler tamamlanarak hisselerin halka satışı yapılmalı. Yani halka arz süreci; şirket yetkililerinin, hisseleri halka arz etme kararıyla başlayan ve halka arz edilen hisseler yatırımcıların hesaplarına yansıyınca sona eren bir süreç.

İZAHNAME HAZIRLANIYOR

Bir şirket için halka arz süreci nasıl işliyor, bir bakalım: Öncelikle borsada hisse senetleri işlem görecek olan şirketlerin hepsinin anonim şirket olması gerekiyor. Bu anonim şirketin ortak sayısı 500'ün altında ise bu şirket halka kapalı bir şirkettir. Eğer sonradan halka açılmak isterse belli prosedürleri takip etmesi gerekiyor. Kuruluş sürecinde 500 ve üstünde ortağa sahip anonim şirketler ise zaten halka açık olarak da kurulabilirler.

Halka açık şirketlerin hepsi hisseleri borsada işlem görmek zorunda değil. Borsada işlem görecek olan bir anonim şirket, sermaye piyasası mevzuatına uyum sağlamak için esas sözleşme değişikliğine gidiyor. Böylece esas sözleşmede hisse senetlerinin devri ve tedavülünü sınırlayan ya da ortakların haklarını kullanmasını kısıtlayan hükümler var ise bunlar kaldırılıyor.

Daha sonra halka arz aracılığı belgesine sahip bir aracı kurumla sözleşme imzalanarak, halka arz yöntemi, bakiye yüklenimi, halka arz sonrası geri alım gibi konularda anlaşma sağlanıyor. Şirketin finansal tabloları sermaye piyasası mevzuatına uygun olarak hazırlanıyor ve bağımsız denetime tabi tutuluyor. İçeriği SPK tarafından belirlenen halka arz izahnamesi hazırlanarak Borsa ve SPK'ya eşzamanlı müracaat ediliyor. Borsa ve SPK uzmanları yerinde inceleme yaparak şirketin başvurusunu değerlendiriyor, MKK'ya kayıt ve Borsa'da kotasyon işlemleri ve diğer prosedürler tamamlanmış ise izahname onaylanıyor.

Kurul tarafından onaylanan izahname, 15 gün içerisinde halka arz edilen şirketin internet sitesinde, KAP üyeliği varsa KAP'ta ve halka arza aracılık eden aracı kurumun internet sitesinde ilan ediliyor. Ticaret siciline tescil ve Türk Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanıyor ve halka arz edilen hisselere talep toplanıyor. Halka arz doğrudan borsada birincil piyasada satış şeklinde veya aracı kurum tarafından talep toplama şeklinde yapılabiliyor.

Halka arz, birincil piyasa işlemidir. Birincil piyasa aşamasından geçmiş hisse senetleri borsada ikincil piyasada işlem görmeye başlıyor. Yani, gerek Borsa İstanbul'daki birincil piyasada gerekse de borsa dışında talep toplama yöntemiyle halka arz edilen hisse senetlerinin hepsi daha sonra Borsa İstanbul'da ikincil piyasada işlem görüyor.

İKİ YÖNTEMLE HALKA ARZ EDİLİYOR

Peki, halka arz edilecek hisse senetlerinin kaynağı ne, bu hisseler nereden geliyor? Yukarıda kabaca bahsedildiği gibi borsada işlem görme şartlarını taşıyan bir anonim şirketin hisse senetleri iki yöntemle halka arz ediliyor. Birinci yöntem şirketin sermaye artışına giderek, artırılan sermayeyi temsil eden hisse senetlerini halka arz etmesi. Bu durumda şirketin mevcut ortaklarının sermayeye katılma hakkı kısıtlanarak, artırılan sermayeyi temsil eden hisse senetleri belirlenen fiyattan halka arz ediliyor. Sermaye artırımı yoluyla elde edilen hisseler halka arz yapılıyorsa, halka arzdan elde edilen gelir, şirketin kasasına gidiyor ve şirketin faaliyetlerinin finansmanında, borç ödemede, yatırımda vb. kullanılıyor. Dolayısıyla halka arzdan elde edilen kaynak, şirketin faaliyet alanının genişlemesine, üretimin ve çalışan sayısının artmasına, faiz giderlerinin azalmasına neden olarak şirketin gelecek dönemlerdeki karının artışında, şirketin büyümesinde önemli rol oynuyor.

Halka arzda kullanılan ikinci yöntem ise ortakların kendi hisselerini halka arz etmesidir. Bu durumda halka arz edilecek hisseler kadar, ortağın şirketteki payı azalacak veya hiç hissesi kalmayarak şirket ortaklığından çıkacaktır. Eğer ortaklar hisse senetlerini halka arz yoluyla satıyor ise halka arzdan elde edilecek kaynak, ortakların kasasına girecek, demektir. Ortaklar halka arzdan elde ettikleri geliri diledikleri şekilde kullanabilir. Ama halka arzdan elde edilen gelirin, şirkete bir faydası olmayacaktır.

Bir diğer yöntem de hem sermaye artırımından gelen hisse senetlerinden hem de ortakların hisselerinden halka arz yapılabilir. Bu durumda da sermaye artışından gelen kaynak şirketin kasasına girecek, şirkete fayda sağlayacak, ortak satışından gelen kaynak da ortağın kasasına girecektir.

