Küresel resesyon endişeleri artıyor

Yüksek seyreden küresel çaptaki enflasyonu kontrol altına alabilmek için merkez bankaları agresif bir sıkılaşma içinde. İlerleyen süreçte merkez bankalarının kararları ve ekonomik veriler, küresel risk iştahı ve fiyatlamalar üzerinde belirleyici olmaya devam edecek. Agresif faiz artırımlarına bağlı olarak küresel çapta resesyon endişeleri de önemli bir risk faktörü olarak karşımıza çıkıyor.
15.09.2022 18:58 GÜNCELLEME : 16.09.2022 00:00

ONURCAN BAL Küresel çaptaki enflasyonist ortam ve bu tarafta süregelen yukarı yönlü riskler nedeniyle merkez bankaları enflasyonla mücadele yönünde güçlü adımlar atarken, artan resesyon korkularına karşın enflasyonu düşürme yönündeki hedeflere vurgu devam ediyor. FED üyelerinin son dönemdeki açıklamalarında şahin tonun koruduğu görülürken, geçen hafta perşembe günü konuşan FED Başkanı Powell, Jackson Hole'deki konuşmasına benzer bir konuşma yaptı. Powell, enflasyonda hedefe ulaşıncaya kadar tereddüt etmeyeceklerini vurguladı. Piyasalar FED'in 21 Eylül'de sona erecek toplantısında 75 baz puanlık faiz artışına gitmesini öngörüyor. İlerleyen sürece ilişkin de FED'in kasım ayında 50 baz puan, aralık ayında 25 baz puan faiz artırımına gitmesi, ana beklentiler içinde yer alıyor. Elbette ilerleyen süreçte ABD tarafında başta enflasyon ve istihdam verileri olmak üzere açıklanacak ekonomik veriler, FED'e yönelik beklentilerin değişmesine neden olabilecektir. Bu hafta 13 Eylül Salı günü ABD'de açıklanacak TÜFE rakamı, piyasalar tarafından yakından izlenecektir. Ayrıca bu hafta 15 Eylül Perşembe günü İngiltere Merkez Bankası'nın (BoE) toplantısı ve faiz kararı takip edilecektir. İngiltere zirvelerini yenileyen ve yükselişini sürdüren enflasyona bağlı olarak BoE'nin de agresif bir faiz artışına gitmesi bekleniyor. Toparlayacak olursak, küresel çapta yüksek seyreden enflasyonu kontrol altına alabilmek için merkez bankaları agresif bir sıkılaşma süreci içerisinde yer alırken, ilerleyen süreçte merkez bankalarının kararları ve ekonomik veriler küresel risk iştahı ve fiyatlamalar üzerinde belirleyici olmaya devam edecektir. Agresif faiz artırımlarına bağlı olarak küresel çapta resesyon endişeleri de önemli bir risk faktörü olarak karşımıza çıkıyor. Avrupa'daki enerji krizi, sıkılaşan likidite koşulları, satın alma gücündeki zayıflama, Çin'deki gayrimenkul krizi ve pandemi nedeniyle Çin'in bazı bölgelerinde gündeme gelen kapanmalar gibi etkenler küresel ekonomilerin zayıflamasına ve ilerleyen süreçte resesyona girilebileceğine dair korkuların haklı olarak artış kaydetmesine neden oluyor. Küresel risk iştahında ve hisse piyasalarında zaman zaman toparlanma çabası gözlense de yukarıda sıraladığımız ana risk başlıkları altında bu toparlanmaların tepki mahiyetinde kalabileceği ve ilerleyen süreçte riskli varlıklarda satış baskının etkisini sürdürebileceği kanısındayız.

