Çin'deki Türkler programına konuk olan İstanbul Ateşi Genel Müdürü Tolga Göksel, Çin'de kurulu fabrikalarında sertifikalı helal et ürettiklerini belirterek, "Türk döneri ve sucuğunu ilk etapta bayilerimiz aracılığıyla Çin pazarında yaygınlaştıracağız. Sonrasında da dönerci dükkanlarının açılmasını sağlayacağız" dedi.
Kerem Köfteoğlu'nun Youtube ve Yön Radyo'da sunduğu "Çin'deki Türkler: Doğudaki Tanıtım Elçilerimiz" programına katılan İstanbul Ateşi Genel Müdürü Tolga Göksel, 2015 yılından beri Guangzhou'nun Panyu bölgesinde Mengsa Meat olarak faaliyette olduklarını söyledi. "İstanbul Ateşi markamızla helal et üretimi yapıyoruz" diyen Göksel şu bilgileri verdi: "Üretim için gerekli olan tüm sertifikaları Çin Gıda ve İlaç İdaresi'nden aldık. Etlerimizi sağladığımız Avustralya'dan yılda 45-50 ton et ithal ediyoruz. Bu etten de başta Türk döneri, salam, sucuk olmak üzere 30'u aşkın pişirmeye hazır ürünler hazırlayıp pazara sunuyoruz. Lisanslı olarak ürettiğimiz Türk dönerini, bayilerimiz aracılığıyla Çin'de 51 noktaya ulaştırıyoruz."
Önümüzdeki dönemde yurt dışındaki diğer ülkelerde olduğu gibi, ekmek arası, sade ve pilav üstü şeklinde Türk dönerini hazırlayıp Çinlilere de sevdireceklerini belirten Göksel, "İstanbul Ateşi markasıyla pazara sunduğumuz ürünlerin müşterilerini ağırlıklı olarak Çin'deki Müslümanlar ve Avrupalılar oluşturuyor. Ancak Çinlilerin damak zevkine uygun olarak dana etinden döner de üreteceğiz. Çinliler sucuğu da bilmiyordu, çeşitli fuarlara gerçekleştirdiğimiz tadım testleri sayesinde sucuğu tanıtıp sevdirdik. Şimdi Türk döneri için de benzer tanıtımları yaparak Çin'de yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. Çin'in ünlü sosyal medya platformu WeChat'te kendi uygulamamız var. Tüketiciler bu uygulama sayesinde ürünlerimize bir 'tık 'la rahatça ulaşabiliyor" diye konuştu.
"Ticaret odası önemli bir görev üstlenecek"
Bu yıl Çin ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 50. yılının kutlanmakta olduğunu hatırlatan Göksel şunları aktardı: "İki ülke arasındaki ticari ilişkilere baktığımızda dengenin Türkiye'nin aleyhine olduğunu görüyoruz" dedikten sonra görüşlerini şöyle özetledi: "Artık Çin'den nasıl mal alacağımıza değil, nasıl satacağımıza odaklanmalıyız. Kanatlı ürünlerin yanı sıra sütlü ürünlerde de fırsat kapıları açıldı. Ama Çin pazarının büyüklüğünü dikkate aldığımızda bunlar yeterli değil. Bu noktada 29 Ekim'de resmen faaliyete geçecek olan Çin Türk Ticaret Odası'na büyük görevler düşüyor. Oda çatısı altındaki uzmanlar, bu pazara hangi ürünlerin satılabileceğini, nasıl satılabileceğini araştıracaklar. Bunun da ihtiyaç duyulan büyük bir eksikliği gidereceğine inanıyorum."
Çin pazarına girmek isteyen Türk girişimcilere de seslenen Göksel onlara şu önerilerde bulundu: "Çin'de büyük fırsatlar barındıran çok güçlü bir iç pazar var. Çinli tüketicinin parası var ve iç pazarın geri dönüşü de çok iyi. Bütün ürünlerin parası peşin ödeniyor. Dolayısıyla halihazırda Çin'e sattığımız ürünlerin yanı sıra, başka neler satılabilir diye araştırma yapmalarında yarar var. Bu konuda hem pazarı hem de Çinli tüketicilerin ihtiyacını iyi bilen danışmanlardan profesyonel destek alsınlar. Çin pazarı ve dolayısıyla Çinli tüketicinin kendine özgü alışkanlıkları olduğunu dikkate alıp, pazarı ve tüketicileri yakından tanımaya çalışsınlar. Çin'in uzaktan tanınamayacağından hareketle de belli bir süre buraya gelip yerinde gözlem yapsınlar. Burada harcayacakları zamana da 'kayıp' gözüyle değil, geleceğe yatırım gözüyle baksınlar. Bunları yaptıkları zaman Çin pazarında para kazanmanın zor olmadığını görecekler."