Sıkılaşma endişeleri ve tahvil faizlerindeki yükseliş

MB’lerin sıkı duruşlarını uzun süre koruyacaklarına ilişkin yönlendirmeler, faizlerdeki kısıtlayıcı seviyelerin devamına bağlı olarak küresel ekonomilere ait zayıflama endişeleri ve tahvil faizlerindeki yükseliş eğilimi, küresel risk iştahını baskılıyor. Bu durum risk iştahının seyrinde ana belirleyici olmayı sürdürecek.
12.10.2023 14:20 GÜNCELLEME : 12.10.2023 14:20

ONURCAN BAL Eylül ayı toplantısıyla birlikte yayınlanan projeksiyonlarda FED üyelerinin yıl sonuna kadar ek bir faiz artışı daha öngörmeleri, FED'e ilişkin sıkılaşma endişelerini gündemde tutuyor. Küresel çapta merkez bankalarının faiz oranlarının uzun süre yüksek tutacaklarına ilişkin yaptıkları yönlendirmeler, sıkılaşma endişeleri ve artan tahvil ihraçları son haftalarda tahvil faizlerinde yükselişlerin yaşanmasına neden oluyor. ABD 10 yıllık tahvil faizleri geçen hafta yüzde 4.90 bölgesini test etti. ABD 10 yıllıkları 2007 yılından bu yana görülen en yüksek seviyelerdeki seyrini sürdürürken, 30 yıllık tahvil faizleri de son 16 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 5'in üzerini test etti. ABD tahvil faizlerinin seyri küresel risk iştahı açısından yakından takip edilirken, tahvil faizlerindeki yükselişin sadece ABD ile sınırlı olmadığını ve küresel çapta faizlerde yukarı yönlü bir eğilimin öne çıktığını görüyoruz. Bu tarafta Almanya 10 yıllık tahvil faizleri de çarşamba günü 2011 yılından bu yana ilk kez yüzde 3'lerin üzerini test etti. Eylül ayının başından itibaren tahvil faizlerinde yükseliş eğilimi öne çıkarken, özellikle geçen hafta son on yılların en yüksek seviyelerinin görüldüğü tahvil faizleri küresel hisse piyasaları ve emtialar üzerinde baskı oluşturdu. ABD Kongresi'nin federal hükümetin kapanmasını önleyecek ve 2024 mali yılı bütçesi üzerinde anlaşmaya varılması için zaman tanıyacak 45 günlük geçici bütçe tasarısını onaylaması, kapanma endişelerini yatıştırarak küresel hisse piyasalarının geçen haftaya pozitif bir açılışla başlamasına katkı sağladı. Ancak tahvil faizlerindeki yükseliş hisse piyasalarında hafta içerisinde satış ağırlıklı bir fiyatlamanın yaşanmasına neden oldu. Küresel faiz oranlarının uzun süre daha yüksek kalacağı beklentisi ve FED'in şahin duruşunu korumasına bağlı olarak doların küresel çapta değer kazanması ve tahvil faizlerindeki yükseliş emtia cephesinde özellikle ons altında sert satışların yaşanmasına neden oldu. Geçtiğimiz yıllarda güçlü bir destek olarak çalışan 500 günlük üssel ortalamasını (bin 857 dolar) kıran ons altın bin 810 dolar seviyelerini test etti. 500 günlük üssel ortalama aşılmadığı ve üzerinde kalıcılık sağlanamadığı sürece teknik olarak ons altında satış baskısı etkisini sürdürebilir. Tahvil faizlerinin izleyeceği seyir önümüzdeki süreçte hisse piyasaları başta olmak üzere varlık fiyatlamaları ve risk iştahı üzerinde etkili olmaya devam edecektir. Özetleyecek olursak, merkez bankalarının sıkı duruşlarını uzun süre koruyacaklarına ilişkin yönlendirmeler, faiz oranlarındaki kısıtlayıcı seviyelerin devamına bağlı olarak küresel ekonomilere ilişkin zayıflama endişeleri ve tahvil faizlerindeki yükseliş eğilimi küresel risk iştahını baskılama devam ediyor. Önümüzdeki süreçte enflasyon ve istihdam verileri başta olmak üzere ekonomik veri akışları ve merkez bankalarının kararları risk iştahının seyri üzerinde ana belirleyici olmaya devam edecektir.

