ONURCAN BAL Artan endişelere bağlı olarak geçen hafta, küresel risk iştahı baskı altında kaldı. Enflasyon rakamının ardından ABD borsalarında satışlar derinleşirken, ABD endekslerinde geçtiğimiz salı günü 2020 Haziran'dan bu yana en kötü günlük performans kaydedildi. TÜFE'nin beklentilerin üzerinde gelmesiyle birlikte dolar, küresel çapta yeniden değer kazandı. ABD iki yıllık tahvil getirisi, 30 yıllık tahvil getirisinin üzerine çıkarak 22 yılın en ters eğrisine işaret etti. Getiri eğrisindeki negatif eğim, ABD ekonomisine dair sert iniş endişelerini ve resesyon korkularını ön planda tutuyor. Dünya genelinde yüksek seyreden enflasyon, merkez bankalarının enflasyonu kontrol altına alabilmek için agresif faiz artırımları, küresel çaptaki resesyon endişeleri, Avrupa'daki enerji krizi ve Çin'de zaman zaman gündeme gelen kapanmalar ile Çin ekonomisine dair zayıflayan beklentiler ana risk başlıkları olarak gündemdeki yerini ve önemini korumaya devam ediyor. 2022 yılının genelinde olduğu gibi yılın son çeyreğinde de merkez bankalarının hamleleri ve ekonomik veri akışları küresel risk iştahını ve fiyatlamaları şekillendirmeye devam edecektir. Artan resesyon endişelerine rağmen agresif faiz artırımlarının sürdüren merkez bankaları ve sıkılaşan likidite koşulları yılın kalan bölümünde de risk iştahı üzerinde baskı oluşturmaya devam edebilir. Zaman zaman küresel piyasalarda toparlanma çabası gözlense de risk başlıklarında anlamlı bir iyileşme görmeden bu taraftaki yükselişlerin tepki mahiyetinde kalabileceğine ilişkin görüşümüzü koruyoruz.
KÜRESEL PİYASALARIN GÖZÜ FED TOPLANTISINDA
Geçen hafta ABD enflasyon verisi sonrasında baskı altında kalan küresel piyasaların bu hafta gözü 21 Eylül Çarşamba günü sona erecek FED toplantısında olacaktır. Hatırlanacak olursa FED Başkanı Powell'ın Jackson Hole'deki konuşmasında verdiği şahin tondaki mesajlar ve son haftalarda FED üyelerinden gelen güçlü sıkılaşma mesajlarıyla birlikte FED'in eylül ayında 75 baz puan faiz artırımına gidebileceği değerlendiriliyordu. Ancak geçen hafta ABD'de beklentilerin üzerinde gelen enflasyon verisi sonrasında FED'in bu toplantısında 100 baz puanlık bir faiz artırımını gündeme alabileceği ihtimali de konuşulmaya başlandı. Piyasalar halen daha ağırlıklı olarak 75 baz puan faiz artırımına gidileceğini öngörse de 100 baz puanlık artırım ihtimali düşük de olsa beklentiler içerisinde kalmaya devam ediyor. FED toplantısında kadar küresel piyasalarda kararsız bir fiyatlama etkili olabilir. FED'in faiz artırım büyüklüğüne göre piyasalarda yön şekillenecektir. Aynı zamanda eylül ayı toplantısında yayınlanacak ileriye yönelik projeksiyonlar ve FED Başkanı Powell'ın açıklamaları da oldukça kritik olacaktır. Şahin tondaki vurguların öne çıkması ve 75 baz puandan daha yüksek bir faiz artırımının söz konusun olması durumunda küresel hisse piyasaları başta olmak üzere riskli varlıklarda ciddi bir satış dalgasının yaşanabileceği ve dolardaki değer kazanımlarının güç kazanabileceğini değerlendiriyoruz. 75 baz puanlık bir faiz artırımı büyük oranda fiyatlamaların içerisinde yer alırken, FED'in 75 baz puanlık faiz artırımına gitmesi durumunda ise yayınlanacak projeksiyonlar ve Powell'ın açıklamalarından piyasaların öne çıkaracağı mesajlar fiyatlamaları belirleyecektir.
ENERJİ KRİZİNE ÇÖZÜM ARAYIŞLARI SÜRÜYOR
Son dönemdeki yazılarımızda ele aldığımız bu konuda fazla detaya girmeden kısaca toparlayacak olursak; enerji fiyatlarındaki artışın enflasyonist baskıları beraberinde getirmesi, artan yaşam maliyetlerinin satın alma gücünü baskılaması, artan üretim maliyetleri nedeniyle bazı fabrikaların üretime ara vermesi gibi gelişmeler ilerleyen süreçte Euro Bölgesi'nde resesyonist bir süreci beraberinde getirebilir. Enerji kriziyle başa çıkmak için Avrupa Birliği enerji bakanları son dönemde bir araya gelerek bu konuda çözüm arayışı içerisinde çalışıyorlar. Son gelişmelere baktığımızda; AB ülkeleri, AB Komisyonu'na düşük maliyetli elektrik üreticilerinin gelirlerinin sınırlandırılmasını, fosil yakıt firmalarından katkı alınmasını, doğal gaza tavan fiyat uygulanmasını, elektrik talebinin düşürülmesini ve enerji şirketlerine likidite sağlanmasını içeren yasal düzenleme hazırlama görevi verdi. Aynı zamanda Avrupa Birliği'nin elektrik tüketimini azaltmayı ve enerji firmalarının aşırı kazançlarını vergilendirmeyi içeren acil bir tedbir paketi hazırlığı içerisinde olduğu haberleri öne çıkıyor. Avrupa Birliği'nin enerji kriziyle mücadele kapsamında atacağı adımlar ve ilerleyen süreçte enerji kaynaklı yaşanabilecek sıkıntıların Avrupa ülkeleri üzerinde etkileri yakından izlenmeye ve fiyatlamalar üzerinde etkili olmaya devam edecektir. Enerji kaynaklı sorunlar ve ilerleyen süreçte Euro Bölgesi'nde yaşanabilecek bir resesyon euro üzerindeki baskının devam etmesine neden olabilecektir.