AVRUPA'DA ENERJİ KRİZİ

Bir süredir Avrupa'da artan enerji maliyetlerini ve olası bir enerji krizi ihtimalini, yazılarımızda ele alıyorduk. Geçen hafta sonu Rusya'nın Kuzey Akım'dan Avrupa'ya sağladığı doğalgaz akışını durdurması sonrasında halihazırdaki enerji krizinin daha da derinleştiği görülüyor. Bu tarafta G-7 ülkelerinin Rus petrolüne tavan fiyat belirleme konusunda çalıştıkları süreçte Rusya'nın bu hamlesi bir misilleme olarak algılandı. Rusya'dan gaz akışının kesilmesi sonrasında Avrupa'da doğalgaz fiyatlarında sert yükselişler kaydedilirken, artan enerji maliyetleri Avrupa ekonomileri için işleri ciddi anlamda zorlaştırıyor. Rus gazına bağımlılığı yüksek olan Almanya'nın üretim tarafında ciddi sıkıntılar yaşayabileceği değerlendiriliyor. Cuma günü Avrupa Birliği enerji bakanları, Rusya'nın bölgeye doğalgaz akışını süresiz olarak durdurmasının ardından alınacak önlemleri görüşmek üzere Brüksel'de olağanüstü toplandı. Enerji fiyatlarındaki artış enflasyonist baskıları gündemde de tutarken, artan yaşam maliyetleri hane halkı harcamaları üzerinde baskı oluşturuyor. Enerji maliyetlerindeki artış nedeniyle Avrupa'da bazı fabrikaların üretime ara verdiği ya da üretim azaltımına gittiğine yönelik haber akışları da öne çıkıyor. Artan enerji maliyetlerini nedeniyle üretim ve talep tarafında yaşanabilecek sorunların Euro Bölgesi'ni resesyona sürükleyebileceğine dair değerlendirmeler son dönemde öne çıkarken, gaz akışının tamamen kesilmesiyle birlikte bu taraftaki tablonun çok daha kötümser bir hâl aldığı söyleyebiliriz. Toparlamak gerekirse, kış aylarına yaklaşırken Rusya'nın gaz akışını tamamen durdurması enerji krizinin derinleşmesine neden oluyor. Enerji kaynaklı sıkıntıların ilerleyen süreçte Euro Bölgesi üzerindeki olumsuz etkileri yakından takip edilecektir.

ECB TARİHİ BİR FAİZ ARTIŞINA GİTTİ

Geçen hafta perşembe günü gerçekleşen toplantıda Avrupa Merkez Bankası (ECB) faiz oranlarını 75 baz puan artırdı. ECB, tarihinde ilk kez 75 baz puanlık faiz artışı kararı aldı. Karar metninde ECB, önümüzdeki toplantılarda da faiz artışlarının devam edebileceğinin sinyali verdi. Toplantı sonrasında konuşma yapan ECB Başkanı Lagarde, büyümeye yönelik risklerin aşağı yönlü, enflasyona ilişkin risklerin ise yukarı yönlü olduğunu ifade etti. Lagarde, yüksek enerji fiyatlarının satın alma gücünü düşürdüğünü, şirketlerin yüksek enerji fiyatlarından etkilendiğini ve enerji hâlâ enflasyonun ana kaynağı olarak öne çıktığı belirtti. Euro'daki değer kaybının da enflasyonist baskılara yenisini eklediğini ve ECB'nin euro'yu yakından takip ettiğini ifade etti. Güçlü faiz artırımının ardından enflasyonla mücadele mesajlarının öne çıkması ve Euro Bölgesi'nde artan enerji maliyetleri nedeniyle enflasyonist baskıların sürmesi nedeniyle ECB'nin önümüzdeki toplantılarda da şahin duruşunu korunması bekleniyor. Enflasyondaki zirve yenilemeleri ve süregelen enflasyonist baskılar ECB üzerinde baskı oluştururken, diğer taraftan enerji krizi ve artış kaydeden resesyon ihtimali ECB açısından oldukça zorlu bir sürece işaret ediyor.

