Enerjide oyun yeniden kuruluyor -1-
PARA ENERJİ/ HÜLYA GENÇ SERTKAYA Enerjide oyunun kuralları yeniden yazılıyor. Rusya'nın doğalgaz vanalarını kısmasıyla Avrupa zorlu bir kışa hazırlanırken, savaşın tetiklediği "enerji arz güvenliği" sorunundan tarihi dersler çıkarılıyor. Bir yandan enerjide tasarruf seferberliği ilan edilirken, öte yandan enerjinin verimli ve etkin kullanımını sağlayacak tedbirler, öncelikli gündem maddelerini oluşturuyor. Enerji arz güvenliği sorunu nedeniyle gelişmiş ekonomilerin karbon salımı yüksek fosil yakıtlar ve nükleer enerjiyle vedalaşması ötelense de "yerli ve yenilenebilir enerji" kaynaklarına yönelme yarışı hızlanıyor. Avrupa'nın tarihi bir enerji tasarrufu seferberliği ilan ettiği bu dönemde dünyada ve Türkiye'de enerjide dengelerin nasıl değişeceğini araştırdık. Rusya Ukrayna savaşının ciddi ölçüde tetiklediği küresel enerji arz krizinin enerjide "dışa bağımlılıktan" kurtulma, "alternatif enerji" kaynakları bulma çaba ve girişimlerini artırdığına dikkat çeken uzmanlar, enerji arz güvenliği krizinin "yerli ve yenilenebilir enerji" kaynaklarına yönelme yarışını hızlandırdığına işaret ediyor. Uzmanlar, artan enerji fiyatlarının, yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarının önemini ve ülkelerin stratejik çıkarları içindeki yerini bir kez daha gösterdiğini vurguluyor. (Birinci Bölüm)
UZUN VADEDE FIRSATA ÇEVRİLEBİLİR!
Boru hatları, LNG ve FSRU tesisleri, yeraltı doğalgaz depolama tesisleri, 2023'te devreye girecek yerli doğalgazı ile iyi durumda olan ve doğalgaz tedarikçileri sevkiyat programlarına uyduğu takdirde bu kışı sıkıntı yaşamadan geçirmesi beklenen Türkiye'nin, uzun vadede bu krizi fırsata çevirebileceği ifade ediliyor. Türkiye'nin, Rus gazını ve petrolünü daha düşük fiyatla alabilmek için pazarlık şansı olduğunun altı çiziliyor. Hatırlanacağı üzere Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Balkan ülkeleri ziyareti dönüşü Rusya lideri Putin'le fiyat konusunda bir görüşmesi olduğunu açıklamıştı.
Yenilenebilir enerji hamlesinin Türkiye'ye büyük imkanlar sağlayacağına dikkat çeken uzmanlar ve iş dünyası, Türkiye'nin KOBİ tarzı üretim yapısı, butik tarzda siparişlere cevap vermesi ve lojistik fırsatlar nedeniyle durgunluk ve üretim düşüşü yaşayan Avrupa'nın daha çok orta segment ürünlere yönelik talebini çekebileceği vurguluyor. Bu noktada öngörülebilir enerji fiyatlarının önemine dikkat çekiliyor.
AVRUPA'DA ZAMANA KARŞI YARIŞ…
Yenilenebilir Enerji Araştırmaları Derneği (YENADER) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Kerem Alkin, dünyanın önde gelen ekonomilerinin tümünün en öncelikli gündem maddesinin artık "enerji arz güvenliğinin" 2023 yılı sonuna kadar nasıl yönetileceği konusu olduğunu vurguladı. Avrupa'da süregelen enerji krizini, bu sonbahar ve kış dönemi açısından en zorlu sınamalardan geçeceğini ifade eden Alkin, "Bu sınamalardan elde edilecek sonuçlar, yaşanacak dersler, 2023 yılının sonbaharına kadar ki bir yıllık dönemde, tarihi tedbirleri ve çözüm mücadelesini de beraberinde getirecek. Çünkü enerji krizini tetikleyen mevcut koşullar, yeni çözümler devreye alınmaz ise esas 2024 yılının Avrupa açısından krizin de ötesinde, adeta bir 'kabus dönemi' olarak geçebileceğine işaret ediyor. Bu nedenle enerjide zamana karşı bir yarış söz konusu. Avrupa enerji krizine hayli zor şartlarda yakalanmış durumda. Avrupa'da son 10 yılda hızla artmış olan rüzgar, güneş ve jeotermal kapasitesi, henüz diğer enerji türevlerinden kaynaklanan eksikliği giderebilecek düzeyde değil. Bu nedenle ABD başta olmak üzere, çok farklı tedarikçilerden sıvı doğalgaz (LNG) tedariği başta olmak üzere, Avrupa'nın pek çok yerine yeni sıvı doğalgaz terminalleri inşa etmek başta olmak üzere, Avrupa, bilhassa 2024'de daha da ağır, kıtadaki tüm günlük yaşamı neredeyse durduracak ölçüde bir enerji krizi ile karşılaşmamak adına, adeta zamana karşı yarışacak" dedi.