'KAP'A BİLDİRİM ZORUNLULUĞU

Aslında halka arz süreci ve sonrası şirketler açısından 'hesap verme' prosedürlerinin daha yoğunlaştığı bir süreçtir. Bu 'hesap verme' prosedürleri şirketleri halka arzdan da vazgeçiren bir unsur oluyor, zaman zaman. Halka arz öncesinde faaliyetleri nedeniyle sadece küçük bir ortak grubuna hesap veren şirket yönetimi, halka ardan sonra daha geniş bir yatırımcı kitlesinin yanında borsa ve SPK'ya da bazı bildirimlerde bulunma yükümlülüğü altına giriyor. Örneğin; şirket hesaplarının bağımsız denetimi, üç aylık dönemlerde mali tabloların 'KAP'a bildirim zorunluluğu şirket yönetimini kamuoyuyla daha düzenli ve disiplinli bir ilişki geliştirmeye zorluyor. Bu zorluğa rağmen şirketler neden hisse senetlerini halka arz etmek istiyor?

-Birinci neden; şirket, büyümesini halka arz yoluyla finanse etmeyi tercih edebilir. Çünkü sermaye artışından gelen hisse senetlerinin halka arzıyla elde edilen finansmanın maliyeti, borçlanma maliyetlerine nazaran çok daha düşüktür. Belli bir dönemde geri ödeme zorunluluğu da bulunmadığından halka arz ile şirketlere sınırsız bir vade için kaynak sağlanmış oluyor.

-İkincisi; genellikle halka açık şirketler, kamuoyunda daha kurumsal yapılar olarak algılanıyor. Şirketin rakipleri halka açık ise, bu şirket açısından dezavantaj oluşturabiliyor. Şirket halka açılarak kurumsal bir görünümle pastadan daha fazla pay almak isteyebiliyor.

-Üçüncü olarak; şirket, çalışanlarını teşvik etmek üzere hisselerinden pay verebiliyor. Böylelikle çalışanlar şirketin büyümesinden ve faaliyet kârından faydalanabiliyor. Uzun vadede şirketin verimliliği artıyor.

-Dördüncü olarak; medyada, ekonomi ve borsa ile ilgili haberlerde sık sık şirketlerin adı geçiyor. Halka arz sayesinde medyada daha çok yer bulan şirketin, hem reklamı yapılmış oluyor hem de kamuoyunda bilinirliği artıyor. Diğer taraftan borsa yatırımcıları da yatırım yaptıkları şirketlerin ürünlerini daha çok kullanıyor. Bu da şirketin satış rakamlarının büyümesine destek oluyor.

-Beşinci olarak da girişim sermayesi yatırım ortaklıkları; bünyelerinde büyüttükleri start-up'ları halka açarak, kârını realize edebiliyor. Halka arz edilen şirket yeni ortaklarıyla yoluna devam ederken, girişim sermayesi yatırım ortaklığı da halka arzdan elde edilen fonlarla başka girişim şirketlerine yatırım fırsatlarını değerlendiriyor.

Bunlara ilave olarak aile şirketleri; hem kurumsal yapıya kavuşmak hem de şirket ortaklarının kuşaklar arası yönetimini planlamak için hisselerini halka arz edebiliyorlar. Böylece aile içi anlaşmazlıklar nedeniyle şirketin yıpranmasının önüne geçiliyor. Şirkete yol haritası çıkarılarak aile üyelerinin rolleri de belirleniyor.

YATIRIMCILARA KATKISI

Peki, borsada birçok şirketin hisse senetleri işlem görüyorken, yatırımcılar neden piyasaya ilk defa çıkmış, belki adını-sanını duymadığı şirketlere yatırım yapsın?

Bizim borsamız özelinde konuşacak olursak, halka arz edilen hisse senetlerinin borsaya ilk çıkıştan sonra birkaç tavan yapacağı beklentisi, yatırımcıların en önemli motivasyonu olarak görünüyor. Yatırımcılar bütün aile üyelerine eş, dost, akrabaya hesap açtırarak halka arza katılıyor. Yoğun katılımın olduğu halka arzda katılımcılar az sayıda hisse senedi alabiliyor. Az sayıdaki hisse senedi katılımcının riskini düşürürken, hisse senedi talebini daha da artırıyor. Şimdilik bu, bir sarmal şeklinde devam ediyor. Son halka arzlarda katılımcıya üç-beş adet hisse senedi düşmeye başladı ve halka arza katılmanın getirisi iyice azaldı.

İşin reel yatırım tarafına baktığımızda ise halka arzların yatırımcılara en önemli faydası, çeşitlendirme olanağı sunmasından geliyor. Gerek farklı sektörlere yatırım olanağı, gerekse de aynı sektörde farklı şirketlere yatırım yapılması, yatırımcıların riskini dağıtmasına fırsat veriyor. Teknolojinin sağladığı fırsatları kullanabilen start-up türü firmalar hem portföye dinamizm katıyor hem de yatırım yelpazesinin genişlemesini sağlıyor.

Diğer yandan halka arz edilen şirketler genellikle daha küçük sermayelerle çok iş yapmak isteyen çevik ve piyasalarda hareket kabiliyeti yüksek şirketler olabiliyor. Dolayısıyla bu şirketler daha düşük sermayeler ile daha yüksek bir faaliyet karı sağlayabiliyor ve ortaklarına daha yüksek temettü dağıtabiliyor.

