Finans sektöründe 'yeşil dönüşüm' hazırlıkları
AYFER ARSLAN İklim değişikliğine bağlı riskler, dünyamızı tehdit etmeye devam ediyor. Orman yangınları, seller, buzullardaki erimeler ve toprak kayması gibi doğal afetler hep bu risklerin sonuçları... Bilim adamlarına göre bunun en büyük nedeni ise küresel ısınma. Bütün bu riskleri önlemek için mevcut üretim süreçleri sonucu ortaya çıkan emisyonun ve karbon salınımının acilen azaltılması gerekiyor.
Mevcut tablo her ne kadar içimizi karartsa da dünya genelinde çevre bilinci ve farkındalığının artması, gelecek açısından umut verici. Devletler, sivil toplum kuruluşları, kamu otoriteleri ve özel sektör kuruluşları çevre konusunda daha duyarlı. Üstelik bu duyarlılık sadece sözde kalmayıp uluslararası anlaşmalarla da teminat altına alındı. Paris İklim Anlaşması ile hemen hemen bütün dünya ülkeleri, karbon emisyonlarını önümüzdeki yaklaşık 30 yıllık süreçte sıfırlamayı taahhüt etti. Bu çok iddialı bir hedef gibi dursa da topyekûn bir 'yeşil dönüşüm' demek. Türkiye de geçen yıl Paris İklim Anlaşması'nı imzalayarak bu dönüşüm sürecine katılan ülkeler arasında yerini aldı.
Tabii uluslararası taahhütler sadece bundan ibaret değil. Ayrıca 2019 yılında yayımlanan Avrupa Yeşil Mutabakatı ve bu metnin tamamlayıcısı olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelere ve bu ülkelerde dış ticaret yapan diğer ülkelere daha erken dönemlerde çeşitli önlemler almayı zorunlu hale getiriyor.
Temmuz 2021'de yayımlanan '55'e Uyum Paketi', çimento, elektrik, alüminyum, demir, çelik ve gübre ihracatlarında belirlenen limitlerin üstündeki karbon emisyonları için 2026 yılından itibaren karbon vergisi ödeme yükümlülüğü getiriyor. Dolayısıyla gelecek dönemde üretim süreçlerinde çevresel etkileri göz ardı eden, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmayan ve karbon ayak izini azaltmayan sanayicilerin ayakta kalma şansı zor görünüyor. Çünkü 'Yeşil Mutabakat'a uymayan şirketlerin ürünlerine AB kapısı ya tamamen kapanacak veya 'Sınırda karbon düzenlemesi' (SKD) adı altında yüksek oranlarda vergiler uygulanacak.
FİNANSMAN MALİYETİ YÜKSEK
Ekonomiyi karbonsuzlaştırma veya diğer bir deyişle yeşillendirme sürecinin en önemli boyutlarından birini ise 'yeşil finansman' oluşturacak. Çünkü yeşil dönüşümün finansman maliyeti oldukça yüksek. OECD'nin tahminlerine göre; sadece iklim dışındaki Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına ulaşılabilmesi için 2030 yılına kadar enerji, ulaştırma, su ve telekomünikasyon altyapısı için yılda ortalama 6,3 trilyon dolar tutarında yatırım yapılması gerekiyor. Ayrıca yenilenebilir enerji gibi iklim değişikliğinin önlenmesine yönelik ilave yatırım ihtiyacı da eklendiğinde yıllık yatırım açığının 6,9 trilyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.
Ekonomilerdeki yeşil dönüşümün sağlanmasında ise gelecek dönemde bankalara büyük görevler düşecek. Bankacılık sektörü de hem dünyada hem ülkemizde sürdürülebilirlik kriterlerine uygun sendikasyon kredileri, tahvil ve bono gibi 'yeşil finansman' ürünleri ile bu süreci desteklemek için çoktan harekete geçti bile…
İHRAÇLAR REKOR KIRIYOR
Yeşil finansmanın büyüklüğüne baktığımızda ise dünya genelinde giderek büyüyen bir piyasa ile karşılaşıyoruz. Avrupa'nın en büyük 10 bankası, 2030 yılına kadar toplam 1,5 trilyon dolar yeşil finansman sağlayacağını ve sağlanmasına aracılık edeceğini taahhüt etti.
