Merkez bankaları kısıtlayıcı duruşlarını sürdürecek

2024’ün ikinci yarısından önce faiz indirimleri gündeme gelmeyecek ve ikinci yarı itibarıyla kademeli indirimler başlayacaktır. Merkez bankalarının sıkı duruşlarının korunacağına ilişkin yapılan güçlü yönlendirmelerle bu durumun küresel ekonomiler üzerinde baskı oluşturmaya devam edecek olması, son dönemde küresel risk iştahını ve riskli varlıkları baskılayan ana gelişmeler olarak karşımıza çıkıyor.
06.10.2023 15:47 GÜNCELLEME : 06.10.2023 15:47

ONURCAN BAL Eylül ayında gerçekleşen ABD Merkez Bankası (FED), Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve İngiltere Merkez Bankası (BoE) başta olmak üzere büyük merkez bankalarının toplantılarından çıkan ana mesaj, faiz artırım döngüsünün sonuna yaklaşıldığı ancak faiz oranlarındaki yüksek seyrin ve kısıtlayıcı duruşun uzun süre devam edeceği yönlendirmesiydi. Son dönemdeki yazılarımızda merkez bankalarının artık faiz artışlarının sonuna geldiğimizi ancak bundan sonraki asıl konunun faizlerin ne kadar uzun süre yüksek tutulacağına ilişkin değerlendirmeler olacağını vurgulamıştık. 2024 yılının ikinci yarısından önce faiz indirimlerinin gündeme gelmeyeceğini ve 2024 yılının ikinci yarısı itibarıyla kademeli indirimlerin başlayacağını değerlendiriyoruz. Merkez bankalarının sıkı duruşlarının korunacağına ilişkin yapılan güçlü yönlendirmeler ile bu durumun küresel ekonomiler üzerinde baskı oluşturmaya devam edecek olması, son dönemde küresel risk iştahını ve riskli varlıkları baskılayan ana gelişmeler olarak karşımıza çıkıyor. FED toplantısında yayınlanan projeksiyonlarda yıl sonuna kadar bir faiz artışına daha işaret edilirken, gelecek yıllar için de medyan faiz beklentilerinin yukarı revize edilmesi doların küresel çapta değer kazanmasına katkı sağladı. Geçen hafta FED üyelerinden gelen şahin tonlu açıklamalar da ön plandaydı. FED'e ilişkin sıkılaşma endişelerine ek olarak ABD'de artan tahvil ihracı ile petrol fiyatlarında arz koşullarındaki sıkılaşma ve talebin genel olarak gücünü korumasına bağlı olarak son haftalarda yaşanan güçlü yükselişlerin gündemde tuttuğu enflasyonist risklerin etkisiyle tahvil faizlerinde yükseliş eğilimi de etkisini sürdürüyor. ABD 10 yıllık tahvil faizleri geçen hafta yüzde 4.68 seviyesini test ederken, tahvil faizlerindeki mevcut seviyeler de risk alma iştahı ve riskli varlıklar üzerinde baskı oluşturuyor. Faiz artırım döngüsünün sonuna gelinmesine karşın faiz oranlarının uzun bir süre yüksek seviyelerini koruyacağı, miktarsal sıkılaşma adımlarının devam ettiği ve küresel ekonomilerdeki yavaşlama eğilimi dikkate alındığında yılın son çeyreğinde hisse piyasalarında dalgalı bir seyirle birlikte zayıf görünümün etkisini sürdürebileceğini düşünüyoruz. Bu noktada yılın üçüncü çeyreğinde şirket kârlarının performansı hisse piyasalarının seyri üzerinde kısa vadede etkili olacaktır. Petrol fiyatlarında yüksek seyrin etkisini sürdürmesi, enflasyonist baskıları yeniden ön plana çıkararak merkez bankaları açısından zorlu bir sürece de neden olabilir. ABD ekonomisi bu yıl beklentilerin çok ötesinde güçlü bir görünüm ortaya koyarken, son dönemde istihdam piyasasındaki soğuma, ücret artışlarındaki yavaşlama, konut sektöründe artan faiz oranlarının hissedilen baskısı ve tüketici harcamalarındaki yavaşlama beklentileri 2024 yılında ABD ekonomisinde olası resesyon endişelerinin gündemde kalmasına neden olacaktır. Ekonomik veri akışları ve merkez bankalarının yönlendirmeleri risk iştahı ve fiyatlamalar üzerinde ana belirleyici olmaya devam edecektir.

