FED sıkılaşma yönlendirmesini güçlendiriyor

Mart başından itibaren agresif sıkılaşma beklentileri ve açıklamaların etkisiyle ABD başta olmak üzere küresel tahvil faizlerinde gözlenen yükseliş eğilimi sürüyor. ABD 10 yıllık tahvil faizlerinde geçen hafta yüzde 2.90’lı seviyeler gündeme gelirken, yükselen tahvil faizleri değerlemeler üzerinden hisse piyasaları üzerinde risk oluşturuyor.
28.04.2022 08:31 GÜNCELLEME : 28.04.2022 08:31

ONURCAN BAL Küresel çapta FED başta olmak üzere merkez bankalarının daha agresif bir sıkılaşmaya gideceğine dair söylem ve yönlendirmeler, küresel büyümenin yavaşlayacağına ilişkin endişeler, devam eden Rusya-Ukrayna savaşı ve Çin'de artan vaka sayıları, gündemdeki ana risk başlıkları olarak varlığını koruyor. FED Başkanı Powell'ın perşembe günkü açıklamaları ve birden fazla 50 baz puanlık faiz artışına işaret etmesi risk iştahını baskılarken, hisse piyasalarında satışların yaşanmasına neden oldu. İlerleyen süreçte merkez bankalarının faiz artırım kararları ile küresel çapta enflasyonun izleyeceği seyir ile genel ekonomik görünüm fiyatlamaları şekillendirecek temel gelişmeler olup, risklerin ve fırsatların iç içe seyrettiği mevcut konjonktürde varlık çeşitlendirmesinin ve aktif bir portföy yönetiminin yapılması büyük önem taşıyor. Yurt içinde finansal sonuç açıklama dönemi, geçen hafta itibariyle başlarken, açıklanan bilançolara bağlı olarak hisse bazlı ayrışmaların yaşanabileceğini ve hisse bazında fiyatlamaların görülebileceğini değerlendiriyoruz.

Geçen hafta perşembe günü açıklama yapan FED Başkanı Powell, enflasyonun yüzde 2'lik hedefinin oldukça üzerinde olması sebebiyle FED'in biraz daha hızlı hareket etmesinin uygun olacağını ifade etti. Çoğu FED yetkilisinin şu anda bir dizi yarım puanlık faiz artışının uygun olduğunu değerlendirdiğini ifade eden Powell, FED'in 3-4 Mayıs tarihlerinde gerçekleştireceği toplantıda 50 baz puanlık bir faiz artışının masada olacağını söyledi. Powell'ın birden fazla 50 baz puanlık faiz artırımının yapılabileceğinin sinyalini vermesi sonrasında hisse piyasalarında satış baskısı yeniden artış kaydetti. Mart ayı başından itibaren agresif sıkılaşma beklentileri ve açıklamaların etkisiyle ABD başta olmak üzere küresel tahvil faizlerinde gözlenen yükseliş eğilimi devam ediyor. ABD 10 yıllık tahvil faizlerinde geçen hafta yüzde 2.90'lı seviyeler gündeme gelirken, yükselen tahvil faizleri değerlemeler üzerinden hisse piyasaları üzerinde risk oluşturuyor. Piyasadaki genel beklentiler FED'in 3-4 Mayıs tarihindeki toplantısında 50 baz puan faiz artırımına gideceği ve bilanço küçülmesinin duyurularak haziran ayı itibariyle bilanço küçültme adımlarının başlayacağı yönünde şekilleniyor.

RİSK İŞTİHANI BELİRLEYECEK ANA KONU BAŞLIKLARI: SIKILAŞMA VE BÜYÜME

Önümüzdeki günlerde küresel piyasaların gündemini oluşturacak ve fiyatlamaları şekillendirecek iki ana konu başlığı; küresel çapta merkez bankalarının sıkılaşma adımlarıyla küresel büyüme performansı olacaktır. Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz üzere, 2022 yılı merkez bankalarının sıkılaşma adımlarının ön plana çıkacağı ve sıkça konuşacağımız gelişmeler olacaktır. FED tarafındaki beklentileri yazımızın ilk bölümünde ele alırken, FED'in son toplantısındaki 25 baz puanlık faiz artırımı ve kurduğu iletişimin küresel çapta etkileri hissediliyor. Birçok merkez bankası da FED'i takip ederken, yakın dönemde İngiltere, Kanada ve birçok gelişmekte olan ülke merkez bankası faiz artırım adımlarını atan merkez bankaları arasında yer alıyor. Küresel çapta enflasyonist baskılar ve bu husustaki yukarı yönlü riskler ön plana çıkarken, enflasyonu kontrol altına alabilmek için genel anlamda merkez bankalarının sıkılaşma adımları, önümüzdeki dönemde de devam edecektir. Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) temmuz ayından sonra faiz artırımlarına başlayabileceği piyasalar nezdinde değerlendirilmeye başlandı. ECB Başkanı Lagarde, enflasyona kademeli olarak müdahale edilmesi gerektiğini ifade ederken, ECB üyelerinden de faiz artırımının gerekliliğine dair şahin mesajlar daha güçlü bir şekilde ifade ediliyor. Piyasalar açısından önemli bir risk başlığı olarak sıkılaşma adımları ana gündemimiz olacakken, aynı zamanda küresel büyüme kaynaklı riskler de izleyeceğimiz diğer önemli konu başlığı olacaktır. 2022 yılının enflasyondaki yükseliş ve satın alma gücündeki kayıp, Rusya-Ukrayna savaşının getirdiği olumsuz etkiler ve merkez bankalarının sıkılaşma adımlarının baskılayıcı etkisiyle küresel büyümenin ivme kaybedeceği bir yıl olacağını değerlendiriyoruz.

