Resesyon endişeleri yeniden arttı

ABD cephesinde ocak ayı PMI verileri, resesyon endişelerinin yeniden artış kaydettiği mevcut konjonktürde fiyatlamalar açısından önemli olacak. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi yılın ilk çeyreğinde; merkez bankalarının devam eden faiz artışları, resesyon korkuları ve kış aylarında gözlenebilecek vaka artışlarıyla risk iştahı zaman zaman baskı altında kalabilir ve piyasalarda dalgalı bir seyir etkili olabilir.
26.01.2023 15:34 GÜNCELLEME : 27.01.2023 00:01

ONURCAN BAL ABD'de son dönemde ücret artış hızındaki yavaşlama, hizmet PMI rakamındaki sert düşüş ve enflasyonda süregelen yumuşama emareleri, FED'in şahin duruşunu sürdüreceğine ilişkin endişelerin yatışmasına katkı sağladı. ABD'de enflasyonda gözlenen düşüş eğilimi ve FED'in daha ılımlı faiz artışlarına gideceğine dair beklentiler, Kovid kısıtlamalarının ve karantinaların kaldırılmasıyla Çin ekonomisinin beklenenden daha erken açılması ile ılımlı geçen kış koşullarının etkisiyle enerji krizi endişelerinin geride kalması da geçtiğimiz haftalarda küresel çapta resesyon endişelerini hafifleten gelişmeler oldu. Tüm bu gelişmelerle küresel risk iştahı ocak ayının ilk yarısında güç kazanırken, başta hisse piyasaları olmak üzere riskli varlıklarda da yukarı yönlü bir seyir etkili oldu. Ocak ayının ilk yarısında yaşanan yükselişlerle 1988'den beri en iyi yıl başlangıcını yapan küresel hisse piyasalarında geçen hafta ortasından itibaren ise yeniden satışlar öne çıktı. ABD'de çarşamba günü açıklanan aralık ayı ÜFE verisi aylık bazda yüzde 0.5 düşüş kaydederken, bu veri Nisan 2020'den beri kaydedilen en büyük düşüş oldu. Böylece yıllık ÜFE yüzde 7.3'ten yüzde 6.2'ye geriledi. Piyasadaki beklentiler, ABD'de ÜFE'nin aylık yüzde 0.1 düşmesi ve yıllık ÜFE'nin yüzde 6.8 olarak gerçekleşmesi yönündeydi. Aynı gün açıklanan perakende satış rakamları da beklentilerin üzerinde bir düşüş kaydetti. ABD'de açıklanan ÜFE ve perakende satış rakamları küresel çapta yeniden resesyon endişelerini artırdı. Toparlayacak olursak, küresel çapta resesyon endişeleri gündemdeki yerini ve önemini korumaya devam ederken, özellikle ABD'de açıklanan ÜFE verisi sonrasında yeniden artış kaydeden resesyon endişeleri küresel risk iştahı üzerinde baskı oluşturdu. Yeni haftada 24 Ocak Salı günü küresel çapta açıklanacak ocak ayı öncü PMI rakamları yakından takip edilecektir. Özellikle ABD cephesinde son aylarda PMI verilerindeki yavaşlama dikkat çekerken, ocak ayı PMI verileri resesyon endişelerinin yeniden artış kaydettiği mevcut konjonktürde fiyatlamalar açısından önemli olacaktır. Daha önceki yazılarımızda da ifade ettiğimiz gibi yılın ilk çeyreğinde; merkez bankalarının devam eden faiz artışları, resesyon korkuları ve kış aylarında gözlenebilecek vaka artışları gibi gelişmelerle risk iştahının zaman zaman baskı altında kalabileceği ve piyasalarda dalgalı bir seyrin etkili olabileceği görüşümüzü koruyoruz. Yeni yılın ikinci çeyreğinde merkez bankalarının faiz artış döngülerini sonlandırması ve resesyon endişelerinin sindirilmesiyle birlikte 2023 yılının ikinci yarısından itibaren küresel risk iştahı ve riskli varlıklarda daha anlamlı bir toparlanma yaşanmasını bekliyoruz.

