ONURCAN BAL Küresel çapta artan enflasyon ve süregelen yukarı yönlü risklere bağlı olarak, merkez bankalarının enflasyon beklentilerindeki bozulmanın önüne geçmek ve enflasyonun kalıcı hale gelmesini önlemek amacıyla sıkı para politikasına geçiş yaptıkları ve söylem dillerini değiştirdikleri görülüyor. Enflasyondaki yukarı yönlü riskler ve merkez bankalarının sıkılaşma hamleleri, yılbaşından bu yana risk iştahı ve riskli varlıklar üzerinde baskı oluştururken, ilerleyen süreçte bu cephedeki gelişmeleri sıkça konuşmaya devam edeceğiz. Son aylarda piyasalar üzerinde baskı oluşturan bir diğer konu başlığı da resesyon endişeleri olarak karşımıza çıkıyor. Çin'de artan vakalar nedeniyle yaşanan kapanmaların Çin ekonomisinde oluşturduğu baskı, Çin başta olmak üzere küresel çapta büyüme beklentilerinde yapılan aşağı yönlü revizyonlar ve Rusya-Ukrayna savaşının gündeme getirdiği belirsizlik ve fiyat dalgalanmaları nedeniyle küresel ekonomilerde resesyon endişeleri, çok daha güçlü bir şekilde dile getiriliyor. Büyümedeki yavaşlama ve enflasyonda yükseliş eğiliminin sürmesi halinde stagflasyonist bir süreci yaşayacağımız mevcut konjonktürde küresel ekonomilerin performansı ve açıklanacak ekonomik veriler yakından takip edilecektir. Ekonomik verilerde zayıflamanın görülmesi ve resesyon endişelerini artırması, ilerleyen süreçte risk iştahı üzerinde baskı oluşturmaya devam edebilecektir.
GIDA VE ENERJİ KRİZİ KORKULARI
Rusya ve Ukrayna'nın ihracatçı olduğu buğday, başta olmak üzere tahıl grubunda savaşın etkisiyle fiyatlardaki yükseliş eğilimi sürerken, küresel gıda fiyatları rekor seviyelerde seyretmeye devam ediyor. Aynı zamanda ülkelerin yükselen enflasyonu kontrol altına almak ve kendi ülkelerindeki arzı güvende tutmak için bazı gıda ürünlerinde ihracatı kısıtlayıcı önlemler alması da süreci ekstra zorlaştırıyor. Son yıllarda gözlenen kuraklık ve gübre fiyatlarında yaşanan keskin artış, tarım sektörü üzerinde ve üretim konusunda baskı oluştururken, mevcuttaki savaş ortamı ve gıda güvenliği amacıyla korumacı önlemler, dünyada gıda krizi konusundaki endişeleri artırıyor. İlerleyen süreçte korumacı önlemlerin artması ve savaş ortamının devam etmesi durumunda bazı ürün gruplarında ciddi tedarik sıkıntıları ve gıda krizi yaşanma ihtimali göz ardı edilmemelidir. Bu durumun da belirli bölgelerde oluşturacağı açlık ve dünya genelinde enflasyonu yükseltici etkisi, ciddi risk unsurlarıdır. Bir diğer önemli konu başlığı da enerji arzının güvenliği olarak karşımıza çıkıyor. Rusya-Ukrayna savaşı, enerji arzının güvenliği konusunu ve dünyanın büyük bölümünün bu iki ülkedeki petrol ve gaz akışına yüksek bağımlılığı gün yüzüne çıkardığı görülüyor. Rusya'daki gaz akışının sekteye uğraması ve Rusya'ya yönelik yaptırımların olası bir enerji krizine yol açması da önemli bir risk unsuru olarak izlenmelidir. Enerji krizinin yaşanması üretim tarafındaki çarkların durmasına ve mevcuttaki resesyon endişelerinin çok daha ciddi bir şekilde gerçekleşmesine yol açabilir. Dile getirdiğimiz gıda ve enerji güvenliği konuları bu hafta gerçekleşen Davos Zirvesi'nde yoğun bir şekilde ele alındığı görülüyor.
