Türk firmalar Orta Lojistik Koridoru’nu yapay zeka ile geçiyor -2-
PARA LOJİSTİK/ ŞULE GÜNER Pandemide önemini katlayan lojistik sektörünün verimliliği, dijitalleşme ve yapay zekâ ile birlikte daha da artıyor. Batı Trakya'dan başlayıp Çin'e uzanan Orta Lojistik Koridoru'nun Türkiye için öneminin farkında olan Türk lojistik firmaları, başarılarıyla göz kamaştırıyor. (İkinci Bölüm)
DELIVERS.AI
SON-MİL TESLİMATINDA OTONOM ÇÖZÜM
Hatırlayalım; pandemi sürecinde, tüketicilerin son-mil teslimat hizmetine olan taleplerinin artmasıyla birlikte şirketler siparişlere yetişememeye başladı. Aynı zamanda, artan kurye ücretleri ve benzin fiyatları şirketleri zorlamaya başladı.
Delivers.ai işte bu noktada maliyetleri düşürecek, insan faktörünü ve bununla beraber gelen hataları ve problemleri minimize edecek, daha sürdürülebilir bir şekilde son-mil teslimatları gerçekleştirecek bir yöntem geliştirmek istemiş. Temmuz 2020'de, otonom teslimat robotları ile herhangi bir kargo, yemek siparişi ve market alışverişini temassız olarak ulaştırmayı hedefleyen Delivers.ai kurulmuş.
Otonom teslimat robotu geliştirerek Türkiye'de bir ilke atan Delivers.ai'ın kurucusu Ali Kutay Yaralı, uluslararası alana taşıdıkları robotu şöyle anlatıyor: "Hizmet vereceğimiz bölgenin haritalandırılmasını tamamladıktan sonra yapay zeka ve bilgisayarlı görü teknolojileri kullanarak güçlü bir otonom sürüş performansı elde ediyoruz. Tamamen yerli olan robotlarımız yoldaki engelleri fark ediyor ve engellere çarpmadan güvenli bir sürüş gösteriyor. Robotlarımız teslimatları alıp müşterinin teslimatı alacağı yerin önüne kadar getiriyor. Son-mil teslimat konsepti altında operasyon gösterdiğimiz için bir-iki km alanlarda 10 dakika gibi kısa bir sürede teslimatları gerçekleştiriyoruz. B2B çalıştığımız için online yemek siteleri, online ticaret platformları ve online hizmet veren marketler ile beraber çalışıyoruz."
Hepsiburada ile İTÜ'nün Ayazağa kampüsünde hizmet verdiklerini, Bağdat Caddesi'nde Yemeksepeti ile çalıştıklarını belirten Yaralı, özellikle üniversite kampüsleri gibi daha kapalı lokasyonlarda, robotlar ile yapılan teslimatlar oldukça tercih ediliyor, çünkü bu şekilde kuryeler içeri girmiyor ve bu da ses ve görüntü kirliliğini engelliyor. Bağdat Caddesi'nde ise sipariş yoğunluğu fazla olduğundan otonom robotlarımız talep yükünü azaltarak teslimatların sorunsuz bir şekilde iletilmesini sağlıyor. Aynı zamanda robotlarımız, elektrikle çalıştığı ve çevreyi kirletmediği için de daha sürdürülebilir bir teslimat hizmeti sunuyor" diyor.
