Çocuklar için en ideal ülkeler

Savaşlardan, yoksulluktan, çevre felaketlerinden, kirlilikten, gürültüden, kötü yaşam şartlarından kaçan aileler, doğal olarak çocukları için daha uygun ülkeler arayışı içinde oluyor. Japonya, Estonya, İspanya, Finlandiya ve Hollanda; çocuklar ve aileleri için halen en uygun ülkeler.
15.06.2023 13:13 GÜNCELLEME : 16.06.2023 00:00

ALEV RİGEL Yıllardır tartışılır durur. Çocuklar için en ideal ülkeler hangileridir? Çocuklar nerede ve hangi şartlarda yetiştirilirse büyüdüklerinde "ideal birey" haline gelir? Sessiz, huzurlu, güvenli, sosyal çevrede çocuk yetiştirmenin en iyisi olduğunu düşünen anneler de vardır; hayata hazırlanmak için zor, çetin, mücadeleci ortamlarda çocukların deneyim kazanması gerektiği kanaatinde olan anneler de. Dünyada geçen yıl 281 milyon insanın göç ettiği, Birleşmiş Milletler kayıtlarında yer alıyor. Sebepler çok farklı. Savaşlardan, yoksulluktan, çevre felaketlerinden, kirlilikten, gürültüden, kötü yaşam şartlarından kaçan aileler, doğal olarak çocukları için daha uygun ülkeler arayışı içinde oluyor. İngiliz yayın kuruluşu BBC, çocuklar ve aileleri için halen en uygun ülkeleri şöyle seçmiş:

Japonya

Çocukların sağlık, beslenme, eğitim sorunlarına çözüm getirmeye çalışan Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu-UNICEF, "en uygun ülkeler listesi"nde ilk sırada Japonya'yı gösterdi. Herşeyden önce çocukların fiziki sağlıkları en yüksek, obezite ve ölüm oranları en düşük ülke, Japonya. Okul saatleri dışında doğa ile bütünleşmek, öğretmenleri eşliğinde ormanlık alanda yürümek, bitkiler hakkında bilgi almak ve herşeyden önemlisi yüksek trafik güvenliğinin koruyucu kanatları altında olmak, Japon çocuklarının en önemli avantajları. Japon anne-baba, okula giden çocuğunu ya da çocuklarını kapıdan uğurlamaktan başka birşey yapmıyor. Çocuk, otobüse veya trene tek başına (veya komşu çocuklarıyla birlikte) biniyor, yürüyor. Çocukların birlikte olmasının, güvenlikle hiç bir ilgisi yok. Amaç, sadece sosyalleşme ve dayanışma duygusu. Çocuğun karşılaştığı tek olumsuzluk, hava ve su kirliliği. Bu kirlilik aslında, minimum düzeyde. Yine de çocuklar kirliliğe, büyüklerinden daha duyarlı. Çocukların bir suç mahalliyle karşılaşmaları ihtimali yok gibi. Japonya'da bir milyonda iki cinayet vakası görülüyor. Bu oran Avustralya'da sekiz, Kanada'da 18, ABD'de 53. Japon çocukları, başkent Tokyo gibi nüfusu 37 milyondan fazla olan büyük bir metropolde bile rahatlıkla yürüyebilir. Aileleri trafik endişesi yaşamaz. Çocuklarını büyütmüş ve halen Londra'da yaşamını sürdürüyor olan Mami McCagg, "Biz Japonya'da çocuklarımızı altı yaşından itibaren hayata hazırlıyoruz. Okula kendileri gidiyor, okul uzaktaysa hangi otobüs veya trene bineceklerini, nasıl bilet alacaklarını, nerede ineceklerini çok iyi biliyorlar. Hiç kimse çocukların güvenliğinden endişe duymuyor" diyor. Yine de çocukların bu yolculukları sırasında, yüzlerce yetişkinin gözlerinin, çocukların üstünde olduğu kesin.