YEŞİL MUTABAKATI DESTEKLEYENLER İÇİN FIRSAT
Peki bu kriz, dünya enerji politikalarını nasıl etkiler? Kadir Has Üniversitesi Enerji ve Sürdürülebilir Kalkınma Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Volkan Ediger, enerji krizinin yansımalarının Avrupa, ABD ve Rusya olmak üzere üç ayakta incelenmesi gerektiği görüşünde. Rusya ile Avrupa arasındaki çelişik durumun, AB açısından ve Yeşil Mutabakatı destekleyenler açısından bir fırsat olarak değerlendirilebileceğini belirten Ediger, "Çünkü AB, yeşil mutabakat çerçevesinde 2021'de başlattığı programla, artık fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye geçmeyi hedefliyor. Bunun için iki hedef koydu: 2030 yılına kadar emisyonları yarılamak, 2050 yılında da tamamen emisyonlardan bağımsız bir dünyaya geçmek. Bunun ortaya çıkabilmesi için de fosil yakıtların tamamen sıfırlanıp, yerine yüzde 100 yenilenebilir enerji sistemi kurulması gerekiyor. Bunun için de yenilenebilir enerjinin payının giderek artırılması ve 'etkin ve verimli kullanımla' mevcut enerji tüketiminin azaltılması önem taşıyacak. Yani bir ülkenin enerji tüketimini azaltmadan, yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçmesi mümkün değil" diye konuştu.
YENİLENEBİLİR ENERJİNİN PAYI ARTACAK
Ediger, bugün yaşanan enerji krizine benzer bir tablonun birinci ve ikinci petrol krizi sırasında (1973, 1979) yaşandığını anımsattı. Şu anda Rusya ile doğalgazla yaşanan durumun, o zaman OPEC'in özellikle Arap ülkeleri ile petrol konusunda çıktığına değinen Ediger şunları söyledi:
"Petrol fiyatları aşırı ölçüde artmıştı. Ambargo nedeniyle arzda ciddi bir sıkıntı başlamıştı. Petrol krizleri sonucundaki dünyada enerjide çok ciddi bir değişiklik oldu. Ülkeler yerli kaynaklara döndü, petrol tüketiminde ciddi azalma oldu. Benzer bir olayın günümüzde de yaşanacağını düşünüyorum. Rusya ile yaşanan doğalgaz krizinin, Avrupa'da enerji tüketiminin ciddi oranda azaltacağını, yenilenebilir enerji payını artırabileceğini düşünüyorum.
EN ÇOK ABD KAZANÇLI ÇIKACAK
Ediger'e göre enerji krizinden en çok ABD kazançlı çıkacak. ABD'nin kayagazı üretiminin giderek arttığına işaret eden Ediger, "ABD Başkanı Biden Avrupa Birliği ile bu krizler sonrasında bir anlaşma imzalayıp, Rusya gazının yerine ABD'nin kaya gazını ikame etme anlaşması yapmıştır. ABD'den ciddi oranda Avrupa'ya gaz satışı başlamıştır. Böylece ABD'de de ürettiği gaza ve petrole ciddi bir pazar imkanına kavuşmuştur. ABD'nin bir diğer kazanımı da ikinci dünya savaşının sonunda olduğu gibi Avrupa ile ilişkilerini daha bir Rusya'ya karşı güçlendirme imkanını bulması olmuştur" ifadelerini kullandı.
Rusya'nın petrol ve gazını en büyük müşterisi olan Avrupa'ya satamaması Rus ekonomisinde ciddi bir sıkıntıya neden olacağını vurgulayan Ediger, "Rusya bu açığı doğu pazarlarına yönelerek Çin, Hindistan, Endonezya gibi ülkelere piyasa fiyatlarının biraz daha altında satarak kapatacak. Bu satışlardan bir miktar gelir kaybına uğrasa da bunun Rusya için çok önemli olacağını düşünmüyorum. Enerji krizinin en çok kaybedeni ise soğuk kış geçirmekte olan vatandaşlar olacak" dedi.