Madrid ve Amsterdam'da
Delivers.ai Türkiye'de yeni gelişen bir sektörün öncüsü, bu nedenle rakipleri yurtdışında. Yandex Rover, Starship ve Kiwibot, en büyük rakipleri… Delivers.ai Kurucusu Ali Kutay Yaralı, en önemli farklarının B2B çalışma yöntemi olduğunu ifade ederek, bununla birlikte teknik ve pazar hedefi farklılıkların olduğunu şu sözlerle anlatıyor: "Kiwibot gibi rakiplerimiz uzaktan operatör kontrolü eşliğinde çalışırken, biz otonom çalışıyoruz. Bunun dışında, rakiplerimizin operasyon gösterdiği alanlar da bizimkinden oldukça farklı. Örneğin Starship daha çok ABD pazarını, Yandex Rover Rusya ve ABD pazarını hedefliyor. Delivers.ai ise Avrupa ve Birleşik Krallık pazarında operasyon göstermek istiyoruz. Ayrıca robotlarımız, rakiplerimize göre daha büyük taşıma kapasitesine sahip, daha yüksek kaldırımlara tırmanabiliyor ve aynı zamanda daha zorlu yol şartlarına dayanıklı olacak şekilde tasarlandı. Yurtdışındaki işbirliklerimize gelince, Madrid'te Glovo ile geçen sene Kasım ayından beri hizmet vermekteyiz, Amsterdam'da ise Kaas Kitchen ile faaliyet gösteriyoruz."
Delivers.ai'ın kurucusu Ali Kutay Yaralı, "Delivers.ai 2020 Temmuz ayından itibaren, elektrikle çalıştığı için çevreyi kirletmeden, maliyetleri düşürerek ve her siparişte aynı kaliteyi yakalayarak teslimatları müşterilere ulaştırıyor." diyor
PIXSELECT
KAMERA GÖRÜNTÜLERİYLE SÜREÇLERİ AKILLANDIRIYOR
PIXSelect, 2017'den bu yana görüntü işleme teknolojileri tabanlı çözümler sunan bir teknoloji şirketi. 2017 yılından bu yana İTÜ Teknokent bünyesinde, Temmuz 2022'den bu yana ise PIXAI Academy adı altında ikinci ofisini MEF Üniversitesi Teknokent'inde faaliyet gösteren PIXSelect, yapay zeka görüntü işleme çözümleri ile lojistik alanında operasyon süre ve maliyetlerini minimuma indiriyor.
Bu amaçtan hareketle üç farklı platform geliştiren şirketin yurtiçinde antrepo ve depo operasyonları ile fabrika üretim hatlarındaki operasyon süreçlerini ve rafların anlık sayımı ile lojistik operasyonlarının da otomatik hale getirilerek maliyet avantajı yaratılıyor. PIXSelect'in üç platformu bulunuyor: PIXSVMS_Logistics_Basic (Yapay Zeka ile Lojistik Operasyon Takibi Platformu), PIXSVMS_Logistics_Advanced (Yapay Zeka ile Akıllı Depo Yönetim Platformu) ve PIXCount_VideoGAPCHECK (Yapay Zeka ile Raf Sayım-Boş/Dolu-Stok ve Sipariş Sevk Kontrol Platformu)."
Anlık takip
PIXSelect'in Kurucusu Kerem Yazıcı, bu platformları şöyle anlatıyor: "PIXSVMS Basic depo/antrepo kameralarının tek merkezden yönetimi yapılıyor, CCTV başta olmak üzere kamera kayıtlarının durduğu anda otomatik bildirim e-postasını ilgili kişilere gönderiyor ve yönetimi riske sokacak işlemler, anlık olarak takip ediliyor.
Advanced versiyonunda CCTV kameralarının rampalardaki TIR giriş-çıkışlarının log'lanması, TIR dorse kapıların açılma/kapanma zamanlarının log'lanması, mal teslim operasyonun başlama ve bitiş zamanlarının log'lanması ve otomatik olarak yapılması (koli-palet sayımı), indirilen malların raflara otomatik olarak adreslenmesi, rafların sayılması ve rafların anlık izlenmesi yapılıyor.
PIXCount ise ürünlerin raflardaki boş/dolu tespitini günde dört farklı frekansta sabit kameralarla yapan ve bu bilgiyi stokta ürün varsa eklemesi için ilgili kişiye e-posta/SMS raporlamasını otomatik yapıyor. Aynı zamanda entegrasyon ile şube deposunda ürün olması, sipariş sevk verilmesi, siparişin sevk tarihinin geçmesi durumlarında raflardaki boşluk oluşması ile kontrol edip sistemi otomatik takip ederek alarm üretiyor."