Diğer yandan sürdürülebilir temalı tahvil/eurobond ve benzeri ihraçlarda global piyasalarda geçen yıllara kıyasla çok büyük bir ivmelenme dikkati çekiyor. Bloomberg NEF Sürdürülebilir Finans Piyasası Raporu'na göre, 2021'de 1,6 trilyon dolardan fazla sürdürülebilir borçlanma aracı ihraç edilerek yeni bir rekor kırıldı ve toplam piyasa 4 trilyon doların üzerine çıktı. Gelecek dönemde ise hem yatırımcı ilgisi hem de net sıfır emisyon hedefleri doğrultusunda piyasanın rekor sayılara ulaşması bekleniyor.
TÜRKİYE'DE DURUM NASIL?
Peki, ülkemizde 'yeşil finansman' faaliyetleri hangi aşamada? Paris İklim Anlaşması, diğer alanlarda olduğu gibi 'yeşil finansman' alanındaki çalışmaların da hızlanmasını sağladı ancak sürdürülebilirlik Türk bankacılık sektörü açısından aslında çok yeni bir konu değil. Uzun zamandır iş modellerini 'sürdürülebilir ve sorumlu bankacılık' temelleri üzerine inşa eden sektör, fonlamadan yatırıma kadar ürün ve hizmetlerini de buna göre şekillendiriyor.
Diğer yandan 'yeşil dönüşüm' ün genel stratejisi ve adımları Temmuz 2021'de yayımlanan 'Yeşil Mutabakat Eylem Planı' ile belirlendi. Ticaret Bakanlığı 16 Temmuz 2021 tarihinde yayınladığı Eylem Planı ile 'yeşil dönüşüm'ün yol haritasını çıkardı. Eylem Planında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'na (BDDK) 'Sürdürülebilir Bankacılık Stratejisi Belgesi' hazırlanması görevi verildi.
YENİLENEBİLİR ENERJİ İLK SIRADA
Türk bankacılık sektörü de çevreci projeleri destekleyerek ekonomideki yeşil dönüşüme katkıda bulunurken, 'yeşil finansman' için uygun fon yaratılmasına yönelik çabalarını sürdürüyor. Sürdürülebilirlik temalı yeşil tahvil/sukuk ihraçları ve sendikasyon kredileri de bunlar arasında yer alıyor. Diğer yandan son yıllarda iklimle ilgili risklere karşı farkındalığın artmasıyla birlikte ülkemizde çevreci ve sürdürülebilir finansman araçlarının işlem hacmi de giderek büyüyor. BDDK'nın 2022-2025 Sürdürülebilir Bankacılık Stratejik Planı'nda, bankacılık sektörünün 2016 yılından bu yana yaptığı ihraçların tutarının 2,7 milyar dolara ulaştığı belirtiliyor. Özellikle iklim değişikliği ile mücadelede kritik öneme sahip olan yenilenebilir enerji yatırımlarının finanse edilmesinde Türk bankacılık sektörü oldukça aktif, ancak toplam kredi büyüklüğü itibariyle baktığımız zaman hala gidecek çok yol görünüyor. BDDK verilerine göre, 2021 yılı Eylül ayı itibarıyla yenilenebilir enerjiye sağlanan toplam nakdi finansman bakiyesi 22,6 milyar dolara ulaştı. Söz konusu tutar Türk bankacılık sektörünün toplam kredilerinin yüzde 4.9'unu oluşturuyor.
UZUN VADELİ, DÜŞÜK FAİZLİ KAYNAK
Yeşil finansman kapsamında uluslararası kuruluşlar ve kalkınma bankalarından sağlanan finansman paketlerinden de bahsetmekte yarar var. Özellikle Avrupa Yatırım Bankası, Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, Fransız Kalkınma Bankası Proparco, JBIC, Alman Sanayileşme Fonu gibi çok sayıda yabancı banka ve fon, Türk bankaları aracılığıyla çevre dostu enerji üretecek girişimcilere uzun vadeli, düşük faizli kredi sunuyor.