"ÜLKELERİN ODAĞINDA TEMİZ ENERJİYE YATIRIM OLACAK"
Enerji Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı, Rusya-Ukrayna savaşının başta enerji sektörü olmak üzere küresel ekonomide etkisi uzun yıllar sürecek bir dizi sorunu tetiklediğini vurguladı. Türkiye'nin dış politikadaki doğru kararları ile bu savaşın etkilerini asgariye indirme çabasında olduğunu ifade eden Kalaycı, "Doğalgaz ithalatımızda yüzde 50'nin üzerinde bağımlı olduğumuz Rusya'ya yönelik ambargolara katılmayışımız, önemli bir başarı. Ancak bu durum doğalgaz maliyetimizin geçen yıla göre üç kat arttığı gerçeğini değiştirmiyor. Artan enerji fiyatları, yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarının önemini ve ülkelerin stratejik çıkarları içindeki yerini bir kez daha gösterdi. Pandemi döneminde tüm dünya sağlıklı ve sürdürülebilir gıdanın önemini nasıl anladıysa, Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında tüm ülkelerin odağında temiz enerji kaynaklarına yatırım olacak" diye konuştu.
Hidroelektrik Santralları Sanayi İşadamları Derneği (HESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Fahrettin Amir Arman da yerli ve yenilenebilir enerjiye ilginin artacağı görüşünde. Enerji krizi nedeniyle Avrupa'nın kapatmış olduğu nükleer ve kömür santrallerini tekrar devreye almak için çalışmalara başladığını anımsatan Arman, "Ülkemizin yeterli kaynağımızın olması ve kaynak çeşitliği sayesinde bu krizden fazla etkileneceğini inanmıyorum. Ama doğalgaz ve ithal kömür girdilerinin fiyatlarının artması nedeniyle yerli ve yenilenebilir enerjiye ilgi daha da fazla artacaktır" dedi.
Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği (JESDER) Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Şentürk, enerji krizden etkilenmemek için Türkiye'nin acilen kendi kaynaklarına dönmesi ve tüm enerjisini bu kaynaklardan elde etmesi gerektiğini vurguladı.
ÜRETİM GERİLEYECEK, İŞSİZLİK ARTACAK!
Şimdi de enerji krizinin ekonomik yansımalarına bir bakalım. Avrupa'nın özellikle de Almanya'nın Rusya'nın enerjisine büyük ölçüde bağımlı olduğuna dikkat çeken Tera Yatırım Baş Ekonomisti Enver Erkan, Rusya'nın AB ülkelerine, özellikle de Kuzey Akım 1 boru hattının diğer ucundaki Almanya'ya enerji ihracatını tamamen kesmeye kadar indirerek söz konusu yaptırımlara karşılık verdiğini vurguladı. Rusya'nın Temmuz'da arz kısıtlama niyetini açıkladığında bir gün içinde Avrupa'da gazın toptan satış fiyatının yüzde 10 arttığını anımsatan Erkan, İngiltere'nin Rusya'dan çok az gaz ithal ettiğini, gaz fiyatlarının küresel olarak belirlendiğini vurgulayarak, buna karşın gaz fiyatlarının bir yılda yüzde 450 daha yüksek olduğunu kaydetti. Avrupa Komisyonu'nun soğuk bir kışla birleştiğinde Rusya'nın Avrupa'ya gaz arzının tamamen kesmesinin, ülkelerin önceden hazırlık yapmamaları halinde ortalama AB gayri safi yurtiçi hasılasını (GSYH) yüzde 1.5'e kadar azaltabileceğini açıkladığını aktaran Erkan, "Genellikle Eylül ayının ortalarında başlayan 'ısıtma mevsimi', Almanya'nın enerji tedarik planları için kilit bir zaman olarak görülüyor. Çünkü o andan itibaren depolanan gaza ihtiyaç duyulacak ve seviyeler düşecek. Daha soğuk bir kış ve Rusya'dan daha fazla tedarik kesintisi durumu karmaşıklaştırabilir. Sanayi sektörü için, üretimde büyük gerilemeler beklenecek ve bu nedenle şirketler marjlarını karşılayamayacakları için işsizlikte bir artış olacak, bu da hem arz hem de talebe bir dayak alacağı için GSYİH'nin önemli ölçüde düşmesine ve kaçınılmaz bir durgunluğa yol açacaktır" dedi.