GELİR DAĞILIMINI İYİLEŞTİRİYOR

Peki, halka arzların şirkete faydası var, yatırımcıya faydası var, peki genel ekonomiye ne faydası var, diye düşünebilirsiniz. Aslında halka arzın en önemli faydası küçük birikimlerin birleşerek büyük kaynaklara dönüşmesi ve sermayeyi tabana yaymasıdır. Halka arzlar ile küçük birikimler birleşerek reel ekonomiye can suyu oluyor. Yeni iş alanları, yeni fabrikalar, depolar, dağıtım zincirleri, AVM'ler, mağazalar vb. açılıyor. Bu, istihdamın artışına da katkı sunuyor. İstihdamın artışıyla ekonomide yeni birikimler, yeni kaynaklar oluşuyor. Devlet daha çok vergi toplayarak daha fazla hizmet sunabiliyor. İstihdama katılanlar, halka arzlara katılarak yeniden reel ekonomiye kaynak sağlayabiliyor. Halka arz edilen şirketlerin büyümesi ve kâr dağıtması, gelir dağılımında iyileşmeye katkı sağlıyor.

NEYE DİKKAT ETMELİ?

Hisse senedi, hisse senedidir; ister halka arzdan olsun, isterse borsada işlem görsün, ne fark eder ki, diyenler olacaktır. Ancak her zaman bahsedildiği gibi hisse senedi yatırımı o kadar basit bir iş değil. Özel uzmanlık gerektiriyor. Gerek şirketin faaliyetleri ve kârlılığının analizi (temel analiz), gerekse de alım-satım zamanlamasının analizi (teknik analiz) emek, zaman, bilgi, deneyim gerektiren uğraşlar. Şirketlerin bilanço ve gelir tablosunun detaylarına inmek, buralardaki verileri yorumlayabilmek gerekir. Örneğin; stoklarda görülen malın kalitesini ve satış kabiliyetini bilanço rakamlarından anlayabilmek mümkün değildir. Dipnotlara inmek, hatta şirketin açık kaynaklardaki satış politikalarını izlemek gerekir. İşte burada yeni halka arz edilen bir hisseyi almak ile borsada uzun yıllardır işlem gören hisseyi alma arasında önemli bir detay ortaya çıkıyor. Veriye erişim. Borsada uzun yıllardır işlem gören şirketlerin halka açıklamak zorunda oldukları bilanço ve gelir tablolarının yanında zaman zaman medyada ve KAP'ta satış bağlantıları, üretim maliyetleri gibi veriler yayınlanıyor. Halbuki ilk defa halka arz edilen bir şirket hakkında medyada veri bulmak oldukça zor iken, verilerin güvenliği konusu da ayrıca bir sorun oluşturabilir.

Diğer yandan özellikle teknik analiz çalışmaları için şirketin borsada oluşmuş fiyat verileri kullanılıyor. Yeni halka arz edilen şirketin geçmiş fiyat verileri olmadığından trendlerin oluşumunu görmek için uzun bir süre geçmesi gerekebilir ve fiyat hareketleri daha volatil olabilir.

HİSSE SENEDİNİN SAĞLADIĞI HAKLAR

Bu çalışmanın ana konusu her ne kadar halka arz gibi görünüyorsa da aslında halka arz da hisse senedi yatırımının farklı bir türü. Sonuçta hisse senedi yatırımı yapılıyor ve borsada fiyatlar oluşuyor. İster borsada işlem gören şirketlerin hisseleri olsun, ister halka arz yoluyla edinilen hisse senetleri olsun, hepsi katılımcılara aynı hakları sağlıyor. Peki, nedir bu haklar?

Öncelikle hisse senedi yatırımı yapan kişi, şirkete ortak oluyor. İster bir liralık, ister bir milyon liralık hisse senedi yatırımı yapılsın, her durumda yatırımcı şirketin ortağı olarak, ortaklığı oranında; şirketin kar payından faydalanıyor, genel kurula katılıyor, oy kullanıyor, sermaye artışına iştirak ediyor ve tasfiyeye katılıyor.

Bir şirkete ortak olunduğunda, yatırımcı genel kurula katılmak zorunda değil. Tasfiye ve bedelli sermaye artışına da katılmak zorunda değil. Ama temettü dağıtıldığında, aracı kurumlar bütün yatırımcıların hesaplarına temettüyü yatırıyorlar. Bedelsiz sermaye artışında da durum aynı. TAKASBANK kendisine bildirilen sermaye artışını belirlenen gün yatırımcıların hesaplarına geçiyor.

Şirket bedelli sermaye artışı yaptığında ise, bu hakkın kullanımına ilişkin talebin yatırımcıdan gelmesi gerekiyor. Yatırımcı, sermaye artışı için belirlenen tutarı hesabına yatırıyor ve sermaye artışına katılacağı bilgisini aracı kuruma iletiyor. Bedelli sermaye artışına katılmayan yatırımcı, yeni pay alma hakkını (rüçhan hakkı) kaybederek zarara uğrayabiliyor.

Diğer yandan şirket büyüdükçe ve geliştikçe borsada işlem gören hisse senetlerinin değeri de artıyor. Yatırımcıların hisse senedi alma isteğinin arkasındaki en güçlü neden, şirketin hisse senetlerinin değer artışından faydalanmak. Çoğu zaman bu istek, şirkete ortak olmanın sağladığı avantajların önüne geçiyor ve yatırımcılar borsada bir spekülatör gibi davranıp, kısa vadeli hisse senedi alıp-satmaya başlıyor. Ülkemizde yatırımcıların aldıkları hisse senetlerini ortalama elde tutma süresinin, 18 gün civarında olduğu hesaplanıyor.

