171 trilyon plastik yüzüyor, temizlemek imkansız!
ALEV RİGEL Dünya denizleri o kadar kirli ki, temizlenmesi için milyarlarca dolar para, yıllar sürecek zaman ve muazzam emek gerekiyor. Yine de denizler temiz olmayacak. Çünkü kirletmeye devam ediyoruz. Uluslararası bilim insanlarından oluşan bir ekip, denizlerde 171 trilyon plastik parçacığın yüzdüğünü, hepsinin toplam ağırlığının en az 2.3 milyon ton tutacağını tahmin ediyor. Bu çalışma yeni değil. 1979 yılında başladı. Bugün öncü pek çok bilim adamı hayatta bile değil. Atlantik, Pasifik, Hint okyanuslarının yanı sıra Akdeniz'den toplam 12 bin örnek toplandı. İncelenen bu örneklerden, kirliliğin şaşırtıcı derecede fazla olduğu anlaşıldı. Yiyecek ambalajlarının okunabilen son kullanma tarihleri, kirliliğin son yıllarda çok büyük bir hızla arttığını göstermeye yetti. Örneklerin yüzde 80'i, Kuzey Atlantik, Kuzey Pasifik ve Akdeniz'den toplandı. Daha sağlıklı istatistikler tutulabilmesi için Güney Atlantik, Güney Pasifik ve Hint Okyanusu'ndan da yeterli veri toplanmasının zorunlu olduğu dile getirildi. Bu plastik çöplerin, günümüzden 2040 yılına kadar 2.6 kat artacağı hesaplanıyor.
Plastik üretimi, son 10 yılda katlanarak arttı. Her üretici, pazarladığı ürünü plastik ambalaja sardı. Yiyecekten, mobilyaya kadar. Biz tüketiciler de naylonlarını çıkarıp çöpe attık ve atmaya da devam ediyoruz. Bu çöplerin denize kıyısı olan ülkelerde suya karışmaması mümkün değil. Denize kıyısı olmayan ülkeler bile akarsularının taşıdığı plastik çöplerle, küresel kirliliğe neden olabiliyor. Akıntılar da çöpleri, binlerce kilometre uzağa taşıyabiliyor. Tek kullanımlık plastikler, çevre için felaket derecesinde sorun. Çöpe atılan plastik ambalajların sadece yüzde 9'u geri dönüşüme giriyor.
"TEMİZLEMEK NEREDEYSE İMKANSIZ"
5 Gyres Enstitüsü'nden araştırma direktörü Lisa Erdle, "Denizlerdeki plastik atıkların miktarı, tahminlerin bile çok ötesinde. Plastik, suda çözünmüyor. Küçük parçalara ayrılıyor. Bu parçalar da milyonlarca deniz canlısının ölümüne neden oluyor. Bu küçük plastik parçalarını temizlemek ise neredeyse imkansız" diyor (5 Gyres Enstitüsü, Anna Cumins ve Marcus Eriksen'in kurduğu, kâr amacı gütmeyen bir kurum. Büyük Pasifik Plastik Çöp Alanı'nı inceleyip, Birleşmiş Milletler'e rapor etmeleriyle ünlüler). Balıkçılar bile farkında olmadan, ekmek paraları olan deniz canlılarının ölümüne neden olabiliyorlar. Kazara da olsa denize binlerce metre misina, çok sayıda iğne ve toplamda binlerce metrekare balık ağı düşürebiliyorlar.
Plastik üretilirken karaya, havaya ve suya saçtığı kimyasallar da cabası. Yapımı tamamlanmış plastiklerin suda çözünüp suya yaydığı kimyasalları da hesaba katmak gerek. Çünkü plastiğin hammaddesi petrol. Bu, milyarlarca deniz canlısının yaşam alanına zehirli kimyasallar yaymak anlamına geliyor. Erdle'a göre ne kadar plastiğin denizlere karıştığını hesaplamak kolay değil. Okyanuslar kompleks ortamlar. Çok sayıda akıntı var. Bunlar hava şartlarına ve ısıya göre az da olsa yön değiştirebiliyor. Bir noktadan temizliğe başlasanız bile akıntılar size oyun oynayabilir. Zaten hiç bir ülkenin temizliğe başlamak gibi bir niyeti yok.