MERKEZ BANKALARININ KARARLARI

Yukarıda da özetlediğimiz gibi ABD'de enflasyon verilerindeki yavaşlamanın ve ekonomide gözlenen soğuma emarelerinin FED'in faiz artış temposunu yavaşlatmak için gerekli alanı sağlayabileceğini değerlendiriyoruz. Önceki hafta açıklanan ve yıllık bazda yüzde 6.5 seviyesine gerileyen TÜFE rakamı, geçen hafta beklentinin üzerinde düşüş kaydeden ÜFE verisi ve hizmet cephesindeki yavaşlama halihazırda FED'in daha ılımlı hareket edeceği beklentilerini güçlendirmiş durumda. Son gelişmeler ışığında FED üyelerinden gelen açıklamalarda da faiz artış hızının düşürülmesinin dile getirildiği görülüyor. Piyasalardaki beklentilerde şubat ve mart ayı için 25 baz puanlık faiz artırımları fiyatlanırken, mart ayında faiz oranlarında değişim olmayabileceğine ilişkin beklentilerin de olduğu takip ediliyor. Açıkçası bu tarafta piyasalarda oluşan iyimserliği bir miktar abartılı buluyoruz. FED'in şubat ve mart aylarında 25 baz puanlık faiz artırımına gideceğini hatta Fed üyelerinin açıklamalarını dikkate aldığımızda mayıs ayı için de 25 baz puan faiz artırımının masada olduğunu değerlendiriyoruz. Önümüzdeki süreçte enflasyon ve ekonomik veri akışları FED'in aksiyonları üzerinde belirleyici olacaktır. Biz mayıs ayındaki 25 baz puanlık faiz artırımıyla FED'in faiz artış döngüsünü tamamlayacağını değerlendirirken, piyasada mart sonu için fiyatlamalar güç kazanmış durumda. Geçen hafta Euro Bölgesi'nde açıklanan aralık ayı TÜFE verisinde zirvelerden düşüş eğilimi devam etti. Euro Bölgesi'nde yıllık TÜFE aralık ayında yüzde 10.1 seviyesinden yüzde 9.2 seviyesine geriledi. Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) geçtiğimiz dönemde verdiği mesajları dikkate aldığımızda şubat ayında 50 baz puanlık bir faiz artırımına gideceğini değerlendiriyoruz. ECB Başkanı Christine Lagarde, geçen haftaki konuşmasında Euro Bölgesi'nde enflasyonun hâlâ çok yüksek olduğunu ve faiz artışlarında verilere bağlı kalarak istikrarlı şekilde devam edeceklerini belirtti. ECB'ye yönelik piyasadaki genel beklentiler şubat ve mart toplantılarında 50'şer baz puanlık, mayıs ayında 25 baz puanlık faiz artışı yapması yönünde şekilleniyor. Yılın ilk yarısının sonuna doğru ECB'nin de faiz artırım döngüsünü sonlandıracağı kanısındayız. İngiltere'de geçen hafta açıklanan TÜFE verisi ikinci ayda da düşüşünü sürdürdü ancak faiz artışlarına ve ekonomik aktivitedeki yavaşlamaya rağmen çift hanede kalmaya devam etti. İngiltere'de yıllık TÜFE aralık ayında yüzde 10.7 seviyesinden yüzde 10.5 seviyesine geriledi. Bu görünüm altında İngiltere Merkez Bankası (BoE) da bir süre daha sıkı duruşunu ve faiz artışlarını sürdürecektir. Özetle, önümüzdeki süreçte FED başta olmak üzere merkez bankalarına yönelik beklentiler ve ekonomik veri akışları, risk iştahını ve fiyatlamaları şekillendirmeye devam edecektir. Özellikle şubat ayı toplantıları ve verilecek mesajlar son derece kritik olacaktır.

TCMB, FAİZ ORANLARINDA DEĞİŞİME GİTMEDİ

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB,) yılın ilk toplantısında piyasa beklentilerine paralel faiz oranlarında bir değişime gitmedi ve politika faizini yüzde 9 olarak korudu. TCMB karar metninde sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın güçlendirilmesi için uygulanan bütüncül politikaların desteğiyle enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşmeler görülmeye başlandığını ifade etti. Azalan dış talebin toplam talep koşulları ve üretim üzerindeki etkilerinin yakından izlendiğini belirten TCMB küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin daha da arttığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi ile arz ve yatırım kapasitesindeki yapısal kazanımların sürekliliği açısından finansal koşulların destekleyici olmasının kritik önem taşıdığına vurgu yaptı. TCMB, geçen toplantıda karar metninde yer verdiği mevcut politika faizinin yeterli olduğu ifadesini bu toplantıdaki karar metninde kullanmadı. Kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması yakından takip edildiğini söyleyen TCMB, 2023 Yılı Para Politikası ve Liralaşma metninde belirttiği üzere, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçların kararlılıkla kullanılmaya devam edeceğini ve fonlama kanalları başta olmak üzere tüm politika araç setini liralaşma hedefleriyle uyumlu hale getireceğini ifade etti.

BIST-100 Endeksi'nde toparlanma çabası

Ocak ayının ilk yarısında sert satışların yaşandığı ve görünümün önemli ölçüde zayıflama kaydettiği BIST-100 Endeksi'nde önceki haftanın ikinci yarısında gözlenen toparlanma eğilimi geçen hafta içerisinde de devam etti. Yaşanan sert satışlarla 4.601 seviyesini test eden ve önceki haftayı 4.985 seviyesinden kapatan endeks geçen haftaya güçlü bir yükselişle başladı. Haftanın ilk işlem gününde 5.078 fibo seviyesi üzerinde kapanış gerçekleştiren endekste hafta içerisinde etkisini sürdüren toparlanma eğilimiyle birlikte 5.500'li seviyeler test edildi. Ocak ayının son bölümü itibariyle başlayacak ve mart ayının ilk yarısında sona erecek olan 2022/4Ç finansal sonuç açıklama dönemi içerisinde güçlü gelen şirket kârlarının endeksi desteklemeye devam edebileceğini değerlendiriyoruz. Finansal sonuçlar öncesinde endekste volatilitenin önceki haftalara kıyasla azalarak da olsa devam edebileceğini ancak bu taraftaki olası geri çekilmelerin bilanço beklentileri güçlü olan şirketler için yeni bir alım fırsatı oluşturabileceği kanısındayız. Endekste yükseliş eğiliminin korunması ve 5.550 seviyesi üzerinde tutunma sağlanması halinde 5.610 ve tarihi zirvenin bulunduğu 5.704,83 seviyesi direnç olarak önem kazanacaktır. Zirvenin aşılması halinde yükselişlerin yeni bir ivme kazanacağı endekste finansal sonuçlarla birlikte 6.000 seviyesinin telaffuz edilebileceği kanısındayız. Finansal sonuç dönemi öncesinde endekste yeniden düzeltmelerin etkili olması ve 5.400 seviyesinin altına sarkılması halinde ise 5.300 – 5.200 aralığı ilk destek bölgesi olup, bu bölge altında 5.123 – 5.078 ve 5.000 seviyeleri destek olarak izlenebilir. 5.000 puan altında satışların derinleştiği görülebilir.

BİZE ULAŞIN