PARA GÜNCEL/ ALEV RİGEL Dubai ve Suriye başta olmak üzere Orta Doğu'nun pek çok bölümü, geçen ay, bir kum ve toz fırtınasıyla kabusu yaşadı. Her yer, turuncuya büründü. Binlerce kişi, nefes almakta zorluk çekti ve hastanelere koştu. Sağlık merkezleri hazırlıklıydı. Depoladıkları oksijen tüpleriyle hastaları rahat ettirmekte zorlanmadı. Ne de olsa, böyle bir doğa olayı ilk kez başlarına gelmiyordu. Bağdat'ta iş yerleri ve okullar kapandı. Tahran'da bütün uçuşlar iptal edilir ya da ertelenirken Kuveyt, deniz trafiğini durdurdu.
Kum fırtınaları, sınır tanımıyor. Küresel ekonomi için hayati olan bölgede kum fırtınaları, sadece halka dehşeti yaşatmakla kalmıyor, küresel ekonomiyi de baltalıyor (Bölge, Bereketli Hilal - Fertile Crescent -olarak tanınıyor. Bu bereketli toprakların harap olması, bütün dünya için yıkıcı olabilir).
Tankerlerin limanlardan ayrılamaması, ABD'de benzin istasyonlarında fiyatları yükseltiyor, Avrupa ülkeleri Çin'den gelecek kargoyu almakta gecikiyor, Libya gıda maddelerini Suriye'den temin edemiyor, Kuveyt'in çelik ihracatı sekteye uğruyor. Zaten pandemi ve savaştan darbe almış olan dünya ekonomisi, bu doğa olayıyla daha da zorlanıyor. Meteoroloji uzmanlarının tahmini de gelecek için hiç umut vermiyor. Tahmin, kum fırtınalarının sık görüleceği ve şiddetleneceği yönünde. İklim krizi, bölgeyi daha kurak ve daha sıcak bir hale getiriyor.
Orta Doğu, üç stratejik su yoluna sahip. Bu yollar, Hint Okyanusu'na, Atlantik'e ve Pasifik'e açılıyor. Mevcut yollardaki en kısa süreli aksama bile bazı ülkelerde, hükümetleri kaygılandırıyor. Süveyş Kanalı da bu yollar üzerindeki geçiş noktalarından biri. Geçen yıl mart ayında, 20 bin konteyner kapasiteli, 400 metre uzunluğunda, Tayvan bandıralı "Ever Given" kargo gemisi, altı gün boyunca kanalı tıkamış, kurtarılana kadar arkasında 369 gemi birikmişti. 60 milyar dolarlık ticari bir zarar söz konusuydu. Gemiyi rotasından çıkarıp karaya oturtan güç, yine kum fırtınasıydı. Dünya ticaret yollarının yüzde 12'si, Süveyş'ten geçiyor.
13 MİLYAR DOLAR ZARAR
Dünya Bankası'na göre, birkaç gün süren bir kum fırtınası bile, bölge ekonomisini 13 milyar dolar zarara uğratıyor. Fırtınaların önceden tahmin edilememesi ve sık aralıklarla ortaya çıkması, bölge halkıyla birlikte tüm dünyayı endişelendiriyor. Bağdat'ta Mustansiriyah Üniversitesi'nden atmosfer bilimleri profesörü Ali Attiya, Irak'ın ilkbaharda bir ya da üç kez fırtına gördüğünü ancak bu yıl bir ayda dokuz fırtına yaşadığını söylüyor. Ülke, ortalama 272 tozlu gün geçiriyor. Bu sayının 2050'de 300 güne çıkacağı tahmin ediliyor. Kum fırtınası olmadan geçecek iki ay, dünya ticaretini döndürmeye yetecek mi?
Orta Doğu Enstitüsü'nde uygulanmaya çalışılan İklim ve Su Programı'nın direktörü Muhammed Mahmud, şöyle konuşuyor: "Irak'ta olup biten bu tip doğa olayları, gelecek için bir erken uyarı işareti olmalıdır. Kum fırtınası görülmeyen bölgeler bile risk altındadır. Bununla başa çıkmanın bir yolunu bulamazsak, gelecekte ekonomilerin büyük yara alacağı muhakkaktır. Fakat bir kum fırtınasıyla nasıl mücadele edersiniz? Körfez ülkeleri, bu fırtınalara fazlasıyla duyarlı. Mısır ve Libya bile tehlikede."
MALİYETİ TAHMİNLERDEN FAZLA
Fırtınaların ülkelere maliyeti, belki tahminlerden bile daha fazla. Fırtınalar, tarım ürünlerini mahvediyor, ticari araçların makine aksamını tıkıyor, havaalanları ve limanlar iş yapamaz hale geliyor, etrafı temizlemek saatler, bazen günler alıyor. Bu yüzden toprak erozyonu ve çölleşme artıyor. Toprak yüzeyinin giderek kuruması, fırtınaların daha çok kum ve toz kaldırmasına ve felaketin büyümesine neden oluyor.