ABD'DE OLASI KAPANMA VE ÇİN'DEKİ GAYRİMENKUL SEKTÖRÜ

Merkez bankaları ve enflasyon kaynaklı endişelerin yanında geçen hafta küresel piyasaların yakından takip ettiği önemli gelişmelerin arasında ABD'de federal hükümetin olası kapanma riski ile Çin'de gayrimenkul sektörüne ilişkin artan endişeler yer aldı. ABD'de yeni mali yıl başlangıcı olan 1 Ekim'e kadar bütçenin onaylanamaması ve geçiçi bir bütçe de çıkartılamaması durumunda, federal hükümetin kapandığı bir süreci yaşayacağız. Bütçenin onaylanmaması durumunda harcama yetkisini kaybeden federal hükümet, hayati hizmetler dışındaki tüm faaliyetlerine ara vermek zorunda kalıyor. Geçmiş yıllarda federal hükümetin geçici kapanmaları yaşadığını ancak bu sürecin hızlı bir şekilde çözüldüğünü gördük. Mevcut durumda ABD Kongre'sinin Demokratların kontrolündeki Senato ile Cumhuriyetçilerin yönetimindeki Temsilciler Meclisi arasında bölünmüş olması ve Cumhuriyetçilerin bütçeyi onaylamak için ortaya koydukları taleplerinin kabul görmesinin zorluğu bütçe konusunda anlaşma umutlarını azaltıyor. Üç büyük derecelendirme kurumu içinde ABD'ye en yüksek notu veren tek kurum olan Moody's olası hükümet kapanmasının not için negatif olacağı konusunda uyarıda bulundu. Cuma günü itibarıyla bütçe görüşmelerinde somut bir ilerleme sağlanamazken, geçici bir bütçe konusunda da anlaşma sağlanamazsa federal hükümetin kapanmasına bağlı olarak Moody's'ten gelebilecek olası bir not indirimi ile kapanmanın süresine bağlı olarak ABD ekonomisine ilişkin endişelerin artması, piyasalarda oynaklığı ve baskıyı artırabilir.

Borç krizindeki Çinli gayrimenkul şirketi Evergrande'nin ödemelerini düzenlemek üzere yeni borç tahvili çıkarmasına izin verilmemesinin ardından iştiraki olan Hengda şirketi, 4 milyar yuan'lık (547 milyon dolar) tahvilde 25 Eylül tarihli anapara ve faiz ödemesini yapamadı. Söz konusu gelişmelerin ardından Evergrande şirketinin hisse fiyatı, yaklaşık yüzde 25 değer kaybetti. Hafta içerisinde borç krizindeki gayrimenkul şirketi Evergrande'nin kurucusu Hui Ka Yan'ın polis gözetimine alındığına ilişkin haber akışları öne çıkarken, bu haberler sonrasında şirket hisseleri Hong Kong'da işleme kapatıldı. Şirket Hong Kong Borsası'na yaptığı bildirimde, Hui'nin adli makamlarca tedbir altında tutulduğunu doğruladı. Son günlerde yaşanan gelişmeler şirkete ilişkin temerrüt riskini artırdı. Çin'in en büyük gayrimenkul geliştirme şirketleri içerisinde yer alan Evergrande'nin iflasının başka iflasları da tetikleyebileceğinden ve yayılma etkisiyle küresel çapta mali bir türbülans yaratmasından endişe ediliyor.

PMI İLE ABD'DE TARIM DIŞI İSTİHDAM TAKİP EDİLECEK

Küresel çapta ana risk başlıkları gündemdeki yerini korurken, yeni haftada küresel çapta açıklanacak imalat ve hizmet PMI rakamlarının performansı küresel ekonomilerin gidişatına ilişkin fikir verecektir. 2 Ekim Pazartesi günü yurtiçinde ve küresel çapta eylül ayı imalat PMI rakamları, 4 Ekim Çarşamba günü de küresel çapta hizmet PMI rakamları açıklanacaktır. İmalat sektöründe son aylarda eşik değer olan 50 seviyesinin altında zayıf bir görünüm takip edilirken, hizmet PMI'daki yavaşlama emareleri de dikkat çekiyor. Yeni haftanın kuşkusuz en önemli veri akışını ise ABD tarım dışı istihdam raporu oluşturacaktır. Son aylarda ABD'de istihdam piyasasında soğuma işaretleri izlenirken, eylül ayı tarım dışı istihdam verisinin performansı ve ortalama saatlik kazançlarındaki genel gidişat FED'in sıkılaşma adımları konusunda belirleyici olacaktır. İstihdam piyasasında soğumanın devam etmesi halinde FED'in kasım ayı toplantısını pas geçebileceği beklentileri güç kazanacaktır. Ekonomik verilerin yanında hafta içerisinde Fed üyelerinin konuşmaları ve verecekleri mesajlar da yakından takip edilecektir.

BİZE ULAŞIN