Zorlu koşullara rağmen ‘büyüdük’

Türkiye ekonomisi 2022’nin son çeyreğinde yüzde 3.5, 2022 yılında yüzde 5.6 büyüdü. Türkiye ekonomisinin kesintisiz büyüme süreci 10 çeyrektir devam etti. 2022’de kişi başına GSYH 10 bin 655 dolar oldu. Depremlerin etkisinin yılın ilk yarısında büyüme hızını aşağı çekmesi bekleniyor…
09.03.2023 12:45 GÜNCELLEME : 10.03.2023 00:00

PARA ANKARA/ HÜLYA GENÇ SERTKAYA Türkiye ekonomisi 2022 yılının dördüncü çeyreğinde yüzde 3.5, 2022 yılı genelinde yüzde 5.6 büyüyerek beklentilerin üzerinde bir performans gösterdi. Böylece Türkiye ekonomisinin kesintisiz büyüme süreci 10 çeyrek kesintisiz devam etti. 2023-2025 dönemlerini kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) hedefi ve genel beklenti yüzde 5 büyüme şeklindeydi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi bir önceki çeyreğe göre yüzde 0.9 arttı. Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) 2022'de yüzde 107 artarak 15 trilyon 6 milyar 574 milyon TL oldu. GSYH, 2022 yılı cari fiyatlarla ABD doları bazında 905.5 milyar dolar düzeyinde gerçekleşerek, 2014'ten bu yana en yüksek büyüklüğe işaret etti. 2023'te deprem kaynaklı risklerin büyüme tahminleri üzerinde aşağı yönlü ağır bastığını belirten ekonomistler, depremin ilk çeyrekte ekonomik aktiviteye yansımasını netleştirmek açısından öncü göstergelerin bir süre daha takip edilmesi gerektiğine işaret etti. Ekonomistler, milli gelirde payı yüzde 10 civarında olan deprem bölgesinin başta imalat sanayi olmak üzere tüm sektörlere olan katkısının Şubat'tan itibaren ne ölçüde ve ne süre azalacağının bu yıl büyümede öngörülen yavaşlamanın boyutu açısından belirleyici olacağına işaret etti.

"İLK ÇEYREK BÜYÜMEDE İVME KAYBI OLASI…"

Depremin ardından ilk çeyrekte büyümenin ivme kaybetmesinin olası olduğunu vurgulayan İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurullah Gür, ancak uygun ve koordineli ekonomi politikalarıyla destekleme yapılabilirse 2023'ün ikinci yarısında bu kayıpların telafi edilebileceğini kaydetti. Depremin konut stoku ve iktisadi aktivite üzerindeki etkilerini azaltarak şehirleri ihya etmek için kamu harcamalarında artış yaşanacağını dile getiren Gür, "Bu durumda kamunun tüketim ve yatırım harcamalarının 2023'te büyümeye daha fazla katkı vermesi beklenir. Tarım, depremin olumsuz etkilerini daha fazla hissedecektir. Hizmet sektöründe ise depremden kaynaklı olarak dönemsel bir hız kaybı yaşanabilir. Yeniden inşa ve kentsel dönüşüm faaliyetlerindeki artışla inşaat sektöründe yatırımlar artacaktır" dedi.

Prof. Dr. Üstün Dikeç, milli gelirdeki payı yüzde 10 olan depremin etkilediği 11 ilde tekstil ve sanayi sektörlerindeki daralmaların milli gelire katkıyı azaltacağını, ancak depremin zararlarını gidermek için alınacak önlemlerle bu sektörlerde üretimin artacağına dikkat çekti. Dikeç, gayrimenkul, inşaat, beyaz eşya ile ev donanım sektörlerindeki artışların milli geliri artıracağını vurguladı.

EKONOMİYİ TÜKETİM BÜYÜTTÜ

Yılın son çeyreğinde ve 2022 yılı tamamında büyümeyi tetikleyen vatandaşın tüketim harcamaları oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerindeki 2022 yılının son çeyreğinde zincirlenmiş hacim endeksine göre; yıllık bazda yerleşik hanehalklarının tüketim harcamaları yüzde 16.1, devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 9, gayrisafi sabit sermaye oluşumu (yatırımlar) yüzde 2.6 arttı. 2022 yılı genelinde ise yıllık bazda vatandaşın tüketimi yüzde 19.7 artarken, hane halkı tüketim harcamalarının GSYH içindeki payı yüzde 57.5 oldu. Mal ve hizmet ihracatı yılın son çeyreğinde yüzde 3.3 daralırken, ithalatı yüzde 10.2 arttı. 2022 yılı genelinde ise mal ve hizmet ihracatı yüzde 9.1, ithalatı yüzde 7.9 büyüdü.