Donanım hatalarını da tespit ediyor
PIXSelect Teknoloji'nin CCTV platformlarına SDK (Software Development Kitleri) üzerinden entegre olması ve bu entegrasyonun cihazların kamera görüntüleri dışında donanımsal hatalarının da monitör edilmesini sağlaması, PIXSelect'in rakiplerinden en büyük farkı. İkincisiyse yapay zeka algoritmasının doğru veriler ve özellikle lokaldeki kaynak görüntüden beslendiği için yüksek kesinlik oranı sağlaması. PIXSelect Kurucusu Kerem Yazıcı, "Biz yapay zeka lojistik çözümlerimizle SaaS aylık ödemeli ve var olan CCTV kameralarını kullanarak hem antrepo/depo hizmeti sunan firmalara hem de fabrikaların lojistik ihtiyaçlarını dijitale taşımayı hedefledik. Özellikle yüksek finans yatırımı yerine, hesaplı finansal modellerini tercih eden şirketlerin bizim ürünlerimizi tercih ettiğini görüyoruz. ABD ve Birleşik Arap Emirlikleri'nde projelerimizin satışını yapıyoruz. Avrupa'da distribütörlerle büyümeye devam etmeyi planlıyoruz" şeklinde konuşuyor.
OPTİYOL
YOLLARI OPTİMİZE, İŞ SÜREÇLERİNİ OTOMATİZE EDİYOR
"Bir soruna çözümü, işin içinde olan bulur" diye bir söz var, biliyorsunuz. Optiyol da hem akademik eğitimlerini hem de kariyerlerindeki deneyimlerini "optimize" ederek kendisine yapay zeka aracılığıyla lojistikte çözüm geliştiren bir girişim.
2015'te kurulan Optiyol'a hız kazandıran; pandemiyle birlikte lojistik ihtiyaçları, lojistik sektörünü ciddi anlamda etkileyen maliyet dalgalanmaları ve hızla değişen müşteri beklentileri olmuş.
Optiyol ne yapıyor? Algoritmik ve yazılımsal kodlamaları ülkemizde geliştirilen ve 2019'dan bu yana bir SaaS çözümü olarak yük veya yolcu taşımacılığı yapan firmaların operasyonlarını optimize ve otomatize ediyor. Optiyol çözümleri yakıt maliyetlerinde yüzde 15-25, sefer sayılarında yüzde 5-10 tasarruf sağlarken, zamanında teslimat oranlarını yüzde 20-30 geliştiriyor.
Optiyol'un kurucularından Dr. Ozan Gözbaşı, Optiyol'un nasıl çalıştığını şu sözlerle anlatıyor:
"Yapay zeka destekli modelimiz sayesinde algoritmalarımız öğrenme modeli içinde sahanın gerçeklerini göz önüne alarak hem uygulanabilir hem daha verimli planlamalar öneriyor.
Dinamik Planlama olarak ifade ettiğimiz ilk aşamada optimizasyon motorumuz; (1) araç seçimi, (2) siparişlerin araçlara atanması, (3) araçların ziyaret sıralamalarının belirlenmesi kararlarının bir arada verilebilmesi için özel olarak geliştirilen optimizasyon algoritmalarıyla gerçekleştiriyor. Bu algoritmalar farklı planlama tipleri ve müşteri tercihlerine göre parametrik yapıya sahip ve ihtiyaç halinde terzi usulü özelleştirilebilir şekilde tasarlandı. Operasyonun yürütülmesi ve takip kısmında mobil uygulamamız ile sürücüler dağıtım rotalarını görebiliyor, teslimat noktasında imza, fotoğraf, not ekleme özellikleriyle süreci, dijital kanallar üzerinden yönetiyor. Ayrıca son kullanıcılar için geliştirdiğimiz sistem sayesinde teslimat bekleyen müşteriler, kendi siparişinin yüklenmiş olduğu aracın anlık konumunu görüntülüyor, varsa notlarını ve teslimat tercihlerini anlık olarak iletiyor. Gelişmiş raporlama modüllerimiz ile Optiyol web uygulaması üzerinden firma yetkililerinin operasyonlarını şeffaf ve verimli bir şekilde yönetmesini sağlıyoruz."