Estonya

Baltık ülkeleri olarak bilinen Letonya, Litvanya ve Estonya'dan sadece Estonya'nın, UNICEF sıralamasına üst sıralardan girmesi, dikkate değer. Zengin ülkeler dereceye giremezken, Estonya neler yaptı da çocuklar için bir cennet haline geliverdi? Bu ülkeye, sihirli bir değnek değmemiş. Sadece çevre konusunda iddialı pek çok ülkeden daha geniş yeşil alanlara sahip. Çocuklar, akranlarıyla evlerinin çok yakınındaki parklarda oyun oynayabiliyor, hava ve su kirliliği nedir bilmiyor. Hele bir özellik, çok önemli. Çocuklar, haşare ilaçları bulaşmamış toprak ve suyun getirdiği sağlıklı ortamın keyfini sürüyor. Elbette ki bilmeden. Bebekler sağlıklı ve ideal kiloda doğuyorlar. Sebebi ise annelerin doğum öncesi, sağlıklı beslenmeleri, kirlilikten uzak yaşamaları, stresli, endişeli olmamaları, neler yapması gerektiği konusunda iyi eğitilmeleri. Böyle ortamda doğan çocuklar, Asya'daki birkaç ülke dışında, matematiğe ve bilime en yatkın grup oluyor. Dijital becerileri de son derece gelişmiş. Çocuklar ana okullarında bile robotlarla oynuyor, akıllı tabletler kullanıyor. Öğrenmek, oyun temelli olunca, başarı oranları yükseliyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD'ye göre Estonya'da beş yaş grubu çocuklar, İngiltere ve ABD'deki çocuklardan daha iyi öğreniyor, daha sosyal oluyor, daha kolay beceri geliştiriyor, arkadaşlarıyla daha çok işbirliği yapıyor. Bu başarıda ailelerin ve devletin rolü büyük. Çocuk üç yaşına kadar tamamen devletin himayesinde. Anne, eğer çalışıyorsa, 475 gün ücretli izin alabiliyor. Çocuk, 14 yaşına gelene kadar da hem anneye hem babaya, on gün ücretli izin veriliyor.

İspanya

Çocuklar için ideal ülkelerden biri de İspanya. UNICEF tarafından belirlenen istatistiklere göre bu ülkedeki çocuklar, zihinsel gelişim, temel akademik ve sosyal beceriler ile eğitim ve sağlık hizmetleri açısından son derece şanslı. Çocukların yüzde 81'i, kendine arkadaşlar edinmekte başarılı. Bu da sosyalleşmelerini kolaylaştırıyor. Daha da önemlisi İspanyol gençler arasında, erken yaşta intihar eğilimi oldukça düşük. Ne yazık ki, diğer ülkeler bu kadar şanslı değil. Gençler, gelecek görmeyip karamsarlığa düştüklerinde verecekleri karar iç parçalayıcı oluyor. Güneşli Akdeniz ikliminin de gençleri intihardan vazgeçirmekte payı olduğu aşikar. ABD, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda'da aynı yaş grubunun gençleri için aynı şeyi söyleyemiyoruz. 15 yıl kadar önce Madrid'den Chicago'ya taşınmış olan, bir yetişkin oğul sahibi Lori Zaino, anavatanında çocukları, İspanyol kültürünün kucakladığına inanıyor. Zaino, "İspanya'da çocuklu ailelerin barlara gittiğine tanık olabilirsiniz. Küçük çocukları olan anne-babaların gece yarısı sokaklarda endişesiz gezebildiğini görebilirsiniz" diyor. "Ve herşeyden önemlisi, etrafı rahatsız etmeden konuşabilecekleri konusunda çocuklarınızı eğitebilirsiniz. Çocuklar asla şımarmazlar ve büyüklerinin söylediklerini harfiyen yerine getirirler" diye de ekliyor. Bu ülkede de ailelere, cömert çocuk izinleri var. Hem anne hem baba, eğer ikisi de çalışıyorsa, ücretleri yüzde yüz ödenerek 16 hafta izin alabiliyor. Anneler, iş yerlerinde ücretsiz üç yıla kadar izinli sayılabiliyor.