TCMB'NİN FAİZ KARARI TAKİP EDİLECEK
Yeni haftada yurtdışında FED ve BoE toplantılarının yanında yurtiçinde, 22 Eylül Perşembe günü Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) eylül ayı Para Politikası Toplantısı gerçekleşecektir. Hatırlanacak olursa, son toplantında piyasa beklentilerinin aksine sürpriz bir faiz indirimine giden TCMB'nin bu toplantıdaki kararı oldukça kritik olacaktır. Son toplantıda üçüncü çeyreğe ilişkin öncü göstergelerin iktisadi faaliyette bir miktar ivme kaybına işaret ettiğini belirterek 100 baz puan faiz indirimine giden TCMB'nin büyüme odaklı bir yaklaşımı benimsediği görülüyor. Avrupa ekonomilerine dair artan resesyon beklentileri ve yurtiçinde açıklanan sanayi üretimindeki daralmayı dikkate aldığımızda TCMB'nin bu toplantısında büyümeyi desteklemeye yönelik ek bir adım atıp atmayacağı piyasaların odağında yer alacaktır. Piyasadaki beklentiler, faiz oranlarında bir değişim olmayacağı ile 100 baz puanlık bir faiz indirimi daha gelebileceği yönünde ikiye ayrılmış durumda. Açık bir iletişimin kurulmaması nedeniyle konsensus bir beklentinin oluşmadığı TCMB toplantısında büyümeyi desteklemek adına ek bir faiz indirimine gidilmesi, Türk Lirası üzerindeki baskıyı artırabilir. Böyle bir senaryoda enflasyon beklentilerindeki bozulmanın devam ettiği ve kasım ayı başında yüzde 90'lı seviyelerde zirve yapmasını beklediğimiz TÜFE enflasyonunda çok daha yüksek (belki üç haneli) seviyeleri gündeme geldiği görülebilir. Faiz oranlarında değişime gidilmemesi durumunda ilk fiyatlamalardaki volatilite dışında kararın piyasalar üzerindeki etkisinin sınırlı olacağını değerlendiriyoruz.
BIST-100 Endeksi'nde düzeltmeler gündeme geldi
Geçen hafta küresel risk iştahındaki zayıflama ve son haftalardaki tarihi yükselişlerin ardından bankacılık sektöründe yaşanan sert düzeltme hareketleri, BIST-100 Endeksi'nde de satıcılı bir seyri beraberinde getirdi. Tavan fiyatlamaların ardından taban fiyatlamalara konu olan ve oldukça sert fiyatlamaların yaşandığı bankacılık sektöründeki fiyatlamalar önümüzdeki günlerde de yakından takip edilecektir. Geçen hafta salı gününden sonra ağırlıklı olarak satıcılı bir seyrin etkili olduğu BIST-100 Endeksi haftayı yüzde 4.09 oranında kayıpla 3.377,33 puandan tamamladı. Geçen haftayı ağustos başından bu yana takip ettiğimiz yükseliş kanalı altında tamamlayan endekste bankacılık sektöründeki fiyatlamalar ve merkez bankalarının kararları ile küresel risk iştahının seyri fiyatlamalar üzerinde etkili olacaktır. Endekste satıcılı seyrin devamında 3.277 ve 3.203 seviyeleri izlenecek ilk destek noktalarıdır. 3.203 fibo seviyesi altında 3.125 ve fibo trend dönüş çizgisine denk gelen 3.045 seviyeleri destek olarak önem kazanacaktır. Endekste toparlanma çabasının gözlenmesi halinde ise ilk olarak 3.399 – 3.494 ve hafta başında 3.512 seviyesinden geçecek olan yükseliş kanalının alt bandı direnç olarak izlenecektir. Yükseliş kanalı içerisine dönülmeden yaşanabilecek yükselişlerin tepki mahiyetinde kalabileceği dikkate alınmalıdır. Kanal içerisinde dönülmesi halinde ise 3.600 – 3.650 ve tarihi zirvenin bulunduğu 3.715 seviyeleri direnç konumunda bulunmaktadır. Son dönemde yaşanan satışlarla zayıflayan teknik görünüm, sert fiyat hareketleri ve gün içi yüksek seyreden volatilite nedeniyle endekse karşı mevcut durumda temkinli yaklaşılması yararlı olacaktır.