NET DIŞ TİCARET BÜYÜMEYİ 3.1 PUAN AŞAĞI ÇEKTİ

Prof. Dr. Üstün Dikeç, küresel boyutta pandemi, tedarik zincirlerindeki aksaklıklar, Rusya-Ukrayna savaşı, enerji, kuraklık ve gıda krizine rağmen Türkiye'nin GSYH'sının, 2022 yılında 2021'e göre yüzde 5.6 artığını vurgulayarak, ortalama yüzde 65 civarında artan TÜFE, son yıllarda ülke ihracatındaki olumlu artışlar ve iç talepteki yükselişin bu artışını desteklediğini kaydetti. 2022'de Türkiye için genelde öngörülen ortalama yüzde 5'lik büyümenin üzerinde bir performans gerçekleşmesini her şeye rağmen başarı olarak değerlendiren Prof. Dr. Dikeç, orta vadeli planlarda ön görülen sürdürebilir büyümenin gerçekleştirilmesinin ihracat ve üretime ağırlık verilmesine ve öncelikle fiyat istikrarının sağlanmasına bağlı olduğunu kaydetti. Dikeç'in açıklamalarına göre yılın son çeyreğinde hane halkı tüketimi 10.4 puan, kamu tüketimi 1.2 puan, toplam tüketim 11.2 puan büyümeyi yukarı, yatırımlar 0.6 puan, net ihracat 3.1 puan, stoklar 5.6 puan aşağı çekti.

EN BÜYÜK KATKI FİNANSTAN

GSYH'yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2022'de bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; finans ve sigorta faaliyetleri toplam katma değeri yüzde 21.8, hizmet faaliyetleri yüzde 11.7, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri yüzde 9.9, gayrimenkul faaliyetleri yüzde 4.3, sanayi yüzde 3.3 ve tarım sektörü yüzde 0.6 arttı. İnşaat sektörü ise yüzde 8.4 azaldı. Yılın son çeyreğinde de büyümeye en çok katkıyı finans ve sigorta faaliyetleri verdi. Yıllık bazda finans ve sigorta faaliyetleri toplam katma değeri yüzde13.4, hizmet faaliyetleri yüzde 8.6, gayrimenkul faaliyetleri yüzde 4.8, inşaat sektörü yüzde 2 arttı. Sanayi sektörü katma değeri yüzde 3, tarım sektörü katma değeri yüzde 0.3 azaldı. Prof. Dr. Dikeç, büyümeye yılın son seyreğinde finans ve sigorta faaliyetlerinin 21.8, hizmet faaliyetlerinin 21.4 puan, tarımın 0.6 puan, sanayinin 3.3 puan yukarı yönlü, inşaat sektörünün 8.4 puan aşağı çektiğini kaydetti.

İşgücü ödemeleri 2022'de yıllık 82.7 artarken, net işletme artığı/karma gelir yüzde 115.2 arış gösterdi. İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı 2021'de yüzde 30.1 iken bu oran 2022'de yüzde 26.5 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise yüzde 52.5'ten yüzde 54.5'e yükseldi.