Önemli olan nokta, sürücülerin mobil uygulamaları üzerinden toplanan verilerin sistemin daha doğru verilerle çalışması için öğrenme modelini beslemesi. Bu öğrenmelerle müşterileri daha doğru zamanlarda ziyaret eden, trafik ve park sürelerini azaltan, daha doğru tahmini teslimat süre bilgisi paylaşılan bir yapı oluşturuluyor. Örnek olarak; trafiğe bağlı yolculuk süresini harita servis sağlayıcılardan alabilirken, bir müşteri noktasında park etmek ne kadar sürer, bu müşterinin o saat diliminde evde bulunma olasılığı ve noktada geçirilecek toplam süre ne kadar olacaktır gibi verileri, her operasyona özel olarak tahmini şekilde elde etmek gerekiyor.
Sekiz farklı ülkede canlı testleri sürüyor
Optiyol; Türkiye'de Horoz Lojistik, Ülker, Beymen, MNG Kargo, Eczacıbaşı Tüketim, Gürsel Turizm gibi büyük ölçekli firmalar başta olmak üzere farklı sektörlerde faaliyet gösteren 25'den fazla firmaya hizmet veriyor. ABD, Fransa, Güney Kore'de kullanılıyor. Sekiz farklı ülkede de canlı testleri devam ediyor. 2022 yılında Akıllı Hareketlilik Yazılımı ödülünü (Akıllı Ulaşım Sistemleri Zirvesi'22) ve Yılın Lojistik Teknolojisi ödülünü (Ekonomi Lojistik Zirvesi 2022) alan Optiyol, 2022 yılında dünyanın Tedarik Zinciri ve Yapay Zeka Teknolojileri alanındaki en prestijli programlarından olan 1871 Supply Chain Lab ve Fuel Accelerator'a kabul aldı.
Optiyol'un kurucularından Dr. Ozan Gözbaş, "Eskiden son kullanıcılara hizmet veren dağıtım araçları, ortalama 50 noktaya giderken bugün bu sayı 100'lere ulaşmış durumda. Diğer yandan Optiyol, kilometre ve araç tasarrufları sayesinde bugüne kadar 2.8 milyon kilogram CO2 salınımını azaltmış durumda. Bu sayede Avrupa'da temiz teknoloji alanında Avrupa'nın En İyi 50 Girişimi arasına seçildik." diyor.
ADVOARD ROBOTICS
YERLİ DEPO ROBOTU VE ROBOTS-AS-A-SERVİCE
Otonom robotlara odaklanan bir diğer girişimse Advoard Robotics. Kasım 2020'de TÜBİTAK 1512 BİGG desteğiyle kurulan Advoard Robotics, Eylül 2021'de 120 bin dolar tohum öncesi yatırımını, Amerikalı Pareto Holdings'ten alarak yola başladı. Advoard Robotics şu anda kendisini, lojistik ve e-ticaret depolarındaki verimsiz toplama ve işgücü kayıplarının önüne geçmek için birbirlerinin konum ve rota bilgisinden haberdar iş birlikli olarak hareket eden tam otonom mobil robotlar ve yazılımlar" geliştiren bir teknoloji şirketi olarak konumlandırıyor. Bu robotlar kullanıcı dostu bir web ara yüzü sayesinde takip edilebiliyor, uzaktan kaza önleme desteği ve veri analizleri yapılabiliyor. Aynı zamanda deponun yönetim sistemiyle veri alışverişinde bulunarak gerçek zamanlı anlık stok kontrolü yapıyor.