BÜYÜME VERİSİ VE ENFLASYON RAKAMLARI ÖN PLANDA OLACAK

FED Başkanı Powell'ın mesajları sonrasında haftanın son bölümünde risk iştahı zayıflama kaydederken, riskli varlıklarda satış baskısı artış kaydetti. Mevcuttaki risk başlıkları nisan ayının son haftasına da taşınırken, bu konu başlıklarına dair gelişmeler fiyatlamalar üzerinde etkili olmaya devam edecektir. Yeni haftanın ilk yarısında küresel çapta ekonomik veri akışı görece sakin seyredecek olup, haftanın ikinci yarısında perşembe günü ABD'de açıklanacak 2022 yılının ilk çeyreğine ait büyüme verisi piyasalar açısından önemli olacaktır. Cuma günü de Euro Bölgesi'nin nisan ayı öncü TÜFE verisi ile ABD'de kişisel tüketim harcamaları verisi takip edilecek önemli veri akışlarını oluşturacaktır. Euro Bölgesi'nde açıklanacak enflasyon verisi ECB'nin önümüzdeki toplantılarda alacağı kararlar ve ECB'ye yönelik beklentiler üzerinde de etkili olacaktır.

YURT İÇİNDE FİNANSAL SONUÇ DÖNEMİ BAŞLADI

Geçen haftalarda ABD'de 2022 yılının ilk çeyreğine ilişkin finansal sonuç açıklama dönemi başlarken, geçen hafta itibariyle yurt içinde de finansal sonuç açıklama dönemi başladı. Hem yurt içinde hem de küresel çapta açıklanacak finansal sonuçlar yakından takip edilecek olup, fiyatlamalar ve risk iştahı üzerinde kısa vadede etkili olacaktır. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle büyüme beklentilerinin aşağı yönlü revize edildiği mevcut konjonktürde açıklanacak şirket kârları önemli olacaktır. Yurt içinde konsolide olmayan finansal sonuçların 5 Mayıs tarihine kadar, konsolide bilançoların ise 10 Mayıs tarihine kadar açıklanması gerekmektedir. Bankalar tarafında ise konsolide olmayan sonuçlar için son tarih 10 Mayıs'tır. Yılın ilk çeyreğinde bankaların güçlü sonuçlar açıklaması beklenirken, yüksek enflasyon dönemi ve küresel çapta artan enerji ile emtia fiyatlarının sanayi sektöründeki şirketler üzerinde değişen etkileri takip edilecektir. Finansal sonuç açıklama dönemi boyunca beklentileri olumlu olan ve güçlü finansal sonuç açıklatan şirketler, borsada daha olumlu bir performans ortaya koyabilir. Bu süreç boyunca hisse bazlı hareketlerin yaşanabileceğini ve finansal sonuç beklentileri dikkate alınarak hareket edilmesinin daha yararlı olacağını değerlendiriyoruz. 2 Mayıs haftası Ramazan Bayramı'na denk geldiği için nisan ayının son haftası ve mayıs ayının ikinci haftası, bilanço açıklamaları yönünden oldukça yoğun geçecektir. Hisse bazlı hareketlere ve ayrışmalara karşı hazırlıklı olunması gerektiğini düşünüyoruz.

BIST-100 Endeksi'nde cuma günü sert satışlar etkili oldu

Geçen haftanın ilk yarısında sıkışık bir görünümün etkili olduğu ancak mart ayı başından bu yana süregelen yükseliş trendi üzerindeki seyrini koruyan BIST-100 Endeksi, perşembe günkü alımlarla tarihi zirvesini 2.562 seviyesine taşıdı. Ancak perşembe günü akşam saatlerindeki Powell'ın açıklamaları sonrasında küresel çapta hisse piyasalarında artan satış baskısı, Borsa İstanbul üzerinde etkili oldu. Cuma günü BIST-100 Endeksi'nde kapanışa doğru hız kazanan sert satışlar etkili oldu. Yurt dışı kaynaklı endeks üzerinde oluşan baskı ve mart başından beri yaşanan güçlü yükselişlerin ardından artan düzeltme beklentileri, endeksteki satışların sert gerçekleşmesindeki temel gerekçeler olarak sıralanabilir. Cuma günü yüzde 3'leri aşan kayıpların yaşandığı BIST-100 Endeksi, haftayı yüzde 0,88 oranında kayıpla 2.472,50 seviyesinden tamamladı. Mart ayı başından itibaren etkili olan yükseliş trendi hafta başı itibariyle 2.475 seviyesinden geçecek olup, endekste yeni haftada olası bir tepkiyle trend üzerine çıkılamazsa satışların devamı beklenebilir. Trend altında satışların hız kazanabileceği endekste ilk olarak 2021 Aralık'ta test edilen 2.406 kısa vadeli destek olarak izlenecek olup, devamında 2.348 – 2.261 ve 2.203 seviyeleri gündeme gelebilir. Tepki alımlarıyla trend üzerinde tutunma korunacak olursa mevcut pozisyonlar sürdürülebilir. Ancak trend altındaki fiyatlamalarda kâr alımının değerlendirilmesi yararlı olacaktır. Trend üzerinde kalınabilirse 2.500 ve tarihi zirvenin bulunduğu 2.562 seviyeleri direnç olarak takip edilebilir. 2.562 üzerinde yükselişlerin yeniden ivme kazanabileceği endekste 2.650 ve devamında 2.700'lü seviyeler hedeflenebilir. Finansal sonuç dönemi nedeniyle endeksteki genel görünüme ek olarak hisse bazlı stratejilerin ve teknik seviyelerin de izlenmesi faydalı olacaktır.

BİZE ULAŞIN