İHRACATTA DEPREM ETKİSİ

Kahramanmaraş merkezli deprem felaketi, 2023 yılı Şubat ayı ihracatını olumsuz etkiledi. Şubat'ta Türkiye'nin ihracatı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6.4 azalışla 18.6 milyar dolar oldu. Gümrük kapıları verilerine göre depremin vurduğu illerden özellikle Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya'da ihracatta önemli ölçüde gerileme yaşandı. Ticaret Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre aylık tahminlerde yaşanan sapmalar ve il bazlı düşüşler dikkate alındığında, deprem nedeniyle Şubat ayı ihracatında doğrudan 1.5 milyar dolarlık bir aşağı yönlü etki olduğu değerlendirildi. 2022 Şubat'a göre dış talebin nispeten zayıf seyri ve euro-dolar paritesinin düşük gerçekleşmesi de ihracatı aşağı yönlü etkiledi. Parite sebebiyle Türkiye'nin ihracatı 2023 Şubat'ta 529.2 milyon dolar daha az gerçekleşti. Şubat'ta Türkiye'nin ithalatı yüzde 10.6 artışla 30.8 milyar dolar olurken, dış ticaret açığı yüzde 52.8 artışla 12.2 milyar dolara ulaştı. Bu dönemde, ihracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 71.4'den yüzde 60.5'e geriledi. Yılın ilk iki ayında ihracat yüzde 1.5 artışla 38 milyar dolar, ithalat yüzde 15.6 artışla 64.4 milyar dolar, dış ticaret açığı yüzde 44.7 artarak 26.4 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. 30.8 milyar dolarlık Şubat ayı ithalatının yüzde 22'si enerji ithalatı kaynaklı gerçekleşti. Ayrıca ithalattaki artış önemli oranda işlenmemiş altın ithalatından kaynaklandı. Bu dönemde altın ithalatı 3.7 milyar dolar artarak 4.1 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

EN ÇOK İHRACAT OTOMOTİVDEN

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre otomotiv, 2.6 milyar dolarla Şubat'ta en çok ihracat yapan sektör oldu. Kimya sektörü 2.3 milyar dolarla ikinci, hazır giyim ve konfeksiyon sektörü 1.6 milyar dolarla üçüncü oldu. TİM Başkanı Mustafa Gültepe, depremden daha az etkilenen Gaziantep ve Adana gibi illerde üretimin devam ettiğini belirterek, "Kahramanmaraş, Adıyaman ve Malatya'da ise çarklar dönmeye başladı. Ramazan bayramından sonra kapasitenin yüzde 60'a çıkacağını öngörüyorum" dedi.

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Murat Çetinkaya, 2023 Şubat ihracatındaki gerilemenin büyük ölçüde depremlerin etkisini yansıttığını vurgulayarak, "Depremlerin ekonomik faaliyet üzerindeki daraltıcı etkisini verilerden izleyebilmeye başladık. Ocak'ta da yıllık bazda ihracatın ithalatı karşılama oranı 5.6 puan azalmıştı. Bu veri ise bizlere Şubat depremleri öncesinde de makroekonomik bozulmalara bağlı olarak üretim ve ihracatta yaşanan sıkıntıları ifade ediyor" dedi.

YILLIK TÜFE YÜZDE 55.18'E GERİLEDİ

Tüketici fiyat endeksi Şubat'ta aylık yüzde 3.15 artarken, yıllık enflasyonu bir önceki aya göre 2.50 puan azalışla yüzde 55.18 oldu. TÜİK'ten yapılan açıklamada yaşanan deprem felaketi nedeniyle 2023 Şubat'ta Gaziantep, Malatya ve Hatay bölge müdürlüklerine bağlı olan illerde "alan fiyatları" derlenemediği belirtilerek, öte yandan bu üç bölge müdürlüğüne bağlı illerde "işyeri barkod tarama verileri" ve veri kazıma yöntemiyle internetten derlenen fiyat verilerinin kullanımına ise devam edildiği vurgulandı. Yurtiçi üretici fiyat endeksi Şubat'ta aylık yüzde 1.56 artarken, yıllık enflasyonu 9.85 puan azalarak yüzde 76.61 düzeyinde gerçekleşti.

"YAPISAL POLİTİKALARA DAHA FAZLA AĞIRLIK VERİLMELİ"