Robotik alanındaki ender kadın girişimcilerden Advoard Robotics kurucularından Pınar Oğuz Ekim, "Geliştirdiğimiz teknoloji, her bir robotun haritalandırma, konumlandırma, yol planlama, otonom sürüş yeteneğine sahip olmasını ve bu bilgilerin paylaşılmasını da içermektedir. Filo halinde hareket eden robotlar yapay zekaya dayalı algoritmalar sayesinde minimum güzergah uzunluğunda maksimum verimlilikle çalışıyor. Kullanılan en önemli teknolojiler SLAM (Eşzamanlı Konumlandırma ve Haritalandırma) ve FMS (Filo Yönetim Sistemi). SLAM süreci, önceden bilinmeyen bir ortamda gezinmek veya önceden bilinen bir ortamın haritasını revize etmek ve konum bulmak için karmaşık bir dizi hesaplama, algoritma ve sensör girdileri kullanıyor. Birimler içerisinde çalışan birden fazla robotu yönetmek ve kontrol etmek için FMS uygulanıyor. FMS, robot filosunun eksiksiz, merkezi ve merkezi olmayan yönetimini sağlayarak, kullanıcıların standart iletişim protokolleri aracılığıyla farklı mobil robotik sistemleri çeşitli cihazlardan yönetmesine olanak tanıyor. FMS'de robotlar, birbirleriyle rota ve konum bilgilerini paylaşıyor. Bu bilgiler ışığında algoritmalarımız, kural setlerimize göre robotların çarpışmadan görevlerini yerine getireceği rotaları belirliyor" sözleriyle robotun teknik özelliklerini anlatıyor.
Az hata, kesintisiz operasyon
Pınar Oğuz Ekim, tüm bu yerli ürünlerin daha ucuz, daha fazla yük taşıyabilen, herhangi bir depo yönetim uygulamasıyla birleştirilmede daha esnek yapıya sahip olduğunun altını çizerek, hataların azaltılması, kesintisiz operasyon ve üç kata kadar verimin artırılmasının büyük avantajlar kazandırdığını ekliyor. Ekim, "Filo yönetim sistemimiz sayesinde iş emirleri ve robotlar arasındaki rota paylaşılıyor ve yapılacak işler optimum rotalarda gerçekleştiriliyor. Robotlarımız tamamen doğal navigasyona sahip. Herhangi bir engel ya da iş emrinde değişiklik olduğunda hemen yolunu yeniden planlıyor. Dünyadaki sayılı gelişmiş arayüzümüzde robotların bütün kontrolleri ve o depo ile ilgili istenilen bütün veri analizleri yapılabiliyor. Ürün toplama ve taşıma sırasında depo yönetim sisteminde ürün kontrolü anlık yapılıyor. Sunulan donanım ve yazılım sayesinde Robots-as-a-Service ile ilgili pek çok uygulama sağlanabiliyor" şeklinde konuşuyor.
Müşterileri e-ticaretçiler ve robot üreticileri
Advoard Robotics kurucularından Pınar Oğuz Ekim, "E-ticaret, dağıtım merkezi, üretim yapıp, taşıma ve toplama yapan bütün firmalar, Advoard Robotics robotlarının potansiyel müşterileri. Filo yönetim sistemi, navigasyon paketi ve web arayüzü ürünleriyse robot üreticilerini de müşteri portföyüne ekliyor. Vestel Yedek Parça depo, Advaord'ın ilk müşterisi." diyor.
YÜK CEBİNDE
PAKETİ MEMLEKETE ULAŞMADI, UYGULAMA GELİŞTİRDİ
Ülkemizde ticaretle uğraşanların çoğu, risk almak istemez. Bu nedenle tüccarlar bilmedikleri alana girmez. Ama kariyerine 12 yıl turizm rehberliği, ardından da butik otel işletmeciliği yapan Onur Yiğit'in ticarete bakışı, pratik hayatında yaşadığı kötü bir deneyimle değişmiş. Tıpkı filmlerdeki gibi…
Hikayenin başlangıcı şöyle: Yük Cebinde Kurucu Ortağı Onur Yiğit, 2015'te baba mesleği nakliyecilik devam ettiren ve İstanbul'a yük getiren kamyoncu arkadaşına rastlar. Memlekete geri dönmek için yük aradığını söyler. Yiğit, arkadaşının tahminince yükü hemen bulup ertesi gün memlekete ulaşacağını düşünerek ailesine iletmek üzere arkadaşına bir paket verir. Ertesi gün, paketi ailesine ulaştırıp ulaştırmadığını sorduğunda, arkadaşı hala yük bulamadığını söyler. Ampul o anda yanar.
