PARA GÜNCEL/ ALEV RİGEL Geçtiğimiz günlerde dünyanın yüreği ağzına geldi. Çin Halk Cumhuriyeti, kendisinden doğan ama ayrı bir devlet olarak varlığını sürdüren Tayvan adası çevresinde askeri tatbikat yapınca, ortam gerildi. ABD, doğrudan müdahale etmese de Amerikan Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Tayvan'a resmi bir ziyarette bulunması, hem de bu ziyareti Çin'in ada etrafında, balistik füzelerin bile ateşlendiği bir tatbikat sırasında yapması, gerilimi birden doruk noktasına taşıdı. Şi Jinping, "Tayvan'la birleşme, mutlaka gerçekleşecek" diyor. İngiliz yayın kuruluşu BBC ve dünyaca tanınan diğer haber ajanslarının sorunla ilgili görüşlerini derledik.
Soru: Tayvan nerede?
Tayvan, güney doğu Çin sahillerinin (Çin Halk Cumhuriyeti'ne kısaca Çin diyeceğiz), 100 mil (185 km) açığında bir ada. Japonya'nın güneyinden Filipinlere kadar uzanan bir adalar silsilesinin hemen hemen ortasında yer alan en büyük ada konumunda.
Soru: Çin'in Tayvan'ı devralmaya çalışması, neden panik ortamı yaratıyor?
Batılı uzmanlara göre Çin'in tekrar Tayvan'ı kendine bağlaması, Pasifik'te Amerikan askeri varlığına yakınlaşan bir tehdit olacak. Amerika'nın Guam ve Hawaii'de askeri gücü bulunuyor. Her ne kadar Guam ve Hawaii, Çin'den çok uzakta olsa da Tayvan'ın Çin kontrolüne geçmesi, Batılı askeri çevreler için bir huzursuzluk kaynağı oluyor. Fakat Çin, niyetinin tamamen barışçıl olduğunda ısrarlı. Ne var ki Çin, dünyanın büyük zincir otellerine ve havayolu şirketlerine, Tayvan'ı Çin'in eyaleti olarak göstermeleri ve adada şube açmamaları konusunda baskı yapmakta. Bunun sonucu olarak Tayvan'ı ziyaret eden turist sayısı bir yıl içinde dört milyondan 2 milyon 700 bine düştü.
Soru: Tayvan, Çin'den hep ayrı mıydı?
Ada, 17'nci yüzyılda Qing hanedanı tarafından yönetildiği sırada Çin'in tam kontrolü altındaydı. 1895'te patlak veren Çin-Japonya savaşı sırasında adayı kaybettiler. Adada, beş ay süren Formosa Cumhuriyeti ilan edildi. 1945'te Japonya, İkinci Dünya Savaşı'ndan yenilgiyle çıkınca Çin, adayı tekrar devraldı. Fakat anakara Çin'de, iç savaş çıktı. Mao Çe Tung'un Komünist Partisi'yle Çang Kay Şek'in milliyetçileri, iktidar mücadelesi içine girdi. Komünistler, 1949'da kontrolü ve başkent Pekin'i ele geçirdi. Çang Kay Şek ve Kuomingtang olarak bilinen partisinin taraftarları, Tayvan'a kaçtı. Bu gerçeklerden hareketle Çin, Tayvan'ı tarihsel olarak kendi eyaleti kabul ediyor. Tayvan'a kaçanlar ise, Çin'in asla bir parçası olmadıklarını savunuyorlar. Ne var ki şimdiye kadar sadece 13 ülke, Tayvan'ı resmi olarak tanıdı. Bunlar; Belize, Guatemala, Haiti, Honduras, Marshall Adaları, Nauru, Palau, Paraguay, Saint Kitts and Nevis, Saint Lucia, Saint Vincent and the Grenadines, Tuvalu ile Vatikan. Çin diğer ülkelere, Tayvan'ı tanımamaları konusunda diplomatik baskıda bulunuyor.
Soru: Tayvan, kendini savunabilir mi?
Çin, tekrar birleşme konusunda askeri olmayan yollara başvurabilir. Ada ile ekonomik ilişkilerini güçlendirebilir. Deniz gücü, füze teknolojisi, uçaklarının yanı sıra siber saldırılarını silah olarak kullanabilir. Adanın, Çin tarafından bir cüce gibi görüldüğü aşikardır. Tayvan, sıcak bir çatışma halinde Çin'in saldırılarını hafifletebilir, Çin'in amfibi güçlerinin adaya çıkmasını engellemeye çalışabilir. Bir gerilla savaşının içine girip dış yardım bekleme yolunu tercih edebilir. Yardım, Tayvan'a silah satan ABD'den gelebilir. Ancak Tayvan'ın saldırıya uğraması halinde Washington'un stratejik belirsizlik tutumu, ABD askeri yardımının somut olarak nasıl ortaya çıkacağı konusunda kesin bir tablo çizmemektedir. ABD, "Tek Çin" politikasına bağlıdır. Bu da sadece Beijing'deki Çin hükümetinin tanındığı anlamına gelir. Fakat ABD Başkanı Joe Biden, geçen mayıs ayında Washington'un tutumunu sertleştirdiğini göstermiştir. Tayvan'ın askeri olarak savunulması konusu sorulduğunda Biden'in cevabı "evet" olmuştur.
