TALHA APAK 1985 yılında uygulanmaya başlanan KDV sistemi üzerinden 36 yıl geçti. Yıllar itibarıyla yaşanan birçok sorun çözüme kavuşturulmuş olmasına rağmen, özellikle KDV iadelerinde uygulamada yaşanan bazı sorunlar gündemdeki yerini koruyor. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) başta KDV iade sistemi olmak üzere teknolojik altyapısını geliştirerek, KDV İadesi Risk Analizi (KDVİRA) projesini uygulamaya koymuş ve birçok sorunu çözme başarısı göstermiş bulunuyor. Ocak/2010 vergilendirme döneminden bu yana uygulanmakta olan KDVİRA sistemi ile KDV İadesi Kontrol Raporları üretilmeye başlanılmıştır. Gelir İdaresi, uygulamada yaşanan sorunları da dikkatte alarak sistemi sık sık güncelleyerek projeye devam etmektedir.
KDVİRA SİSTEMİ NEDİR?
Sistem; iade hakkı doğuran işlemlerde mükelleflerin iade-mahsup taleplerine ilişkin listelerini, İnternet Vergi Dairesi üzerinden göndermesini ve bu listeler esas alınarak vergi dairelerince vaktiyle manuel olarak yapılan ve oldukça uzun zaman alan kontrol ve analizlerin tamamına yakınının, iade listelerinin büyüklüğüne bakılmaksızın, otomatik olarak yapılıp iade talebini sonuçlandıracak olan vergi dairesine rapor edilmesini kapsayan bir uygulamadır. Amaç, KDV iadelerinin doğru ve hızlı bir şekilde yapılması için gerekli olan kontrol ve analizlerin elektronik ortamda yapılmasını sağlayarak ilave finansman ihtiyacını azaltmaktadır. Sistemin başlıca avantajları ve sağladığı kolaylıklar aşağıdaki gibi sıralanabilir;
- İade işlemlerinin tamamlanabilmesi için ibraz edilmesi gereken bilgi ve belgelerin vergi dairesi tarafından kontrol edilmesi ve iade talebinin haklılığının ve doğruluğunun anlaşılması sağlanmaktadır. Vergi dairesi tarafından yapılan işlemlerde, sadece iade talep eden mükellef değil, bu mükellefin mal veya hizmet aldığı ya da sattığı mükelleflere yönelik bilgilerin de kontrol edilmesi sağlanmaktadır.
- Diğer kurumlardan alınan gümrük beyannameleri, yatırım teşvik belgesi, taşınmaz alış-satış bilgileri ile teminat mektubu gibi birçok bilgi de çapraz olarak kontrol edilmekte, milyonlarca verinin elektronik olarak analiz edilmesi, iade süreçlerindeki insan unsuru kaynaklı hata unsurunu ortadan kaldırdığı gibi uygulama birliğini de temini sağlanmaktadır.
- İade sürecinde İnternet Vergi Dairesi, e-YMM uygulaması, İade Takip Sistemi, Sahte Belge Risk Analiz Programı ile Riskli İade Takip ve Analiz Programı gibi uygulamalarla da tam entegrasyon sağlanmaktadır.
- 2010 yılından bu yana iade talep eden mükelleflere 19 milyara yakın haksız KDV iadesinin yapılması engellenmiş. Haksız iade işlemleri nedeniyle 2021 yılında 90.2 milyon vergi tarh edilmiş ve 163.4 milyon TL ceza kesilmişken, beyanname üzerinden de 74.8 milyon TL vergi tahakkuk ettirilmiş.
BAZI SORUNLAR DEVAM EDİYOR
KDVİRA sisteminin uygulanmasında birçok sorun çözülmüş olmasına rağmen, KDV iade taleplerinde en önemli engelleyici veya zorlaştırıcı unsur, alt firmalarda görülen sorunların devam etmesidir. KDV Genel Uygulama Tebliği ile bu konuda bir ölçüde yumuşama sağlanmış olmakla beraber alt firma sorunları, KDV iadesi talep eden düzgün mükellefleri uygulamada olumsuz etkilemeye devam ediyor. Burada, bazı vergi dairelerinin alt firma sorunları konusunda tebliğe aykırı veya farklı uygulamalarıyla da karşılaşılmaktadır. Konu hakkında uygulamada çözüm bekleyen iki önemli sorun öne çıkmaktadır.
- Mal veya hizmet tedarik edilen alt firma sahte belge düzenlemekle suçlanıyor olsa dahi, alıcı konumundaki mükellef işlemin gerçekliğini ispat ettiği takdirde indirim (dolayısıyla iade) hakkını koruyabilmesi gerekirken, vergi daireleri ispata rağmen iadenin bu kısmını reddetme şeklinde uygulama yapılmaktadır. Alt firmanın altındaki veya daha altlarındaki firmalarda görülen olumsuzluklar bu firma ile KDV iadesi isteyen firma arasında ilişki bulunduğu ortaya konulmadığı sürece KDV iade talebini etkilememesi gerektiği halde vergi daireleri KDV iadesi isteyen mükellefleri işlem gerçekliğini ispata veya iadenin bu kısmından vazgeçmenin talep edilmesi hak kaybına yol açmaktadır.
- Müteselsil sorumluluk durumunun bulunduğu hallerde vergi daireleri ve inceleme elemanları, tebliğin ilgili bölümündeki usulleri dikkatte almamaları nedeniyle alıcı durumundaki mükellefin KDV indirimini yok sayan bir anlayışla bu mükellefleri indirim (dolayısıyla iade) haklarından vazgeçme durumunda bırakmak veya bu mükelleflere usulsüz şekilde cezalı KDV tarhiyatı yapılmasına sebep olmaktadır. Bu durumda, mükelleflerin özel esaslara (Kod) alınması sonucu, ihtilafların çoğu yargıya taşınmakta ve çoğunlukla da mükelleflerin lehine sonuçlanmakta olan bu ihtilaflar zaman kaybına ve yargının yükünü artırmasına sebep olmaktadır.
Gelir idaresinin, KDVİRA sisteminde sağladığı başarı gibi alt firmalardan kaynaklı olumsuzluklar nedeniyle düzgün mükelleflerin devam eden sorunlarına da aynı başarıyla uygulamada bir çözüm bulunması beklenilmedir.