YATIRIMIN PÜF NOKTALARI

Yatırımcılar her yerde ve özellikle sosyal medyada genellikle ne almalı-ne satmalı sorusuna cevap arıyor. Halbuki borsada bir an sonra ne olacağını hiç kimse bilemez. Hisse senetlerine yatırımın asıl cazibesi de buradan geliyor. Volatilite ne kadar fazlaysa düşükten alıp-yüksekten satma olanağı da o kadar çok oluyor. Diğer taraftan ise yüksekten alıp-düşükten satma riskini de getiriyor. Borsada fiyatlar sürekli bir denge arayışında. Bu denge arayışının kimin için fırsat, kimin için risk barındırdığı tamamıyla yatırımcının kendisi ilgili bir durum. Yatırımcı kendi risk algısına, vade yapısına uygun hisseleri seçmeli veya seçemiyorsa profesyonel kurumlardan yardım almalı.

-Risk ve getiri: Borsayla ilgilenen herkes şu sözü mutlaka duymuştur, duymadıysa da duyacaktır, mutlaka. Ne kadar risk, o kadar getiri. Güncel hayatta bu sözün karşılığı; ne kadar para o kadar köfte. Öyleyse hisse senetlerine yatırımda ilk olarak göz önüne alınması gereken şey, yatırımın riski ile beklenen getiriyi karşılaştırmak olmalı. Krediyle veya vadeli işlemler ile riski daha da yükseltmek mümkün. Ancak yükselen riskin karşılığında elde edilecek getiri ve riskin gerçekleşmesi durumunda yaşanabilecek kayıplar birbirini dengelemiyor ise boşuna risk alınmış oluyor.

-Değer tespiti: Uzmanlar borsada yapılması gereken tek şeyin; değerinin altında işlem gören hisse senetlerinin alınması, değerinin üstüne çıktığında da satılması olduğunu ifade ediyor. Ama daha önce de bahsettiğimiz gibi hisse senedi yatırımı özel uzmanlık gerektiren analiz yöntemlerini bilmeyi de gerektiriyor. Bir hisse senedinin değerinin altında işlem gördüğünü kim, hangi analiz yöntemiyle bulacak? Diyelim ki değerinin altında işlem gören hisse senedi bulundu, peki bu hisse senedi ne zaman değerinde işlem görmeye başlayacak. Bir gün sonra mı, bir yıl sonra mı, 10 yıl sonra mı? Bu sorunun cevabına ilişkin ancak varsayımlarda, tahminlerde bulunulabilir, kesin bir cevap vermek mümkün değil. Peki, öyleyse borsada yatırım yatırım yapılmayacak mı? Tabii ki yapılacak. Aracı kurumlar ve portföy yönetim şirketlerinin hazırladığı piyasa ve şirket analizleri takip edilmeli ve bu raporlar doğrultusunda yatırımlara yön vermeli.

-Vade: Borsaların çıkış trendinde günlük alım-satımlarla çok para kazanılabiliyor. Hatta trendin başlangıcında borsada olanlar, sadece bekleyerek daha da fazla getiri sağlayabiliyor. Ama burada sorun trendin ne zaman başlayıp-ne zaman biteceğini bilememek. Dolayısıyla yatırımcılar bir yükselen trendde olsalar bile, en azından bir yıllık bir vadeyi göze almalılar. Bu dönemde ihtiyaçları olmayacak birikimleriyle borsada yatırım yapmalılar.

-Pozisyonu korumak: Hisse senedi piyasası her an haber akışlarıyla bir kuş gibi, bir oraya bir buraya savrulabiliyor. Bu ortamda sakin kalabilmek ve pozisyonu koruyabilmek çok daha önemli hale geliyor. Haber akışlarının yoğun olduğu zamanlarda, yatırımcılar genellikle fevri davranabiliyor ve piyasanın ruhuna uyarak gereksiz işlemler yapabiliyor. Bu da hem riski artırıyor hem de yatırımcının ekstradan alım-satım komisyonu ödemesine neden olabiliyor. Yatırımcıların sakin davranabilmek için gerekirse piyasayı izlemeye ara vermeleri heyecana kapılmalarını önleyebilir.

-Doğru kaynaklardan bilgi almak: Sosyal medya bir taraftan hiç ulaşılamayacak bilgilere bedava erişimi sağlarken, diğer taraftan yatırımcıları provake edecek bilgi akışına da neden oluyor. Bu nedenle takip edilecek doğru kişilerin seçilmesi, aracı kurumların günlük raporlarının ve şirket değerlemelerinin izlenmesi önem taşıyor.