Soru: Durum giderek kötüleşiyor mu?
Çin ve Tayvan arasındaki ilişkiler, Pelosi'nin Tayvan'ı ziyaretiyle tehlikeli bir şekilde bozulmuş gözükmektedir. Çin'in askeri varlığı ve tatbikatları, Tayvan'ın çevresinde altı değişik bölgede yoğunlaşmıştır. Bunlardan üçü, adanın kendi karasuları içinde yer alır. Tayvan'a göre bu hareket, adayı bloke etmek, gemiler ve uçaklarla adanın egemenliğini ihlal etmek anlamına gelir. Çin'in tatbikatı 7 Ağustos'ta sona ermiş, fakat 8 Ağustos'ta yenisi başlamıştır. Bu olay, yeni değildir. Geçen yıl da Çin savaş uçakları, Tayvan'ın hava savunma sahasını ihlal etmiştir. 2021'in ekim ayında Çin savaş uçakları, bir günde 56 kez Tayvan hava sahasına girmiştir. Bu da Tayvan'ın 20 dakikada bir, taciz edildiği anlamına gelir. Bu durum, 40 yıllık ilişkinin en tehlikeli safhası olarak görülmektedir. Tayvan, 2020 yılında da Çin uçaklarının ihlalleriyle ilgili verilere sahiptir.
Soru: Tayvan, neden çok önemli?
Tayvan ekonomisi, olağanüstü derecede güçlüdür. Elektronik cihazlardan cep telefonlarına, saatlerden oyun konsollarına kadar hemen hemen her alanda kullanılan bilgisayar çipleri, Tayvan'da yapılmaktadır. Kısaca TSMC olarak bilinen "Taiwan Semiconductor Manufacturing Company", dünya çip ihtiyacının yarıdan fazlasını tek başına karşılar. Yabancıların "dökümhane" adını verdiği şirket, sivil ve askeri müşterilerin isteğine göre çip tasarlayıp üretmektedir. Bu devasa sanayi, yıllık 100 milyar dolarlık bir ciroya ulaşır. Çin'in adayı devralması, dünyanın bu en önemli endüstrisini kontrol altına alması anlamına gelir. ABD, bunun gerçekleşmesi ihtimaline karşılık, Amerikan çip endüstrisini destekleyecek 280 milyar dolarlık bir yardım paketini Kongre'den geçirmiştir.
Soru: Tayvan halkı, endişeli mi?
Çin ile daha önce de gerginlikler yaşandığından, Tayvan halkının bu durumu dert etmediği görülmektedir (Unutulmamalıdır ki önceleri Ukrayna da Rus tehdidini hafife almıştı). Tayvan Kamuoyu Vakfı, geçen yılın ekim ayında bir anket düzenlemiş, Tayvan halkına endişe duyup duymadığı sorulmuştur. Yüzde 64.3 oranında Tayvanlının görüşü, Çin ile bir savaşın çıkmayacağı yönündedir. Diğer anket şirketlerinin araştırmalarına göre Tayvanlılar kendilerini Çinli olarak görmemekte, "Tayvanlı kimliğinden" gurur duyduklarını belirtmektedir. Ulusal Chengchi Üniversitesi'nin araştırması da halkın kendini "Tayvanlı" olarak görme eğiliminin 1990'larda başladığını ortaya koymuştur. İngiliz The Economist dergisinin demokrasi endeksinde Tayvan'ı ilk kez olarak "tam demokrasi" ile yönetilen ülke ilan etmesi, Tayvan halkı için moral kaynağı olmuştur.
Soru: Tayvan, Birleşmiş Milletler üyesi mi?
Hayır. Çin, Tayvan'ın bir üye olarak katılımını reddetmektedir. BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi; ABD, Çin, Rusya, İngiltere ve Fransa'dır. Tayvan, pek çok kez "dışlanmış olmayı" protesto etmiştir. Tayvan, Asya Kalkınma Bankası, Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Forumu, Dünya Ticaret Örgütü gibi 40 kadar bölgesel organizasyonun içindedir. Pek çok uluslararası kuruluşa da gözlemci olarak katılır.
Soru: ABD'nin iki ülke ile olan ilişkisi ne durumda?
ABD, 1979'da Çin ile diplomatik ilişkiler kurmuş, buna karşılık Tayvan'la ilişkilerini sadece ticari düzeyde tutmuş, hatta iki ülke arasındaki ikili savunma antlaşmasını iptal etmiştir. Beijing'in engellemelerine rağmen adaya silah satmış, Taipei ile temasını tamamen kesmemiştir. Donald Trump'ın başkanlığı sırasında Tayvan'a, 18 milyar dolarlık silah satılmıştır. Biden'ın da benzer bir politika içinde olduğu görülmektedir.
Not: Son bilgiler, Çin'in tatbikatları sona erdirdiği yönündedir. Ancak bunun, savaş hazırlıklarından vazgeçildiği anlamına gelmediği vurgulanmaktadır.