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) da geçtiğimiz aylarda Türkiye'ye Yeşil Ekonomi Finansman Fonu (GEFF) kapsamında 500 milyon euro finansman sağlayacağını açıkladı. Türkiye'nin Paris Anlaşması'nı onaylamasının ardından iklim hedeflerinin daha iddialı hale geldiğini ve 2053'te sıfır emisyona ulaşmayı taahhüt ettiğini hatırlatan EBRD Finansal Kurumlardan Sorumlu Türkiye Başkan Vekili Arthur Poghosyan, Nisan 2022 tarihinde yaptığı açıklamada, "Daha yeşil bir finansal sistem, Türk iş dünyasının uluslararası sermayeye erişmeye devam etmesini sağlamanın ve 2053'e kadar net sıfır emisyon taahhüdüne ulaşması için gereken yatırımları desteklemenin anahtarı" demişti. Öte yandan EBRD'nin paylaştığı bilgilere göre, 2010'dan beri EBRD ve finansman ortakları Türkiye'deki 14 finans kuruluşuna Temiz Teknoloji Fonu'ndan (CTF) 80 milyon euro'ya yakın imtiyazlı finansman ve AB'den yaklaşık 23 milyon euro hibeyle birlikte 2,5 milyar euro finansman kullandırdı.
ÇEVRE DOSTU PROJELERE DESTEK
Tabii yeşil finansman kapsamında her projeye kredi kullandırılmıyor, sürdürülebilirlik kriterlerine uygun olması şartı aranıyor. Öncelikle bir projenin finanse edilebilmesi için çevre ve sosyal hayat açısından risk oluşturmaması önemli. Krediler değerlendirilirken hem ulusal çevre mevzuatı hem de uluslararası kabul görmüş standartlar dikkate alınıyor. Enerji verimliliği, kaynak verimliliği, iklim değişikliğine uyum, cinsiyet eşitliği gibi tematik konularda da ilgili kriterlere uyum gözeten yatırımlara finansman sağlanıyor. Bankalar, çevresel riskleri en aza indirmek için kömür yakıtlı yeni termik santralleri ve kömür madenciliği yapan projeleri finanse etmemeye özen gösterirken, yenilenebilir enerji kaynaklarını desteklemeye devam ediyor.
FİNANS SEKTÖRÜNDE 'YEŞİL DÖNÜŞÜM' HAZIRLIKLARI…
BDDK, SPK ve Borsa İstanbul, enerji verimliliği ve sürdürülebilirliğe yönelik düzenlemeleri devreye aldı.
BDDK, Bankaların Kredi İşlemlerine İlişkin Yönetmelik kapsamında enerji performansı yüksek konutlar için kredi tutarının teminat olarak alınan konutun değerine oranını daha yüksek belirleyerek konutlarda enerji verimliliğini teşvik etti.
SPK, Kurumsal Yönetim Tebliği'nde yaptığı değişiklikle halka açık ortaklıkların 'Sürdürülebilirlik İlkeleri Uyum Çerçevesi'ne uyup uymadıklarının raporlanmasını zorunlu tuttu.
Borsa İstanbul, BIST Sürdürülebilirlik Endeksi ile sorumlu yatırımcılara sürdürülebilir yatırım seçenekleri sundu.
Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanan Yeşil Mutabakat Eylem Planı ile yeşil dönüşüme yönelik finansman ihtiyacı doğrultusunda ulusal finansman sistemiyle ilgili adımlar belirlenecek.
Türkiye Bankalar Birliği (TBB), Sürdürülebilirlik Çalışma Komitesi kurdu. Bu komite, BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ve ülkemizin 11. Kalkınma Planı (2019-2023) kapsamında; iklim ve çevre değişikliğinden kaynaklanan risklerin ve fırsatların daha iyi yönetilebilmesi, düşük karbonlu üretim ve yatırıma geçişin desteklenmesi ile sürdürülebilir büyümeye katkı sağlanması amacıyla yeşil finansman konularında tavsiye kararları alacak.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), sürdürülebilir finans uygulamalarını uzun vadeli bir politika olarak destekleme kararı alarak, 'Yeşil Ekonomi ve İklim Değişikliği Müdürlüğü' kurdu.