Bu tür araştırmalar, 1970'lerde başladı. O zaman yapılan uluslararası toplantılarda ülkeler, temiz denizler için söz verdiler. Neler yapacaklarını sıraladılar. Ancak aradan geçen zaman gösterdi ki, verilen sözlerin hiç biri tutulmadı, hiç bir ülke elini taşın altına sokmadı, yine hiç bir ülke değil denizleri temizlemek, yeni atıklarla ilgili hiç bir önleyici tedbir almadı.
ÜLKELER SORUMLULUK ALMIYOR
Bugün Birleşmiş Milletler'in kayda değer bir hamlesine tanık oluyoruz. 2024'e kadar denizlerdeki kirliliği azaltacak yasal, bağlayıcı anlaşmalar yapılacak. Ancak 2050 yılına kadar bugünkünün dört katına çıkacak olan plastik ürünler üretiminin kısıtlanması konusunda herhangi bir anlaşma ufukta görünmüyor. Sebebi, açık denizlerle ilgili hiç bir ülkenin sorumluluk almaması. 2018'de 200 kadar ülke (birkaç ada devlet hariç neredeyse dünyadaki ülkelerin tamamı ki buna denize kıyısı olmayan ülkeler de dahil), açık denizlerin korunmasıyla ilgili bir anlaşmada hemfikir oldu. Ama günümüzde açık denizlerde kanunsuzluğun sürdüğü görülebiliyor. ABD'nin de Çevre Koruma Ajansı var. Adı; EPA (Environmental Protection Agency). Bu ajansta tam zamanlı çalışan 18 bin eleman var. Bu ajans sayesinde ABD, dünyada en çok plastik atığı olan ülkeler arasında 20'nci sıraya düştü.
KİRLİLİK KAYNAKLARI
Kirlilik denince karada, havada, denizde olarak ayrılmasına gerek olmaz. Aşağıda bir kimya kitabından söz etmiyoruz. Bizi yaşantımızın her alanında zehirleyen maddeler bunlar. Hangisinden kaçacaksınız?
* Arsenik: Kömür ve petrol ocaklarından ve cam sanayinden ortaya çıkar. Uzun vadeli solunum halinde akciğer ve deri kanserine yol açabilir.
* Benzen: Petrol rafinerilerinden ve motorlu araçların egzosundan havaya karışır. Uzun vadeli solunumu, lösemiye yol açabilir.
* Kadmiyum: Yüksek fırınlardan, yanan çöplerden, kömür ve petrol ocaklarından yayılır. Uzun vadeli solumak, akciğerlere ve böbreklere zarar verir, kemikleri zayıflatır.
* Klorin: Kimya sanayinden yayılır. Solunum yollarına zarar verir.
* Karbon monoksit: Motorlu araçlardan, kömür ve petrol ocaklarından, yüksek fırınlardan çelik fabrikalarından çıkar. Vücuda oksijen girmesini güçleştirir. Kalbe zarar verir. Karbon monoksit zehirlenmesinde, temiz hava almak işe yaramaz. Hastanede müdahale gerekir.
* Florid iyon: Yüksek fırınlardan, çelik işletmelerinden yayılır. Yüksek yoğunlukta çocukların dişlerine zarar verir.
* Hidrokarbonlar: Yanmamış motor yakıtı buharında saklıdır. Güneş ışığının altında sis ile birlikte kirlilik oluşturur.
* Formaldehit: Motorlu araçlardan ve kimya sanayinden ortaya çıkar. Gözleri ve burnu yakar.
* Hidrojen florid: Fabrika bacalarından çıkar. Burun, solunum yolları ve gözlere zarar verir.
* Cıva: Kömür ve petrol ocaklarından, fırınlardan açığa çıkar. Ağır davranış bozukluklarına yol açar.
* Nitrik asit: Asit yağmurunun en önemli bileşenidir. Solunum yollarını yıpratır.
* Hidrojen sülfit: Kanalizasyondan yayılır. Mide bulantısı yapar ve göz yanmasına neden olur.
* Manganez: Çelik fabrikalarından ve trafolardan yayılır. Uzun vadeli solunması halinde Parkinson hastalığına yol açar.
* Nikel: Yüksek fırınlardan, kömür ocaklarından ve petrol tesislerinden yayılır. Yüksek dozu, akciğer kanseri yapabilir.