KUR VE CDS'LERDE YÜKSELİŞ
Küresel çaptaki risk başlıkları, Fed'e ilişkin sıkılaşma beklentileri ve yurt içinde enflasyon beklentilerinde süregelen bozulma Türk Lirası üzerinde baskı oluşturuyor. Son haftalarda yurt içinde kur cephesinde yükseliş eğiliminin güç kazandığı görülüyor. Küresel konjonktürün gelişmekte olan ülke para birimleri açısından baskılayıcı etkisi ile yurt içinde gözlenen yüksek enflasyonist ortam altında Türk Lirası'nı destekleyecek önemli bir katalizörün bulunmayışı, TL'de zayıf seyri öne çıkarıyor. Bu tarafta enflasyon beklentilerindeki bozulma kur cephesinde yükselişleri, kur cephesindeki yükselişler ise enflasyon görünümdeki bozulmayı beraberinde getirirken, bu taraftaki kısır döngü ve küresel çaptaki gelişmelerin yurt içinde TL ve enflasyon üzerindeki baskıyı sürdürmesi, zorlu bir süreç olarak karşımıza çıkıyor. Kur cephesindeki yükseliş eğiliminin sürmesi, ilerleyen süreçte enflasyondaki zirve seviyelerinin daha yüksek seviyelerde gerçekleşmesine ve bütçe üzerinde Kur Korumalı Mevduat (KKM) ürününün etkisiyle baskının artmasına neden olabilecektir. Tüm bu gelişmeler ve risk başlıkları, Türkiye'nin beş yıllık risk priminin (CDS) de yükselmesine yol açıyor. Türkiye'nin CDS primli 700'lü seviyeleri aşarken, 2008 krizinden bu yana en yüksek seviyeleri görmüş oldu. Ekim 2008'de Türkiye'nin risk primi 832 baz puanı görmüştü. Özetlemek gerekirse, kur cephesindeki yükseliş eğiliminin devam etmesi Türkiye'nin makroekonomik göstergelerinde bozulmayı beraberinde getireceğinden, kur cephesindeki yükselişlerin ivme kazanması halinde; TCMB ile Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan gelebilecek olası açıklama ve hamleler yakından takip edilecektir. Böyle bir durumda son dönemde piyasada sıkça konuşulan ve beklentilerin oluştuğu olası bir enflasyon korumalı ürün konusunda resmi bir hamle ya da açıklama gündeme gelebilir.
TCMB FAİZ ORANLARINI DEĞİŞTİRMEDİ
26 Mayıs Perşembe günü gerçekleşen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında piyasadaki genel beklentilere paralel faiz oranlarında bir değişime gidilmedi ve politika faizi yüzde 14 olarak korundu. TCMB enflasyonda yakın dönemde gözlenen yükseliş konusunda ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumlarının geçici etkilerini ve küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışların oluşturduğu güçlü negatif arz şoklarını öne çıkarmaya devam ediyor. Buna göre, küresel barış ortamının sağlanmasıyla ve baz etkilerinin de devreye girmesiyle dezenflasyon sürecinin başlayacağını belirtmeye de devam ediyor. Bu açıklamalar, TCMB'nin mevcut stratejisine bağlı kalma niyetini ortaya koyuyor. TCMB karar metninde makroihtiyati setinin ek tedbirlerle kararlı bir şekilde uygulanacağını ifade ederken, değerlendirme süreçleri tamamlanan teminat ve likidite politika adımlarının devreye alınacağını da belirtti.
BIST-100 Endeksi'nde toparlanma çabası
Nisan ayının son bölümünden itibaren Borsa İstanbul'da teknik görünümde zayıflama emareleri gözlenirken, mayıs ayının ortasından itibaren 2.400 seviyesi altındaki fiyatlama ve kapanışlar dikkat çekmekteydi. 2.400 seviyesini güçlü bir direnç edinen ve aşmakta zorlanan endekste teknik görünüm zayıf seyrederken, yurt dışı piyasalarda gözlenen toparlanma ve risk iştahındaki iyileşmenin katkısıyla BIST-100 Endeksi'nde bu hafta içerisinde yükselişler etkili oldu. İlk olarak 2.400 seviyesini ve devamında nisan sonundan itibaren süregelen düşüş trendini (2.435) aşan endekste kısa vadede 2.435 seviyesi üzerinde tutunmanın korunması, yükselişlerin devamlılığı açısından önem taşımaktadır. 2.435 üzerinde kalıcılığın sağlanması halinde BIST-100'de 2.480 ve 2.500 seviyeleri direnç olarak takip edilecektir. 2.500 seviyesi üzerinde teknik görünümün iyileşme kaydedeceği ve yükselişlerin devam edebileceğini değerlendiriyoruz. 2.500 üzerinde tarihi zirveye doğru (2.562) fiyatlamalar yaşanabilir. Elbette küresel risk iştahı ve yurt dışı piyasalarda toparlanma eğiliminin devam etmesi elzem olup, yurt dışında tekrar zayıflamanın ve satış baskısının artış kaydetmesi durumunda endekste yeniden aşağı yönlü bir fiyatlama etkili olabilir. Bu nedenle küresel çaptaki gelişmelerin ve risk iştahının seyrinin yakından takip edilmesi önem taşımaktadır. Endekste 2.435 seviyesi altında 2.400 seviyesi de kırılacak olursa teknik görünümdeki zayıflamanın yeniden öne çıktığı ve satıcılı bir seyrin izlendiği görülebilir. Bu durumda 23 Mayıs'ta test edilen 2.346 seviyesi, destek olarak önem kazanacaktır. Bu seviye altında 2.281 fibonacci seviyesine kadar bir düzeltme gündeme gelebilir. Ek olarak, enflasyona endeksli bir ürünün hükümet tarafından açıklanabileceğine dair piyasada beklentilerin güç kazandığı ve dile getirildiği görülüyor. Böyle bir ürün açıklanacak olursa ilk fiyatlamalarda endeks üzerinde bir baskı oluşturabilir ve oynaklıkta artışı beraberinde getirebilir. Küresel gelişmelere ek olarak yurt içinde bu gündemin ve gelebilecek olası açıklamaların yakından izlenmesi faydalı olacaktır.