ALEV RİGEL / 2020'nin ortasına yeni geldik ama bu yıl tarihe, şimdiden "Felaketler Yılı" olarak geçmeye aday. Hastalıklardan çevre felaketlerine, tarım alanlarına olan tehditlerden aşırı yağışlar yüzünden bazı ürünlerin daha tarladayken çürümesine kadar her tür olumsuzluk, günlük yaşantımıza birer tehdit olarak karşımıza çıktı. Bunlar neler, inceleyelim.
* HASTALIKLAR
Koronavirüs, her ne kadar 2019'da ortaya çıktıysa da biz sıkıntılarını 2020'nin mart ayından sonra yaşamaya başladık. Bu yüzden hastalığa Covid19 (Coronavirus Disease 2019 – Korona Hastalığı 19) adı verildi. Dünya Sağlık Teşkilatı WHO'nun verilerine göre dünya çapında vaka sayısı 9 milyonu aştı. 470 bine yakın hasta, hayatını kaybetti. Beş milyona yakın kişi de iyileşti. Geri kalanlar, yaşam mücadelelerine devam ediyor. Bu virüs, yeryüzünde 215 ülkenin tamamına bulaştı (Her ne kadar Birleşmiş Milletler'e kayıtlı 193 ülke varsa da, ülke olduğu tartışmalı bazı topraklarla beraber bu sayı, 215'i buluyor).
WHO, Covid19 ile birlikte dünyanın 2020'de mücadele etmek zorunda kaldığı hastalıkları; kolera, Ebola, menenjit, çocuk felci, sarı humma, grip, kızamık, Dang virüsü, Zika virüsü, Gine solucanı ve kenelerden kaynaklanan Kırım-Kongo kanamalı ateşi olarak sıralıyor. Bütün bu hastalıkların Afrika kökenli olduğunu sanmayın. Dang Virüsü, İspanya'da, Zika virüsü ise Fransa'da ortaya çıkmıştı.
Teşkilata göre Ebola ve sarı humma, haziran ayı içinde patlak verdi. Bu hastalıklar, daha çok Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Gabon, Gine Cumhuriyeti, Nijerya, Liberya, Sierra Leone ve Togo merkezli olmak üzere Afrika kıtasının büyük bölümüne yayılmaya başladı.
MERS (Middle East Respiratory Syndrome – Orta Doğu Solunum Sendromu) adlı hastalık, 2012'de ortaya çıkmış olmasına rağmen bugün hala on milyonlarca insan, bu hastalığın tehdidi altında yaşıyor. Gine solucanı hastalığının kökünün kazandığı açıklanmıştı ama WHO raporlarına göre varlığını sürdürüyor.
2002 yılından beri ülkemizde de bir sorun olan Kırım-Kongo kanamalı ateşi ile ilgili aşının, birkaç ay sonra denemesinin yapılacağı kaydediliyor. Aşı, tek çare mi? Hayır. Kene, çıkarıldıktan sonra şişlik, kızarıklık olması halinde Lyme hastalığına yakalanmış olabilirsiniz. Lyme, kenenin ısırmasıyla deriden bulaşan bakteriyel bir enfeksiyon (Siz, şimdilik toprak alanlarda yürümemeye çalışın. Kısa pantolon giymeyin. Uzun pantolonunuzun paçalarını da çorabınızın içine sokun. Açık renk giysiler tercih edin ki kene kolaylıkla görülebilsin).
* ÇEVRE FELAKETLERİ
2020 çevre felaketleri Avustralya'da başladı. Çalı ve orman yangınları, 2019'un sonlarından itibaren üç aya yakın bir süre devam etti. Bu yılın şubat ayında yağmurların da yardımıyla söndürüldü. Avustralya'da yüksek sıcaklık ve düşük nemden dolayı her yıl görülen türden bir yangındı. Ama ilk kez bu kadar uzun sürdü ve bu kadar geniş alana yayıldı. Toplam 18 milyon hektarlık yeşil alan yandı (Hektar, on bin metrekare). Üç bin civarında ev, tahrip oldu, 34 kişi hayatını kaybetti. İrili ufaklı bir milyar kadar hayvan telef oldu. Hükümetin, su kaynaklarını kuruttuğu gerekçesiyle doğada başıboş dolaşan develeri öldürtmesi ise, uluslararası platformda tepkilere neden oldu.