Prof. Dr. Nurullah GÜR / İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi

2021'de yüzde 11.4 büyüyerek salgının olumsuz etkilerinden çabuk sıyrılmıştık. Bu hızlı toparlanmanın ardından 2022'de gelen yüzde 5.6'lık büyüme oldukça kıymetli. Bu başarıyı göz ardı etmeyelim. Zira son 10-15 yıllık ortama rakamlarının üzerinde gelen bu büyümeyi; Rusya-Ukrayna Savaşı, artan küresel faiz oranları ve küresel resesyon endişelerinin cirit attığı zorlu dış koşullara rağmen gerçekleştirdik. Büyüme rakamının kendisi tatmin edici düzeyde olsa da büyümenin kaynaklarına dair gelişmeler, tam anlamıyla istediğimiz ve hedeflediğimiz gibi değil. Harcama kalemlerinin katkıları açısından baktığımızda 2021'de daha dengeli bir büyüme söz konusuydu. Dengeli büyümeyi 2022'de sürdüremedik. Yatırımlar ve net ihracatın büyümeye katkıları pozitif kalsa da yılın ikinci yarısı itibarıyla bu kalemlerden gelen katkılarda kayda değer oranda gerileme yaşandı. Büyümeyi çok büyük oranda tüketim harcamaları sürükledi. Büyümenin kaynaklarına yönelik bundan sonrası için en büyük ev ödevimiz; yatırımlar ve net ihracatın katkısını istikrarlı olarak pozitif ve makul derecede yüksek tutmayı başarmak olmalı. Üretim ekonomisini katma değerli biçimde güçlendirmek ve orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürün gruplarında ihracatı artırmak gibi yeni ekonomi modelinde yer alan uzun vadeli hedeflere ulaşabilmemiz için yapısal politikalara daha fazla ağırlık vermemiz gerekiyor.

"YILLIK TÜFE SON 12 AYIN EN DÜŞÜK SEVİYESİNDE"

Prof. Dr. Murat ÇETİNKAYA / Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi

2022 yılının dördüncü çeyreğinde tüketime dayalı bir büyüme performansı ortaya koyduk. 2022 genelinde olumsuz konjonktüre rağmen pozitif büyüme performansı göstermemiz oldukça önemli. Yıl genelinde inşaat dışında tüm ana sektörler de büyümeye olumlu yönde katkı sağladı. Büyüme rakamlarında en dikkat çekici nokta, büyümenin topluma yansıyıp yansımadığını gösteren işgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değerdeki payı 2021'de yüzde 30.1 iken bu oran 2022'de yüzde 26.5 seviyesine gerilemesi, gelir adaleti açısından dikkat edilmesi gereken oldukça önemli bir husus. TÜFE Şubat'ta yüzde 55.18 ile son 12 ayın en düşük seviyesi iken, aylık yüzde 3.15 oldu. Yıllık artış baz etkisine bağlı olarak düşmeye devam ediyor, aylıkta ise artış söz konusu. Önümüzdeki aylarda baz etkisiyle yüzde 40'lara gelebilir, deprem ve konjonktür etkisiyle yıl sonu yüzde 60 enflasyonla kapatabilirsek iyi olur diye düşünüyorum. ÜFE tarafında hızlı bir düşüş var. Bu düşüş devam ederse TÜFE'ye geçişkenliği azalacak olumlu bir katkı sağlayacak.

"İNŞAAT SEKTÖRÜNDEKİ CANLANMA BÜYÜMEYE KATKI SAĞLAYACAK"

Doç. Dr. Savaş ERDOĞAN / Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi

Özellikle TCMB'nin faiz oranlarındaki indiriminden sonra başlayan finans ve sigortacılık kesiminin karlılıklarındaki artışlar, büyümenin temel kalemi olmaya devam ediyor. Hizmetler sektöründe finans sektörüne bağlı büyüme, paradan para kazancının üst seviyede olduğunun göstergesi. Sağlıklı ve istikrarlı bir büyümeye işaret etmiyor. 6 Şubat'ta meydana gelen deprem felaketinin; 2023 yılının büyüme rakamlarında 1-2 puanlık bir sınırlama yapacağı, yine finans sektörü öncülüğünde büyümenin geleceği, buna karşılık tarım ve sanayi sektörünün büyümeye çok fazla katkı sağlamayacağı anlaşılıyor. Ayrıca deprem bölgelerinin yeniden inşasıyla inşaat sektöründe yaşanacak canlanmalardan dolayı, 2023 yılı içerisinde büyümeye, bu sektörün olumlu katkılar sağlayacağı düşünülüyor. Dış ticaret rakamları, özellikle ihracat ve ithalat değer endeksleri ithalata konu olan mal/hizmetlerin daha pahalıya, ihracata konu olan mal/hizmetlerin ise daha ucuza satıldığına işaret ediyor. Ayrıca stoklardaki hızlı erimelerden dolayı, ulusal paranın yabancı paralar karşısındaki değersiz olması şu an için bize olumlu yansımıyor. Çünkü stoklardaki erimeler, ihracata konu olan mal/hizmetlerin pahalı ithal girdiye bağlı olarak yeniden üretilmesi anlamı taşıyor. Bu nedenle dış ticaret açığının hala büyümeye devam edeceği öngörülüyor.