Direksiyon başından inmeden seçme şansı
Hikayenin geri kalan kısmını Yiğit'ten dinleyelim: "Arkadaşım üçüncü gün de yük bulamadı. Ben de böyle durumlarda nasıl çözüm ürettiğini sorduğumda genelde tanıdığı nakliye ofislerinin mesajla yükleri bildirdiğini veya tanıdığı ve yükü olan fabrikaların onları aradığını söyledi. Ben de kendisine neden internetten lojistik firmalarıyla iletişime geçmediğini sorduğumda, bana bir lojistik firmasının sitesini gösterdi. Alt tarafı 10-15 adet yük sevkiyatı vardı ve bunlar ne kadar günceldi bilmiyorduk, kaldı ki zaten istediğimiz rotalara yükü yoktu.
Bir turizm rehberi olarak bunu düşünmeye, araştırmaya başladım ve gerçekten bu sorunları çözebilecek bir uygulama olmadığını fark ettim. Yazılım firmaları ve lojistikle alakalı olan kişilerle görüştüm. Yükü olan firma ve fabrikalar ile taşıma aracı olan nakliyecileri, dijital platformda toplayıp aracılık yapmak fikrimi herkes beğendi. Bir yılsonu tüm süreçleri tamamlayıp sektöre giriş yaptım."
Yük Cebinde, nakliyecilerin TIR'larından inmeden direksiyonun başındayken bile uygulamaya girip Türkiye genelindeki tüm yükleri görüp seçim yapabilme şansı veriyor. Bunun yanında sevkiyat yükleri olan firma ve fabrikalar da uygulamadan yüklerini paylaşıp taşıma işi yapan nakliyecilere ulaşabiliyor. Yük Cebinde, son iki yıldır yapay zekayı da kullanarak Türkiye genelinde üyesi olmayan ancak sevkiyat yükleri olan ve nakliye araçları olup da yük arayan nakliyecilere ulaşmaya başlamış. Yük Cebinde sosyal medya platformlarında paylaşılan ilanları takibe alarak üye olmayan ihtiyaç sahiplerine ulaşıyor.
Günde 500 bin sevkiyat yükü, iki milyon nakliye aracı
Yük Cebinde Kurucu Ortağı Onur Yiğit, Türkiye'de günlük ortalama 500 bin adet sevkiyat yükünün ve yaklaşık iki milyon nakliye aracının bulunduğunu belirterek, bu dev sektörü organize etmenin kolay olmadığını, Yük Cebinde dijital ortamda lojistiğin kolay ve hızlı bir şekilde işlemesine destek verdiğini söylüyor. 2020 yılı itibarıyla yurtdışı yüklerine aracılık yapmaya başlayan Yük Cebinde, Türkiye'nin coğrafi konumu nedeniyle büyük avantajları olduğunu, yatırım almaları halinde beş yıl içinde sektörün yüzde 1'ine hakim olup en az 30 ülkede ofis açmayı planlıyor.
OPLOG
KARŞINIZDA FULLFİLMENT'IN TARQAN'I
Konvansiyonel bir sektöre teknolojiyi dahil ederek yapısal büyük değişiklere yöneltmek mi kolay, yoksa teknolojiyi geliştiren şirket olup sektörü yeniden kurgulamak mı?
Halit Develioğlu, genç ve kendine güvenen bir girişimci olarak "Ben teknolojinin kendisi olayım, sektörü ben değiştireyim" deme cesaretini göstermiş. Develioğlu'nun kurucusu olduğu OPLOG, böyle bir deneyim sürecinden sonra yaklaşık 10 yıl önce kurulan, omni-kanal fulfillment yani e-ticaret ve B2B lojistiği hizmeti veren bir teknoloji firması.