"Yatırımcılara uzun vadeli alternatif yatırım imkanı tanıyor"

Özlem Bayraktar GÖKŞEN / Rota Portföy Ekonomisti

Halka arzlar; şirketlere, özellikle banka kredilerine ve diğer borçlanma araçlarına ulaşma kapasiteleri azaldığında, yatırımlar ve işletme sermayesinin finansmanında, alternatif bir finansman kaynağı sağlar. Ekonomik aktivitenin sağlıklı ve canlı olduğu, ülkenin makroekonomik dengelerinin doğru oluştuğu dönemlerde, sermaye maliyetinde yaşanan düşüş, halka arzlarda şirketlerin daha yüksek bir değerden halka açılmasına ve şirketlerin yatırımları için daha yüksek miktarda finansman sağlayabilmesine yol açar. Yine halka açılan paylar teminat gösterilerek, şirket için ek finansman imkanı yaratılabilmekte ve halka arz sonucu şirketin mali tablolarında yaşanan düzelme ile ek ve daha düşük maliyetli borçlanma kapasitesi sağlanabilir. Halka arz sonrasında şirketler, SPK ve BIST'in sürekli denetimine tâbi olmakta, finansal tablolarını belirli dönemlerde bağımsız denetim kuruluşlarına denetlettirmekte, yatırımcı ve ortakların gözetimine maruz kalarak daha hızlı bir şekilde kurumsallaşabilmekte ve kurumsal yönetim ilkelerini daha hızlı benimseyebilmektedir. Bunun dışında, halka arz sonucunda artan şeffaflık, denetim ve şirketler hakkında yazılan periyodik raporlar, yine bu şirketlerin tanınırlığını önemli ölçüde artırıyor.

Halka arzlar, yatırımcılara; uzun vadeli alternatif bir yatırım imkanı tanıyor ve sermayenin tabana yayılmasını sağlıyor. Büyük, kârlı kurumsal şirketlerin birincil ve ikincil halka arzları, ülkenin ihtiyacı olan yabancı kurumsal yatırımcı girişinin artmasına olanak sağlıyor, ayrıca yatırımların finasmanı için gerekli tasarruf havuzuna ciddi katkıda bulunuyor. Yine, temeli sağlam ve makul değerleme seviyesinden yapılan halka arzlar yatırımcılara sağladığı orta ve uzun vadeli refah etkisi ile, ekonomik aktiviteye ciddi bir katkı sağlıyor.

"Sermayenin tabana yayılması açısından olumlu"

Hüseyin GÜLER / İnfo Yatırım Kurumsal Finansman Müdür Yardımcısı

Yatırımcı sayısı Ekim 2023 itibarıyla 7,6 milyon gibi rekor seviyelere ulaştı. Hem arz hem de talep tarafında rekorların kırıldığına tanık oluyoruz. İnfo Yatırım olarak bu gelişmeleri sermaye piyasalarının gelişmesi, sermayenin tabana yayılması açısından olumlu değerlendirmekle birlikte, toplumda finansal okuryazarlığın bu gelişmelerle paralel düzeyde ilerlemesi gerektiğini vurguluyoruz. Her zamankinden daha önemli olarak, yatırımcıların yatırım kararlarının fayda ve risklerini özümseyerek yapmalarını sermaye piyasalarının sağlıklı gelişimi, yatırımcıların korunması ve sermaye piyasalarında sağlanan bu olumlu ivmenin devamı açısından kıymetli buluyoruz. Biz İnfo Yatırım olarak Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıldönümünde bu alanda önemli yatırımlar yapıyor, yatırımcıların finansal okuryazarlığına katkıda bulunmak için var gücümüzle çalışıyoruz.

İlk halka arza katılmak, yeni halka açılan bir şirketin hisselerine yatırım yapma fırsatı sağlar. Bize göre talepte bulunurken şu konulara önem verilmelidir:

  • Halka arz edilen şirketin bilgilerine nereden, nasıl ulaşılacağı öğrenilmeli ve izahname ile fiyat tespit raporu dikkatle analiz edilmeli.
  • Halka arz fiyatının nasıl hesaplandığı ve halka arz iskontosuna bakılmalı halka arzın yöntemine, yapısına, elde edilecek kaynağın nasıl değerlendirileceğine ve temettü politikasına bakmakta fayda var.
  • Halka arz edilen şirketin sektöründeki konumu, büyüme ve gelişimine yönelik yatırımları, mali performansı ve istikrarına dikkat etmek gerekir.
  • Halka arzda talep yöntemlerine talepte bulunma ve eşit dağıtıma göre talep girme koşullarına dikkat edilmeli (mükerrer talepte bulunmama)
  • Son dönemde ortaya çıkan halka arzlardaki dolandırıcılık yöntemlerinden uzak durulmalı.

"Halka arzlar ek bir gelir kapısı"