ENFLASYONDA YÜKSELİŞ EĞİLİMİ

Geçen hafta pazartesi günü yurtiçinde açıklanan ağustos ayı TÜFE rakamı, aylık bazda yüzde 1.46 artış kaydetti ve yıllık TÜFE yüzde 80.21 olarak gerçekleşti. Piyasadaki medyan beklentiler, TÜFE'nin aylık bazda yüzde 2.1 oranında artış kaydetmesi yönündeydi. Açıklanan rakam beklentilerin altında kalmasına karşın enflasyonda 24 yılın zirvesi yenilenmiş oldu. Yıllık ÜFE ağustos ayında yüzde 143.75 olarak kaydedildi. TL'de devam eden değer kaybı eğilimiyle beraber yüksek seyreden yurtiçi ÜFE enflasyonunun yarattığı maliyet yönlü baskılar ve gıda ve enerji enflasyonun ikincil etkileri nedeniyle TÜFE enflasyonundaki yükseliş sürecinin en azından kasım dönemine kadar sürmesini bekliyoruz. TCMB'nin son faiz indirimi ve TL ticari kredilere ilişkin yeni düzenlemelerinin ardından, kamu bankaları öncülüğünde yeni bir kredi genişlemesi (parasal genişleme) yaşanabileceğini düşünüyoruz. Tüm bu gelişmelerle TÜFE enflasyonunun kasım itibariyle yüzde 90'ı aşmasını ve yılı da yüzde 75 seviyesinin üzerinde tamamlamasını bekliyoruz. Ancak enerji fiyatlarına ilişkin belirsizliğin yanında, kur-enflasyon-ücret spiralinin oluşması nedeniyle enflasyonda daha yüksek bir patikanın da mümkün göründüğünü eklemek gerek.

BIST-100 Endeksi zirve yenilemeleri devam ediyor

BIST-100 Endeksi'nde zirve yenilemeleri, geçen hafta da devam etti. BIST-100 Endeksi, haftanın son işlem gününde güçlü yükselişlerle tarihi zirvesini 3.545,86 seviyesine taşıdı. Endeks haftayı yüzde 9.27 oranında yükselişle 3.521,38 puandan tamamladı. Son haftalarda olduğu gibi geçen hafta da Borsa İstanbul'u domine eden sektör bankacılık sektörü olurken, aynı zamanda demir-çelik sektöründeki alımlar da öne çıktı. Güçlü yükselişlere ve zirve yenilemelerine karşın Borsa İstanbul içerisinde sektörel ve hisse bazlı ayrışmaların son dönemde daha belirgin bir hâle geldiği görülüyor. Aynı zamanda sert fiyat hareketleri ve artan gün içi volatilite de risk oluşturuyor. Bu nedenle Borsa İstanbul'da işlem yaparken, hisse ve sektörel bazlı ayrışmaları dikkate almak ve sert fiyat hareketlerine karşı hazırlıklı olarak aktif bir portföy yönetimi yapmak önem taşımaktadır. BIST-100 Endeksi'nde ağustos başından bu yana izlediğimiz yükseliş trendi hafta başında 3.373 seviyesinden geçecek olup, yükseliş kanalı içerisinde kalındığı sürece mevcut pozisyonların korunabileceğini değerlendiriyoruz. Endekste tarihi zirvenin bulunduğu 3.545 üzerinde 3.575-3.600 ve 3.660 pivot seviyeleri direnç olarak takip edilecektir. Yükselişlerin devamlılığı açısından 3.550 ve 3.600 psikolojik seviyeleri üzerinde tutunmanın korunması da önem taşımaktadır. Endekste olası kâr satışlarında ise 3.450-3.400 ve yükseliş trendinin bulunduğu 3.373 seviyesi kısa vadeli destek olarak takip edilecektir. Endekste yükseliş trendi altındaki kapanışlarda satış baskının artış kaydedebileceğini değerlendiriyoruz. Bu durumda 3.269-3.200 ve 3.125 seviyeleri gündeme gelebilir. Son aylarda kaydedilen sert yükselişlerin ardından olası düzeltmelerin de oldukça sert gerçekleşebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Son haftalarda tarihi yükselişlere konu olan bankacılık sektörünün ilerleyen günlerdeki performansı endeksin seyri üzerinde belirleyici olmaya devam edecektir.

BİZE ULAŞIN