NUR DEMİROK Bu hafta sizlere iki konuyu birleştirdiğim 'sentez' bir yazı sunmak istiyorum. Birinci konu önceki yazılarımda da sözünü ettiğim 'shiratake eriştesi'nin üretildiği 'konjac' kökü (konnyaku da deniyor), diğeri ise besin odaklı 'tema parkları'.
Bu iki konu ilintisiz gibi görünse de yazımın ilerleyen paragraflarında nasıl bağlantılı olduğunu görebilirsiniz.
Günümüzde Covid19'la birlikte 'sağlıklı yaşam' konusu giderek önem kazanıyor. Buna rağmen kalp-damar, diyabet, obezite gibi sorunlar tüm dünyada artmaya devam ediyor. Sedanter yaşam, proses edilmiş gıdalar ve aşırı stres, bu rahatsızlıklardan bir ya da birkaçını oluşturmaya yetiyor.
Ekstrem diyetler çare olmamakla birlikte genel sağlığa zarar bile verebiliyor.
Son yıllarda 'kinoa', 'stevia', 'chia' gibi besinler, diyabet ve aşırı kilo sorunu olanlara katkı sağlayarak yardımcı olabiliyor.
Bu tür besinlerden biri de 'konjac kökü'nden elde edilen ve neredeyse kalorisiz denebilecek 'shiratake' eriştesi ya da makarnası. Konjac kökü (Japoncası konnyaku) yüzyıllardır Japon mutfağının sevilen besinlerinden.
'Miracle Noodle' ('Mucize Erişte-Makarna') adıyla lanse edilen ve daha sonra birçok dünya marketlerinde de bulunur hale gelen 'shiratake' ülkemizde pek bilinmiyor.
'Shiratake' konjac kökünden elde edilen ve bol 'glucomannan' (bir tür besinsel lif) içeren bir karışımdan yapılıyor. Bu karışım önce bulamaç haline getiriliyor, daha sonra işlenip çeşitli aşamalardan geçiriliyor. Kıvam aldıkça yarı saydam, jelatinimsi ve eğlenceli bir besine dönüşüyor.
Geleneksel Japon mutfağında dilimlenerek de tüketilen 'konnyaku' yani katılaşmış konjac bulamacı, pirinç taneleri ya da makarna gibi form verilerek 'shiratake'ye dönüştürülüyor.
Bu ürünlere 'mucize erişte-makarna' denmesinin nedeni, çok az kalorisi olmasından kaynaklanıyor. Üstelik, sağlığa olan yararlarıyla da dikkat çekiyor: kolesterolü düşürmeye yardım ediyor, kan şekerini düzenliyor, içerdiği yoğun besinsel liflerle adeta bir 'süpürge' görevi görerek sindirim sistemine detoks yapıyor, kalsiyum içeriğiyle osteoporozun (kemik erimesi) önlenmesini sağlıyor, aşırı kilo ve obezite sorunlarının giderilmesine katkı sağlıyor.
Tek başına nötr denilebilecek tada sahip olduğu halde birlikte pişirildiği besinlerin tatlarını kolayca alan 'shiratake'nin dokusu bilindik makarna ve eriştelerden farklı; daha elastik bir yapıya sahip. Yine de sevilerek tüketiliyor; üstelik 100 gramı sadece 10-15 kalori!
İşte tüm bu özelliklerinden dolayı yalnız Japonya'da değil, tüm dünyada aranıyor ve ilgi çekiyor.
Hatta geçenlerde okuduğum bir yazıda Japonya'da konjak kökünün en çok yetiştirildiği 'Gunma' bölgesinde bu bitkiye ve bu bitkiden yapılan lezzetlere adanmış besin odaklı bir tema parkının olduğunu öğrendim.
PARKLARIN EN EĞLENCELİ: 'BESİN ODAKLI TEMA PARKLARI'
Bu ilk örnekte turistler konjac bitkisiyle ilgili workshop'lara katılıyor, park içi eğlence noktalarında hoşça vakit geçiriyor ve bu bitkiden yapılan birçok yemeğin tadına bakabiliyor. Kültürel, eğlenceli, eğitimsel ve sanatsal unsurlar, bu tema parkında büyüklerin olduğu kadar çocukların da ilgisini çekiyor ve onların ufkunu açıyor.
Aslına bakarsanız 'besin odaklı tema parkları'nın öncülleri olan ikonik yiyecek-içecek pazarlarının tüm dünyada geçmişten günümüze gelen birçok örneği mevcut: 'La Boqueria'-Barcelona; 'Castrie Market'-St. Lucia Karaipler; 'Les Halles de Lyon'-Lyon; 'Tsukiji Balık Pazarı'-Tokyo; 'Borough Market'-Londra; 'Rialto Market'-Venedik ve ülkemizde de 'Mısır Çarşısı' ve 'Balık Pazarı'-İstanbul bunlardan çok küçük bir bölümü.
Ancak besin odaklı tema parkları elbette ki yukardaki yiyecek-içecek pazarlarından biraz farklı; her şeyden önce adı üzerinde bir park ve eğlence merkezi…
Dahası buralarda, ilginç veya sevilen bir besine ya da içeceğe odaklanılabildiği gibi, yerel mutfaklara ya da yalnızca 'sağlık ürünleri', 'düşük kalorili besinler', 'vejetaryen', 'gurme' gibi konseptlere de odaklanılabiliyor. Sağladığı eğlence, kültür ve sanat aktiviteleri, mini workshop'lar, gurme stantları ve restoranlarıyla her nesilden insanın zevkine hitap edebiliyor. Hatta bu konuda en eski örneklerden olan ABD'deki ünlü bir çikolata markasının 1906'da kurduğu çikolata odaklı tema parkında hızlı lunapark trenleri bile mevcut.
2017'de İtalya Bologna'da kurulan İtalyan Mutfağı ve İtalyan çiftlik, tarım ürünleri temalı besin parkı FİCO (Fabbrica Italiana Contadina-İtalyan tarım ve çiftçi fabrikası olarak çevrilebilir) hem yerel hem de yabancı turistlerin büyük ilgisini çekiyor. Yine burada sanatsal-kültürel aktiviteler, konserler, workshop'lar ön plana çıksa da başrolde hep besin ve içecekler ve yeme/içme unsurları var. Adeta mini bir köyü andıran bu park, dünyanın en büyük besin odaklı tema parkı olmasıyla da bu unvanı şimdilik elinde bulunduruyor.
Ülkemizde de bu konuların araştırılması ve yatırımcıların ilgilenmesi halinde pazar geleneğimizin verdiği avantajla birlikte çok ilginç projeler oluşturulabilir.
İşte size bir örnek: Ülkemizle özdeşleşmiş 'Türk Kahvesi' temalı bir parkta Türk kahveli tatlılardan çöreklere, hatta soslara ve yemeklere değin tüm öğelerin bu ürüne odaklandığını düşünün. Hatta 'Türk Kahvesi' temalı resim ve heykel sergileri, ünlü şeflerin yenilikçi 'lezzet eserlerinde' bu ürünü kullandıkları workshop'lar, gösteriler, yine aynı temalı hediyelik eşya ve takılar, eğlence noktaları, stantlar ve restoranlar…