Ömür ERTİRYAKİ / Acar Menkul Değerler Yönetim Kurulu Üyesi

Son dönemlerde halka arzlar inanılmaz bir ilgi görüyor. Bunun bence en büyük iki sebebi var. Birinci sebep, halka arzların büyük çoğunluğunun bireysel yatırımcıya eşit dağıtılması, yatırımcıların yoğun talep göstermesine neden oluyor. Yüksek talep olduğu için kişi başına az lot düşmesi neticesinde, hisse senedi borsada işlem görmeye başladığında beş-altı tavan görüyor. Bu da yatırımcılara çok cazip geliyor. İkinci neden ise, halka arzların ek bir gelir kapısı yaratıyor olması, denilebilir. Özellikle birden fazla hesapla katılanlarda, yüksek gelir sağlanabiliyor. Bu da insanları doğal olarak borsaya yönlendiriyor, halka arzlara talebi çoğaltıyor. Eskiden olsa, halka arza katılan yatırımcılar şirketin sirkülerini okuyup, kârlılık durumlarına, şirketin yatırımlarına, halka arzdan gelecek sermayenin nerelerde kullanıldığına dikkat ederlerdi. Ama son dönemlerde bu algı da değişti. Halka arzlara gösterilen talebin nedeni, kaç tavan olur, ne kadar kazanırım beklentisine dönüşmüş durumda. Dikkat edilmesi gereken en önemli husus halka arzda talebin eşit dağıtım mı, oransal dağıtım mı olduğu. Eğer oransal dağıtım yapılıyorsa daha dikkatli olunması gerekir. Bir diğer husus da son dönemlerdeki halka arzları baz alırsak, ilk günlerde oluşan işlem miktarının azlığına karşın beş-altı tavandan sonra bir anda işlem hacmi artış gösteriyor. Borsanın doğası gereği hiçbir hisse senedi sonsuza kadar yükselemez. Yatırımcılar eğer çok uzun vadeli yatırımcı değillerse kafalarında bir fiyat belirleyip hisselerini satmaları gerekir. Çünkü özellikle faizlerdeki yükseliş trendi devam ederse, borsaya olan ilgi azalır ve piyasalarda düşüş başlayabilir. Bu da ellerindeki karların erimesine sebep olur. O yüzden pozisyon açarlarken her zaman kar-zarar stop seviyelerine dikkat edilmesi gerekir.

"Ödenen fiyat ve potansiyel değer arasındaki farka odaklanın"

Yağız ORAL / Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği Başkanı

Halka arz süreci, çok taraflı kurumlar ile yürütülen kapsamlı bir süreçtir. İlk etapta halka arz için karar alan şirket yönetimi esas sözleşmesinde Sermaye Piyasası Mevzuatına uyum sağlanması amacıyla gerekli değişiklikleri yapmalıdır. Esas sözleşme değişikliğinin şirket genel kurulunda onaylanmasını takiben halka arz yapmaya yetkili bir aracı kurum veya kurumlar ile aracılık sözleşmesi imzalanır. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Borsa İstanbul, MKK ve KAP başvuruları ile beraber şirket mali tablolarını mevzuata uygun olarak hazırlamak ve bağımsız denetim yaptırmak mecburiyetindedir. Son olarak ihraççı şirket ve ihraç edilen paylar hakkında oldukça kapsamlı bir doküman olan 'İzahname' hazırlanır ve SPK onayına sunulur. Kurul onayını takiben halka arz süreci başlar ve Fiyat Tespit Raporu (FTR) yayınlanır. Halka arz edilecek payların satışı talep toplama yöntemi veya borsada satış yöntemi ile gerçekleştirilebilir. Payların satışı tamamlandıktan sonra payların işlem görmeye başlayacağı tarih belirlenir ve halka arz süreci tamamlanmış olur. Halka arza katılan yatırımcıların dikkat etmesi gereken hususlar, aslında hâlihazırda borsada işlem gören şirketlere yapılan yatırımlarda dikkat edilmesi gerekenlerle oldukça benzerdir. Her yatırımda olduğu gibi halka arzlara katılırken de yatırımcıların odak noktası ödenen fiyat ve potansiyel değer arasındaki fark olmalı. Yatırımcıların arz olan şirketin yapısını, faaliyetlerini, sektörünü, mali tablolarını ve finansal durumunu öncelikle detaylı bir şekilde incelemesi gerektiğini söyleyebiliriz. Şirketi incelemek açısından halka arzlarda iki temel doküman bulunmakta, bunlar FTR ve İzahname'dir. Yatırımcılar FTR vasıtasıyla bir yandan şirketin yakın geçmişteki operasyonel ve mali verilerine ulaşma imkânına sahip olurken öte yandan halka arz fiyatının belirlenmesi amacıyla yapılan tahminler ve kullanılan değerleme yöntemleri hakkında detaylı bilgi sahibi olabilirler. İzahname ise çok daha detaylı bir doküman olup arz edilen şirketin künyesi niteliğindedir. Daha detaylı bilgi edinmek isteyen yatırımcılar İzahname üzerinden şirketin tarihçesi, sahiplik yapısı, iş modeli, sektörü, müşteri ve tedarikçi profili, varsa geçmişte yaşadığı hukuki sorunlar ve pek çok benzer konuda da bilgiye ulaşabilirler. Bunun yanında İzahname'de şirketin karşı karşıya kalabileceği riskler de oldukça detaylı bir şekilde listelenmektedir.

"Halka arzlara ilgi devam edecek"

Zeynep AKTAŞ / Finnet Elektronik Yayıncılık Yönetim Kurulu Üyesi

Halka arzlar, yeni yatırımcının borsaya gelmesinde lokomotif rol oynadı. Bugün sokağa çıktığınızda metroda, metrobüste, otobüste, minibüste, restoranda velhasıl kafanızı çevirdiğiniz her yerde halka arz hisselerini taşıyan yatırımcıların diyaloglarına rastlayabiliyorsunuz.