TARIM DIŞI İSTİHDAM BEKLENTİLERİ AŞTI

Geçen haftanın en önemli ekonomik veri akışını oluşturan ABD'deki tarım dışı istihdam verisi beklentilerin oldukça üzerinde geldi ve istihdam piyasasının gücünü koruyamaya devam ettiğine işaret etti. Tarım dışı istihdam eylül ayında 170 bin olan piyasa beklentisinin oldukça üzerinde 336 bin kişi artış kaydetti. Önceki ay açıklanan istihdam artışı da 187 binden 227 bine revize edildi. İşsizlik oranı yüzde 3.8 olarak korunurken, ortalama saatlik kazançlar aylık bazda yüzde 0,3 olan beklentinin hafif altında yüzde 0,2 oranında artış kaydetti. Ortalama saatlik kazançlardaki yıllık artış yüzde 4.3'ten yüzde 4.2'ye geriledi. Beklentilerin çok üzerinde gelen tarım dışı istihdam verisi sonrasında FED'e yönelik sıkılaşma endişeleri artış kaydederken, ilk fiyatlamalarda tahvil faizleri ve dolarda yükselişler ile hisse piyasaları ve emtialarda satışlar etkili oldu. Ancak günün devam eden bölümünde bu fiyatlamalar kalıcılı olmadı. Güçlü gelen veri sonrasında FED'in yıl sonuna kadar ek bir faiz artışına gitme ihtimali masada kalmaya devam ediyor. Bu hafta çarşamba ve perşembe günü ABD'de açıklanacak eylül ayı enflasyon rakamları son derece kritik olacaktır. Enflasyon görünümü ve yeni haftada da FED üyelerinden gelecek açıklamalar FED'e ilişkin beklentileri şekillendirecektir.

FED ÜYELERİNİN AÇIKLAMALARI ÖN PLANDAYDI

Geçen hafta içerisinde FED üyelerinin açıklamaları, küresel piyasaların yakın takibinde yer aldı. FED üyelerinden gelen açıklamalarda genel olarak faiz oranlarının uzun süre yüksek kalacağı vurgusu öne çıkarken, ek faiz artışı konusunda farklı görüşlerin yer aldığı görüldü. FED'in Denetimden Sorumlu Başkan Yardımcısı Michael Barr, FED'in yeterince kısıtlayıcı faiz oranı seviyesine muhtemelen ulaştığını veya bu seviyeye çok yakın olduğunu öngördü. Cleveland FED Başkanı Loretta Mester, enflasyonun yüzde 2 hedefine ulaştırılması için bu yıl bir kez daha faiz artırmasının muhtemel olduğunu ve ardından faizin bir süre daha yüksek seviyelerde tutması gerekeceğini söyledi. Mester, ekonominin eylül toplantısında olduğu gibi gücünü koruması durumunda faiz artışına gidebileceğini vurguladı. FED Yönetim Kurulu üyesi Michelle Bowman, yüksek enerji fiyatlarından kaynaklanan risklerin sürdüğüne işaret ederek, yüzde 2 hedefine ulaşılması için birden fazla faiz artışının gerekli olabileceğini belirterek diğer üyelere nazaran çok daha şahin bir tavır ortaya koydu. Atlanta FED Başkanı Raphael Bostic, kısıtlayıcı para politikasının enflasyonu yavaşlatmak konusunda destekleyici olduğunu, faiz artırımında ya da indirimi konusunda aceleci olmadığını ve faizlerin uzun bir süre bu seviyelerde kalması gerektiğini ifade etti. San Francisco FED Başkanı Mary Daly, işgücü piyasası ve enflasyonun soğumaya devam etmesi veya finansal koşulların sıkı kalması durumunda politika yapıcıların faiz oranlarını sabit tutabileceklerini ve faiz oranlarının daha fazla artmasına gerek kalmayabileceğini söyledi.

YURTİÇİNDE YILLIK TÜFE YÜZDE 61.53

Yurtiçinde eylül ayı TÜFE rakamı piyasadaki genel beklentilere paralel aylık bazda yüzde 4.75 artış kaydetti ve yıllık TÜFE yüzde 58.94'ten yüzde 61.53 seviyesine yükseldi. Piyasadaki beklentiler TÜFE'nin aylık bazda yüzde 4.80 artması ve yıllık TÜFE'nin de yüzde 61.60 olarak gerçekleşmesi yönündeydi. Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup yüzde 20.16 ile konut olurken, artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 92.48 ile lokanta ve oteller oldu. Çekirdek göstergede de yukarı yönlü seyir etkisini sürdürdü. Yıllık çekirdek TÜFE eylül ayında yüzde 68.93 olarak gerçekleşti. Ağustos ayında çekirdek enflasyon yüzde 64.85 olarak kaydedilmişti. ÜFE rakamları da aylık bazda yüzde 3.40 ve yıllık bazda yüzde 47.44 artış kaydetti. TCMB son dönemdeki toplantılarında enflasyonda yukarı yönlü risklerin sürdüğüne işaret etmişti. Enflasyon sonrasında TCMB'den yapılan değerlendirmede, Türk lirasında yaşanan değer kaybı, ücret artışı ve vergi düzenlemeleri kaynaklı gecikmeli etkilerin zayıfladığı, aylık fiyat artışlarının hizmetler ile alkol-tütün dışında kalan gruplarda yavaşladığı belirtildi.

BİZE ULAŞIN