* Nitrojen dioksit: Gözleri rahatsız eder, varsa astımı şiddetlendirir.
* Kurşun: Motorlu araçlardan ve yüksek fırınlardan açığa çıkar. Davranış bozukluklarına neden olur.
* Sülfür dioksit: Yüksek fırınlardan, kömür ve petrol ocaklarından açığa çıkar. Solunumu engeller, gözleri tahriş eder.
Not: Kirlilik kaynakları için alıntı yaptığımız Dilek Zaptçıoğlu'na teşekkür ederiz.
AKLA TAKILAN SORULAR
* Plastik yasağı önce nerede başladı?
2104'te ABD'nin Kaliforniya eyaletinde. Onu, başta New York ve Hawaii olmak üzere pek çok eyalet takip etti. Kumaş ya da kağıttan alışveriş torbaları kullanılıyor. Plastik olanların henüz kökü kazınmadı ama tekrar tekrar kullanılıyorlar.
* Plastik neden yasaklanıyor?
Bu tür yasakların sonucu, hemen alınmıyor. Yıllar geçmesi gerek. Şimdilik plastik torbaların sokaklarda uçuştuğunu görmüyorlar.
* Neden bütün plastikleri yasaklamıyorlar?
Plastik ekonomiktir. Yapması kolay ve ucuzdur. Bir kaplama malzemesi, bir taşıma aracı olarak son derece pratiktir. Ancak işi bittiğinde geride hoş bir manzarda bırakmaz.
* Plastiği en çok hangi ülkeler kullanıyor?
Hindistan, Çin ve Endonezya. Sırasıyla 135.6 milyon, 84.2 milyon ve 64.9 milyon kilo plastiği çöpe atıyorlar.
* Halen plastikten arınmış bir ülke var mı?
Yok ama Tayvan ve Kenya diyebiliriz. Tayvan'da tek kullanımlık plastik torbalar tamamen yasaklandı. Plastikten yapılmış bardak, çatal-kaşık, ev aletleri, ıvır zıvır da 2030'dan itibaren tamamen ortadan kalkmış olacak. Kenya ise bu yasaklarda Batı'dan bile daha ileride.
* Plastik neden büyük bir problem?
Plastik kirliliği; ekosistemin dengesini bozar, iklim değişikliğini şiddetlendirir, besin maddeleri üretimini ve milyarlarca insanın yaşam kalitesini olumsuz etkiler, doğal kaynakları tahrip eder, sosyal refah seviyesini düşürür.
* Plastik yasağıyla ne olur?
İnsandan floraya ve faunaya kadar her canlı daha sağlıklı olur. Siz kağıt alışveriş torbası, plastik olmayan ambalaj kullanıyor olabilirsiniz. Ama çabalarınız boşuna. Her gün yüz bin parça mikroplastik yiyorsunuz. Bu miktar, yılda bir "kredi kartı" yemeğe eş değer.
* Plastiğe ihtiyacımız var mı?
Ne yazık ki bu soruya da "hayır" cevabı veremiyoruz. Özellikle besin maddelerini nemden, zararlı gazlardan, mikroorganizmalardan, çevrenin olumsuz şartlarından böceklerden, hatta ışıktan korumanın çaresi, plastik ambalajdır.
* Plastiğin yerini ne alacak?
Kağıt ve polilaktik asit (PLA). Kağıdın faydaları, gün gibi aşikar. PLA ise çürümekte olan bitkilerden yapılıyor. Tamamen organik. Ama sorun, milyarlarca insanın kullanımına yetecek kadar üretilebilecek midir?
* Hangi ülkeler daha çevre dostu?
İsviçre, Finlandiya, İsveç, Norveç, Japonya, Almanya, Hollanda ve Danimarka. Gördüğünüz gibi hepsi sanayileşmiş ülkeler. Tayvan ve Kenya neden listeye giremedi? Çünkü sadece plastik yasağıyla çevre dostu olmuyorsunuz.
* Plastik, doğada kaç yılda çözünür?
Plastik, ince ya da kalın oluşuna göre 20 ile 500 yıl arasında çözünür. Ama zararsız hale gelmez. Mikroskopik boyutlarda kalsa bile çevreyi kirletmeye devam eder.