Elbette halka arzları bu kadar gündemde tutan hisselerin getirileri. Hiç uzağa gitmeye de gerek yok. 2023 halka arzlarında ilk işlem gününden bu yana kaybettiren hisse yok. Böylesi bir ortamda yatırımcıların halka arzlara ilgisinin gelişmemesi düşünülemez. Peki, halka arz yatırımcısı nasıl hareket etmeli? Bu noktada kısa sürede elde edilen yüksek kazançların uzun vadede BİST 30 endeksindeki kârlı hisselere yönlendirilmesinin isabetli olacağını düşünüyorum. Zira yatırımcılar kısa vadeli aldıkları hisseleri uzun vadeli yatırım iklimine döndürebilirlerse, uzun vadede kazançları sürdürülebilir kılma imkanına kavuşacaklardır. Halka arz gelirini yatırıma dönüştürecek kârlı hisseler ise, uzun vadeli portföylerde tutulması yerinde bir yaklaşım olacaktır.

Öte yandan halka arzlara bireysel yabancı yatırımcıların da ilgisinde artış gözleniyor. Şüphesiz bu yabancı gerçek kişilerin yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız olması kadar, ülkemizde yaşayan yabancı uyruklu gerçek kişiler olması da mümkün. Neticede halka arzlar, hem yerli hem de yabancı bireysel yatırımcının ilgi odağında.

Gözlenen bir diğer husus da yatırımcıların, halka arzları ayrı bir pazar gibi değerlendiriliyor olması. Bu nedenle ne faizlerin seyri ne yurtdışı kaynaklı gelişmeler bu yöndeki talebi kesmiyor. Kripto parada getiri arayışında olan bir miktar paranın da bu alana kaydığını gözlemek mümkün. Alternatif yüksek bir getiri olmadıkça, halka arzlar ilgi çekmeye devam edecek. Bununla birlikte özellikle borsanın genelini etkileyecek, beklenmedik gelişmelerin halka arzlarda sert dalgalanmalara yol açma ihtimali göz ardı edilmemeli. Şu andaki büyük halka arz rallisinin bir süre daha devam etmesi olası. Henüz ilgideki yükseliş devam ediyor ve trendin sonuna gelinmiş değil. Bu da kazançların daha devam edeceği anlamına geliyor. Bununla birlikte halka arzların doygunluğa ulaşması halinde beraberinde çözülmeyi de getireceği göz ardı edilmemesi gereken bir husus.

"Risk ve getiri ilişkisi doğru orantılıdır"

Tuncay TURŞUCU / Tuncay Turşucu Araştırma ve Danışmanlık Kurucusu

Öncelikle hisse senedi yatırımı, uzun vadeli bir yatırımdır. Uzun vade denildiğinde en az iki yıl ve daha uzun bir süreden bahsediyoruz. Çünkü hisse senedi fiyatı ile şirketlerin finansal performansları arasında kısa vadede korelasyon bazen kaybolabilir, ancak uzun vadede bu korelasyon neredeyse yüzde yüzdür. Başka deyişle uzun vadede öz sermayesi büyüyen, cirosu artan ve kârı yükselen bir firmanın bu dönem sonunda hisse fiyatının yerinde sayması çok zordur. Hisse fiyatı gelişen finansal performansı uzun vadede mutlaka takip eder. Eğer takip etmiyorsa çok iyi bir fırsat oluşmuş demektir zaten. Kısa vadede ise, yani bir yıl ve daha kısa bir vadede, gelişen olaylar, jeopolitik riskler, siyasi riskler nedeniyle oynaklıklar oluşabilir. Risk bizim tanımımızda oynaklık demektir. Yüksek oynaklık, yukarı ve aşağı yönlü, yüksek risk olarak tanımlanır. Bu nedenle borsada yatırım yapan yatırımcıların bu oynaklığa hazır olmaları gerekmektedir. Risk ve getiri ilişkisi doğru orantılıdır. Yani gelecek dönemde yüksek oynaklık bekliyorsanız, piyasadan beklediğiniz getiri de yüksek olmalıdır. Getiri konusu ise bir alternatif arayışına bağlıdır. Bir yatırımdan beklediğiniz getiri, mevcut enflasyon ve mevcut sabit getirili faiz oranlarıyla yakından ilgilidir. Başka deyişle yıllık yüzde 40 mevduat faizi gibi bir alternatifiniz varsa, hisse senedi yatırımından daha fazla getiri beklemelisiniz. Mevduat faizi oynaklık göstermeyen, sıfır riskli bir getiridir. Buna karşın hisse senedi getirisi oynaklık içerir ve faiz getirisinden en az yüzde 50 daha fazla bir getiri beklenmelidir. Mesela yüzde 40 mevduat faizi varsa, borsadan yüzde 60 gibi bir getiri beklenmelidir. Enflasyon ve mevduat düştükçe, borsadan beklenmesi gereken getiride düşecek ve makul seviyelere gelecektir. Mevcut durumda yüksek faizler varken, borsada hisse yatırımı verimsiz olabilir. Uzun vade içinde bu hesap yapılabilir. Gelecek üç yılda beklediğiniz faiz getirisi veya enflasyona göre, hisse senedi yatırımından beklediğiniz getiri önemlidir. İlk yıl verimsiz geçse bile sonraki bir iki yılda çok ciddi getiriler elde edilebilir. Bu getiriye sahip olabilecek, ıskontoya sahip, hikâyesi olan ve değerleme olarak uygun olan şirketlere yatırım yapılmalıdır.