Dünya kamuoyu, korona haberleriyle meşgulken, kuzeyde bir çevre felaketi yeterli ilgiyi toplayamadı. Rusya'nın Krasnoyarsk Krai'deki (Krai; coğrafi yönetim bölgesi demek. 1700'lerdeki Rusya İmparatorluğu'ndan kalma bir uygulama), bir yakıt depolama tankından 17 bin 500 ton dizel yakıtı, nehirlere aktı. Nehirlerin beslediği büyük bir gölün de yakıtla kaplanmasına sebep oldu. Arktika'daki bu felaket, 1994'te 400 bin ton ham petrolün Komi boru hattından sızmasından sonra ülkenin ikinci büyük çevre felaketiydi. Devlet Başkanı Vladimir Putin, olağanüstü hal ilan etti. Halen devam etmekte olan temizleme çalışmalarının, 100 milyar ruble'ye (1.5 milyar ABD Doları'na) mal olacağı tahmin ediliyor (1989'da Exxon Valdez adlı petrol tankerinin Alaska'da yaptığı kazanın, şimdiye kadar petrolden kaynaklanan en büyük çevre kirliliğine sebep olduğu düşünülüyordu. Bu kazada, karaya oturan tankerden sızan petrol miktarı 37 bin tondu).
Ormanların yok edilmesi ise hızla sürüyor. ABD'deki Maryland Üniversitesi'nin hesaplarına göre dünyada her altı saniyede, bir futbol sahası kadar ormanlık alan yok ediliyor. 2018'de dünyamız, Belçika büyüklüğünde (30 bin 689 km2) bir ormanlık alanı kaybetti. Bu, her yıl en az 1.8 milyar tonluk karbondioksitin ağaçlar tarafından "emilememesi" anlamına geliyor. Ormanların yok edilmesinin iki sebebi var. Birincisi, tarım alanları açmak. İkincisi, ticari değeri olmayan ağaçlar yerine büyük talep gören palmiye yağını üretecek ağaçlar dikmek. En çok ormanlık alan kaybeden on ülke ise; Brezilya, Çin, Endonezya, Bolivya, Peru, Malezya, Kolombiya, Laos, Meksika ve Kamboçya.
* TARIMA TEHDİTLER
Koronavirüs, ülkeleri besin maddesi ihracatında kısıtlama yapmaya zorlarken tarım alanlarına bir tehdit de çekirgelerden geldi. Kenya, Somali ve Afrika'nın ikinci en kalabalık ülkesi Etiyopya, bu zarardan en çok etkilenenlerden (Muş ovasında görülen çekirge sürüleri de bizi endişelendiriyor). Birleşmiş Milletler, daha önce de istilaya uğramış bu üç Afrika ülkesinin, haziran ayında, birkaç ay önceki ilk istilanın 400 katı büyüklüğünde bir istila ile karşı karşıya olacağı konusunda uyarıda bulunuyor. Ancak yapacak pek bir şey yok. Karadan ve havadan ilaçlamaların ne kadar etkili olacağı konusunda şüpheler var. Çünkü çekirge sayıları yüz milyonları bulabiliyor (Bir kilometrekarelik alanda 30-70 milyon çekirge olabilir). Sadece 40 milyon çekirge, üç milyon insanın günlük yiyecek ihtiyacını yok edebiliyor (Ömürleri iki ay. Ama yıkımları büyük). Uganda, Sudan, Tanzanya, Kenya ve bir Asya ülkesi olan Hindistan da ciddi tehdit altında. Geçtiğimiz yıllarda kuraklık yaşayan bu ülkeler, bu yıl bol yağmur aldı. Ama nemli ortamlar, çekirgelerin yumurtalarını kuluçkaya yatırabileceği ideal imkanları sağlıyor. Görüldüğü gibi yağmur yağmasa da sorun, yağsa da. Yağmurun ideal miktarda yağması gerekiyor. Aksi halde sadece böceklerin çoğalmasına neden olmuyor. Ekili alanlarda ürünün çürümesine de sebep oluyor. İki yanı keskin kılıç gibi.
PİRİNÇ ATM'Sİ
ATM'lerde her tür para işlemini yapabiliyoruz. Ama pirinç veren ATM'yi ilk kez duyuyoruz. İngiliz yayın kuruluşu BBC'nin haberine göre Vietnam'ın milyoner işadamlarından Hoang Tuan Anh, korona ve işsizlik yüzünden mağdur olan milyonlarca kişi için bedava pirinç veren ATM geliştirdi ve cihazları ülkenin dört bir yanına yerleştirdi. Önce başkent Ho Chi Minh City'de (eski adı Saygon) deneme amaçlı pirinç ATM'leri kuran işadamı, gördüğü büyük ilgi karşısında ülkenin her yerine yaydı. ATM, bir defada 1.5 kilo pirinç veriyor (Vietnam, Tayland'dan sonra dünyanın ikinci büyük pirinç ihracatçısı). Pirinç alacak kişinin torba getirip ATM'deki borunun ucuna dayaması ve bir düğmeye basması yeterli. İşadamı, iki aydan az bir sürede üç bin ton pirinç dağıtmış. En az korona vakasının görüldüğü ülkelerden biri (mayıs sonu itibariyle 349 vaka, sıfır ölüm) olmasına rağmen beş milyondan fazla Vietnamlı işini kaybetti. Hoang Tuan Anh'ın girişiminden sonra diğer işadamları da destek vermeye başladı. Destek veren kişi ve kurumların sayısı bini geçti. Sistemin kötüye kullanılmasının nasıl önlendiği ise bir sır.