Develioğlu bu kararlılığı nasıl göstermiş, diye soracak olursanız cevabı şöyle veriyor: "Bugün birçok firma e-ticaretin satın al butonu öncesi optimizasyonları üzerine ürünler geliştirerek, satın alma eyleminin gerçekleşmesini hedefliyor. Aynı şekilde e-ticaretle uğraşan firmalar da doğru müşteriye doğru zamanda ulaşmak için bu gibi teknolojilerden faydalanıyor.
Ancak satışın gerçekleştirilmesinin ötesinde markalar için başarıya giden yol, satın al butonu sonrası süreçlerde yakalanacak kusursuz müşteri deneyiminden geçiyor.
Bu süreçlerin de en iyi şekilde olması, "tech-enabled logistics" yani teknoloji odaklı lojistik ile mümkün. OPLOG, tüm operasyonel süreçlerinde kendi ürettiği ve sürekli geliştirdiği teknolojilerle müşterilerine yalın bir lojistik hizmetinin ötesinde memnuniyetle büyüten bir omni-kanal fulfillment hizmeti sunuyor. Bu teknolojiler; sadece yazılımlardan değil, bu yazılımlarla entegre çalışan ve süreçleri en optimal hale getirerek, depo içi verimliliği artırmayı hedeflediğimiz robotlardan oluşuyor.
Saatteki ortalama işi 150'den 500'e çıkarıyor
Geleneksel depolardan farklı olarak OPLOG'un fulfillment merkezlerinde her bir ürün, boyutları ve depolama koşulları göz önünde bulundurularak yazılımlar üzerinden atandıkları farklı lokasyonlarda, farklı markaların ürünleriyle beraber depolanıyor.
Aynı teknolojik altyapı, sipariş toplayıcılarımıza bir sipariş geldiğinde, sipariş sepetinin içindeki diğer ürünleri de göz önünde bulundurarak, toplayıcıya depodaki en optimal rotayı çiziyor. Bu sayede sipariş toplayıcıların en kısa sürede ve yüzde 99.99 doğruluk oranıyla siparişi hazırlamasını sağlıyor. Müşteriler tüm bu sipariş karşılama, stok durumu ve iade yönetimi süreçlerini OPLOG'a ait tek bir platform üzerinden anlık olarak görüntüleyebiliyor.
Gelelim e-ticaret lojistiği robotu TARQAN'a. OPLOG Kurucusu Halit Develioğlu, bu robotu şöyle anlatıyor: "Bir depo çalışanı tek başına saatte ortalama 120-150 ürün toplarken, aynı işi TARQAN ile birlikte yaptığında bu sayı 500'e kadar çıkıyor. TARQAN, tüm bu teknolojik altyapı ile entegre çalışarak, görevleri öncelik sırasına koyuyor ve sepetteki diğer ürünleri de göz önünde bulundurarak ürünün bulunduğu en optimal rafı toplayıcıya getiriyor. Bu sayede sipariş toplama verimliliği yüzde 300 artıyor ve bu durum, hızla birlikte maliyet avantajını da beraberinde getiriyor. TARQAN, akıllı depolarımızda ürün lokasyonlarını belirleyen, stok ve sipariş takibi yapabildiğimiz Depo Yönetim Sistemimiz (WMS) ve müşterilerimizin tüm bu süreçleri takip edebildiği platformumuz OPLOG ONE ile tamamen entegre çalışıyor.
TARQAN, normal bir insanın giremeyeceği dar alanlara girerek depolama verimliliğini, bir insanın kaldıramayacağı yükleri (1 tona kadar) taşıyarak operasyonun verimliliğini artırıyor."
OPLOG Kurucusu Halit Develioğlu: "70'ini teknoloji üreten ve geliştiren arkadaşlarımızın oluşturduğu, 350 kişilik bir ekip olduk. Aralarında Rossmann, Tupperware ve Sony'nin de yer aldığı farklı ölçekte pek çok firmaya e-ticaret ve B2B kanallarda operasyonlarının yönetilmesi noktasında hizmet veriyoruz." diyor.