ZEYNEP CANDAN AKTAŞ Artmakta olan döviz fiyatları, BES havuzundaki birikimleri yarım trilyonun üstüne taşıdı. BES birikimleri rakam olarak büyük görünse de başka ülkelerle kıyaslamalar Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'daki (GSYH) oranı ile yapılıyor. Böylelikle bireysel emeklilik sisteminin büyüklüğü, diğer ülkelerdeki GSYH'daki oranına bakılarak değerlendiriliyor. Bizim emeklilik sistemimiz büyümeye devam etse de aslında oransal olarak yıllardır gayrı safi yurtiçi hasılanın yüzde 3-4'ü seviyelerinde seyrediyor. Halbuki Hollanda, İzlanda, İsviçre, Avustralya, İngiltere, ABD gibi ülkelerde bireysel emeklilik birikimlerinin toplamı onların gayrı safi yurt içi hasılalarının yüzde 100'ün üzerinde bulunuyor. Bütün çaba bireysel emeklilik sisteminin daha da büyümesi ve ilk etapta gayrı safi yurt içi hasılanın yüzde 10'una ulaşması yönünde.
VARLIK DAĞILIMI
BES katılımcıları altın başta olmak üzere döviz cinsinden değerlenen varlıklara yatırım yaparak enflasyona karşı kendilerince önlemini alıyor. Yandaki tabloya bakıldığında bireysel emeklilik sistemi aracılığıyla yatırım yapılan BES havuzunun yaklaşık yarısına yakınının (yüzde 49.32) döviz cinsinden değerlenen varlıklardan oluştuğu izleniyor. Kıymetli madenler başta olmak üzere kamu dış borçlanma araçları, özel sektör dış borçlanma araçları, yurtdışı borsalarda işlem gören yabancı menkul kıymetler ve yabancı para cinsinden mevduat/katılım hesapları gibi varlıklar dolar/TL paritesindeki hareketlerden etkileniyor. Son günlerde paritenin yukarı yönde hareketi bu varlıkların da Türk Lirası cinsinden değer kazanmasına neden oluyor. Borsa da yükselişe eşlik edince BES havuzundaki varlıkların toplamı 8 Haziran 2023 itibarıyla 500 milyarı yani yarım trilyonu aştı.
HAVUZUN RİSKLERİ
Halihazırda, hızlanan dolar/TL paritesi BES havuzundaki varlıkların değerini artırıyor gibi görünüyor. İlk etapta BES havuzunda döviz cinsinden değerlenen varlıkların getirisini artırıyor gibi görünse de oluşabilecek enflasyon, birikimler üzerinde en büyük riski oluşturuyor. Bu değer artışı BES katılımcılarını, yatırımcılar sevindiriyor. 'Kazanıyoruz' gibi hissetmelerine neden oluyor. Ancak hemen arkasından gelen fiyat artışları, satın alma gücünü zayıflatarak hem gelirlerin hem de birikimlerin enflasyon tarafından kemirilmesine neden oluyor.
Diğer yandan seçim ertesinde yükselmeye başlayan borsa, Türk Lirası bazında neredeyse yüzde 30 getiri sağladı. Ancak dolar bazındaki yükseliş yüzde 10 seviyesinde. Buradan da BES havuzundaki hisse senetleri TL cinsinden değerleniyor gibi görünse de reel getiri üretmekte zorlanıyor, denilebilir.
Havuzdaki 86 milyar civarındaki Türk Lirası cinsinden borçlanma aracı stoku, faizlerin düşüşüyle geçen aylarda ciddi getiri sağlamıştı. Ancak olası bir faiz artışı durumunda, BES havuzundaki kamu ve özel sektör borçlanma araçlarında değer düşüşü meydana gelebileceğinden burada potansiyel bir riskten söz edilebilir. TL cinsinden değerlenen kamu ve özel sektör borçlanma araçlarının yarısına yakını devlet katkısı fonlarının portföylerinde bulunuyor. Geri kalanı da borçlanma araçları fonları ve standart fonlar başta olmak üzere, para piyasası fonları ve değişken fonların portföylerinde yer alıyor.
GELECEK POTANSİYELİ
BES havuzunun olası risklerinin başında gelen enflasyon konusu içinizi karartmış olabilir. Gelin biraz da olumlu tarafından bakalım. Birincisi ve en önemlisi sistem büyümeye devam ediyor. Katılımcıların sisteme aktardığı her katkı payı için devlet de yüzde 30 veriyor. BES sayesinde hiç birikim yapamayacak olan veya bugün-yarın diyerek erteleyenler, düzenli birikim yapma olanağı buluyor.
İkinci olarak başlangıçta aşırı temkinli bir risk algısına sahip olan BES katılımcılarının nispeten riskli bir portföy yapısına doğru geçtikleri izleniyor. Uzun yıllar boyunca ağırlıklı olarak sabit getirili varlıklara yatırım yapan katılımcılar, son iki-üç yıllık dönemde hisse senedi varlıklarını artırıyor. Bunun bir nedeni devlet katkısı fonlarının portföylerine almak zorunda olduğu yüzde 30'luk hisse senedi olsa da katılımcıların finansal okuryazarlık ve piyasayı anlama çabaları artıyor.
Üçüncü olarak sistemde sürekli biriken hisse senedi varlığı, volatilitenin azalmasına ve daha öngörülebilir bir piyasa yapısının oluşmasına katkı sağlıyor. Sistemde hisse senedi biriktikçe piyasanın derinliği artıyor ve piyasadaki dalga boyları kısalıyor. Daha çok katılımcının portföyünde hisse senedi tercih etmeye başlaması bu açıdan olumlu.
Son olarak da bireysel emeklilik sistemine katılımın artması bireysel birikimlerin artmasına ve hızla yaşlanan toplumumuzda yaşam standartlarının korunmasına katkıda bulunacaktır. Halihazırda sistemden emekli olanların aldığı ortalama birikim tutarı 200 bin lirayı aşıyor. Tabii ki bu tutarlar henüz bütün bir emeklilik sürecini finanse etmek için yeterli değil. Ancak hem sistemin gideceği daha çok yolu, hem de sisteme yatırılan katkı paylarının giderek artacağı düşünüldüğüne, önümüzdeki dönemlerde emeklilikte alınacak birikimler de yükselecektir.