Finlandiya

Kuzey Avrupa'nın refah ülkelerinden Finlandiya da çocuk sahibi olmak isteyen ailelere cömert davranıyor. Bu ülke, yine UNICEF'e göre iki ayrı kategoride çocuklara avantajlar sunuyor. Birincisi "çocukların kendi dünyalarını" güzelleştiriyor. Yüksek hava kalitesiyle onların yaşam kalitesini yükseltiyor. İkincisi "çocukların etrafındaki dünyayı" cazip kılıyor. Bir başka deyişle çocukların okulda birbirleriyle iletişim kurmalarına yardım ediyor, onları trafiğin tehlikelerinden uzak tutuyor, yeşil alanlarla onların iç dünyasını aydınlatıyor. Dolayısıyla dünyanın en başarılı, derslerini en iyi ve kolay öğrenen yeni nesli, Finlandiya'da bulunuyor. 5-14 yaş arası çocuklarda ölüm oranı, dünyanın en düşük seviyesinde. Anne-baba adayları, çocuğun doğmasına altı ay varken bile devlet yardımı almaya başlıyor. Bu, Avrupa Birliği'ndeki hiç bir üye ülkenin girişmeye bile cesaret edemediği bir uygulama. BBC'den bir örnek daha. Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Finlandiya'da oturma izni olan İngiliz baba Hadley Dean, çocuk yetiştirmek için en iyi ülkenin Finlandiya olduğunu, bu ülkede yeşil alanların, başkent Helsinki'de bile bütün dünya başkentlerinden daha fazla olduğunu kaydediyor. Finlandiya'daki parkların bir özelliği var. Onlar sonradan belediye tarafından yapılmış parklar değil. Hemen hemen hepsi, doğal bitki örtüsü, sonradan fidan dikilmemiş ormanlık alan. Bu ormanlar, başkentin içlerine kadar girmiş durumda. Dean, "Böyle bir ortamda ne anksiyeteniz olur ne de depresyonunuz" diyor. Kuzeyde yaşamın monotonluğundan, iç karartıcı uzun kış gecelerinden söz ettiğinizde Dean'in cevabı hazır: "O kadar kolay alışıyorsunuz ki. Bunun değil Finliler, biz yabancılar için bile sorun olmadığından eminim. Yazın da 22 saat güneş ışığı görüyorsunuz, yetmez mi?"

Hollanda

Çocuklar için harika ortamlar sunan bir başka ülke de Hollanda. Bu ülkenin çocuklarının akıl sağlığı son derece yerinde. Bu tür vakalar o kadar az ki istatistikleri bile tutulamıyor. Dolayısıyla dünyada birinci sıradalar. Çocukların el becerilerinde de dünya üçüncüsü konumundalar. Amerikalıların "teen" grubu dediği 13-19 yaş arası Hollandalı gençlerde hayattan memnun olma oranı yüzde 90'dan fazla. Onda 8'i de çok kolay arkadaş bulabildiğini söylüyor. Olga Mecking, Polonyalı bir anne. Üç çocuğu ile 13 yıldır Hollanda'da yaşıyor. Kendisi, "Hiç birşey Yapmadan Hollanda'yı Kucaklama Sanatı" adlı kitabın yazarı. "ABD'de çocuklara (siz özelsiniz, siz herkesten farklısınız) diye özgüven aşılanmaya çalışılır. Oysa Hollanda'da çocukların böyle bir sözlü desteğe ihtiyaçları yoktur. Onlar sadece normal olmayı öğrenir ve onu bilirler, ona göre davranırlar. Sosyalleşmek, herşeyi çözer" diyor ve ekliyor: "Eğer Hollanda'da aileler ve çocuklar mutluysa, bu başarının altında yatan sebep, ülkenin refah sistemidir. Çünkü devletin ailelere sayısız desteği var. Bu destek de çocuk sekiz yaşına gelene kadar devam eder." Bazı ülkeler, devlet avantajlarından yararlanmak için kendi ülke vatandaşı olmayı şart koşarken Hollanda'da, "legal" olarak yaşamak ve çalışmak yeterli olur.

BİZE ULAŞIN