Metaverse: Yenilik mi yoksa icat mı?
DR. ALİ EFE İRALI Oyun merkezli teknolojinin gelişimi pek çok alanda kendisine bir gerçeklik sahası oluşturmaya başlıyor. Temelinde geçmişten bugüne savunma sanayinden tıp sektörüne kadar çok geniş bir alanda yürütülen çalışmalar bütünü yatıyor. Ancak bu gelişim süreci çift yönlü bir ilerleyişin köprüsü de oluyor. Artık oyun teknolojilerinin daha farklı süratte ilerlediği, günümüzdeki farklı sınaî kollara çıktılar sağlayabildiği bir evren kuruluyor. Ana örneklerden biri sanat olsa da kapsam ve etkinlik noktasında milyarlarca çalışanı etkileyecek sistemlerin ilk örneklerini görüyor olmamızı da sağlıyor. Özellikle de para transferleri ve ödeme süreçlerine dair sistemler söz konusu olduğunda, çarpan etkisini çok daha büyük aşamalar bekliyor. Perspektifi geniş tutarak, beklentiler üzerinden şekillenen yeni gerçekliğe, etkilere ve kimliklere ışık tutmayı deneyelim.
GELECEĞE YÖNELİK BEKLENTİLER
Oyuna ve oyundan çıkan teknolojik yapılara ve beklentilere dair pek çok farklı alandan pek çok farklı uzmanlığa sahip kişi yorum yapıyor, pazarı anlamlandırmaya çalışıyor. Odaklanılan asıl noktaysa, bu sistem üzerinden inşa edilen nakit akış sistemleri. Blokzincir etrafına kümelenmiş ve hassasiyetle üzerinde çalışılan konular asıl başlıklar oluyor. NFT de öyle. New York merkezli Nasdaq borsasının resmi internet sitesinde Saatchi Art sanat danışmanlığı ve kürasyon yöneticisi Monty Preston bir yazı kaleme almış. Preston, sanatsal anlamda NFT üzerinden şekillenecek beş ana nokta olduğunu belirtmiş. Beklentisine göre bunların başında sanatın demoktratikleşmesi, yani sanat ürününün sahipliği, aidiyeti ve erişimi geliyor. NFT'nin bunların genişlemesinde katkı sağlayacağını belirtmiş. İkincisi, sektör içinde temsiliyet oranı düşük olan tarafların lehine çeşitliliği artıracağını söylüyor. Üçüncü olarak iş yapış sürecini doğrudan etkileyecediğini söyleyerek patronaj kaynaklı yapının değişimini vurguluyor. Bu vurguyu yaparken, NFT'nin aracısız olmasını, üçüncü taraflardan bağımsız alım satım sistemine müsait olduğunun da altını çiziyor. Ardından, medyadaki genişleme sürecine değiniyor. Sanatçıların kitlelere ulaşabilmek adına farklı teknik altyapıları kullanma sürecine dikkat çekerken, gelişen teknolojinin daha çok sayıda kişiyi pazara kazandıracağını işaret ediyor. Son olarak da sanatçının herhangi bir sınırlamaya tabii olmaksızın eserlerini ulaştırabilme yetisiyle özgürlüklerini güçlendireceklerini ifade ediyor. Bu beş başlıktan yola çıkarsak, aslında NFT ya da Metaverse ekseninden bağımsız bir oluşumda da benzer işaretleri gördüğümüzü söyleyebiliriz. Örneğin demokratikleşme noktasında ücretsiz üretim yapılabilmesini sağlayan sayısal ortam araçlarının varlığının çok daha önemli ölçüde bir etki alanı oluşturduğunu varsayabiliriz. NFT bir kapıyı açıyor, evet. Ancak aslında tüm koridorların tek bir noktada buluşmaya başladığı bir evrenin nihai noktası olduğunu söylemek daha doğru. Web 3.0'ın oluşumuna kadar geçen merkeziyetçi internet anlayışının ardından deneyimlemeye başladığımız merkeziyetsiz evren, anlayacağınız çok yeni değil. Deneyim esnasında pek çok yanlışın yapıldığı uzun bir dönem söz konusu. Bugün farklı olan ne? Farklı sektörlerin yıllardır orada olanı keşfetmesi. Blokzincir gibi farklı şifreleme teknolojileri üzerinden de kendilerine yeni pencereler aralıyor olmaları.
YENİLİĞİ KEŞFETMEK?
Yeniliğin farkına varma ile ilgili olarak Nintendo of America'nın eski başkanı Reggie-Fils Aimé'in geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamaları çok ilgi çekici. Bloomberg'ten yayınlanan South by Southwest etkinliği kapsamında Emily Chang, kendisiyle bir söyleşi gerçekleştirdi. Aimé, Metaverse'ü bundan beş yıl önceki bulut teknolojisine ve 20 yıl önceki internete olan yaklaşımımıza benzetiyor. Ayrıca Facebook'un yenilikçi bir taraf olmadığı, mevcut teknolojileri birleştirerek kullanan ve sadece oldukça orijinal bir fikirle kurulan sosyal medya platformu olma yönünde yer aldığını belirtiyor. Aktarıldığı şekliyle Metaverse'e yön veremeyeceğini düşündüğünün de altını çiziyor. Ayrıca dolaylı olarak da tüketiciyi ilk sıraya alan şirketlerin bu anlamda rol üstlenebileceğini işaret ediyor. Yeni fikirleri masaya getiren ve bu fikir üretme sürecine sahip bir kültüre sahip olan şirketlerin önemini vurgulayan Aimé, Pokemon Go gibi oyunlarla pek çok kullanıcının tanıştığı artırılmış gerçeklik ürünlerinin gelecek perspektifini şekillendireceğini düşünüyor. Aimé'in özellikle yenilikçi üretim konusundaki görüşü dikkat çekici. Yerli üreticimizin de ithal ürün ikâmesi yanında, saha tecrübesini kullanarak icat etmeye yönelik çabalarını bir an evvel güçlendirmesi gerektiği görülüyor.