ONURCAN BALABD hükümetinin borçlarını ödemesi amacıyla ödünç alabileceği para miktarının üst sınırı için kullanılan "borç limiti ya da borç tavanı" piyasaların ana gündem maddesi olarak karşımıza çıkıyor. ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, borç limitine ilişkin ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy'ye yönelik bir mektup kaleme alarak, son federal vergi tahsilatlarının incelenmesinin ardından Kongre'nin borç limitini artırmaması durumunda, hükümetin yükümlülüklerini haziran başında yerine getiremeyebileceklerini ifade etti. ABD'de demokratlar ile cumhuriyetçiler arasında harcamaların azaltılmasına yönelik tartışmalar nedeniyle borç limitinin artırılması konusunda şu ana kadar bir ilerleme sağlanamadı. ABD'de federal hükümetin 31,4 trilyon dolarlık borç limitine ulaşarak nakit sıkıntısı çekmesine bir aydan az süre kalırken, borç tavanına yönelik süreç de piyasaların yakın takibinde yer alıyor. ABD Başkanı Biden, geçen hafta salı günü Senato ve Kongre liderleriyle bir araya gelirken, bu görüşmeden somut bir sonuç çıkmadı. ABD Başkanı Joe Biden, ABD'nin temerrüde düşmesi durumunda tüm dünyanın başının derde gireceği uyarısında bulundu. ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, Kongre'nin borç limitini yükseltmemesi halinde ABD'nin faturalarını ödeyemeyeceğine vurgu yaparak, ekonomik felaketten kaçınmak için borç limitinin yükseltilmesi gerektiğini ifade etti. Kurumlardan da borç tavanının yükseltilememesinin küresel ekonomiler ve piyasalar açısından ciddi etkileri olacağına dair uyarılar ön plana çıktı. ABD en son 2011 yılında borç tavanını yükseltme konusunda anlaşmaya varamamış ve kısa bir süreliğine temerrüde düşmüştü. ABD'de 2011'de yaşanan borç tavanı tartışması; ABD borsaları başta olmak üzere küresel piyasaları, emtia fiyatlarını ve gelişen piyasa para birimlerini olumsuz etkilemişti. Borç tavanı tartışmalarının yaşandığı 26 Temmuz 2011 ve 19 Ağustos 2011 arasında S&P500 Endeksi yüzde 16 değer kaybederken, ABD Hazine tahvil faizleri 90 baz puanları bulan düşüşler kaydetmişti.
Küresel çapta gündemdeki resesyon endişeleri ve bölgesel bankalara yönelik devam eden hassasiyete ek olarak borç limiti konusundaki belirsizlik risk iştahını baskılayan bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor. Eğer ABD'de borç tavanı yükseltilemez ve bir temerrüt durumu yaşanacak olursa bu durumun küresel piyasalarda ciddi bir türbülansa neden olabileceğini düşünüyoruz. Bu nedenle borç tavanına ilişkin sürecin yakından takip edilmesi ve haziran ayı yaklaştıkça borç tavanının yükseltilememesi durumunda piyasalarda oynaklığın ve stresin artış kaydedebileceği dikkate alınmalıdır.
ABD'DE ENFLASYON RAKAMLARI AÇIKLANDI
Geçen haftanın en önemli ekonomik veri akışını ABD'deki enflasyon rakamları oluşturdu. ABD'de çarşamba günü açıklanan nisan ayı TÜFE rakamı beklentilere paralel bir şekilde aylık bazda yüzde 0,4 oranında artış kaydederken, yıllık TÜFE yüzde 4.9 olarak açıklandı Çekirdek enflasyon ise ılımlı bir geri çekilmeyle yıllık bazda yüzde 5.6'dan yüzde 5.5 oranına geriledi. Düşen enerji maliyetleri ve tedarik koşullarındaki iyileşmenin katkısıyla ABD'de nisan ayı ÜFE verisi yıllık bazda yüzde 2.3 seviyesine geriledi. ABD'de açıklanan enflasyon rakamlarında ılımlı bir yavaşlama gözlenirken, enflasyon görünümünün FED'in faiz artışlarına ara vermesine imkân tanıdığını değerlendiriyoruz. Mayıs ayındaki 25 baz puanlık faiz artışının ardından FED'in sıkılaşma döngüsünün sonuna gelindiği ve bundan sonraki süreçte FED'in veri odaklı bir yaklaşımla beklemeye geçeceği kanısındayız. Ancak piyasaların öngördüğü şekilde ilerleyen aylarda erken bir faiz indirim ihtimalini zayıf buluyoruz. Ciddi bir ekonomik zayıflama veya bankacılık kaynaklı ek riskler yaşanmazsa FED'in erken bir faiz indirimine gitmeyeceği kanısındayız. Ek olarak borç limiti konusundaki gelişmeler FED'in kararları üzerinde de etkili olabilir. Olası bir temerrüt durumu ve ekonomik faaliyetlerdeki bozulma ekonomiyi desteklemeye yönelik Fed üzerindeki baskıyı artırabilir.
İNGİLTERE MERKEZ BANKASI'NDAN 25 BAZ PUAN FAİZ ARTIRIMI
İngiltere Merkez Bankası (BoE), perşembe günü gerçekleşen toplantısında genel beklentilerle uyumlu olarak 25 baz puan faiz artırımına giderek politika faizini yüzde 4.25 seviyesinden yüzde 4.50 seviyesine çıkardı. Karar yediye karşı iki oyla alındı. İki üye, İngiltere Merkez Bankası'nın politika faizini yüzde 4.25 seviyesinde tutması yönünde oy kullandı. İngiltere'de son dönemde açıklanan enflasyon rakamları yukarı yönlü sürpriz yaparak çift hanelerdeki seyrini sürdürürken, enflasyonist baskıların kontrol altına alınması için BoE'nin sıkılaşma döngüsünü sürdürmesi öngörülüyordu. Politika faizini 2008'den bu yana en yüksek seviyeye çıkaran BoE, enflasyonist baskıların sürmesi halinde ilave artışlara ihtiyaç duyulabileceğini belirtti. İngiltere Merkez Bankası Başkanı Bailey, altı ay önce ülkede 2024'e kadar sürebilecek en uzun resesyonu beklediklerini ancak Kasım 2022'den beri enerji fiyatlarının önemli ölçüde düştüğünü aktardı. Bailey, enerji fiyatlarının normalleşmesiyle ülkede artık resesyon beklemediklerini ve ılımlı bir büyüme görüleceğini belirtti. BoE Başkanı Bailey, İngiltere'de faiz oranlarının şu anda tepe noktaya yakın olduğunu umduğunu ve faiz artışlarının enflasyon zayıfladığı sürece sona erebileceğini söyledi. Ancak şartların gerektirmesi halinde faiz artışlarının sürebileceğini de vurguladı. Özetle, küresel çapta birçok merkez bankası faiz artış döngüsünün sonlandırmış ya da sonuna gelmiş durumda. Önümüzdeki süreçte, enflasyon başta olmak üzere ekonomik veri akışları ve küresel ekonomilerin genel performansına bağlı şekillenen resesyon endişeleri küresel risk iştahını ve fiyatlamaları şekillendirecektir.