Kızıl Haç'ın uluslararası komitesine danışmanlık yapan su ve habitat uzmanı Igor Malgrati, Orta Doğu'da sıcaklık artışının, küresel artıştan daha fazla olduğunu, bu nedenle bazı bölgelerde yağışın azaldığını hatırlatıyor.
Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki Halifa Üniversitesi'nin Çevre ve Jeofizik Bilimleri kürsüsü başkanı Diana Francis, kum fırtınalarının şiddetlenmesini, Arktik buzulların erimesine bağlıyor. Buzul erimesinin, orta enlemlerde hava kitlelerinin yavaş hareket etmesine neden olduğunu belirten Francis, "İklim değişikliğinin olmadığı yıllarda kum fırtınaları, birkaç saat sürer ve etkisini kaybederdi. Oysa günümüzde fırtınalar, günlerce sürüyor" diyor. Diana Francis, kum fırtınalarının görüldüğü bölgelere fidan dikmenin ve yeşillendirmenin, doğanın bu etkisini azaltacağını sözlerine ekliyor.
Suudi Arabistan, tehlikeyi ilk gören ülkelerden. Kum fırtınaları ve çölleşmeyle mücadeleyi ön planda tutan ülke, birinci aşamada 10 milyar ağaç dikecek. Kısa zamanda bu rakam 40 milyara kadar çıkacak. Çünkü dünyanın en geniş kum çöllerinden biri, bu topraklarda. Ağaçlandırma yapılmaması halinde fırtınaların bölgede yıkıcı bir etkisi olacak.
KUMLU TOPRAKLARIN KORKULU RÜYASI
Kum fırtınaları, geniş kumlu toprakları olan ülkelerin korkulu rüyası. Fırtınalar, kuru topraklar üzerinde gevşek duran kumları ve tozları uçurmakta zorlanmıyor. Tozları 6 bin metreye kadar yükseltebiliyor. Tozlar ve kumlar havalanırken sürtünme ile negatif elektrik yükleniyor ve daha çok tozu beraberinde çekip havalandırıyor. Sadece Orta Doğu'da değil, Kuzey Afrika (Sahra Çölü) ve Avustralya'da da oluyor. Bilim insanları, 2009'da Avustralya'da görülen kum fırtınasında rüzgarın saatte 75 bin ton tozu havalandırdığını hesaplamıştı. Afrika'nın Nijer, Nijerya, Çad, Moritanya ve Burkina Fasso gibi ülkelerinde kum fırtınaları, 1950'lerde yılda iki kez görülürken 2007'de yapılan bir araştırma, bu sayının yıllık 80 fırtınaya çıktığını gözler önüne seriyor. Bu fırtınalarda her yıl yüzlerce insan hayatını kaybediyor (Eski Yunan'da tarihçi Herodot, MÖ 525'te Sahra Çölü'nde bir kum fırtınasının, 50 bin kişilik Pers ordusunu boğduğunu yazar). Orta Asya'daki fırtınalar, çok fazla yerleşim yeri olmadığından ekonomileri fazla etkilemiyor. Toprakların nadasa (dinlenmeye) bırakılmasını ihmal etmek, dünyanın kuru topraklarını kötü yönetmek de sorunu şiddetlendiriyor.
Bu fırtınalar, sağlık açısından da zararlı. Yeryüzündeki virüs ve bakteriler, fırtına ile birlikte sürüklenip insanların hasta olmasına yol açabiliyor. Bunların en yaygın olanları, astım, toz zatürresi (akciğer iltihaplanması), akciğer kanseri ve göz kuruması (ki doğru dürüst tedavi edilmezse körlüğe bile sebep olabiliyor).
Ama kum fırtınalarının faydası da var. Orta ve Güney Amerika yağmur ormanları, besleyici mineralleri, Sahra Çölü'nden alıyor. ABD'nin ortabatısındaki çöller, ülkenin topraklarını bereketli yapıyor. Orta Asya'daki büyük çöller de (Gobi, Taklamakan, Karakum), Çin'in kuzey topraklarını besliyor.
Bu doğa olayı, ABD ve hatta Kanada'da bile görülebiliyor. ABD'nin Oklahoma ve Teksas eyaletleri, 1930'lardan 40'lara kadar tarihinin en şiddetli kum fırtınalarını gördü. İklim değişikliğinin olmadığı yıllardı. Bu olay, "Toz Çanağı" (Dust Bowl) olarak adlandırılmış, 10 yıldan fazla süren döneme de kafiyeli bir şekilde "Kirli 30'lar" (Dirty Thirties) denmişti. İnsanlar, toz fırtınalarının olmadığı eyaletlere göç etmiş, ekonomik olarak büyük sıkıntı çekmişti. Bu sıkıntı, Pülitzer ödüllü, İrlanda asıllı Amerikalı yazar John Steinbeck'in (1902-1968) "Gazap Üzümleri" (The Grapes of Wrath - Oklahoma'dan Kaliforniya'ya göç eden bir aileyi anlatır) adlı eserini yazmasına vesile olmuştu.