"ÖZEL TÜKETİMİN BÜYÜMEYE KATKISI 10.4 PUAN"

Ayşe ÖZDEN / A&T Bank Baş Ekonomisti

Türkiye ekonomisi, 2022 yılında yüzde 5.6'lık büyüme performansıyla yüzde 5 tahminimizi geride bıraktı Son çeyrekte (iç talepte) özel tüketimin büyümeye katkısı 10.4 puan olurken kamu tüketiminin büyümeye katkısı hızlanarak 1.2 puan ile 2018 sonrası en yüksek seviye oldu. Yatırımlar TL'deki yatay seyir ve düşük faizlerden yararlanarak büyümeye katkı vermeye devam etti. Önümüzdeki dönem kurun değer kaybetmesi ve oynaklığının artması durumunda özel sektör yatırımlarının büyümeye katkısının azalacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla 2023 büyüme cephesinde aşağı yönlü riskleri göz ardı etmemek gerek. Yılın son çeyreğinde eritilen stoklar, büyümeyi 5.6 puan ve net ihracat da 3.1 puan aşağı çekti. Dış talebin daraltıcı etkisi, dengeli ve sürdürülebilir büyüme hedefi açısından risk oluşturmaya devam ediyor. Dış ticaretin katkısının 2023'te de devam edip etmeyeceği, bundan sonrası için yanıt arayan en önemli soru. Depremin Türkiye ekonomisi üzerinde etkisi ile ilgili anlamlı bir tahmin yapmak için erken olsa da yaptığımız ilk değerlendirme ve hesaplamalara göre depremin Türkiye ekonomisi büyümesine etkisinin negatif 1-1.5 puan civarında olmasını bekliyoruz. Önümüzdeki süreçte hem maliye politikasındaki genişleme hem de uzun vadeli enflasyon beklentilerine paralel yüzde 3 olan 2023 yılı büyüme tahminimizi aşağı yönde revize edeceğiz.

KİŞİ BAŞINA GSYH 10 BİN 655 DOLAR

TÜİK verilerine göre 2022 yılında kişi başı GSYH cari fiyatlarla 176 bin 589 TL, ABD doları olarak 10 bin 655 dolar oldu. 2018'de 10 bin doların altına inen kişi başına GSYH, 2020'de 8 bin 600 dolar seviyesine kadar gerilemiş, 2021'de 9 bin 592 dolar düzeyinde gerçekleşmişti.

Bu arada 2022 yılının ilk üç çeyreğinde revizyona giden TÜİK, her çeyrekte 0.1 puanlık yukarı yönlü güncelleme yaptı. Buna göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak Türkiye ekonomisi 2022 yılının birinci çeyreğinde yüzde 7.6, ikinci çeyreğinde yüzde 7.8, üçüncü çeyreğinde yüzde 4 büyüdü.

EYT İÇİN BAŞVURU SÜRECİ BAŞLADI

Milyonların beklediği emeklilikte yaşa takılanlarla (EYT) ilgili düzenleme 3 Mart itibarıyla yürürlüğe girerken, başvuru süreci başladı. Emeklilik başvuruları, e-Devlet üzerinden veya Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) yapılabilecek. EYT düzenlemesinden, 8 Eylül 1999 ve öncesinde işe girenler yararlanacak. EYT'de herhangi bir yaş sınırı uygulanmayacak. Yaş dışında prim günü ve sigortalılık süresi şartlarını taşıyanlar aylık alabilecek. Emekli olduktan sonra aynı iş yerinde 30 gün içerisinde tekrar işe başlayan çalışanlar için yüzde 5 destek primi verilecek. Toplamda 5 milyon çalışanı etkileyen düzenlemeye göre 2023 yılında 2 milyon 250 bin kişi emekli olabilecek. 5 bin 500 TL'nin altında maaş olmayacak.

BİZE ULAŞIN