"Likidite sağlamak, halka arzlarda önemli bir neden"

Alper ÇELİK / Ünlü & Co Kurumsal Finansman Direktörü

En sık rastlanan halka arz nedenlerinden birinin, halka arz edilen şirkete yeni sermaye yaratarak, ileriki dönemde planlanan büyümenin finanse edilmesi olduğunu düşünüyoruz. Bunun dışında likidite sağlamak önemli bir neden olarak öne çıkıyor. Mevcut ortakların organize bir piyasada şeffaf olarak oluşan arz ve talebe göre ellerindeki hisseleri satabilir ya da piyasadan satın alabilir olmasının halka arz konusunda bir teşvik yarattığı düşüncesindeyiz. Bir diğer motivasyon olarak da kurumsallaşmayı görüyoruz, özellikle aile şirketlerinin uzun soluklu yaşayabilmesi için kurumsallaşma hayati önem taşıyor. Halka açılarak belli kriterleri yerine getirmek durumunda olan şirketler, profesyonel ve şeffaf bir yönetim yapısıyla birlikte kurum kültürünü geliştirerek kişilere bağımlılığı azaltıyor. Ayrıca yaygın bir tanıtım imkanına kavuşulmasını, şeffaf ve sürekli yatırımcılara hesap verir bir hale gelinmesiyle birlikte kredibilitenin de artmasını, halka arz konusunda karar verirken göz önünde bulundurulan diğer unsurlar arasında sayabiliriz. Halka arz çalışmaları yapılırken Uluslararası Değerleme Standartları (UDS) kılavuzunda yer alan yöntemler kullanılmaktadır. Bunlar Pazar Yaklaşımı, Gelir Yaklaşımı ve Maliyet Yaklaşımı'dır. Pazar Yaklaşımında sıklıkla başvurulan yöntem Borsadaki Kılavuz Emsaller Yöntemidir. Borsalarda işlem gören ve değerlenen Şirketin sektörü ve yapısı ile ilgili benzer yapıda olan yurtiçi ve yurtdışı şirketlerin fiyat / kazanç (F/K), şirket değeri / faiz vergi amortisman öncesi kar (ŞD/FAVÖK) gibi çarpan ortalamaları kullanılarak değerleme gerçekleştirilir. Gelir yaklaşımında en sık kullanılan yöntem İndirgenmiş Nakit Akımları (İNA) analizidir. Burada da şirketin belirli bir dönem için ileriye doğru yaratacağı nakit akışıyla birlikte sonraki dönemler için hesaplanan uç değer, belli bir iskonto oranı ile bugüne indirgenerek değer hesabı yapılır. Değerleme çalışması yapılırken genel olarak birden fazla yöntem kullanılırken, bunlar belirli ağırlıklar ile hesaplamaya katılır ve hesaplanan nihai değere bir halka arz iskontosu uygulanarak halka arz değeri ortaya çıkar.

"Finansal okuryazarlığı artırabilmemiz için herkes seferber olmalı"

Yusuf KADERLİ / Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Nazilli İİBF Muhasebe-Finansman Ana Bilim Dalı Başkanı

Borsada hisse senedi yatırımı yaparken yatırımcıların temel analiz ve teknik yöntemlerini birlikte kullanması gerekiyor. Yatırımcılar borsada işlem gören hisse senetlerinin verilerine Kamuyu Aydınlatma Platformu (KAP) ve veri dağıtım şirketleri aracılığıyla kolaylıkla ulaşabilir. Böylece şirketlerin nitel ve nicel (mali tablo) verilerini kullanarak analiz yapabilirler. Bu sayede, hem iyi hisse senetlerini tespit edebilirler hem de doğru zamanda doğru yerden alıp-satabilme imkanına erişebilirler. Halka arzda ise hisse senedi yatırımı yapan yatırımcıların elindeki en önemli doküman, halka arz izahnamesi ve fiyat tespit raporu. Dolayısıyla yatırımcı kararını aslında temel analiz ile vermiş olur. Çünkü halka arz edilen hisse senedinin geçmiş fiyat verileri olmadığı için teknik analiz yapılamaz. Halka arzın artması ve yaygınlaşmasının sermaye piyasasına en önemli katkısı, borsada işlem gören şirket sayısının artması. Ülkemizde halka arz edilen şirket sayısı, ne yazık ki gelişmiş ülkelere kıyasla halâ çok düşük. Bir diğer katkı ise piyasadaki yatırımcı sayısının artması. Yıllarca 1-1.5 milyon bandında seyreden yatırımcı sayısı, önce enflasyon, ardından da yoğun halka arzların etkisiyle bu rakamın yaklaşık beş katına ulaştı. Ancak burada en büyük problem, halka arzlar yoluyla piyasaya gelen kişilerin önemli bir kısmının oldukça bilinçsiz olmasıdır. Hatta son dönemde halka arza katılan birçok kişi, daha çok hisse senedi alabilmek için konuyla hiç ilgisi olmayan akrabalarına hesap açarak piyasaya girmesini sağladı. Çünkü uzun bir süredir halka arzlardan sonra kısa süre içerisinde fiyatlar, halka arz fiyatının kat be kat üstüne çıktı. Bu durum, son dönemde yapılan birçok halka arzda yatırımcı kalitesi açısından olumsuz etkilere neden olmakta ve sürdürülebilirliği zor. Elbette arzu edilen sermaye piyasalarının nicelik açısından gelişmesine niteliğin de eşlik etmesi. İşte bunun için ülkede finansal okuryazarlığı artırabilmemiz için ilgili herkes seferber olmalı.

BİZE ULAŞIN